Direniş ve Semboller: Bir Ritüel Alanı Olarak Sosyal Medya
Ritüeller yalnızca “ilkel” toplumlara özgü kalmamış, tarih boyunca farklı dönüşümler geçirmiştir. Tarihsel anlamda daha çok dini ritüellerden bahsetmek mümkünken modern çağda seküler ve hatta “sanal” ritüeller de ortaya çıkmıştır. Her devrim ve direniş ise kendine has ritüeller ortaya çıkarmışsa da modern toplumsal hareketlere özgü ritüelleri tarihteki örneklerinden ayıran şey, bu ritüellerin sosyal medya ve kolektif kimlikle kesiştiği noktadır. Bu yazıda, HAMAS'ın askeri kanadı el-Kassam Tugayları'na ve tugayların sözcüsü Ebu Ubeyde'ye ait düzenli olarak yayımlanan videoların sosyal medyayı nasıl bir “direniş alanı” olarak yeniden ürettiğini ve bu alanın Durkheimcı anlamda nasıl bir “ritüel” atmosferine büründüğünü ele alacağız.
Her ne kadar Durkheim, Dini Hayatın İlkel Biçimleri adlı eserinde Avustralya Aborjinlerini ve “ilkel” toplumların totemik dinlerini incelese de ritüelleri ve totemleri, genel olarak insan psikolojisini ve toplumu anlamanın bir aracı olarak ele alır. Durkheim'a göre semboller ve toplum arasındaki ilişki karşılıklıdır; yani toplum her zaman toplumsal uyumun sağlanması için ritüeller ve totemler üretirken, toplum da ancak “geniş bir sembolizm sayesinde mümkündür” (s. 213). Duygular “spontane bir biçimde” onu temsil eden sembole aktarılır (s. 222). Sembolün uyandırdığı duygular ise bireyde bir aidiyet ve kolektif vicdan duygusuna yol açan ortak bir his ya da deneyim yaratır. Dolayısıyla ritüeller, sembollerin ve duyguların sürekli olarak yeniden üretildiği ve sembolik sınırlara sahip bir alan yaratır. Bir araya gelmiş bir grubun belirli bir zaman ve mekanda tekrarlanan pratiklerinden oluşan ritüeller, grubun her bir üyesini dönüştüren “yeni enerjileri” serbest bırakır (s. 222). Bununla birlikte, her ne kadar Durkheim fiziksel-bedensel varlığa ve kutsal sembollere vurgu yapsa da Erving Goffman ve Randall Collins gibi entelektüeller selamlaşma gibi mikro düzeydeki insan etkileşimlerini de gündelik ritüeller olarak incelemişlerdir. James W. Carey ise modern medya ritüellerinin önünü açan bir tartışma başlatarak telgraf gibi döneminin yeni iletişim biçimlerinin nasıl yeni ritüeller ortaya koyduğunu incelemiştir.
Aksa Tufanı, Filistin mücadelesine yönelik büyük bir sosyal medya aktivizmi dalgası daha yarattı.
Halihazırda 2021 yılı, Filistin'in İsrail işgaline karşı uzun mücadele tarihinde sosyal medya aktivizmi açısından bir dönüm noktası olmuşken Aksa Tufanı, Filistin mücadelesine yönelik büyük bir sosyal medya aktivizmi dalgası daha yarattı. 2021'de Muhammed ve Muna el-Kurd kardeşler gibi Filistinlilerin öncülüğünde, #SaveSheikhJarrah (#ŞeyhCerrahıKurtar) etiketiyle sosyal medya aracılığıyla başlayan bireysel eylemler dünya çapında protestolara yol açmıştı. 7 Ekim'den sonra gelişen olaylar ise el-Kassam Tugayları ve Ebu Ubeyde tarafından yayımlanan videoları öne çıkararak sosyal medyayı, Filistin direnişine özgü sembolik bir alan olarak yeniden üretti. Hamas tarafından yayımlanan videolar ilk olarak örgütün Telegram kanalında (kanal, kasım ayında Telegram tarafından sansürlenene ve yeni bir kanal daha açılana kadar) her gün yeni videoların geleceğini ve belirli yerlerde saldırılar başlattıklarını belirten bir mesajın ardından yayımlandı. Ebu Ubeyde’nin videoları ise her dört-beş günde bir yayınlanıyor. Bu anlamda, bu videoların düzenli aralıklarla ve tekrarlı olarak yayımlanması, mücadelenin takipçilerini bu videolarla günlük veya haftalık olarak etkileşime girmeye adeta önceden koşullandırıyor ve derin bir duygusal beklenti içine sokuyor. Örneğin bir Twitter kullanıcısı Görsel 1’deki yaşlı adamın her gün Ebu Ubeyde'nin videolarını beklediğini ve en önemlisi “[Ebu Ubeyde'nin konuşmasını] ayakta dinlediğini” belirtiyor ki bu da videonun birey üzerinde yarattığı hayranlık ve beklenti duygularını yansıtıyor. İkincisi örnekte ise HAMAS'ın artık ritüelleşmiş video yayınlama düzenine verilen aranın bu kez başka bir duyguya, kaygıya, yol açtığını şakacı bir üslupla gösteriyor.
Görsel 1: @ سعد السعيدي, Twitter (https://twitter.com/salsaeedi/status/1720921320706257284)
Şekil 2: “Ebu Ubeyde’nin konuşmasını bekliyorum, son videodan bu yana uzun zaman oldu.” @dearrmarya, Twitter (https://twitter.com/dearrmarya/status/1744432564994015404)
Sosyal medya, haberleri ve olayları yaymak için kullanılmasının yanı sıra, sosyal medya platformlarındaki kullanıcıların fiziksel yakınlık sınırlarını veya sanal sınırları aşarak aynı duyguları paylaşabilecekleri ve birbirleriyle empati kurabilecekleri bir alan haline geliyor.
Öte yandan, videolar Telegram'da yayımlandıktan sonra Facebook ve en önemlisi Twitter gibi daha büyük sosyal medya platformlarına aktarılıyor. Dolayısıyla, Durkheim'ın “Her yerde ve her biçimde tekrarlanan bu imge nasıl olur da zihinde olağanüstü keskin bir şekilde göze çarpmaz?” diye sorduğu gibi, bu videolar devam eden vahşetin göze çarpan birer temsilcisi haline geliyor (s. 222). Her ne kadar videolar Arapça olduğu için sosyal medyanın bahsettiğimiz ritüelistik alanını uluslararası etki ve ortak bir duygulanım alanı olarak yeniden yaratmakta engellere yol açsa da her bir video hızla farklı dillere çevrilerek uluslararası etkileşimi yeniden sağlıyor ve olayları yakından takip edenler arasında toplumsal bir uyum yaratıyor. Videolar yayınlandığı anda kullanıcılar, eylemleri öven ya da kınayan, aynı zamanda Görsel 3'te gösterildiği gibi bunları “meme”lere, yani alaycı görüntülere, dönüştüren farklı paylaşımlarda bulunuyor. Bu anlamda sosyal medya, haberleri ve olayları yaymak için kullanılmasının yanı sıra, sosyal medya platformlarındaki kullanıcıların fiziksel yakınlık sınırlarını veya sanal sınırları aşarak aynı duyguları paylaşabilecekleri ve birbirleriyle empati kurabilecekleri bir alan haline geliyor.
Görsel 3: I/P Conflict Memes, Quora (https://ipconflictmemes.quora.com/ti-135195543)
Görsel 3, konuya yabancı bir sosyal medya kullanıcısı için sembolik bir değer taşımayabilir. Ancak süregelen mücadeleyi sosyal medya üzerinden takip eden bir kullanıcı için, mezar taşındaki kırmızı ok ve kırmızı başörtülü adam, yapay birer imge olmaktan çıkarak sosyal medyada yaratılan simgesel alanın ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. Yani el-Kassam Tugayları tarafından paylaşılan videolarda İsrail askerlerini ya da tanklarını hedef göstermek için kullanılan kırmızı oklar gibi, bu videoyu diğer savaş videolarından ayıran ve izleyiciyle dinamik ilişki kuran bazı semboller de var:
Görsel 4: AlJazeera Arapça قناة الجزيرة, Youtube (https://www.youtube.com/watch?v=7K3Tg4asQhQ)
Diğer yandan kimileri için bu kırmızı oklar Filistin bayrağının üzerindeki kırmızı üçgen şeklini ifade ediyor. Bazı Twitter kullanıcıları ise bu şekli (🔻) kullanıcı isimlerinin yanına koyarak direnişe yönelik desteklerini gösteriyor. Böylece bu sembol, yayınlanan videolarla ve Gazze'de devam eden soykırımla kolektif bir etkileşim yaratırken bir başka sembol olan Filistin bayrağı tarafından şekillendirilen kolektif kimliğe de katkıda bulunmaktadır.
Öte yandan, askeri kamuflaj giyen ve kırmızı kefiye takan Ebu Ubeyde de 7 Ekim'den bu yana Filistin direnişinin sembolü haline gelmiştir. Her ne kadar kefiye, Ortadoğu ve Kürt bölgelerinde kullanılan geleneksel bir kıyafet olsa da Ebu Ubeyde’nin taktığı gibi tüm yüzü kapatacak şekilde kullanılması, sembolün kendisine içkin hale gelen başka bir sembolik alan daha yarattı. Bu sembol de sadece sosyal medyada değil, dünyanın dört bir yanındaki protestolarda hayat bulan simge haline geldi. Kaydedilen her sesli mesaj aynı kıyafetler içerisinde, parmağını tehditkar bir şekilde kaldıran Ebu Ubeyde’nin aynı görüntüsü ile paylaşılıyor (Şekil 5). Bu görüntü de farklı ülkelerde HAMAS'a destek vermek için poster olarak asılıyor ya da Şekil 3’te görüldüğü gibi alaycı görsellerde yer alıyor. Dolayısıyla bu videoların ardından tekrarlanan semboller, direnişle ilgili duyguları hatırlatacak şekilde kullanılıyor. Basit ve sınırları belli olmalarının yanı sıra sosyal medyada her yerde farklı şekillerde tekrar tekrar paylaşılmaları nedeniyle de toplumsal yaşamın kalıcı unsurları haline geliyor.
Şekil5: AlJazeera Arapça قناة الجزيرة
El-Kassam Tugayları tarafından yayımlanan videolar, kırmızı oklar ve kırmızı kefiyeli Ebu Ubeyde gibi tekrar eden unsurlar sayesinde bu platformlarda ritüelistik bir alan yaratan semboller haline geliyor.
Sonuç olarak, Durkheim’ın toplumsal uyum için önemli gördüğü ritüeller; “ilkel” toplumların sınırlarını aşmış ve modern çağda sosyal medya platformları, sanal ritüellerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bu anlamda, el-Kassam Tugayları tarafından yayımlanan videolar, kırmızı oklar ve kırmızı kefiyeli Ebu Ubeyde gibi tekrar eden unsurlar sayesinde bu platformlarda ritüelistik bir alan yaratan semboller haline geliyor. Videoların anında farklı dillere çevrilmesi ve bu videoların alaycı görseller ve diğer sosyal medya paylaşımlarıyla yeniden üretilmesi ise fiziksel sınırları aşan ortak bir deneyim ve duygulanım alanı yaratıyor. Dolayısıyla paylaşılan videolar, bu sembolik görüntülerin yalnızca Filistin toplumsal hareketini yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda kolektif bilinci aktif bir şekilde şekillendirerek bu içeriklerle etkileşime giren kullanıcılar arasında ortak bir kimlik duygusu da inşa ediyor.
Kaynakça
Durkheim, Émile. “Religion and Ritual.” Anthony Giddens (Ed.) içinde, Emile Durkheim: Selected Writings (pp. 219-222). Cambridge: Cambridge University Press.
Durkheim, Émile. (1912). The Elementary Forms of Religious Life. New York: Free Press
“الجزيرة تبث صورا حصلت عليها لمعارك كتائب القسام والجيش الإسرائيلي شرق غزة.” YouTube. AlJazeera Arabic, 11 Aralık 2023. Erişim adresi: https://www.youtube.com/watch?v=7K3Tg4asQhQ
I/P Conflict Memes. [Görüntü]. Quora, 12 Aralık 2023. Erişim adresi: https://ipconflictmemes.quora.com/ti-135195543
سعد السعيدي [salsaeedi] “ينتظر أبو عبيدة كل يوم ولا يستمع إليه إلا واقفاً…” Twitter, 5 Kasım 2023. Erişim adresi: https://twitter.com/salsaeedi/status/1720921320706257284
🔻[dearrmarya]. “Waiting for Abu Obeida speech it’s been a long time since.” Twitter, 8 Ocak 2024. Erişim adresi: https://twitter.com/dearrmarya/status/1744432564994015404
Elif Sağır
Boğaziçi Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünden 2023 yılında mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümünde yüksek lisansına devam etmektedir. İLKE Vakfı bünyesinde TODAM Araştırma Asistanı olarak çalışmalarını sürd...