Filistin Diasporasının Özgür Filistin Mücadelesine Katılımı
Tahminler Filistinlilerin yaklaşık %50'sinin Filistin dışında yaşadığını göstermektedir. Bunların 6,4 milyonu Arap ülkelerinde (%44,7); yaklaşık 800.000'i (%5,6) ise dünyanın farklı bölgelerinde yaşamaktadır. Öte yandan, 5,4 milyon kişi (%37,8) Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde, 1,7 milyon kişi (%11,9) ise Yeşil Hat içinde yaşamakta ve İsrail vatandaşlığına sahiptir.
Filistin Diasporası ve Anavatan Arasındaki Engellenmiş Bağlantılar
Filistin dışındaki Filistinlilerin çoğu 1948 Nekbesi’nde sürgün edilen mültecilerdir. Daha sonraki zorunlu göç dalgaları hem Filistin'den hem de ev sahibi ülkelerden gerçekleşmiş ve Filistin dışındaki Filistin yerleşimlerinin kırılganlığına işaret etmiştir. Mülteci kamplarına yönelik savaş ve saldırılar, ev sahibi ülkelerdeki ayrımcı politikalar, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) yükselişi ve düşüşü ve diğer sosyoekonomik faktörler, Filistin diasporasının dünya çapındaki coğrafi dağılımını şekillendirmiştir.
Dolayısıyla Filistinliler farklı kültürel, sosyal ve siyasi koşullara maruz kalmış ve kendilerine farklı medeni haklar ve yasal statüler tanınmıştır. Bu durum, hareket etme ve birbirleriyle ve Filistin'le irtibat kurma becerilerini engellemiştir. Bu bağlama İsrail politikaları nedeniyle anavatanlarına erişimlerinin kısıtlanması ya da tamamen engellenmesi de dahildir. Oslo Anlaşmalarının ardından Filistin Ulusal Yönetimi'nin (Palestinian National Authority PNA) kurulması ve resmî bir Filistin vatandaşlığının yeniden canlandırılması bu gerçeği değiştirmedi. Filistinlilerin kendi öz mirası olan toprakların sömürgeleştirilmesi ve parçalanması ve resmî olarak PNA kontrolü altındaki bölgelerin giderek “bantustanlaştırılması” Filistinlilerin anavatanlarıyla olan ilişkilerini daha da etkilemektedir. Sınırları kontrol eden ve İşgal Altındaki Filistin Toprakları'nda (Occupied Palestinian Territories-OPTs) daimî ikamet hakkını kısıtlayan hâlâ İsrail'dir. Filistin kökenli oldukları için düzenli olarak tacize ve keyfî “giriş reddine” maruz kalsalar da teknik olarak yabancı pasaport alan Filistinli mülteciler, üç aylık İsrail turist vizesi gerektiren yabancılar olarak giriş yapabilirler.
Filistinlilerin kendi öz mirası olan toprakların sömürgeleştirilmesi ve parçalanması ve resmî olarak PNA kontrolü altındaki bölgelerin giderek “bantustanlaştırılması” Filistinlilerin anavatanlarıyla olan ilişkilerini daha da etkilemektedir.
Sürgündeki Filistinlilerin Mücadelesini Örgütlemek ve Mücadeleyi İçeriye Taşımak
İçinde bulundukları vahim durumun bir sonucu olarak, Filistinliler her zaman dünya çapında önde gelen aktivistler olmuşlardır. 1950'lerde ve 1960'ların başlarında Filistinli mülteciler, hızla Arap siyasi partilerine dahil olurken aynı zamanda İsrail hedeflerine karşı sınır ötesi gerilla eylemlerine giriştiler. Bu dönem, ulusal özgüvenin giderek arttığı bir dönem oldu. Bu durum belirli bir Filistin kimliğini vurgulayan Filistin liderliğindeki siyasi örgütlerin ortaya çıkışıyla birleşti. 1967 Arap yenilgisi, Arap ülkelerinde kurulan Filistinli silahlı örgütleri, mücadelenin etkin kontrolünü daha çok Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) teslim etti. FKÖ, ulus ötesi seçilmiş bir “parlamento” (Filistin Ulusal Konseyi) ve bir “yürütme komitesiyle” sürgündeki bir hükümeti andırıyordu. Filistin ulusal hareketi, Filistin ulusal hedeflerini dile getirmek ve nihayetinde gerçekleştirmek amacıyla Filistinli aktivizm için ortak bir siyasi çerçeve sağlayarak diasporanın küresel dağılımının etkilerine karşı koydu.
FKÖ'nün İsrail tarafından İşgal Edilmiş Filistin Toprakları’na sürülmesi ve daha sonra 1971'de Ürdün'den ve 1982'de Lübnan'dan çıkarılması, sürgündeki Filistinlilerin giderek pasifize olmasıyla sonuçlandı. Filistin'in tamamının özgürleştirilmesi değil, Filistinlilerin dış baskı ve tehditlere karşı savunmasız kalmayacağı özerk bir bölgesel üs elde etmek birincil ulusal hedef haline geldi. Bu arada, 1976'da İsrail içindeki Filistinlilerin Toprak Günü ayaklanması ve 1987'de İşgal Edilmiş Filistin Toprakları’nda patlak veren İntifada, Filistin mücadelesinin odağının içe doğru yer değiştirmesini somutlaştırdı.
Siyasi Boşluk ve Diaspora Arasında Yenilenen Mücadele
1993'teki Oslo Anlaşmaları ve Filistin kontrolündeki bölgelerde kendi kendini yöneten bir organ olarak Filistin Ulusal Yönetimi’nin (Palestinian National Authority - PNA) kurulması, yurtdışındaki Filistinlileri, özellikle de mülteci kamplarında yaşayanları marjinalleştirdi. Gerçekten de Oslo sürecinin en önemli özelliklerinden biri FKÖ kurumlarının kalıcı olarak yozlaşması ve siyasi karar alma mekanizmasının PNA aygıtı içinde yoğunlaşmasıydı. 1990'ların başında PNA'nın kurulmasıyla birlikte FKÖ'nün diasporayı örgütleme ve seslendirme konusundaki kritik rolü önemli ölçüde azaldı. Bu arada, PNA diasporayı etkin bir şekilde yönetme kabiliyetine veya meşruiyetine sahip değildir.
Diaspora temsilindeki bu siyasi boşluk, Filistin dışında üstlenilen girişimlerin büyümesine neden oldu. Bu yenilenen aktivizm, Batı ülkelerinde Filistinlilerin siyasi katılımının artması ve Arap ülkelerinde Filistinlilerin marjinalleşmesiyle karakterize edildi. Dahası, Filistin diasporasının ikinci ve hatta üçüncü neslinin çok çeşitli deneyimlerini ve yörüngelerini temsil etmektedir. Bu bağlamda kitle iletişim araçları ve internetin, dağınık Filistinli topluluklar arasında bağlantı kurma ve sınırlar ve coğrafyanın önemini yeniden tanımlayıp yeni yollar sunması da dikkate değerdir. Diasporadaki Filistinliler, özellikle de gençler, dünya çapındaki dayanışma hareketlerini ve kampanyalarını destekleyen önemli bir aktivist grubunu oluşturmaya devam etmektedir. İsrail'in OPT'lerde işlediği suçlara tepki olarak gösteriler ve etkinlikler düzenlemenin yanı sıra, başta geri dönüş hakkı olmak üzere siyasi taleplerin dile getirilmesinde de büyük rol oynuyorlar. Ayrıca düzenli olarak fikir yazıları yazıyor, röportajlar veriyor ve seslerini duyurmak için sosyal ağları kullanıyorlar. Bu faaliyetler, toplum inşası ve Filistin mirasının canlandırılması açısından büyük önem taşıyan yıllık anma törenleri (Nekbe, Toprak Günü gibi), kültürel eğitim ve sosyal çalışmalarla el ele yürüyor.
Bu yenilenen aktivizm, Batı ülkelerinde Filistinlilerin siyasi katılımının artması ve Arap ülkelerinde Filistinlilerin marjinalleşmesiyle karakterize edildi.
Kaynak: Palestinian Youth Movement
Katılımı Örgütlemek ve Filistin'i Seslendirmek
Filistinlileri, OPT'lerdeki muadillerinin yanı sıra ulusal karar alma süreçlerine katılımlarını artırmak amacıyla ulus ötesi ölçekte bir araya getirmeyi amaçlayan çok sayıda toplantı ve konferans düzenlenmiştir. Filistinlilerin iç bölünmesi bağlamında diaspora, hareketleri ve politikaları için meşruiyet ve destek arayan farklı siyasi güçler arasındaki rekabetin de merkezi haline gelmiştir. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Filistinlilerin yıllık toplantıları, Filistin Ulusal Konseyi'ni yeniden canlandırma girişimleri ya da ulusötesi Filistin Gençlik Hareketi'nin (Palestinian Youth Movement - PYM) oluşumu buna örnek olarak gösterilebilir. PYM, 2010-2014 yılları arasında faaliyetlerinin zirvesindeyken Filistin'de, Arap dünyasında ve Batı ülkelerinde bir düzine şube açmış ve dünya çapında birkaç yüz üyeye sahip olmuştur. Bu şubelerin çoğu şu anda ortadan kalkmış olsa da hareket özellikle Kuzey Amerika'da yeni bir canlanma yaşıyor ve buradan uluslararası genişlemesini sürdürüyor. Bu deneyim, "Oslo sonrası" bağlamda Filistinlilerin dışarıdan ve içeriden Filistin'le olan ilişkilerindeki değişimin bir göstergesidir. En çarpıcı olan ise PYM'nin FKÖ/ANP tarafından desteklenen Filistin ulusal anlatısından kopması ve Filistin kurtuluş projesiyle yeniden bağlantı kurmasıdır.
Filistin'in entelektüel, kültürel ve sanatsal üretimi de diasporayla ilgili her türlü tartışmada önemlidir. Filistinli yazarlar, şairler, müzisyenler ve görsel sanatçılar Filistin kültürünün yayılmasına ve zenginleşmesine önemli katkılarda bulunmuşlardır ve bazı Filistinli akademisyenler kendi alanlarında en saygın kişiler arasındadır. Bu akademisyenler sadece Filistin Çalışmaları alanını şekillendirmekle kalmamış, aynı zamanda Filistin mücadelesinin sözcüleri haline gelmiş ve mücadelenin tanımlanması ve kapsamının genişletilmesinde aktif rol almışlardır. Aynı durum kültürel ve sanatsal alanda da geçerli; yepyeni bir sanatçı kuşağı anavatanlarıyla dünyanın geri kalanı arasında gidip geliyor.
Bugün diasporadaki Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne karşı yürüttüğü soykırım savaşını ve işgal altındaki Filistin'de İsrail'in işlediği suçlardaki artışı kınamak için dünya çapında düzenlenen seferberliklerde ön saflarda yer almaya devam ediyor. Filistin'deki halklarının seslerini en doğrudan aktaranlar olsalar da mücadelelerinin hedefleri ve stratejileri hakkında kolektif olarak düşünebilecekleri alanlardan hâlâ yoksundurlar.
Fotoğraf: Londra'nın merkezindeki Trafalgar Meydanı'nda düzenlenen 'Filistin İçin Londra Mitingi', Justin Tallis/AFP
Taher Labadi
Taher Labadi, Kudüs'teki Institut français du Proche-Orient'ta (Ifpo) araştırmacı olarak görev yapmaktadır. Şu anda Filistin ve Orta Doğu'daki endüstriyel serbest bölgelerin ekonomik liberalleşme ve küreselleşme sürecindeki entegrasyon deneyimlerine ...