Dijital Eşitsizliğin Neresindeyiz? Dijital Bölünme ve Eğitim
Günümüzde dijitalleşme ve dijital dönüşüm ile bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) araçlarının bireylerin gündelik yaşamlarındaki rolü her geçen gün artsa da bu araçlara erişimin toplumlarda eşit dağıldığını söylemek mümkün değildir. Elbette bireyler yapay zekâ (AI), nesnelerin interneti (IoT), blok zinciri, bulut depolama, 5G ağlar gibi teknolojilerle gündelik yaşamlarındaki birçok şeyi dijital olarak yapabilmektedir. Ancak tıpkı 2000’li yılların ortalarında internete herkesin her yerden ulaşılabileceği yanılgısında olduğu gibi, bugün de bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim herkes için eşit değildir. OECD’nin 2021’de dijital dönüşüm üzerine yayımladığı raporunda, dijital dönüşümü, “iki ucu keskin bıçak” olarak tanımlamış olması basit bir metafor değildir. Çünkü küresel ölçekte bakıldığında dijital dönüşümün hızla gerçekleşmesiyle birlikte dijitalleşmenin etkileri somut bir biçimde görülebiliyor. Ancak bu süreçte dijital bölünmenin neden olduğu eşitsizliklerin giderek arttığı da gözlemlenebiliyor.
Bu eşitsizlik, literatürde dijital bölünme (digital divide) kavramıyla tanımlanır. Ülkeler ve toplumsal katmanlar arasında bilgi ve iletişim teknolojilerine (BİT) erişimin ve kullanıcıların bu teknolojilere ilişkin becerilerinin eşitsiz dağılımı olarak tanımlanabilecek olan dijital bölünme, genel olarak üç düzeyden oluşur. Birinci düzey dijital bölünme, bilgi ve iletişim teknolojilerine sahiplik ve erişim eşitsizliğine (ownership and access); ikinci düzey dijital bölünme, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanım becerilerine sahip olup olmama durumunun meydana getirdiği eşitsizliklere (usage skills); üçüncü düzey dijital bölünme ise bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak gelir ya da fayda oluşturma eşitsizliğine odaklanır (creating income or benefits). Literatürde, birinci düzey dijital bölünmenin küresel ölçekte büyük ölçüde ortadan kalktığına dair bir kabul eğilimi olmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan 2,9 milyar insanın hala internete erişimi ve kullanımının sınırlı (OECD, 2021, s. 25) olduğu görülüyor. Örneğin dünyada en fazla Müslümanın yaşadığı ülke olan Endonezya’da geçen on yılda internet bağlantısında hızlı bir ilerleme kaydedilmesine rağmen yetişkin nüfusun yarısının hala internet erişimi yoktur (World Bank, 2021, s. 2). Afrika'da fiber optik ağların izole kırsal nüfusun yaklaşık %30'una hiçbir zaman ulaşamayabileceği öngörülmektedir. Daha da kötüsü, Sahra Altı Afrika'da 600 milyon kişinin hâlâ elektriğe erişimi bulunmamakta ve bu durumun 2030'a kadar da değişmesi beklenmemektedir (OECD, 2021, s. 31). Dolayısıyla bu veriler, birinci düzey dijital bölünmenin henüz çözülemediğini göstermektedir. Bu alanda önemli isimlerden Van Deursen ve Van Dijk’e (2019, s. 355) göre birinci düzey dijital bölünme hala önemlidir çünkü internet erişimi sorununun yanı sıra bilgisayar, akıllı telefon, tablet vb. cihazlar, yazıcılar, yazılımlar ve harici disk gibi ekipmanlara sahiplik ve erişimde de hala sorunlar bulunuyor. Dahası, küresel ölçekte belirli bölgelerde, özellikle Afrika kıtasında görülen bu tür araçlara sahiplik ve erişim probleminin aslında yerel ölçekte belirli bölgelerde de gözlemlenebileceği göz ardı edilmemelidir.
Küresel ölçekte belirli bölgelerde, özellikle Afrika kıtasında görülen bu tür araçlara sahiplik ve erişim probleminin aslında yerel ölçekte belirli bölgelerde de gözlemlenebileceği göz ardı edilmemelidir.
İkinci düzey dijital bölünme ise bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanım becerisine sahip olup olmama arasındaki eşitsizliklere odaklanır. Kullanım becerisi önemlidir ve toplumlarda giderek daha önemli hale gelmektedir. Çünkü dijital dönüşüm ile hem mevcut işlerde bu teknolojilerin kullanımında BİT araçlarının gerekliliği artmış hem de yeni ortaya çıkabilecek potansiyel işlerde BİT araçları kullanımının zorunluluğu ortaya çıkmaya başlamıştır. Öte yandan, bu durum bazı işlerin insansız yapılabilmesine olanak sağlayacak bir otomasyon sistemine dönüşmesi ile nitelikli olmayan istihdamın azalmasına da yol açabilir. Bununla birlikte OECD’nin 2019 yılında dijital dönüşüm üzerine yayınladığı raporunda son yıllarda özellikle dijital yoğunluk gerektiren sektörlerde yeni iş imkanlarının ortaya çıktığından bahsedilmektedir. Ancak raporda vurgulandığı gibi bu sektörlerde istihdam edilebilecek kişiler ileri düzeyde BİT araçlarının kullanım becerilerine sahip olan çalışanlar olacaktır (2019, s. 88).
Öte yandan, üçüncü düzey dijital bölünme, birinci ve ikinci düzey bölünmeden farklı olarak tam erişim ve tam kullanım becerilerine sahip olma durumundaki eşitsizliklere odaklanır. Buradaki eşitsizlik yeterli erişime ve kullanım becerilerine sahip kullanıcıların buna rağmen aynı geliri elde edememe durumlarındaki eşitsizliklere odaklanır (Van Deursen & Helsper, 2015, s. 32). Üçüncü düzey dijital bölünme özellikle gelişmiş ülkeler için önemlidir ancak daha önce de vurgulandığı gibi dünyanın önemli bir kısmı için birinci ve ikinci düzey bölünme hala önemli bir sorundur.
Dijital Eşitsizlik ve Eğitim
Dijital bölünmenin özellikle eğitim alanında eşitsizliklere neden olduğunu ve bu açıdan ciddi anlamda gençleri etkilediğini vurgulamak gerekir. Birinci ve ikinci düzey dijital bölünme yani BİT araçlarına erişim ve sahiplik ile kullanım becerisi edinmede oluşan eşitsizlik, gençlerin hem eğitimi hem de geleceği için önemli bir sorundur. Türkiye örneğinde özellikle erişim ve sahiplik sorununun tam olarak çözülememesinin gençlerin kullanım becerisi kazanımını da etkilemiştir. Bu durumu analiz eden bir çalışma tarafımızdan yapılmıştır. Türkiye’de kamu ve özel üniversitelerde okuyan öğrenciler üzerine yapılan bu çalışmada (Demir, Olgun & Özsöz, 2023) birinci düzey dijital bölünmenin etkileri incelenmiştir. Bu bağlamda, bilgi ve iletişim teknolojilerine erişim özellikle sabit internet bağlantısı ve bilgisayar sahipliği üzerinden ele alınmıştır. Elde edilen bulgulara göre BİT araçlarına sahiplik ve erişim, bireylerin gelir durumuyla ilişkili olduğu kadar yaşadıkları yerle de ilgilidir. Ancak bireylerin yaşadıkları yerin, sahiplik ve erişime olan etkisi bölgesel değildir. Her bölgede şehir merkezlerinden taşraya doğru gittikçe sahiplik ve erişimin azalma durumu söz konusudur. Bu önemli bir bulgudur çünkü BİT araçlarına sahiplik ve erişimdeki eşitsizliğin hala önemli olduğunu gösterir.
BİT araçlarına erişim ve sahiplik ile kullanım becerisi edinmede oluşan eşitsizlik, gençlerin hem eğitimi hem de geleceği için önemli bir sorundur.
Özellikle pandemi döneminde uzaktan eğitime geçilme tecrübesi BİT araçlarına sahiplik ve erişimin önemini açık bir şekilde göstermiştir. Burada hane halkı nüfusu ve bu nüfus içinde okula giden aile fertlerinin sayısı önemlidir. Çünkü evde öğrenim gören fert sayısı arttıkça BİT araçlarına erişim ve kullanım talebi de artmaktadır. Dolayısıyla pandemi döneminde okulların fiziki bir kurum olarak tabiri caizse aradan çekilmek zorunda kalmış olması bu türden geniş ve düşük gelir düzeyine sahip aileler için de daha eşitsiz bir durum oluşturmuştur. Bu durum şüphesiz kullanım becerisi kazanımını da engellemektedir. BİT araçlarının kullanım becerileri özellikle üniversite öğrencileri arasında eğitim gördükleri bölüm dahilinde kalma eğilimindedir. Öğrenciler, BİT araçlarının kullanım becerilerini gerektiği kadar edinmekle yetinebilmektedir. Elbette ilköğretimden başlayan robotik kodlama gibi dijital becerileri kazandırma derslerinin yaygınlaşmasıyla gelecekte bu sorunun aşılması daha kolay olacaktır. Ancak bu sorunu aşmanın ilk basamağı, BİT araçlarına sahiplik ve erişimin tam olarak giderilmesidir. On ikinci Kalkınma Planında da (2023, s. 154) bu soruna değinilmiştir. Planın eğitim başlığı altında yer alan politikalar ve tedbirler arasında “eğitimde teknolojinin doğru kullanımı sağlanacak, teknoloji okuryazarlığı artırılacak ve teknoloji kullanımından kaynaklı eşitsizlikler azaltılacaktır” ifadesi yer almaktadır.
Sonuç olarak, dijital bölünmeden kaynaklı eşitsizlikleri gidermenin temel şartının eğitimdeki eşitsizliklerin ortadan kaldırılması olduğu görülmektedir. Bu eşitsizliklerin ortadan kalkması kullanım becerilerinin kazanımında da etkili olacak, sahiplik ve erişim bir engel olmadığında bireylerin dijital beceri edinmeye yönelik ilgileri de artacaktır. Günümüzde dijital beceri edinmenin bireylerin kültürel ve sosyal sermayeleri içindeki önemi dikkate alındığında eğitimdeki bu kazanımların etkisinin toplumsal anlamda da olumlu yansımalarının olacağı aşikardır.
Kaynakça
Demir, I., Olgun C.K., & Ozsoz, C. (2023). Confronting the first-level digital divide in the digital age: a comparison between public and private university students in Turkey. Journal of Economy Culture and Society, 67, 135-153. https://doi.org/10.26650/JECS2022-1213957
OECD. (2019). Going digital: shaping policies, ımproving lives. OECD Publishing: Paris. https://doi.org/10.1787/9789264312012-en
OECD. (2021). Development co-operation report 2021: shaping a just digital transformation. OECD Publishing: Paris, https://doi.org/10.1787/ce08832f-en
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı. (2023) On İkinci Kalkınma Planı (2024-2028).
van Deursen, A., & Van Dijk J. (2019). The first-level digital divide shifts from inequalities in physical access to inequalities in material access. New Media & Society, 21(2), 354–375. https://doi.org/10.1177/1461444818797082
van Deursen, A., & Helsper, E. J. (2015). The third-level digital divide: who benefits most from being online? Communication and Information Technologies Annual içinde (Studies in Media and Communications, Vol. 10), Emerald Group Publishing Limited: Leeds. ss. 29-52. https://doi.org/10.1108/S2050-206020150000010002
World Bank. (2021). Beyond unicorns: harnessing digital technologies for inclusion in Indonesia. https://openknowledge.worldbank.org/bitstream/handle/10986/36018/162061.pdf?sequence=5&isAllowed=y
Cem Koray Olgun
2004 yılında Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Yüksek lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı’nda 2009 yılında tamamladı. 2011-2012 yılları arasında Erasmus öğrenci ...