
Aktivistlerin Gözünden Küresel Sumud Filosu
İsrail’in Filistin’e yönelik ablukasını aşmayı hedefleyen Küresel Sumud Filosu, Gazze’ye deniz yoluyla insani yardımın erişimini mümkün kılacak güvenli ve sürdürülebilir bir koridor oluşturmayı amaçlamaktadır. İLKE Vakfı “Platform Projesi: Müslüman Dünyanın Gündemi” ekibi olarak, bu inisiyatifin sahadaki dinamiklerini, motivasyon kaynaklarını ve uluslararası hukuk bağlamındaki yerini anlamak üzere filoya katılan aktivistlerle gerçekleştirdiğimiz röportajlardan kesitleri sizlere sunuyoruz.
Aktivist Dilek Tekocak, Platform için yanıtladı:
-
Küresel Sumud Filosu temelde neyi amaçlıyor?
Küresel Sumud Filosu, temelde uluslararası hukuka göre savaş zamanında dahi gıda ambargosunun uygulanamayacağını vurgulamaktadır. İsrail’in Gazze’deki hukuka aykırı uygulamalarını gündeme taşıyarak küresel vicdanı harekete geçirmek ve uluslararası farkındalık oluşturmak amacıyla yola çıkan filo, bugüne dek denizde hayata geçirilmiş en büyük sivil inisiyatiftir.
Denizden açılacak bir insani yardım koridoruyla İsrail’in Gazze üzerindeki ablukasını aşmak, uluslararası kamuoyunda İsrail’e karşı bir baskı unsuru oluşturmak, insani yardımları Gazze’de yaşayan Filistin halkına ulaştırmak ve devamlı yardımların önünü açmayı hedeflemesinin yanında soykırımı bitirecek en büyük adımı atmayı hedefliyor.
-
Sahadaki gözlemleriniz neler?
İnsanlık tarihinin en büyük sivil deniz hareketi için çok büyük bir yapılanma var. Yüzlerce kişi mezkur hareketin bir parçası olmak için elinden geleni yapıyor. Bununla birlikte binlerce kişi de karadan verdiği desteklerle İsrail’in Filistin’e uyguladığı soykırıma ses çıkartmaya çalışıyor. Delegasyonlar, ekip üyeleri, Sumud Filosu’nun amacına ulaşabilmesi adına her ince ayrıntıyı planlayarak hareket etmeye çalışıyor. Tunus’ta eğitim aldığımız süreçte, halk tarafından sevinçle karşılandık ve çoşkulu bir şekilde uğurlandık. Dünyanın dört bir yanından, din, dil, ırk ve fikir farklılıklarına bakılmaksızın; Gazze’deki ablukayı sonlandırmak ve soykırımın sona ermesi için karşılıklı saygı temelinde işbirliği yaparak güçlü bir ortak ses oluşturuyoruz.
Bu yolculuğun bizlere kazandırdığı çok özel bir deneyim oldu. Değerlerimiz söz konusu olduğunda ayrılıkları bir kenara bırakmayı öğretici bir mektebi sefine oldu.
-
Güzergah hava/deniz koşulları bağlamında filo nasıl ilerliyor?
Bugün 21 Eylül Pazar. 16 Eylül Pazar akşamı yola çıkmıştık. Yolculuğumuzun 7. Günündeyiz. Filo oldukça temkinli ilerliyor, kötü hava şartları sebebiyle Sicilya açıklarında bir buçuk gün beklemek zorunda kaldık. Bu gecikmeler ekibin moralini ister istemez bozuyor. Bir an önce Gazze’ye ulaşmak istiyoruz. Ancak bu problemler bazen kaçınılmaz oluyor. Bundan sonrası için durmadan Gazze’ye ilerleme hedefimiz var. Rabbimizden yolumuzu açmasını, rüzgara dinginlik, denize sakinlik vermesi için dua ediyoruz.
-
Yaklaşık ne kadar sürede Gazze’ye varmayı hedefliyorsunuz?
İspanya, Tunus ve İtalya limanlarından denize açılan gemilerle uluslararası sularda buluştuk ve Yunanistan'da da bazı tekneler filoya katılacak. Eylül ayının ortasında olmamız hasebiyle de olumsuz hava şartları etkisini daha fazla hissettirmeye başladı. Bu süreçte yolcuğumuz hedeflediğimizden daha fazla sürüyor. Bundan dolayı tam olarak gün ya da tarih veremiyoruz. Ancak her şey yolunda giderse 29 Eylül’de Gazze’ye varmış olacağız. Amacımız filoyu da tehlikeye atmadan gidilebilecek en kısa sürece Gazze’ye ulaşmak.
-
Yerel ve uluslararası yetkililerle koordinasyon nasıl sağlanıyor?
Küresel Sumud Filosu onlarca ülke vatandaşının bileşenlerini oluşturduğu çok büyük bir organizasyon. Daha Türkiye'den başlayarak Tunus sürecinde ve gemi içerisinde yolculuğumuzun başladığı andan itibaren hem yerel hem uluslararası yetkililerle haberleştiğimiz iletişim araçlarını kullanıyoruz. Hem filonun durumu hem Gazze’den gelen haberler, ülkelerimizdeki gelişmeler, gemi içerisindeki duyurular şimdiye kadar bu iletişim araçları vasıtasıyla sorunsuz olarak ilerledi.
-
Kamuoyuna vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?
Küresel Sumud Filosu’na karadan verilen destek söz konusu girişimin kamuoyu ve moral zeminini güçlendirecektir. Bizler, Sumud Filosu’nda milyonları aşan vicdanlı insanları da temsil ediyoruz. İsrail’e, bine yakın Sumud yolcusundan çok daha fazla olduğumuzu göstermemiz söz konusu filonun misyonunu gerçekleştirmesindeki en etkili yoldur. Bu milyona destek veren herkes aynı zamanda ablukayı kırmaya çalışan ve soykırımı durdurun diye haykıran bir Sumud yolcusudur. Bu yolun sonu ise Allah'ın lutfuyla soykırımı bitirecek en büyük hamleyi başlatmış olmaktır.
Aktivist Halil Rıfat Çanakçı, Platform için yanıtladı:
-
Küresel Sumud Filosu temelde neyi amaçlıyor?
Küresel Sumud Filosu’nun temel amacı, İsrail tarafından Gazze’ye uygulanan kapsamlı ablukanın kırılması ve bu yolla sürdürülebilir bir insani yardım koridorunun tesis edilmesidir. Girişimin ikincil hedefi ise, Gazze’deki zulmün sonlandırılmasına yönelik güçlü bir çağrının uluslararası gündemde tutulması ve aynı zamanda insani yardımın etkin, güvenli ve ihtiyaç önceliklerine uygun biçimde Gazze halkına ulaştırılmasının sağlanmasıdır. Ancak öncelikli amaç Gazze’ye karşı uygulanan tam ablukanın kırılmasıdır.
-
Sahadaki gözlemleriniz nelerdir?
Katılımcıların yaklaşık yüzde yirmisini Müslümanlar, geri kalan kesim ise Batı’dan ve dünyanın farklı bölgelerinden gelen aktivistlerden oluşmaktadır. Sahada, özellikle Batı’dan gelen aktivistlerin Gazze’ye yönelik hassasiyetlerinin son derece yüksek olduğunu gözlemlemekteyiz. Batılı aktivistler, “sizde nasıl İslami duyarlılıklar varsa, bizde de anti-emperyalist duyarlılık var” ifadesiyle motivasyonlarını temellendirmekte ve sürece bu doğrultuda dahil olduklarını belirtmektedirler. Genel olarak sol hareketlerden gelen bu gruplar, insani ve hümanist saiklerle eylemlilik göstermektedir.
Nitekim Tunus’ta görüştüğüm bir aktivist, “Her sabah Gazze’de devam eden zulüm nedeniyle huzursuz uyanıyorum” sözleriyle bu hassasiyetini gözler önüne sermiştir. Bu durum, Müslüman topluluklar açısından kısıtlı bir mobilizasyon eksikliğini de görünür kılmaktadır. Kuşatmanın kırılmasına yönelik hedef doğrultusunda katılımcılar yüksek bir kararlılık sergilemektedir. Örnek vermek gerekirse, drone saldırılarının ardından “filodan ayrılmak isteyen ayrılabilir” yönündeki çağrılara rağmen çok az sayıda ayrılma yaşandığını gözlemledik. Büyük çoğunluk, sürecin ciddiyetinin farkında olarak deniz yoluyla ilerleme ve Gazze’ye ulaşma hedefini sürdürme iradesi gösteriyor.
Sumud Filosu’nun nihai amacı, ablukanın kırılması ve Gazze’deki zulmün sonlandırılmasına yönelik güçlü bir çağrının uluslararası gündemde sürdürülebilir biçimde yer almasını sağlamaktır. Bu çerçevede aktivistler, Müslüman topluluklara kıyasla kayda değer ölçüde daha geniş kitleleri harekete geçirme ve görünür gündem oluşturma başarısı sergiliyorlar. Toplandıkları zaman yüz binlerle toplanıyorlar. Maalesef biz Müslümanların bu konuda zayıf kaldığımızı belirtmek istiyorum.
-
Güzergah hava/deniz koşulları bağlamında filo nasıl ilerliyor?
İlk olarak Barselona limanlarından yola çıkıldı. Bu filolar Tunus’ta birleşerek Sicilya’ya geldiler. Sicilya’dan sonra ana hedefimiz olan Gazze’ye doğru yol alacağız. İlk çıkış, Barselona’dan gerçekleştirilmiştir. Tunus ayağında çeşitli idari ve güvenlik kaynaklı güçlükler yaşandı, bu nedenle takvimde sapmalar meydana geldi. Biz, sürece Sicilya’daki limanlardan dahil olduk. Bazı operasyonel ve güvenlik temelli aksaklıklar nedeniyle planlanandan geç hareket etmek durumunda kaldık. Hâlihazırda Girit’in güneyinde seyir hâlindeyiz.
-
Yaklaşık ne kadar sürede Gazze’ye varmayı hedefliyorsunuz?
Normal koşullarda rotamız Sicilya’dan doğrudan Gazze istikametine olacak şekilde planlanmıştı. Ancak bilindiği üzere İsrail’in insansız hava saldırıları sonrasında, güvenlik değerlendirmeleri ve risk tedbirleri kapsamında yola çıkışımız ertelendi. 26 Eylül 2025 tarihi itibarıyla, öğleden sonra hedefimiz olan Gazze’ye doğru yola çıkacağız inşallah. Elbette yolda İsrail’in saldırılarına maruz kalabiliriz, teknik aksaklıklar da olabilir. Tüm bunları göze alarak hedefimize ulaşmak üzere yola koyulduk.
-
Yerel ve uluslararası yetkililerle koordinasyon nasıl sağlanıyor?
Operasyonel koordinasyon, genel (merkezi) delegasyonlar ve yerel delegasyonlar üzerinden yürütülüyor. Türkiye’deki delegasyonun başında Hüseyin Durmaz bulunuyor ve kendisi kriz masasının koordinasyonunu üstlenmektedir. Sürecin bugüne kadarki genel idaresi ağırlıklı olarak bu ekip tarafından gerçekleştirildi. İleriye dönük aşamalarda söz konusu ekip, bir yandan merkezi delegasyonla düzenli istişarelerde bulunurken diğer yandan yerel ölçekte katılımcı tespiti, gemi tedariki ve konuşlandırılması gibi operasyonel adımları koordine etmektedir. Ayrıca ortaya çıkabilecek diplomatik ve hukuki süreçler anlık olarak izlenmekte, gerekli durumlarda ilgili ulusal ve uluslararası mercilerle koordineler devam etmektedir. Katılımcıların dünyanın farklı ülkelerinden gelmesi nedeniyle her ekip, kendi bölgesel delegasyonuna bağlıdır.
-
Kamuoyuna vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?
Söz konusu programın Batılı aktivistler tarafından daha heyecanlı ve yüksek motivasyonda yapılmasının Müslüman topluluklar açısından ciddi bir eksiklik olarak değerlendiriyorum. Bizim bu noktada hassasiyetimizi artırmamız gerektiğini düşünüyorum. Elimizden ne geliyorsa yapmamız gerekiyor. Avrupa’da eylemlere, yürüyüşlere binler katılırken Müslüman olarak üç yüz-beş yüz kişilik ekipleri toplamakta zorlanıyoruz. Elimizden ne geliyorsa yapmalıyız.
Diplomatik, siyasi ve hukuki alanlarda; medya ve iletişim kanallarında, ayrıca hükümetlere yönelik çağrılar bağlamında aktif olmalıyız. Tüm bu süreçlerde de sosyal medyanın daha etkili kullanılması gerektiğine inanıyorum. İsrail’e yapılabilecek ekonomik baskı en büyük darbelerden biridir. Bu noktada boykota çok ciddi gereken önemi vermeliyiz. Gazze’ye ilişkin her türlü yapabileceğimiz ne varsa yapmamız gerekiyor. Kendimiz ve tüm İslam alemi açısından bu konuda daha hassas olunması gerektiğine inanıyorum.
Aktivist Av. Gülden Sönmez, Platform için yanıtladı:
-
Küresel Sumud Filosu temelde neyi amaçlıyor?
İsrail’in 2007’den bu yana Gazze Şeridi’ne uyguladığı abluka, dönemsel olarak ölümcül düzeylere ulaşmaktadır. Mevcut koşullarda da Gazze’de yaşayan siviller ölümcül uygulamalara maruz kalmaktadır. Ölümcül düzey ile kastedilen, temel insani ihtiyaçların bölgeye girişine bütünüyle engel olunması; kara, deniz ve hava yoluyla tüm ikmal ve erişim kanallarının kapatılarak, yaşamın idamesi için zorunlu hiçbir unsurun geçişine izin verilmemesidir. Bu durum, tam abluka olarak nitelendirilebilir ve uluslararası hukuka aykırıdır. Zira uluslararası insancıl hukukun başat kaynakları arasında yer alan Cenevre Sözleşmeleri, silahlı çatışma dönemlerinde dahi, çatışmaya katılan askeri personel için yaralanma ve benzeri hallerde tıbbi bakım sağlanmasını ve temel insani ihtiyaçların özellikle gıda ve tıbbi malzemelerin teminini zorunlu kılar. Dolayısıyla savaş zamanında, hatta muharip unsurlar bakımından dahi yasaklanan bir uygulamanın, bütünüyle sivil bir nüfusa yöneltilmesi, insancıl hukuk ilkeleriyle açıkça çelişmektedir.
Küresel Sumud Filosu, Gazze’ye karşı uygulanan ablukayı bertaraf ederek deniz yoluyla insani yardımın geçişine imkân tanıyacak bir koridor oluşturmayı hedeflemektedir. Filonun taşıdığı yardım malzemeleri miktar itibarıyla sınırlıdır. Bu nedenle, Gazze’deki ihtiyaçların tamamını karşılaması mümkün değildir. Ancak temel amaç, sürdürülebilir bir yardım koridorunun açılmasını sağlamaktır. Buna paralel olarak, devam eden kitlesel hak ihlallerinin ve soykırımın durdurulmasına yönelik uluslararası farkındalık yaratılması da filonun öncelikli hedeflerinden biridir. Gazze’ye ulaşmak, bölge halkına moral ve umut desteği sunmak gibi hususlar da ikincil fakat önemli amaçlar arasında yer almaktadır.
-
Sahadaki gözlemleriniz neler?
İspanya’dan yola çıkan gemilerin Tunus’ta İsrail tarafından dronlarla saldırıya maruz kalması sebebiyle teknik olarak yeniden onarım sürecine girilmesi ve İsrail kaynaklı olduğunu tahmin ettiğimiz ciddi problemler filonun gecikmesine neden oldu. Ayrıca, Tunus’ta gemilerin güvenli bir şekilde hazırlanmaması, insan güvenliği için yeterince hazırlıklı olmaması dolayısıyla yola çıkmada gecikmeler yaşandı. Bu yüzden tekne sayısında ve katılımcı sayısında bir azalma söz konusu oldu ancak buna rağmen elliden fazla tekne ve gemi yola devam ediyor.
-
Güzergah hava/deniz koşulları bağlamında filo nasıl ilerliyor?
Güzergâh oldukça zorlu koşullar barındırsa da ilerleme sağlanıyor. On beş günlük tahmini bir gecikmeyle yola devam ediyoruz. Olumsuz hava koşulları nedeniyle de çeşitli engellerle karşılaştık. Özellikle İtalya’dan çıkarken şiddetli bir fırtına, tekneler üzerinde ciddi seyir güvenliği riski oluşturdu. Bazı tekneler bu koşullara dayanabilecek kapasitede olsa da aktivistlerin çoğunun profesyonel denizci olmaması ve uzun açık deniz seyirlerine alışkın olmaması dolayısıyla seyri erteleme kararı alındı. Bu yüzden fırtınayı atlatarak yola devam etme kararı aldık.
Nihayetinde fırtına, saldırılar geçti ve yola devam ediyoruz. Özellikle gece saatlerinde dronların bizi takip ettiğini net bir şekilde fark edebiliyoruz. Ancak bu gibi durumlara aldırış etmeden yolumuza devam ediyoruz. Hazırlıklarımız hem hukuki olarak hem de insan güvenliği açısından profesyonelce hazırlandı. Riskten imtina ederek, gerçekleştirebileceğimiz kadarıyla Gazze’ye ulaşmayı amaçlıyor ve rotayı doğrudan bu hedefe tahsis ediyoruz.
-
Yaklaşık ne kadar sürede Gazze’ye varmayı hedefliyorsunuz?
Normal seyir planının korunması hâlinde önümüzdeki salı (30 Eylül) Gazze’ye ulaşmayı öngörüyoruz. Hâlihazırdaki takvim bu doğrultudadır. Elbette, öncesinde İsrail’in tekneleri durdurma, bloke etme, gemilere çıkarma yaparak mürettebat ve yolcuları gözaltına alma ya da İsrail’e nakletme ihtimali var. Ancak bu senaryolara yönelik hazırlıklarımız bulunmaktadır. Herhangi bir fiziksel direnç gösterilmeyecektir. Başlangıçtan itibaren muhataplara ilettiğimiz mesaj ise şudur: Bizi durdurmanız hâlinde, bir sonraki sefer seksen değil sekiz yüz gemiyle geleceğiz. İsrail’in nasıl bir tutum alacağını öngörmek mümkün değil, gelişmeleri birlikte göreceğiz.
-
Yerel ve uluslararası yetkililerle koordinasyon nasıl sağlanıyor?
Limanların yerel idareleriyle, ilgili ülke delegasyonlarımız koordinasyon içinde çıkış için gerekli tüm hazırlıkları tamamlamış durumdadır. Hâlihazırda yalnızca Yunanistan çıkışı beklenmektedir. Şu an Girit açıklarındayız ve Yunanistan’dan hareket edecek tekneler burada filomuza katılacaktır. Sürecin son operasyonel aşaması da budur.
Buna ek olarak, Birleşmiş Milletler (BM) ve çeşitli bölgesel mekanizmalar nezdinde temaslarımız sürmektedir. Delegasyonumuz tarafından söz konusu kurumlara resmi talepler ve bilgilendirmeler iletilmiştir. Ardından BM özel raportöründen ve BM’nin Filistin dosyasından sorumlu yetkililerden, daimi gözlemcilerden kamuoyu açıklamaları gelmiştir. Ayrıca, İtalya, Malezya ve Kolombiya devlet başkanlarının beyanları örneğinde olduğu üzere, bazı devletlerden destek yönünde açıklamalar yapılmıştır. Gereksinimlerimiz doğrultusunda yerel yönetimlerle de destek talebi ve koordinasyon içerikli temaslar yürütülmüştür. Süreç, bu şekilde istikrarlı biçimde devam etmektedir.
-
Kamuoyuna vermek istediğiniz en önemli mesaj nedir?
Kamuoyundan temel beklentimiz, açık ve kararlı destek beyanıdır. Küresel Sumud Filosu’nun ve Gazze’deki sivillerin sesi olunmasını talep ediyoruz. Şu anda filomuz, fiilen bir farkındalık platformu ve güçlü bir iletişim aracına (megafon) dönüşmüş durumdadır. Bizler, sahadaki insani durumu görünür kılmak için çaba sarf ediyoruz. Küçük teknelerde, fırtına ve dalgalar eşliğinde on gündür karaya ulaşmaksızın seyir hâlindeyiz. Bu çok kolay bir yolculuk değil ancak biz bunu hissetmemeye çalışıyoruz. Bizler, Filistinlerle empati kurmaya çalışıyoruz. Gazze’dekilerin maruz kaldığı koşullarla empati kurarak mezkur zorlukların üstesinden geliyoruz. Çağrımız, sesimizi duyan herkesin bu dayanışmayı somutlaştırması yönündedir. Her ev Gazze’nin sesi, her mekan ise Sumud Filosu’nun bir parçası olsun. Evlerden ofislere, atölyelerden fabrikalara kadar her yerde ortak bir ses yükseltmeliyiz. Lütfen dünyaya bakın. Dünya İsrail’e karşı muazzam bir şekilde ayaklandı. İsrail’e yönelik kamuoyu tepkisinin yoğunluğu, geri döndürülmesi güç bir eşiğe işaret ediyor. Nitekim İtalya’da dün kapsamlı bir grev gerçekleştirildi. Hava ulaşımı hariç birçok faaliyet askıya alındı. İsrail’e giden gemi seferleri ve silah satışları durduruldu. Bu tür eylemlerin orta-uzun vadeli ekonomik etkileri ciddi boyutlara ulaşabilir. Öte yandan, Meksika’dan Tokyo’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada insanlar Gazze için ayağa kalkmış durumda.
Üniversite öğrencileri, Gazze’deki soykırım sona ermediği ve Sumud Filosu’na saldırı gerçekleştiği takdirde eğitim-öğretimi durduracaklarını açıkladılar. Lise, ortaöğretim düzeyindeki çocuklar dahi mavi kurdele takıp bizimle beraber olduklarını beyan ediyorlar. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir ayaklanma var. Merhamete, adalete yönelik bir akış var. Kimse bu duruma seyirci kalmak istemiyor. Bu sebeple sesimin duyulduğu herkese şunu söylemek isterim: Lütfen sadece seyirci olarak kalmayın. Ses yükselten, tavır alan taraf olun. Eğer gücünüz yetiyorsa bunu toplumsallaştırıyorsanız çok daha muazzam olur. İsrail’i en çok rahatsız edecek olan şey, meydanlara, sokaklara bu haykırışı taşımanız olacaktır. O yüzden tıpkı İtalya’da ve diğer örneklerde olduğu gibi sizden yapabileceğinizin en fazlasını istiyoruz. Karanlığın en koyu anındayız. Aydınlık çok yakın. Sadece ne kadar çok insan olarak bu aydınlığa katkı sağladığımız önemli.
PLATFORM
...