İstanbul: Göçün ve İnancın Kutsal Dokusu
Minarelerin gökyüzüne eriştiği, ezan seslerinin kadim sokaklarda yankılandığı İstanbul'un büyüleyici labirentinde sessiz bir göç yaşanıyor. Teselli, aydınlık ve İslam'ın sıcak kucağını arayan ruhlar bir yolculuğa çıkıyor. Bu yazıda, inançlarını derinleştirmek ya da daha özgürce ibadet edebilmek arzusuyla gayrimüslimler ve yeni Müslüman olmuş kişiler tarafından İstanbul'a yapılan zorunlu göç olgusunu ele alıyorum. Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olarak geçmişinin ihtişamıyla dolu, ünlü İstanbul şehri, Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürüyen herkesi büyülüyor. Varlığının dokusuna işlenmiş zengin kültürel ve dinî mirası ise İslami öğrenim ve uygulamanın temsilleri olarak hizmet veren görkemli camilerde, saygın medreselerde ve kutsal tarihî mekanlarda zaman içinde yankılanıyor. Avrupa ve Asya'nın kesişme noktasında yer alan İstanbul, dünyanın her köşesinden kutsal bilgiye erişme hedefinde olanları büyüleyen, kültürlerin ve ideolojilerin kaynaştığı bir kültür mozaiği olarak ortaya çıkmıştır.
Gayrimüslimlerin ve yeni Müslüman olanların İstanbul'a göç etme kararında sayısız faktör var. Öncelikle İstanbul, kıymetli İslam alimlerine, saygıdeğer kurumlara ve paha biçilemez kaynaklara bir erişim sunarak, İslam’ı daha derinlemesine araştırmak isteyenler için çok önemli bir öğrenim ortamı sunuyor. Dahası, şehrin kozmopolit ortamı kucaklayıcı ve hoşgörü atmosferini teşvik ederek farklı arka planlardan gelen bireylerin ayrımcılık veya zulüm korkusu olmadan manevi yolculuklarını keşfetmeleri için bir sığınak sağlıyor. Bunların dışında, İslam medeniyetinin kalesi olarak İstanbul'un tarihi önemi, Müslüman dünyasının manevi mirasıyla büyülenmiş olanların üzerinde adeta manyetik bir çekim etkisi uyguluyor. İslam sanatı, mimarisi ve kültürünün göz kamaştırıcı dokusuna erişme fırsatı, insanları ruhsal gelişimi ve kendini keşfetmesi için bir katalizör görevi görüyor. Ayrıca, İstanbul'daki dinamik Müslüman toplumu da İstanbul’a yeni gelmiş kişilere dinî hakikat arayışında rehberlik, yoldaşlık ve dayanışma eli uzatarak destekleyici bir çevre sunuyor.
Batı bağlamında, İslam'ı benimseyen pek çok insan kendisini yozlaşmış sayılabilecek bir kültürel ortamda buluyor. Bu tür ortamlarda İslam'ın pratik uygulanması, İslam inancının ilke ve değerleriyle çelişen toplumsal normlar ve etkiler tarafından sıklıkla engellenebilir. Bu kişiler, İslami öğretilere uygun yaşama konusundaki samimi arzularına rağmen, aşırılığı veya düşkünlüğü yücelten bir kültürün ortasında dinî vecibelerini yerine getirmekte zorluklarla karşılaşabilirler. Bu sebeple de zengin İslami mirasın ve destekleyici toplumun manevi gelişim ve tatmin için bir sığınak sağladığı İstanbul gibi yerlere sığınabilirler.
Tarih boyunca Kahire, Şam ve Medine gibi şehirler İslam’a ilgi duyanlar için başlıca cazibe merkezleri olmuştur. El-Ezher Üniversitesiyle tanınan Kahire, uzun zamandır İslami eğitimin kalesi olma özelliğini korumuştur. Ancak 2014'teki askeri darbenin ve ardından Mısır hükümetinin kurumun işlerine müdahalesinin ardından El-Ezher, İslami ilim talep edenler arasındaki itibarında ve popülaritesinde bir düşüş yaşadı. Benzer şekilde, bir zamanlar yüksek İslami eğitimdeki rolüyle saygı gören Medine Üniversitesi de güvenilirliği konusunda zorluklarla karşılaştı. Suudi Arabistan hükümetinin, ülkenin önde gelen akademisyenlerine yönelik baskıları ve muhalefeti bastırma çabası, üniversitenin itibarını zedelemiş ve pek çok kişinin üniversitenin bütünlüğünü ve bağımsızlığını sorgulamasına neden olmuştur. Zengin tarihi ve kültürel mirasıyla Şam ise İslami öğrenimin bir başka merkeziydi. Ancak Suriye'de süregelen çatışmalar, akademik kurumların faaliyetlerini sekteye uğrattı ve ülkenin bir eğitim-öğretim merkezi olarak cazibesini düşürdü. Savaşın yarattığı yıkım, ülkeye yeni gelenler için Şam’ı daha az erişilebilir ve öğrenimi daha elverişsiz hale getirdi.
Son yıllarda sayısı giderek artan ilim öğrencisinin ilgisini çeken İstanbul ise gidilecek gözde bir şehir olarak öne çıkıyor. Şehrin kozmopolit atmosferi, İslam medeniyetinin merkezi olarak tarihi önemiyle birleştiğinde farklı arka planlara sahip bireylere hitap etmektedir. Ayrıca, İstanbul'un göreceli istikrarı ve sıcak ortamı da diğer bölgelerdeki siyasi istikrarsızlık ve çatışmalardan kaçmak isteyenler için İstanbul'u cazip bir seçenek haline getirmiştir. Türkiye'de yaygın olan Hanefi mezhebinin küresel cazibesi, İstanbul'un İslami eğitim için daha gözde bir yer haline getiriyor. Ayrıca İstanbul, Suriye gibi kendi ülkelerindeki çatışmalar nedeniyle yerlerinden edilenler de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanından gelen tanınmış İslam alimleri için bir merkez haline gelmiştir. Onların varlığı, şehrin canlı entelektüel ve manevi ortamına katkıda bulunmakta ve İslam'ı öğrenmek isteyenlere değerli rehberlik ve danışmanlık sağlamaktadır. Dolayısıyla, Kahire, Şam ve Medine gibi geleneksel İslami öğrenim merkezleri tarihi önemlerini korumaya devam ederken, İstanbul, söz konusu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık, akademik kurumlara hükümet müdahalesi ve Hanefi düşünce ekolünün küresel cazibesi gibi faktörler nedeniyle İslami ilim talepkârları için tercih edilen bir yer olarak ortaya çıkmıştır.
Son yıllarda sayısı giderek artan ilim öğrencisinin ilgisini çeken İstanbul ise gidilecek gözde bir şehir olarak öne çıkıyor.
Kaynak: Kültürlerarası İletişim Merkezi
Göçmenlerin Deneyimleri
Geçtiğimiz yıl İstanbul Süleymaniye'deki Kültürlerarası İletişim Merkezinde çalışma şerefine nail oldum. Bu süre zarfında hem yeni Müslüman olmuş hem de uzun süredir İslam'la ilgilenen kişilerle etkileşime geçtim ve İstanbul'a göç eden gayrimüslimlerin ve yeni Müslüman olan kişilerin deneyimlerinin ne kadar derinse bir o kadar da çeşitli olduğunu fark ettim. Birçoğu için bu yolculuk, yeni bir inancı benimsemenin ve yabancı bir topluma entegre olmanın zorluklarını aşarken derin bir kişisel ve ruhani dönüşümü de temsil ediyordu. Bazıları ise aidiyet ve kimlik duygularını etkileyebilecek dil engelleri, kültürel farklılıklar ve sosyal damgalanma gibi zorluklarla karşılaşabiliyordu. Öte yandan, göçmenlerin karşılaştığı en yaygın zorluklar arasında ekonomik sıkıntılar yer alıyor. Bazıları Allah ile daha yakın bir bağ kurmak için refah düzeyi daha yüksek ülkeleri terk edebiliyor ve bu süreçte genellikle maddi fedakârlıklarda bulunmak zorunda kalabiliyor. Öyle ki, birçok yeni Müslüman, maddi zorluklar veya istikrar ve büyüme beklentilerinin eksikliği nedeniyle yolculuklarının ortasında İstanbul'dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Buna ek olarak, oturma izni almak veya oturma iznini yenilemek için genellikle zorlu süreçleri içeren göç sisteminde gezinmek, göçmenler için bir başka önemli engel olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ancak bu engellere rağmen pek çok kişi yeni buldukları inanç ve toplulukta teselli ve tatmin buluyor. İstanbul'da İslam'ı öğrenme süreci, bireylerin Kur'an öğretilerini ve Hz. Muhammed’in geleneklerini derinlemesine keşfetmelerini sağlayarak daha derin bir manevi bağ ve amaç duygusunu teşvik ediyor. Dahası, günde beş vakit ezanla namazı deneyimleme ve toplu dualara, dinî ritüellere ve ibadetlere katılma fırsatı sağlıyor. Hayırseverlik faaliyetleri manevi yolculuklarını zenginleştiriyor ve inanan dostlarıyla bağlarını güçlendiriyor. Bu deneyimin temelinde, cömertlikte sınır tanımayan, son derece misafirperver, içten ve temiz kalpli Türk vatandaşları rol almaktadır. Bütün bunlar ise Türkiye'nin İslam'ı kabul edenlere duyduğu hayranlık, ülkenin modern tarihindeki kendi entelektüel evrimi göz önüne alındığında pek de şaşırtıcı değildir.
Bireyler ve Toplum için Çıkarımlar
Gayrimüslimlerin ve yeni Müslüman olanların İstanbul'a göçü hem bireyler özelinde hem de toplumun geneli için önemli sonuçlar doğurmaktadır. Bireysel düzeyde, bu deneyim manevi gelişim, kendini keşfetme ve kişisel tatmin için bir yol sunmaktadır. Göçmenler kendilerini İslam'ın öğretilerine ve uygulamalarına kaptırarak inançlarına dair daha derin bir anlayış geliştirebilmekte ve Müslüman toplumla anlamlı bağlar kurabilmektedir. Dahası, bireylerin dinî amaçlarla İstanbul'a gelmesi, şehrin kültürel çeşitliliğini ve kozmopolit yapısını zenginleştirmektedir. Göçmenler topluma entegre olurken, İstanbul'un sosyal, entelektüel ve sanatsal manzarasını zenginleştiren benzersiz bakış açıları, deneyimler ve yetenekleri de beraberlerinde getirirler. Bu kültürel alışveriş, farklı kültürlere sahip insanlar arasında diyalog, anlayış ve karşılıklı saygıyı teşvik etmekte ve nihayetinde şehrin sosyal dokusunu güçlendirmektedir. Ayrıca, İstanbul'da gayrimüslimlerin ve yeni Müslüman olmuşların varlığı, İslam ve Müslümanlar hakkındaki yaygın klişelere ve yanlış anlamalara da meydan okumaktadır. Yerel halkla ilişki kurarak ve inançlar arasında irtibat kuraraak, göçmenler inançlarının elçileri olarak hizmet etmekte ve küreselleşen bir dünyada hoşgörü, bir arada yaşama ve çoğulculuğu teşvik etmektedir. Onların varlığı, milliyet, etnik köken ve din sınırlarını aşarak İslam'ın benimsediği evrensel şefkat, adalet ve merhamet değerlerini yansıtmaktadır.
Göçmenler topluma entegre olurken, İstanbul'un sosyal, entelektüel ve sanatsal manzarasını zenginleştiren benzersiz bakış açıları, deneyimler ve yetenekleri de beraberlerinde getirirler.
İslam'a ilgi duyan gayrimüslimlerin ve yeni Müslümanların İslam'ı öğrenmek veya inancın gerekliliklerini yerine getirmek amacıyla İstanbul'a göç etmesi, şehrin İslami öğrenim ve kültürün küresel bir merkezi olma statüsünü yansıtmaktadır. Tanınmış alimlere, kurumlara, vakıflara ve kaynaklara erişim sunan İstanbul; manevi gelişim, kişinin kendini keşfetme yolculuğu ve toplumsal dayanışma için verimli bir zemin sağlamaktadır. Göçmenlerin deneyimleri, inancın dönüştürücü gücünün ve İslam'ın bir rehberlik, ilham ve umut kaynağı olarak evrensel çekiciliğinin altını çizmektedir. Farklı arka planlardan gelen bireyler, manevi aydınlanma arayışında bir araya geldikçe, İstanbul'un kültürel zenginliğine, sosyal uyumuna ve çoğulcu ethosuna katkıda bulunmakta; hoşgörü, anlayış ve karşılıklı saygının ebedi değerlerini somutlaştırmaktadır.
Fotoğraf: Ayasofya Cami
Usama Hazari
Hindistan'da gazetecilik yapan Usama Hazari, şu anda İstanbul'da İstinye Üniversitesi'nde siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans yapıyor....