Kitap Değerlendirmesi: Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Serisi
Küreselleşme ile birlikte coğrafi ve fiziki sınırların pek bir öneminin kalmadığı çağımızda hiç şüphesiz toplumların ve halkların birbiriyle kurdukları münasebetler önem arz etmektedir. Günümüzde Batı dünyası, kurduğu kültürel ve teknolojik hegemonya ile toplumlara ve onların kuracağı ilişkilere yön vermektedir. Bir örnek vermek gerekirse ülkemizde ve diğer coğrafyalarda Hollywood filmleri yakın zamana kadar en çok izlenen filmlerdir. Diğer coğrafyaların oluşturduğu sinema sektörü ise genellikle ana akımın dışında kalmakta ve pek değer görmemektedir. Bunun gibi birçok meselede çeşitli açılardan “gelişmekte olan” ülkeler “gelişmiş” ülkeleri ideal olarak benimsemekte ve dünyanın geri kalanına adeta kör ve sağır kalmaktadır. Özellikle Müslüman coğrafyalar ve ülkeler gerek geçirdiği tarihsel tecrübe gerekse kolonyalizm etkileri dolayısıyla somut ve soyut üretimlerini dünya çapında görünür kılamamaktadırlar. Müslümanların tarihsel birikimini ve günümüzdeki üretimini bütüncül olarak takip etmeyi sağlayan “Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce” serisi önemli bir boşluğu doldurmaya aday bir eser olarak karşımıza çıkmaktadır.
Prof. Dr. Lütfi Sunar’ın editörlüğünü yaptığı bu kitap projesi, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı tarafından desteklenmiştir. İlk olarak 2020 yılında dört cilt olarak neşredilen kitaplar dört farklı havzanın çağdaş dönemdeki düşüncesine ışık tutmaktadır: Türk Düşüncesi, Mısır Düşüncesi, İran Düşüncesini ve Hint Alt Kıtası Düşüncesi. Bu ilk dört cilde ilaveten 2022 yılında ikinci dört cilt yayımlanmıştır. Bu ciltlerde ise Balkanlar, Kuzey Afrika, Güneydoğu Asya ve Batı coğrafyalarında çağdaş İslam düşüncesi ele alınmıştır. Son olarak 2023 yılında üç cilt eklenmiştir. Yeni çıkan ciltler sırasıyla Türk Dünyası, Arap Dünyası, Sahra Altı Afrika başlıklarındadır.
Türk Dünyası, Arap Dünyası ve Sahra Altı Afrika
Dokuzuncu cilt olan Türk Dünyası’nda, Türklerin yoğun olarak yaşadığı bölge ve ülkelerde çeşitli çağdaş meseleler ve gündemler 13 yazıyla alanında uzman isimler tarafından değerlendiriliyor. Ciltte ayrıca SSCB, Azerbaycan ve Özbekistan gibi 6 farklı ülkede neredeyse son iki yüz yılda üretilen düşüncelerin kronolojik şekilde düzenlenmiş fikirsel haritası bulunmaktadır. Onuncu ciltte Arap dünyasındaki çağdaş meseleler ele alınıyor. Çeşitli konularda yazılmış 11 yazıdan oluşan kitabın sonunda yine bir kronolojik çalışma mevcut. Arap Dünyası teriminin altını dolduran Suriye, Lübnan gibi 7’den fazla ülkenin düşünce serüveninin görünümü bu kronoloji bölümünde yer alıyor.Son ciltte ise bu zamana dek pek bilinmeyen Sahra Altı Afrika’nın çağdaş düşüncesi analiz edilmektedir. Burada ise toplamda 12 makalenin yanında yine son yüz elli yıllık düşünce birikimini ortaya koyan bir kronolojik çalışma mevcut.
Bir şeyi tanıma ve onunla ilişki kurma öncelikle o şeye dair sahip olduğumuz bilgiye bağlıdır. Tanımadığımız insanlarla iletişim kurmaya çekindiğimiz gibi tanımadığımız toplumlarla da iletişim kurmaya çekiniriz. Müslüman coğrafyanın özellikle son 150 yıldır yaşadığı durum da bunun gibidir. Benzer tarihi tecrübeyi, benzer dili, benzer dini ve kültürü paylaşmış toplumlar günümüzde sanki hiç beraber olmamış gibi bir izlenim uyandırmaktadır. Bu açıdan bakıldığında yeni bir ufuk aralayan Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce serisi, Müslüman toplumların tarihi ve fikrî ortaklıklarını göstermesi açısından önemlidir.
Özgün Bir Eser ve Kapsam
İlk olarak bu kitapların temel hususiyeti olarak çok boyutluluğu vurgulamak gerekiyor. Genellikle belirli bir coğrafyaya dair yazılan kitaplar o coğrafyanın siyasi veya ideolojik olaylarını merkeze alır. Bu kitapta ise bu durum aşılmaya çalışılmış ve siyasi-ideolojik izahların yanı sıra kültürel ve sanatsal öğeler de yer almıştır. Örnek vermek gerekirse dokuzuncu ciltte, Türk dünyasının usta edebiyatçısı Cengiz Aytmatov ele alınmış. Onuncu ciltte ise Arap dünyası açısından önemi ve popülaritesi inkâr edilemez olan Ümmü Gülsüm ve Feyruz üzerinden bir değerlendirme yapılmıştır. On birinci ciltte ise Afrika sineması ile postkolonyal Afrika edebiyatı konularını muhtevi iki farklı analiz kaleme alınmıştır.
Toplumları tanımak hiç şüphesiz o toplumların kültürü ve sanatına vakıf olmaktan geçmektedir. Bu alanları ciddiye almayan her çalışma bir yanıyla eksik kalacaktır. Dolayısıyla bu kitaplarda yer alan sanatsal, edebi ve kültürel konular bu alandaki boşluğu doldurmaktadır. Bu açıdan bakıldığında salt siyasi ve ideolojik değerlendirmelerin ötesinde daha kapsayıcı bir perspektifle karşılaşmaktayız.
İkinci hususu ise çeşitlilik olarak zikredebiliriz. Bugüne kadar yapılan çalışmalarda genellikle belli başlı ülkelere ve aktörlere ağırlık verilmiş diğerleri ise pek önemsenmemiştir. Ancak bu çalışmada ülkelerin birçoğuna temas edilmiş ve bu ülkeler alanında uzman kişiler tarafından incelenmiştir. Bu durumda yapılan çalışmanın çeşitlik açısından önemli olduğunu göstermektedir. Çeşitlilik başlığı altında zikredebileceğimiz bir diğer husus ise yazar kadrosudur. Ondan fazla farklı ülkeden oluşan yazar kadrosu da temsiliyet açısından önem ve çeşitlilik arz etmektedir. Genellikle yazarlar kendi ülkeleri hakkında makale kaleme almışlardır. Hem ülkelerinin iç dinamiklerine vakıf olmaları hasebiyle hem de içinden çıktığı toplumu daha iyi bilmeleri sebebiyle bu durum kitabın içeriğine ve zenginliğine olumlu bir katkı sunmaktadır.
Üçüncü husus ise oryantalizm etkisinin kırılması olarak zikredilebilir. Batı’nın kendi zihin dünyasında kendine göre bir Doğu portresi çizmek olarak kabaca tasvir edebileceğimiz oryantalizm, Müslüman dünyanın yine son yıllardaki en büyük problemlerinden birisidir. Bu proje ise üretilen hayali Doğu portresine karşı gerçek, zengin ve dinamik bir dünyayı duyurmaktadır. Müslümanların özellikle Afrika ve Arap dünyasına dair hayali bilgileri onuncu ve on birinci ciltte gerçek bilgilerle tashih edilmektedir. Bu açıdan bakıldığında bu kitaplar bilhassa oryantalist anlatıya ket vurmaktadır. Müslüman dünyanın sahip olduğu birikimin yine Müslümanların ağzından anlatılması alanda hâkim ve baskın olan oryantalist bakış açısının tahakkümünü kırmakta ve Müslümanlara kendilerini ifade etme hürriyetini sağlamaktadır. Bu da Müslüman dünyaya “fikrî bağımsızlık” kazanma fırsatı sunmaktadır.
Sonuç olarak ilk sekiz cilde ilaveten yayımlanan bu üç ciltlik çalışma, Müslüman dünyanın kalan kısmındaki fikrî gelişimleri ele almaktadır. Usul olarak kullanmış olduğu çok boyutluluk var olan çalışmalara nispetle geniş bir kapsam ve perspektif sağlamaktadır. Ülke ve yazar bakımından benimsenen çeşitlilik ise kitaplara zenginlik ve gerçeklik katmaktadır. Son olarak Müslümanların kendisini anlamlandırma ve anlatma teşebbüsü olarak bu kitaplar oryantalist bakış açısının otoritesine ket vurmakta ve Müslümanlara bir nevi hürriyet sağlamaktadır.