TR EN
logo
  • SAYILAR
  • ANALİZLER
  • İNFOGRAFİK
  • SÖYLEŞİLER
  • VERİTABANI
  • MÜSLÜMAN DÜNYADAN SESLER
  • HABERLER
  1. ANASAYFA
  2. ANALİZLER
  3. Güney Asya Ekonomi-Politiği: Çin-Pakistan-Afganistan İlişkileri

Güney Asya Ekonomi-Politiği: Çin-Pakistan-Afganistan İlişkileri

Ali İhsan Kahraman
10
21 Ağustos 2025 Perşembe
Paylaş
ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi sonrası Çin, Pakistan ve Afganistan’la geliştirdiği stratejik ilişkilerle bölgesel etkisini artırmaktadır. Pakistan’la ekonomik ve askeri ortaklık, Afganistan’la güvenlik ve kaynak odaklı işbirliği yürütülmektedir. Bu ikili strateji, Kuşak ve Yol Girişimi’ni güçlendirirken küresel rekabeti etkilemekte; ancak ekonomik istikrarsızlık ve güvenlik riskleri önemli tehditler oluşturmaktadır.

Giriş

Soğuk Savaş sonrası dönemde Asya'daki ekonomik ve politik dengeler, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri'nin 2021 yılında Afganistan'dan kaotik bir şekilde çekilmesiyle birlikte, köklü bir dönüşüm yaşamıştır. Bu büyük stratejik boşluk, bölgede güç dengelerinin yeniden şekillenmesi için bir katalizör görevi görmüş ve Çin Halk Cumhuriyeti'ne nüfuzunu artırma yönünde bir fırsat daha sunmuştur. Geleneksel olarak Rusya ve ABD'nin rekabet alanı olan bu coğrafya, artık Pekin merkezli bir güç odağının yükselişine tanıklık etmektedir. Çin'in Pakistan ve Afganistan'la olan ilişkileri de bu yeni dönemin en kritik dinamiklerinden olmaya adaydır. Bu ilişkiler, Pekin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ni (BRI) genişletme, enerji güvenliğini sağlama ve iç güvenliğine yönelik tehditleri bertaraf etme gibi çok katmanlı hedeflerini yansıtırken, aynı zamanda Pakistan ve Afganistan için de hayati öneme sahip faydalar ve riskler sunmaktadır. Çin'in bölgeye yönelik dış politikası, sadece bir ülkeyle kurulan tek taraflı bir bağdan ibaret değildir; aksine, bu iki önemli komşusuyla kurulan ilişkiler, Çin'in Orta Asya'dan Hint Okyanusu'na kadar uzanan stratejik vizyonunun temel taşlarını oluşturmaktadır. Bu görüş yazısı, Çin'in bölgeye yönelik ikili stratejisini derinlemesine incelemektedir. Bir diğer ifadeyle bir yanda, Pakistan ile olan "tüm hava koşullarına dayanıklı" hale getirmek için stratejik ortaklığını ekonomik ve askeri yatırımlarla pekiştirmeye çalışırken, diğer yanda Taliban yönetimindeki Afganistan ile de güvenlik ve ekonomik çıkarlar ekseninde pragmatik ve esnek bir ilişki kurduğunu değerlendirmektedir. Bu ikili yaklaşım, Çin'in bölgesel hakimiyetini pekiştirme ve BRI'yı Orta Doğu ile Orta Asya'ya doğru genişletme çabalarının bir yansıması olarak görülebilir. Bu bağlamda bu yazı, öncelikle Çin-Pakistan ve Çin-Afganistan ilişkilerindeki yerel ve bölgesel gelişmeleri, her iki ülkenin bu ilişkilerden sağladığı faydaları ve karşı karşıya kaldığı tehditleri ele alacak, ardından bu ilişkilerin küresel güç dengeleri üzerindeki yansımalarını değerlendirecektir. Zira Çin-Pakistan-Afganistan üçgenindeki her gelişme, sadece Güney Asya'nın geleceğini değil, aynı zamanda küresel rekabetin ve uluslararası normların seyrini de derinden etkileme potansiyelini haizdir.

Çin-Pakistan İlişkileri

Çin ve Pakistan arasındaki ilişkiler, sadece diplomatik nezaketle değil, tarihi ve stratejik bir çerçeve ile bağdaştırılabilir. Bu çerçevenin temeli 1960'lı yıllara dayansa da, son on yılda Pekin'in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) kapsamında hayata geçirdiği Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) ile yeni bir boyut kazanmıştır. CPEC, başlangıçta 46 milyar dolar olarak planlanan ve günümüzde 62 milyar doları aşan bir yatırımla Çin'in denizaşırı en büyük projesi haline gelmiştir. Projenin birinci aşaması enerji santralleri, otoyollar ve demiryolları gibi temel altyapı projelerine odaklanarak Pakistan'ın kronik enerji krizini hafifletmeyi ve ulaşım ağını modernleştirme hedefine yönelmiştir. Bu dönemde hayata geçirilen Karaçi-Lahor Otoyolu gibi projeler, ülkenin ekonomik damarlarını güçlendirmiş ve bu yatırımlar sayesinde Pakistan, on yıllardır süren altyapı ve enerji darboğazlarını aşarak ekonomik büyüme potansiyelini artırmıştır. Ancak bu faydaların yanı sıra, projenin Pakistan için oluşturduğu riskler de tartışma konusu haline gelmektedir. Projenin şeffaflık eksikliği, Pakistan'ın borç yükünü ve dolayısıyla Çin'e stratejik bağımlılığını artırdığı yönündeki eleştiriler sıkça dile getirilmektedir. Ekonomik büyüme beklentileri, artan borç yükü ve yerel halka yeterli istihdam sağlanamaması gibi sorunlarla gölgelenmektedir. Aynı zamanda, coğrafi konumları sebebiyle Pakistan gibi BRI’nın diğer stratejik unsurlarından olan Malezya, Sri Lanka gibi ülkelerin de borç yüküne yönelik yaptıkları atıflar, bu gölgeyi güçlendirici niteliktedir.

CPEC'in ikinci aşaması ise, fiziksel altyapının ötesinde, Pakistan'ın ekonomik yapısındaki yapısal dönüşümleri de kapsamaktadır. Ekonomik koridorlaşma mantığı ile özdeşleştirilebilecek bu aşamada, özellikle sanayi iş birliği, tarım, bilim-teknoloji ve özel ekonomik bölgelerin kurulması gibi konuların temel odak noktaları haline gelmesi mevzubahis olacaktır. Çinli şirketler, Pakistan'da tekstil ve elektronik gibi sektörlerde fabrikalar kurarken, Çin'in tarımsal uzmanlığını Pakistan'la paylaşması da gıda güvenliği alanında iş birliğini derinleştirme potansiyelini taşımaktadır. Ancak bu ekonomik koridorlaşma, Çin’in bölgesel güçlenişinin önüne geçmek veya çeşitli yerel kaynaklı tarihsel travmaların bir neticesi olarak CPEC projelerini hedef alan saldırılarla sürekli bir güvenlik tehdidi altında bulunmaktadır. Özellikle Belucistan'da faaliyet gösteren çeşitli örgütler, Çinli mühendis ve çalışanların can güvenliğini tehdit etmekte, bu durum Pekin'i projelerin güvenliği konusunda daha fazla baskı yapmaya itmektedir. Bu güvenlik sorunlarına karşın Çin, CPEC'e olan bağlılığını sürekli olarak vurgulamaktadır. Bu, projenin sadece ekonomik bir yatırım değil, aynı zamanda Gwadar Limanı'nın Hint Okyanusu'na açılan bir kapı olarak Çin için taşıdığı hayati önem sebebiyle jeopolitik bir hamle olduğunun da bir kanıtıdır.

Çin-Pakistan ilişkilerinin bir diğer temel direği de iş birliğinin artırılmaya çalışıldığı savunma alanıdır. Çin, son yıllarda Pakistan'ın en büyük silah tedarikçisi haline gelmiştir. Bu iş birliğinin artışı, Pakistan'ın hava, deniz ve kara kuvvetlerinin modernizasyonunu sağlamaktadır. Pakistan Hava Kuvvetleri, Çin yapımı J-10C savaş uçaklarını envanterine katarken, Pakistan Donanması da Çin'den denizaltı ve fırkateyn tedarik etmiştir. Bu yüksek teknoloji ürünü askeri donanım transferi, Pakistan'ın Hindistan'a karşı bölgesel bir denge unsuru oluşturmasına yardımcı olmaktadır. Örneğin, Mayıs 2025’te yaşanan ve birkaç gün süren Pakistan-Hindistan Savaşı’nda Pakistan Hindistan’a ait savaş uçaklarını J-10C tipi uçaklar sayesinde düşürdüğünü bildirmiştir ("Pakistan, Hint savaş", 2025). Bu modernizasyon, Pakistan'ın savunma kapasitesini artırmasının yanı sıra, askeri harcamaları daha uygun maliyetlerle yapmasına da katkı sağlamaktadır. Ancak bu durum, bölgede bir silahlanma yarışını tetikleme potansiyeli taşımakta ve Hindistan'ın bu duruma karşı savunma harcamalarını artırmasına yol açmaktadır. Bu karşılıklı destek, iki ülke arasındaki güven bağını güçlendirmektedir. Çin ve Pakistan, Birleşmiş Milletler ve Şangay İşbirliği Örgütü gibi platformlarda ortak hareket ederek, Batı merkezli uluslararası düzene karşı yeni bir blok oluşturduğu ya da oluşan bloğun Orta Asya ayağını oluşturduğu düşünülebilir.

Çin-Afganistan İlişkileri

Ağustos 2021'de Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesi, Çin'in Afganistan’a yönelik politikasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. ABD'nin 20 yıllık işgalinin ardından oluşan stratejik boşluk, Pekin için hem fırsatlar hem de riskler barındırmaktadır. Çin, Taliban yönetimini resmen tanımayıp, güvenlik ve ekonomik çıkarları doğrultusunda pragmatik bir ilişki sürdürmeyi tercih etmektedir. Bunun sebebi olarak, Pakistan’ın aksine, Çin için Afganistan politikasının en önemli önceliğinin güvenlik olduğu söylenebilir. Pekin, özellikle Doğu Türkistan İslami Hareketi (ETIM) gibi silahlı grupların Afganistan'ı bir üs olarak kullanarak Doğu Türkistan’daki Çin hakimiyetine yönelik tehditler oluşturmasından endişe duymaktadır. Bu endişeler, Taliban'dan alınan güvencelerle bir ölçüde hafifletilmiş ve Çin'in Taliban ile diplomatik ve güvenlik iş birliği yapmasının temelini oluşturmuştur. Zira 2023’de İslamabad'da düzenlenen 5. Çin-Afganistan-Pakistan Dışişleri Bakanları Diyaloğu toplantısında Taliban liderleri, ETIM ve diğer yerel örgütlerin Afganistan topraklarını kullanmasına izin vermeyecekleri yönünde taahhütler içeren bir anlaşma imzaladı (Afganistan İslam Emirliği Dış İşleri Bakanlığı, 2023). Bu taahhütler, Çin'in Batı'nın aksine Taliban ile etkileşim kurmasını meşrulaştıran veya mümkün kılan en önemli faktörlerden biri olmuştur. Bununla beraber, Afganistan topraklarında kimi silahlı grupların hareket kabiliyetlerini devam ettirmesi ve Afganistan’da iç istikrarın sağlanamadığına dair algılar sebebiyle, Çin Afganistan topraklarını kendi sınır güvenliği için ciddi bir tehdit olarak görmeye devam etmektedir.

Güvenlik endişelerine karşın, Çin'in Afganistan'la iyi ilişkilerden elde etmeyi umduğu ekonomik çıkarları da bulunmaktadır. Ülkenin tahmini değeri 1 trilyon doları aşan lityum, bakır ve nadir toprak elementleri gibi devasa maden rezervlerine erişim, Çin devlet şirketlerinin büyük ilgisini çekmektedir. Özellikle lityum gibi enerji dönüşümü için kritik olan madenler, Çin'in gelecekteki ekonomik ve teknolojik liderlik hedefleri için hayati önem taşımaktadır. Çinli şirketler, Taliban'ın iktidara gelmesinden bu yana Afganistan'daki maden arama ve çıkarma projeleri için fizibilite çalışmaları yürütmekte ve ön anlaşmalar imzalamaktadır. Ancak bu durum sadece Çin'e değil, aynı zamanda ekonomik olarak izole edilmiş Afganistan'a da önemli faydalar sağlamaktadır. Taliban rejimi, uluslararası finans sisteminden büyük ölçüde dışlanmışken, Çin'in potansiyel yatırımları ülkeye taze sermaye girişi sağlayabilecek, istihdam oluşturabilecek ve altyapı projelerinin hayata geçirilmesine olanak tanıyabilecektir. Buna karşın, Afganistan için Çin’le ikili ilişkilerin riskleri de göz ardı edilemez. Örneğin, ülkenin uluslararası alanda tanınmaması, Çinli şirketlerin uzun vadeli ve büyük ölçekli yatırımlarını sürdürmesini zorlaştırmaktadır. Ayrıca, Afganistan'ın Çin'e olan ekonomik bağımlılığının artması, Pekin'in bu ülkenin içişlerine veya dışişlerine daha fazla müdahale etmesine zemin hazırlayabilir. Bu durum, Afganistan'ın kendi politikalarını izleme açısından manevra alanını kısıtlayabilecek potansiyeldedir. Çin kimsenin iç ve dış politikasına karışmak gibi bir niyetinin olmadığını çeşitli dönemlerde tekrar etse de kendisine karşıt politikaların hayata geçirilmesine karşı da agresif tutum takınabilmektedir.

Çin’in Politikalarının Bölgesel ve Küresel Dengeye Etkileri

Çin'in Pakistan ve Afganistan ile kurduğu bu ikili ilişki ağı, sadece Güney Asya'daki güç dengelerini değil, aynı zamanda küresel rekabeti de derinden etkilemektedir. Çin'in hem Pakistan'la olan stratejik ortaklığı hem de Afganistan'la kurduğu pragmatik ilişki, bölgede yeni bir güç ekseninin oluşumuna işaret etmektedir. Bu üçgen, Çin'e hem Hint Okyanusu'nda hem de Orta Asya'da stratejik derinlik kazandırırken, Pakistan'ın Hindistan'a karşı bölgesel konumunu güçlendirmesine ve Afganistan'ın da ekonomik bir can simidi bulmasına olanak tanımaktadır. Bu durum, ABD'nin ve Hindistan gibi geleneksel güçlerin bölgedeki nüfuzunu sorgulatmakta ve ABD'nin Afganistan'dan çekilmesiyle oluşan güç boşluğunu Çin'in doldurması için önemli fırsatlar sunmaktadır. Daha doğrusu, Çin ABD’den oluşan güç boşluğunu değerlendirebilmek için Pakistan ve Afganistan ile ilişki ağını güçlendirmenin yollarını aramaktadır. Çin'in bölgede artan ekonomik ve güvenlik etkisi, ABD'nin Hint-Pasifik'teki stratejik çıkarlarını zorlarken, Hindistan'ı da QUAD (ABD, Avustralya, Japonya ve Hindistan) gibi Batı merkezli ittifaklara daha fazla yakınlaşmaya itmektedir. Bu artan rekabet, bölgede gerilimleri daha da yükseltme riskini taşımaktadır. Özellikle Mayıs 2025’teki kısa süreli olmasına rağmen Pakistan-Hindistan Savaşı gibi bölgesel savaşların oluşmasının da ihtimalini artırmaktadır. Bununla birlikte, ABD merkezli Batı’nın bölgedeki zayıflayan etkisi sebebiyle, muhtemel bölgesel savaşların küresel etkilerinin olması da kaçınılmaz görünmektedir. Dolayısıyla, ikili ilişkiler itibariyle Çin-Pakistan ve Çin-Afganistan ikili ilişkileri ülkelerin faydasına işleyen bir zeminde yürütülürken, bölgesel ve küresel düzeydeki karşılıkları açısından önemli riskleri de beraberinde getirmektedir. BRI’nın 2017 yılındaki birinci zirvesinden beri Çin ve Hindistan arasında yaşanan gerilimin nihai noktada Hindistan-Pakistan arasındaki küllenmiş savaş ateşini yeniden yakması gibi, Çin-Pakistan-Afganistan üçgenine komşu olan ve yakın ilişkileri bulunan havzalarda da önemli değişikliklere sebep olması muhtemel gözükmektedir.

Sonuç

Çin'in Pakistan ve Afganistan ile olan ilişkileri, birbirini tamamlayan ancak farklı motivasyonlara sahip iki stratejinin birleşimidir. Pakistan'a yönelik uzun vadeli stratejik çerçeve, Pekin'in bölgedeki en güvenilir müttefikiyle olan bağlarını derinleştirerek Kuşak ve Yol Girişimi'ni genişletirken, Pakistan'ın da ekonomik ve askeri açıdan güçlenmesini sağlamaktadır. Afganistan'daki pragmatik yaklaşım ise güvenlik endişelerini gidermeye ve ülkenin zengin kaynaklarına erişim sağlamaya odaklanırken, aynı zamanda izole edilmiş Taliban rejimine diplomatik bir kapı aralamaktadır. Bu ikili strateji, Çin'in kendisini bölgesel bir güçten küresel bir süper güce taşıma yolunda attığı somut ve hesaplanmış adımların bir göstergesi olarak okunabilir. Ancak bu ilişkiler, hem faydaları hem de tehditleri bünyesinde barındırmaktadır. Çin, Taliban yönetiminin istikrarını desteklemezse, bu durum Çin'in kendi iç güvenliği için ciddi tehditler oluşturabilir. Aynı şekilde, Pakistan'ın ekonomik istikrarsızlığı ve artan borç yükü, CPEC'in uzun vadeli sürdürülebilirliğini sorgulatabilir ve Pakistan'ın ekonomik egemenliğini riske atabilir. Bu belirsizliklere rağmen, Çin'in bu iki ülkeyle kurduğu stratejik bağların, önümüzdeki yıllarda Güney Asya ve ötesindeki ekonomi-politiği şekillendireceği açıktır. Pekin, bölgesel ve küresel güç boşluklarını doldururken, Batı'nın hakimiyetindeki uluslararası düzene alternatif, pragmatik ama riskli bir model sunmaktadır.

Kaynakça

Afganistan İslam Emirliği Dış İşleri Bakanlığı (2023, Ağustos 5). Joint Statement of the 5th China-Afghanistan-Pakistan Foreign Ministers’ Dialogue – Ministry of Foreign Affairs of Afghanistan. https://mfa.gov.af/en/10930 adresinden erişildi.

Pakistan, Hint savaş uçaklarını Çin üretimi ‘J-10C’ savaş uçaklarıyla düşürdüğünü bildirdi (2025, Mayıs 8). Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/pakistan-hint-savas-ucaklarini-cin-uretimi-j-10c-savas-ucaklariyla-dusurdugunu-bildirdi/3560543 adresinden erişildi.

Paylaş

Ali İhsan Kahraman

Ali İhsan Kahraman, İstanbul Bilgi Üniversitesi Ekonomi-İşletme Üstün Başarı Programından ve London School of Economics and Political Science koordinatörlüğündeki University of London Economics and Management programından lisans derecesi; Sabancı Üni...

Son İçerikler
Ekonomi
Güney Asya Ekonomi-Politiği: Çin-Pakistan-Afganistan İlişkileri
21 Ağustos 2025
Kültür ve Sanat
Balkanlardaki Kentsel Alanların Değişiminin Saraybosna ve Priştine Üzerinden Okunması
11 Ağustos 2025
Temel Hak ve Özgürlükler
Gazze'de İnsani Güvenliğin Çöküşü: Sistematik Hedef Alma ve Meşruiyet Krizi
06 Ağustos 2025
Temel Hak ve Özgürlükler
Savaşta İnsan Unsurunun Silinmesi: Otonom Sistemler ve Ayrım Gözetme İlkesinin Krizi
05 Ağustos 2025
Toplumsal Meseleler
İran'ın Casuslukla Mücadele Yasası
05 Ağustos 2025
Çok Okunanlar
Toplumsal Meseleler
Güney Kore Müslüman Topluluğu Üzerine Kısa Bir Analiz
20 Ekim 2022
Ekonomi
İsrail Boykotunun Ön Sonuçları
17 Ocak 2024
Kültür ve Sanat
Yeniden Eskiye Bakmak: Yeni Mardin’de Geleneğin İcadı ve Canlandırmacı Mimarlık
17 Kasım 2023
Kültür ve Sanat
Farha: Sinemanın Nekbe’ye Şahitliği
21 Kasım 2023
Düşünce
Filistin’de Bir Hayat Tarzı Olarak Direniş
16 Eylül 2024
logo

Platform: Müslüman Dünyanın Gündemi, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

  • SAYILAR
  • Analizler
  • İNFOGRAFİK
  • Müslüman Dünyadan Sesler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • İLKE ANASAYFA
  • platform@ilke.org.tr
  • (0216) 310 43 18
  • Aziz Mahmut Hüdayi Mah.Türbe Kapısı Sk. No: 13Üsküdar, İstanbul

Copyright © by NG. Bütün Hakları Saklıdır