İslam Sanatı ve Post-Modernizm: İleriye Dönük Bir Yol
Günümüz sanatçısı, belirli bir malzeme ya da medyum (sanat tekniği) kullanırken pek çok seçenekle karşı karşıya kalır. Bu seçenekler çoğu sanat okulunda bulunan geleneksel plastik sanatlar, yağlı veya akrilik resim, baskı, taş veya seramik heykel; fotoğraf temelli sanatlar, video ve enstalasyonu (yerleştirme sanatı) birleştiren elektronik medya ve son olarak, birkaç yılda bir ortaya çıkan zanaatla ilgili klasik gelenekler, ki bunlar kağıt yapma yöntemlerini (Japonya), doğal malzemeleri (Meksika) kullanma ve/veya mürekkep ve kaligrafik stilleri (Türkiye) kapsayabilir. Buna ilaveten, bilgi ve ilhamın neredeyse sınırsız kaynakları gelir, ki bunlar müstağni ve aceleci post-modern yaşamın bir parçasıdır. Bu da hem sanatçının doğru platformu bulmasını hem de izleyicinin taklit, türetme zanaat ve yenilikçi orijinal iş arasındaki farklılığı ayırt etmesini zorlaştırabilir. Bu karmaşanın üstüne, son dönemde kimlik politikalarının vurgulanması ve sanat tarihindeki Avrupa merkezciliğin baskısı dolayısıyla (ki bu sanat tarihindeki baskın eğilimdir) birçok kişi çağdaş sanatı, İslam sanatına karşı bir antitez olarak görebilir. Gerçeklik ise orijinal, yeni medyayı kullanan ve sabit gelenekler içinde işleyen yeni sanat hareketleri için daha komplike olup ezberleri bozmaktadır.
Türkiye’de son on beş yılda, “klasik” Osmanlı mimarisi konusunda yeniden ilgi patlaması yaşandı, ki bu konu Cumhuriyet tarihinin büyük bir kısmında hatta birçok mimarlık programında dahi öğretilmeyen bir şeydi. Ayrıca süslü çerçeve içinde Kur’an ayetleri ve Hilye-i Şerif’i içeren güzel yazı/hat eserlerine de artan bir ilgi de söz konusu. Film/TV dünyasında ise tarihî Osmanlı anlatılarıyla birlikte çağdaş Müslüman karakterlere sahip bağımsız filmler de- ana temanın kırsal/kentsel kültürel ve yaşam tarzı farklara odaklanan- dahil olmak üzere birçok yapım ortaya çıktı. Bütün bunlar, İslam sanatı tarihinde zirve olarak kabul edilen kültürel mirasla yeniden irtibat kurma arzusuna işaret ediyor. Aynı zamanda bu durum sanatın içerik, üslup ve tanımına dair yanlış bir algı da oluşturuyor. Yüksek maliyetli camiler, üst düzey koleksiyonerler ve gösterişli TV dizilerinin yanı sıra daha düşük nitelikte hat sanatı ve daha düşük bütçeli filmlerin hepsinin ortak noktası İslam sanatını dar bir çerçevede yeniden yorumlayıp sanat üretimine dahil etmesidir. Yelpazenin diğer ucunda, İstanbul’u bir mesken olarak konumlandıran “küresel” çağdaş sanat sahnesi ise geleneksel ya da İslam sanatlarına hiçbir atıfta bulunmuyor. Sanki ikisi tamamen farklı dünyalara aitmiş gibi “çağdaş sanat” terimi, Osmanlı veya İslam tarihi/ kültürüyle ilgili şeyleri kasıtlı olarak dışlayıp yalnızca toplumsal konuları post-modern prensiplerle işleyen çalışmalarla ilgileniyor (Rahman, 2016).
Birçok kişi çağdaş sanatı, İslam sanatına karşı bir antitez olarak görebilir. Gerçeklik ise orijinal, yeni medyayı kullanan ve sabit gelenekler içinde işleyen yeni sanat hareketleri için daha komplike olup ezberleri bozmaktadır.
İslam Sanatı ve Modernizm
İslam Sanatı, dünya çapında çok sayıda üslup ve tekniği kapsayan çok geniş bir terimdir. Osmanlı, İran, Babür ve Deccani gibi tarihî hanedanlar hem mimari hem de resim alanında (heykel objeleri, kaligrafik eserler vb.) kalıcı öneme sahip çok sayıda eser üretmiştir. Biçimsel nitelikler incelendiğinde, temsil edilemez olanı temsil etmek için mekân ve ışığın (mimari) yanı sıra renk ve çizginin (hem mimaride hem de minyatür resminde) kullanımına vurgu yapıldığı görülür; bu, göklerin enginliğinin/sonsuzluğunun ve yaratılışın ihtişamının anlamlı bir ifadesidir. Bu aslında sanata soyutlamanın ve natüralist olmayan bir yaklaşımın dinamik ama sofistike bir etkileşime yol açtığı modernist bir yaklaşımdır. Doğada bulunan desenlerin varyasyonları, canlı renkler ve yenilikçi ışık kullanımının yanı sıra minimalist/maksimalist form ikilemi, bu dönemlerde İslam sanatının hâlâ güncel ve ultra modern hissettirmesinin nedenleri arasındadır. Bu, çağdaş tasarım ve mobilyalarda yeniden üretilmiştir ve daha önce Avrupa sanat tarihindeki sayısız figür için ilham kaynağı olmuştur. Batı modernizminin büyük resimde ortaya çıkışı genellikle 19. yüzyılın sonlarına ve 20. yüzyılın başlarına dayandırılırken, mimarinin erken 20. yüzyıla yerleştirildiği bir alternatif okuma, modernizmin İslam sanatında çok daha önceki yüzyıllarda ortaya çıktığını iddia edebilir (Rahman, 2017).
Zanaat, Konsept ve Formalizm
“Sanat” olarak kabul edilen şeyler arasındaki tartışmalar, yapılan şeyin zanaat ve genel fikir/tema/ kavram arasındaki farka dayanmaktadır. İdeal olarak, bir fikir veya konsept güçlü, orijinal ve düşündürücüyse ve eser yüksek bir işçilik seviyesindeyse anlamlı bir bütün oluşur. Aynı şey, sinema eserleri hakkında konuşulduğunda da geçerlidir; son derece orijinal bir hikâye, kavram ve temaları daha fazla yankı uyandıran işitsel/görsel ifadeyle eşleştirilmelidir
Kaz Rahman “Black Dogs” isimli eserinde 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul’u tasvir ediyor.
Herhangi bir sanatsal medyuma dahil olan “teknik” zanaatları sadece “fikirlerle” ilgilenenlere tecrit etmek anlamsız bir çabadır. Bir medyumdaki büyük eserler, sanatçının belirli teknik alanlarda hakimiyetini gösterirken aynı zamanda daha uzman olan diğer zanaatkarlarla da çalışabilir, ki geleneksel Osmanlı resim atölyelerinde baş sanatçının altında çalışan birkaç asistan ya da mimarın rolü ve yanındaki uzman zanaatkarlar ya da film yapımcısının yanında yüzlerce oyuncu ve teknik ekibin çalışması bu duruma örnektir. Bu durumlarda sanatçı, mimar veya film yönetmeni, zanaatın temellerine vâkıf olsa da her şeyi tek başına yapamaz; aynı zamanda bir zanaatı bilmekle sanat, mimarlık veya sinema alanındaki becerileri birbirine karıştırmamak gerekir. Çağdaş çalışmaların, -geleneksel veya kutsal yorumu olsun ya da olmasınsöyleyecek bir sözü ve bir fikri olmalıdır. Yine burada da fikir sahibi olmayı sanat, mimari ya da sinema yapma becerisiyle karıştırmamak gerekir. Zanaat ve kavram dünyası arasındaki köprü, medyum(lar)ın biçimsel dilidir ve bu da sanatçının (medyum ne olursa olsun -mimari, film ya da geleneksel medyumlar) yeteneğini ayırt eden önemli üçüncü deneyim ve yenilik alanıdır. Medyumu, olanaklarını ve bir çalışmanın yeni ve özgün bir alana nasıl taşınacağını anlamak için ihtiyaç duyulan büyük bir “icra” alanı vardır.
Doğada bulunan desenlerin varyasyonları, canlı renkler ve yenilikçi ışık kullanımının yanı sıra minimalist/ maksimalist form ikilemi, bu dönemlerde İslam sanatının hâlâ güncel ve ultra modern hissettirmesinin nedenleri arasındadır.
Bir Avangarda Doğru
Çağdaş İslam sanatında kapsamlı bir hareket sunma konusundaki en büyük zorluk, kullanılan medyumları ve eserleri tanıtan mekanların/ galerilerin parçalı doğasındadır. Londra, New York ve Körfez ülkelerinde sergilenen bazı sanatçılar eserlerini açıkça “İslam Sanatı” içinde çerçevelemezken, diğerleri İslam sanatıyla ilgili biçimsel niteliklerle çok az ilgisi olan sosyal adalet veya kimlik politikalarıyla ilgili eserler için bu terimi benimsemişlerdir. Mimarlık, Zaha Hadid (1950-2016) gibi modernizme ve parçalı geometrik formlara/desenlere bağlı, ancak hiçbir zaman açıkça bir İslam sanatı geleneği içine yerleştirilmemiş bir figürün eserlerini sunmaktadır.
Kaz Rahman’ın “Seljuk Landscape” isimli eseri, 2018
1990’ların İran Sineması Yeni Dalgası, Abbas Kiarostami (1940-2016) önderliğinde, dünya genelinde birçok sanatçı ve yönetmen için büyük bir atılım ve ilham kaynağı olmaya devam ederken İran resim, çizim ve karışık teknik (mixed media) açısından etkisini sürdürmeye devam ediyor. Firoza1 ve Jameel Prize2 gibi projeler, çağdaş İslam sanatıyla ilgili eserleri küratörlük etmeyi amaçlamaktadır. Jameel Prize İran, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Cezayir ve Türkiye’den çalışan birçok sanatçıyı gün yüzüne çıkarmıştır. İslam sanatlarına bütüncül bir yaklaşım, gelenekle ve avangardla da bağlantı kurduğu için ileriye dönük daha uygun bir tanımlama olabilir. Son yıllarda performans, şiir, müzik ve elektro-akustik sanatlarla ilgili birçok çalışmanın ortaya çıkması, bu alanın gelişmekte olduğunu göstermektedir.
İslam sanatlarına bütüncül bir yaklaşım, gelenekle ve avangardla da bağlantı kurduğu için ileriye dönük daha uygun bir tanımlama olabilir.
Kaynakça
Rahman, K. (2016). Istanbul and Comtemporary Islamic Art. Erişim adresi: https://politicstoday.org/ istanbul-and-contemporary-islamic-art/ Rahman, K. (2017). Islamic art and modernism: Formal elements in painting, architecture and film. İstanbul/Roma: New East Foundation.
Kaz Rahman
Çağdaş İslam Sanatı alanında akademik çalışmaları olan Kaz Rahman, aynı zamanda sanatçı, film yapımcısı ve küratördür. Islamic Art and Modernism: Formal Elements in Painting, Architecture and Film başlıklı kitabın yazarıdır. ABD, Hindistan, Birleşik ...