Platform
  • English
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • PLATFORM
  • HABERLER
    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    The Platform Talks: Kinda Hawasli ile 8 Aralık Sonrası Suriye

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    The Platform Talks: Azzam Tamimi ile 7 Ekim Sonrası Filistin

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    İLKE Agenda: Gazze Soykırımı Günlerinde Aktivizm ve İslamofobi

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı’nda buluşuyoruz!

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Dr. Jonathan Brown “İslam’ın Siyahiliğe ve Köleliğe Yaklaşımı” adlı seminer gerçekleştirdi.

  • ANALİZLER
    • Hepsi
    • Düşünce
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Enerji ve Çevre
    • Göç
    • Medya, Kültür ve Sanat
    • Temel Hak ve Özgürlükler
    • Toplumsal Meseleler
    Güney Afrika’nın Temsiliyetinin Reddi Üzerinden İsrail’in Temsiliyet Reddinin Değerlendirilmesi

    Güney Afrika’nın Temsiliyetinin Reddi Üzerinden İsrail’in Temsiliyet Reddinin Değerlendirilmesi

    Mezhebi, Toplumsal ve Siyasi Kimlik Krizi Arasında 8 Aralık’tan Bugüne Suriyeli Dürziler

    Mezhebi, Toplumsal ve Siyasi Kimlik Krizi Arasında 8 Aralık’tan Bugüne Suriyeli Dürziler

    Trump ve Netanyahu’nun Hezeyanları: Tahakküm Planlarının Çatışmayı Tetikleyen Boyutları

    Trump ve Netanyahu’nun Hezeyanları: Tahakküm Planlarının Çatışmayı Tetikleyen Boyutları

    Afrika Boynuzu’nda İslam, Etnik Çatışmalar ve Toplumsal Barış

    Afrika Boynuzu’nda İslam, Etnik Çatışmalar ve Toplumsal Barış

    Sumud from the Organizers’ Perspective

    Organizatörlerin Gözünden Sumud

    Sumud from the Perspective of International Law Scholars

    Uluslararası Hukukçuların Gözünden Sumud

  • SÖYLEŞİLER
    Sandıktan Sokağa: Tanzanya’da Seçim Sonrası Yükselen Toplumsal Dalga

    Sandıktan Sokağa: Tanzanya’da Seçim Sonrası Yükselen Toplumsal Dalga

    Müslüman Nüfusa Karşı Güvenlikleştirme

    Müslüman Nüfusa Karşı Güvenlikleştirme

    Filistinli Yönetmen Nevres Salih’le Söyleşi

    Filistinli Yönetmen Nevres Salih’le Söyleşi

    Çin’de Bir Hattat: Haji Noor Deen

    Çin’de Bir Hattat: Haji Noor Deen

    IGMG Başkanı Kemal Ergün: Avrupa Artık Müslümanların Vatanı Olmuştur

    IGMG Başkanı Kemal Ergün: Avrupa Artık Müslümanların Vatanı Olmuştur

    Gurbet Hikayeleri

    Gurbet Hikayeleri

    Göçü Yönetmek: Dr. Mehmet Köse’yle Söyleşi

    Göçü Yönetmek: Dr. Mehmet Köse’yle Söyleşi

    İstanbul’daki Uluslararası Öğrencilerle Söyleşi

    İstanbul’daki Uluslararası Öğrencilerle Söyleşi

    Zaytuna College Lisansüstü Eğitim Dekanı Maşuk Yamaç’la Söyleşi

    Zaytuna College Lisansüstü Eğitim Dekanı Maşuk Yamaç’la Söyleşi

  • DÜNYADAN SESLER
    Voices from the Muslim World | Sari Hanafi (with Turkish subtitles)

    Voices from the Muslim World | Sari Hanafi (with Turkish subtitles)

    Voices from the Muslim World | Ovamir Anjum

    Voices from the Muslim World | Ovamir Anjum

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. YASIR QADHI

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. YASIR QADHI

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. ADEEL MALIK

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. ADEEL MALIK

  • SAYILAR
  • VERİTABANI
    • Hepsi
    • Hareketler
    • Kurumlar
    • Şahsiyetler
    Pak-Türk Maarif

    Pak-Türk Maarif

    İslam Vakfı

    İslam Vakfı

    Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi

    Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi

    Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezi

    Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezi

  • PLATFORM
  • HABERLER
    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    The Platform Talks: Kinda Hawasli ile 8 Aralık Sonrası Suriye

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    The Platform Talks: Azzam Tamimi ile 7 Ekim Sonrası Filistin

    İLKE Agenda: Muzzammil Ayyub Thakur ile Keşmir’in “Filistinleştirilmesi”

    İLKE Agenda: Gazze Soykırımı Günlerinde Aktivizm ve İslamofobi

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı’nda buluşuyoruz!

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı

    Filistin Sempozyumu: Filistin ve Küresel İlişkilerin Geleceği

    Dr. Jonathan Brown “İslam’ın Siyahiliğe ve Köleliğe Yaklaşımı” adlı seminer gerçekleştirdi.

  • ANALİZLER
    • Hepsi
    • Düşünce
    • Eğitim
    • Ekonomi
    • Enerji ve Çevre
    • Göç
    • Medya, Kültür ve Sanat
    • Temel Hak ve Özgürlükler
    • Toplumsal Meseleler
    Güney Afrika’nın Temsiliyetinin Reddi Üzerinden İsrail’in Temsiliyet Reddinin Değerlendirilmesi

    Güney Afrika’nın Temsiliyetinin Reddi Üzerinden İsrail’in Temsiliyet Reddinin Değerlendirilmesi

    Mezhebi, Toplumsal ve Siyasi Kimlik Krizi Arasında 8 Aralık’tan Bugüne Suriyeli Dürziler

    Mezhebi, Toplumsal ve Siyasi Kimlik Krizi Arasında 8 Aralık’tan Bugüne Suriyeli Dürziler

    Trump ve Netanyahu’nun Hezeyanları: Tahakküm Planlarının Çatışmayı Tetikleyen Boyutları

    Trump ve Netanyahu’nun Hezeyanları: Tahakküm Planlarının Çatışmayı Tetikleyen Boyutları

    Afrika Boynuzu’nda İslam, Etnik Çatışmalar ve Toplumsal Barış

    Afrika Boynuzu’nda İslam, Etnik Çatışmalar ve Toplumsal Barış

    Sumud from the Organizers’ Perspective

    Organizatörlerin Gözünden Sumud

    Sumud from the Perspective of International Law Scholars

    Uluslararası Hukukçuların Gözünden Sumud

  • SÖYLEŞİLER
    Sandıktan Sokağa: Tanzanya’da Seçim Sonrası Yükselen Toplumsal Dalga

    Sandıktan Sokağa: Tanzanya’da Seçim Sonrası Yükselen Toplumsal Dalga

    Müslüman Nüfusa Karşı Güvenlikleştirme

    Müslüman Nüfusa Karşı Güvenlikleştirme

    Filistinli Yönetmen Nevres Salih’le Söyleşi

    Filistinli Yönetmen Nevres Salih’le Söyleşi

    Çin’de Bir Hattat: Haji Noor Deen

    Çin’de Bir Hattat: Haji Noor Deen

    IGMG Başkanı Kemal Ergün: Avrupa Artık Müslümanların Vatanı Olmuştur

    IGMG Başkanı Kemal Ergün: Avrupa Artık Müslümanların Vatanı Olmuştur

    Gurbet Hikayeleri

    Gurbet Hikayeleri

    Göçü Yönetmek: Dr. Mehmet Köse’yle Söyleşi

    Göçü Yönetmek: Dr. Mehmet Köse’yle Söyleşi

    İstanbul’daki Uluslararası Öğrencilerle Söyleşi

    İstanbul’daki Uluslararası Öğrencilerle Söyleşi

    Zaytuna College Lisansüstü Eğitim Dekanı Maşuk Yamaç’la Söyleşi

    Zaytuna College Lisansüstü Eğitim Dekanı Maşuk Yamaç’la Söyleşi

  • DÜNYADAN SESLER
    Voices from the Muslim World | Sari Hanafi (with Turkish subtitles)

    Voices from the Muslim World | Sari Hanafi (with Turkish subtitles)

    Voices from the Muslim World | Ovamir Anjum

    Voices from the Muslim World | Ovamir Anjum

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. YASIR QADHI

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. YASIR QADHI

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. ADEEL MALIK

    VOICES FROM THE MUSLIM WORLD | DR. ADEEL MALIK

  • SAYILAR
  • VERİTABANI
    • Hepsi
    • Hareketler
    • Kurumlar
    • Şahsiyetler
    Pak-Türk Maarif

    Pak-Türk Maarif

    İslam Vakfı

    İslam Vakfı

    Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi

    Avrupa Fetva ve Araştırma Konseyi

    Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezi

    Tokyo Camii ve Diyanet Türk Kültür Merkezi

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Platform
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Anasayfa Söyleşiler

Sandıktan Sokağa: Tanzanya’da Seçim Sonrası Yükselen Toplumsal Dalga

Sare Şanlı by Sare Şanlı
11 Kasım 2025
in Söyleşiler
A A
0
Sandıktan Sokağa: Tanzanya’da Seçim Sonrası Yükselen Toplumsal Dalga

tanzania röportaj - 2

0
Paylaşım
24
Görüntüleme
Share on FacebookShare on Twitter
2021’de Tanzanya’nın ilk kadın Cumhurbaşkanı olarak göreve gelen Samia Suluhu Hassan’ın 2025 seçimlerine uzanan sürecini, araştırmacı Sare Şanlı ile tüm boyutlarıyla ele aldık.  Ülke genelinde yükselen protestoların arka planını; ekonomik eşitsizlikten etnik ve dini kimliklere, seçim meşruiyeti tartışmalarından bölgesel-küresel aktörlerin etkisine uzanan bir çerçevede inceledik. Tanzanya’da umutla açılan sayfanın nasıl derin bir gerilim hattına evrildiğini bu röportajda bulacaksınız.

1) 2021 yılında Tanzanya’nın ilk kadın Cumhurbaşkanı olan ve halka umut vaat eden Samia Suluhu Hassan, hangi kararları ve politikaları sonrası bu umudu hayal kırıklığına dönüştürdü? Halkın kopuşuna neden olan somut kırılma adımları nelerdi?

2021 yılında Tanzanya’nın ilk kadın Cumhurbaşkanı olan ve halk nezdinde “Mama Tanzania” (Tanzanya’nın Anası) adıyla büyük umut yaratan Samia Suluhu Hassan, başlangıçta önemli adımlar attı. Önceki Başkan John Magufuli’nin sert yönetim tarzının ardından Samia’nın sakin ve kapsayıcı bir dil kullanması geniş kitleler için umut oldu. Siyasi tutukluların bir kısmını serbest bıraktı, basın üzerindeki bazı kısıtlamaları gevşetti ve dış ilişkilerde yeniden normalleşme sinyalleri verdi.

Ayrıca kadın girişimciliğini destekleyen programlar başlattı, IMF ve Dünya Bankası ile yeniden diyaloğa geçti ve yabancı yatırımcıların Tanzanya’ya ilgisini artırmaya çalıştı. Magufuli’nin aşıyı reddettiği dönem sonrası, Samia göreve geldikten kısa süre sonra COVID-19 aşısını yaygınlaştırarak “yeni bir başlangıç” imajı verdi. Basın toplantıları, uluslararası ziyaretleri ve “anne” imajı nedeniyle ilk aylarda ciddi bir pozitif kamuoyu desteği sağladı.

Ancak bu başlangıç iyimserliği, son derece elzem konularda beklenen karşılıkları bulamadı. Tanzanya’nın halihazırda çözülmeyi bekleyen derin ekonomik sorunları vardı ve bu sorunları kısa sürede halletmenin hiçbir lider için kolay olmadığını belirtmek gerekir.

Madencilikten turizme kadar makroekonomik gelirler büyüse de bu büyümeden geniş halk kesimleri tatmin edici pay alamadı. Yönetimin tercihleri (büyük petrol boru hattı projesi -EACOP- ve DP World ile liman işletmeciliği anlaşmaları) yatırımcı dostu ve büyüme odaklıydı ancak halk nezdinde “kaynakların yabancı ve seçkin çıkarlarına açıldığı” algısı güçlendi, “yerel fayda yok” hissi hakim oldu.

Başlarda basın özgürlüğü vurgulanırken, kısa süre sonra basın yayın organlarına ciddi kısıtlamalar getirildi. Özellikle çevrimiçi ifade özgürlüğünü hedef alan “Siber Suçlar Kanunu” gibi yasal düzenlemeler, eleştiriyi susturmak için sıklıkla kullanıldı. Her eleştiri vatan hainliği ve devlet düşmanlığı olarak yaftalandı.

Seçim sürecine doğru muhaliflerin sesi sistematik olarak kısıldı. Ana muhalefet partilerinin önde gelen isimlerinin yarış dışı bırakılması ve muhalefet liderlerine yönelik tutuklama/ceza süreçleri, siyasi rekabetin önünü tıkadı. 2025 seçimleri öncesinde öne çıkan isimlerin diskalifiye edilmesi, geniş bir kesimde “seçimin önceden biçimlendirildiği” duygusunu pekiştirdi.

Dolayısıyla Samia ile ilgili beklentiler yerini ciddi hayal kırıklığına bıraktı. Halk, sembolik bir kırılma beklerken, uygulamalarda eski otoriter reflekslerin varlığını gördü. Bu noktada halkın ‘sessiz istikrar’ anlayışına olan tahammülünün, ekonomik sıkıntılar ve siyasi dışlanmışlık hissi nedeniyle tükendiği net bir şekilde görülüyor.

2) 2025 seçim sürecinde muhalefetin diskalifiye edilmesi, Tanzanya’da sandığa güveni nasıl etkiledi?

Son seçim sürecinde muhalefetin güçlü adaylarının diskalifiye edilmesi, Tanzanya’da sandığa olan güveni temelden sarstı. Seçim anlamlı bir rekabet arenası olmaktan çıkıp, adeta iktidar partisi olan Devrim Partisi’nin (Chama Cha Mapinduzi/CCM) kontrolünü onaylayan bir ritüele dönüştü. Halk arasında “oy veririm ama değişim olmayacak” algısı yaygınlaşırken, bazı bölgelerde seçmenleri sandığa gitmemeye çağıran kampanyalar ve kiliselerin de dahil olduğu inanç temelli bir kutuplaşma dikkat çekti.

Sandığa duyulan bu güvensizlik, barışçıl siyasi katılım yollarının tükendiği inancını pekiştirerek sokak protestolarını tek meşru itiraz kanalı haline getirdi. Bu protesto dalgası, tarihsel olarak ‘barış ve huzur’ (amani na utulivu) söylemiyle bilinen ve komşusu Kenya’nın aksine anakara nüfusunun kitlesel protestolardan uzak durduğu Tanzanya için benzeri görülmemiş bir durum. Yalnızca siyasi bir itiraz değil, aynı zamanda derinlere işlemiş bir toplumsal-siyasal normun kırılması söz konusu.

Hükümet, bu süreci yönetirken iki yönlü bir strateji izledi. Bir yandan, protestolar barışçıl başlamış olsa da aralarına “yağma ve kundaklama” gibi şiddet unsurlarının karıştığını, hatta dış bağlantılı provokatörlerin olduğunu iddia ederek “güvenlik gerekçesiyle” sert müdahalelerde bulundu. Öte yandan, muhalefeti “isyana tahrik” ve “vatana ihanet” gibi ağır suçlamalarla sustururken, bir yandan da seçim süreci boyunca internet kesintileri ve sosyal medya kısıtlamalarıyla bağımsız bilgi akışını büyük ölçüde engelledi.

Bu koşullar altında uluslararası gözlemciler, seçim ortamının rekabete izin vermediğini açıkça raporladı. Afrika Birliği misyonunun, “vatandaşların demokratik iradelerini ifade edebilecekleri ortam bulamadığı” yönündeki açıklaması, sürecin meşruiyet krizi yaşadığını teyit etti.

John Magufuli’nin 2015’te %58,4 olan oyu, 2020’de %84’e fırlamıştı. Bugün Samia Suluhu Hassan’ın ise seçilmeden göreve gelip ardından %98 gibi insani olarak mümkün olması zor bir oran elde etmesi, seçimlerin hep bir onay ritüeline dönüştüğünü gösteriyor.

3) Tanzanya’nın ekonomik büyümesine karşın derinleşen yoksulluk ve eşitsizlik, sokak protestolarını nasıl tetikledi ve şekillendirdi? Özellikle hangi sektörler ve politikalar bu tepkinin odak noktası oldu?

Tanzanya’da Samia dönemindeki makroekonomik büyüme, geniş halk kesimlerine yansımadığı için sokak protestolarının temel ekonomik dinamiğini oluşturdu. Turizm gelirlerinin 2.53 milyar dolardan 3.37 milyar dolara çıkması ve madenciliğin GSYİH’nın %10’unu aşmasına rağmen, ortalama aylık gelir 60-180 dolar bandında sabit kaldı, genç işsizliği yüksek seyretti ve gelir eşitsizliği derinleşti. Bu durum, “büyüyen pastadan nasibini alamama” hissini güçlendirerek toplumsal öfkeyi besledi.

Madencilikteki büyümenin yabancı şirketlerin kontrolünde kalması, teknoloji transferinin sınırlı olması ve yerel işçilerin düşük ücretlerle çalıştırılması yaygın şikayet konusuydu. Özellikle Fransa merkezli Total’in EACOP (Doğu Afrika Ham Petrol Boru Hattı) projesi hem çevresel riskler hem de yerel halkın yerinden edilmesi ve yetersiz tazminat sorunlarıyla protestoların hedefi oldu. Proje, “kaynakların yabancı çıkarlara açılmasının” somut örneği olarak görüldü.

Samia yönetiminin Dubai merkezli DP World’e Darüsselam Limanı’nın önemli bir kısmını devretmesi, tepkileri daha da derinleştirdi. Bu hamle, yalnızca yabancı yatırım değil, aynı zamanda Birleşik Arap Emirlikleri’nin bölgedeki jeopolitik etkisine yönelik kaygıları da tetikledi. Stratejik bir ulusal varlığın, bölgede şiddet ve istikrarsızlığı beslediği düşünülen bir aktöre devredilmesi, “ulusal egemenliğin elden çıkışı” algısını güçlendirdi ve ekonomik öfkeyi vatanseverlik temelli bir direnişle birleştirdi.

Mtwara’daki doğalgaz zenginliğinin bölge halkına elektrik ve refah getireceği sözünü vermişti. Ancak, Mtwara’daki gazın Darüsselam’a taşınması ve orada işlenmesi, yerel halkın ‘kaynaklarımız bize hizmet etmiyor’ şeklindeki tarihsel şikayetini daha da derinleştirdi. Bu durum, yalnızca yabancı şirketlere değil, aynı zamanda ülke içindeki merkez-yöre eşitsizliğine karşı da bir öfke birikimine işaret ediyor.

4) Tanzanya’nın çok dinli yapısında, Zanzibar kökenli ve Müslüman bir lider olarak Samia Suluhu Hassan’ın yükselişi politik temsili ve algıları nasıl etkiledi? Dini kimlikler, destek ve itiraz hatlarını hangi noktalarda belirledi?

Samia Suluhu Hassan’ın yükselişini anlamak için Tanzanya’nın bağımsızlık sonrası siyasal-sosyal dokusuna bakmak gerekiyor. Kurucu lider Julius Nyerere laik bir sistem oluşturmuş olsa da fiiliyatta Katolik elitlerin yönetimde ağırlık kazandığı bir yapı mevcuttu. Eğitim sistemi, bürokrasi ve misyoner okulları, kilise bağlantılı çevrelere uzun yıllar ciddi bir avantaj sağladı. Buna karşılık, nüfusun önemli kısmını oluşturan Müslümanlar, özellikle kıyı bölgelerinde (Zanzibar, Pwani, Tanga, Lindi, Mtwara) ekonomik ve siyasal merkezden büyük ölçüde uzak kaldı.

Samia, Tanzanya’nın ilk kadın ve ilk Zanzibarlı Müslüman cumhurbaşkanı olarak bu tarihsel dengeyi sarstı. İktidara gelişi hem cinsiyet hem de kimlik açısından “tarihi bir dönüm noktası” olarak görülürken, Hristiyan bürokratik elitin bir kesiminde “statükonun tehdit edildiği” algısını da beraberinde getirdi. Bu nedenle, Samia ne yaparsa yapsın, kimliğinden ötürü onu benimsemeyecek bir kesim hep var oldu.

Ancak ilk dönem reformist söylemlerinin ardından, seçimlere yaklaşılan kritik dönemde sistem kendi otoriter reflekslerine döndü ve Samia’yı da bu çizgiye çekti. Muhalefetin diskalifiye edilmesi, internet kesintileri ve protestolara sert müdahaleler, bireysel tercihlerden ziyade iktidardaki CCM partisinin kurumsal reflekslerinin bir yansımasıydı. Samia bu süreçte “birey olarak Samia” değil, “parti-devlet sisteminin bir temsilcisi” olarak hareket etti; sistemi dönüştürmek yerine sistem tarafından dönüştürüldü.

Ugandalı düşünür Mahmood Mamdani’nin (Zohran Mamdani’nin babası) deyişiyle: “Kültürü siyasetten arındırmak ve siyaseti kültürleştirmek zamanımızın en büyük tuzağıdır.” Tanzanya’daki tartışma da bu çerçeveye oturuyor. Samia’nın Müslüman veya Zanzibarlı kimliği, asıl odaklanılması gereken sorunları yani iktidarın merkezileşmesi, kaynak dağılımındaki adaletsizlik, hesap verebilirliği perdelemeye hizmet ediyor.

Sonuç olarak, bugün Samia’ya destek veya muhalefetin ana ekseni, onun dini veya coğrafi kimliği değil, yönetim performansı ve ekonomik eşitlik politikalarıdır. Zira bir kesim için Müslüman olması muhalefet sebebiyken, bir başka kesim için aynı kimlik bir kutsama nedeni haline gelmiş durumda.

5) Bölgesel ve uluslararası aktörler Tanzanya’daki krizde nasıl bir rol oynuyor? Hangi adımlarıyla süreci etkiliyorlar ve ne tür baskı veya destek araçları kullanıyorlar?

Tanzanya’daki mevcut siyasi gerilimde bölgesel ve uluslararası aktörlerin yaklaşımı büyük ölçüde “ihtiyatlı diplomasi” ile sınırlı kalıyor. Afrika Birliği (AU) ve Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) gibi bölgesel örgütler, “üye devletlerin iç işlerine karışmama” ilkesini korudukları için, olaylara sert bir dille müdahil olmaktan kaçınıyor. Bunun yerine genellikle “diyalog ve istikrar” çağrıları yapıyor, ara buluculuk kanallarını açık tutmaya çalışıyorlar.

Bu yaklaşım, krizlerin dış müdahaleyle tırmanmasını sınırlamak açısından işlevsel görünse de yerel halk açısından büyük bir hayal kırıklığı yaratıyor. Çünkü sahada mağduriyet yaşayan Tanzanyalılar, bu kurumların etkisizliğini “Afrika dayanışmasının sembolde kalması” olarak okuyor. Zira Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’nun veya Afrika Birliği’nin, muhalefetin bastırıldığı ya da seçimlerin meşruiyetinin tartışıldığı bir süreçte somut bir yaptırım mekanizması yok. Bu diplomatik soğukluk, Samia Suluhu Hassan’ın göreve başlama törenine sadece Burundi, Mozambik, Somali ve Zambiya gibi birkaç ülkenin devlet başkanının katılmasıyla da somutlaştı ve yönetimin bölgesel arenada bir ölçüde yalnız kaldığı izlenimini güçlendirdi.

Batı başkentlerinden gelen açıklamalar da temkinli. ABD, İngiltere ve AB temsilcilikleri “endişe ve diyalog” çağrılarıyla yetiniyor. Bunun en önemli nedeni, ekonomik çıkarların demokrasi söyleminin önüne geçmesi. Tanzanya bugün Doğu Afrika’nın enerji, madencilik ve altyapı yatırımlarında kritik bir ülke konumunda. TotalEnergies’in Uganda-Tanzanya arasında yürüttüğü EACOP Projesi, Dubai merkezli DP World’ün Darüsselam Limanı Anlaşması ve Çin’in Doğu Afrika’daki ulaşım projeleri, ülkeyi küresel sermaye açısından “sessiz tutulması gereken” bir alan haline getiriyor. Bu nedenle Batılı hükümetlerin tepkileri, ülkedeki yatırımların istikrarı gözetilerek yumuşatılıyor.

Diğer yandan, Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (Reporters Without Borders) gibi sivil toplum örgütleri ise ifade özgürlüğü ihlalleri, protestolara yönelik sert müdahaleler ve internet sansürünü belgeleyen raporlar yayımlayarak dolaylı bir uluslararası baskı oluşturuyor. Ancak bu raporlar daha çok “gözlemci uyarısı” niteliğinde; iç politikada kalıcı bir dönüşümü tetikleyecek güçte değil.

Bu sessizliğin aksine, uluslararası ve yerel basının bir kısmı ile sosyal medyada Samia yönetimine yönelik dil son derece sertleşmiş durumda. ‘Kasap’ ve ‘katil’ gibi suçlamaların yanı sıra, bazı çevrelerde ülkenin bağımsızlık günü olan 9 Aralık’ta planlanan büyük protestolar öncesinde, bir etnik/dini çatışmanın kışkırtılabileceği yönünde endişeler dillendiriliyor. Hükümet ise bu tür senaryoları ve protestocuların arasına karışan yabancı uyruklu provokatörleri, “ülkeye yönelik bir dış oyun” iddiasının kanıtı olarak sunuyor. Samia yönetiminin sıkça dile getirdiği bu “dış müdahale” iddialarını bütünüyle reddetmek tabloyu eksik bırakır. Doğu Afrika’da istikrarı kendi lehine şekillendirmek isteyen bazı aktörlerin (özellikle Ruanda ve Uganda çevrelerinin) Tanzanya’daki kırılganlıkları zaman zaman kullanmaya çalıştığına dair işaretler var. Yine de bu tür girişimler, ülke içindeki yapısal adaletsizlikleri ve demokratik gerilemeyi açıklamak için yeterli değil. Bugün Tanzanya’da yalnızca içeriden gelen bir otoriterleşme değil, dışarıdan tetiklenen bir istikrarsızlaştırma riski de mevcut. Bu iki süreç birbirini besliyor.

Sare Şanlı

Sare Şanlı

Sare Şanlı, 2004 yılında Yakın Doğu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. On yılı aşkın süredir yurt dışında yaşayan araştırmacı-yazar, Nijerya, Zambiya ve Tanzanya’da edindiği deneyimlerle Afrika’yı hem sahada hem de siyaset, ekonomi ve toplumsal konular bağlamında inceledi. New York Times dahil çeşitli uluslararası yayınlara makale ve analiz çevirileri yaptı. 2022 yılından bu yana Independent Türkçe, TRT Afrika, Fokusplus ve WajTürk gibi mecralarda Afrika üzerine analizler kaleme almaktadır.

  • İsrail’in Doha Saldırısı: Arabuluculuk, Körfez Güvenliği ve Güç Dengeleri

    İsrail’in Doha Saldırısı: Arabuluculuk, Körfez Güvenliği ve Güç Dengeleri

    0 paylaşım
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • Gazze’de İnsani Güvenliğin Çöküşü: Sistematik Hedef Alma ve Meşruiyet Krizi

    0 paylaşım
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • Sandıktan Sokağa: Tanzanya’da Seçim Sonrası Yükselen Toplumsal Dalga

    0 paylaşım
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • Güney Asya Ekonomi-Politiği: Çin-Pakistan-Afganistan İlişkileri

    0 paylaşım
    Paylaşım 0 Tweet 0
  • Bilime Yön Verenler: Nobel Ödüllü Müslüman Bilim İnsanları

    0 paylaşım
    Paylaşım 0 Tweet 0

Platform: Müslüman Dünyanın Gündemi, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

  • SAYILAR
  • ANALİZLER
  • HABERLER
  • SÖYLEŞİLER
  • DÜNYADAN SESLER
  • platform@ilke.org.tr
  • (0216) 310 43 18
  • Aziz Mahmut Hüdayi Mah. Türbe Kapısı Sk. No: 13 Üsküdar, İstanbul
Instagram X-twitter

2025 @ PLATFORM bir İLKE Vakfı kuruluşudur. Tüm hakları saklıdır. 

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Analizler
  • Haberler
  • Söyleşiler
  • Dünyadan Sesler