TR EN
logo
  • SAYILAR
  • ANALİZLER
  • İNFOGRAFİK
  • SÖYLEŞİLER
  • VERİTABANI
  • MÜSLÜMAN DÜNYADAN SESLER
  • HABERLER
  1. ANASAYFA
  2. ANALİZLER
  3. Suriye’nin Yeniden İnşası Bağlamında Geri Dönüş Dinamikleri

Suriye’nin Yeniden İnşası Bağlamında Geri Dönüş Dinamikleri

Hatice Kübra Karatepe
54
09 Eylül 2025 Salı
Paylaş
2011’de başlayan Suriye iç savaşı, milyonlarca kişinin yerinden edilmesine ve bölgesel göç krizlerine yol açmıştır. 2024’teki rejim değişikliğiyle başlayan yeniden inşa süreci ise, güvenlik, altyapı ve ekonomik kırılganlıklar nedeniyle gönüllü ve sürdürülebilir geri dönüşleri kritik bir mesele hâline getirmiştir. Bu çalışma, bu süreçlerin Türkiye ve uluslararası toplum bağlamında yarattığı etkileri incelemektedir.

Suriyelilerin Yerinden Edilmesi ve Türkiye’nin Geçici Koruma Politikası

2011’de başlayan Suriye iç savaşı sonucunda 13,8 milyon kişi yerinden edilmiş; 6,5 milyonu ülke dışında, 7,2 milyonu ise ülke içinde kalmıştır. Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de, bir kısmı da Avrupa’da yaşamaktadır. Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesi’ne taraf olmakla birlikte coğrafi kısıtlamayı sürdürdüğünden Suriyelilere “mülteci” değil, 2013’te yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu kapsamında “geçici koruma” statüsü tanımaktadır. Türkiye’nin geçici koruma rejimi, bir süre vatandaşlık ve düzenli istihdam imkânı tanımadığı için Suriyelilerin yaşam koşullarını belirsiz kılmış; çocukların eğitimden uzak kalmasına ve yetişkinlerin kayıt dışı çalışmasına yol açmıştır (Rygiel vd., 2016).

2011-2017 arasında Türkiye’deki Suriyeli sayısı hızla artarken, sonraki dönemde sınır güvenliği ve “güvenli bölge” uygulamalarıyla yeni girişler azalmış; artış daha çok doğumlarla gerçekleşmiştir. Sayının azalması ise mükerrer kayıtların silinmesi, ulaşılamayanların kayıtlardan düşülmesi, gönüllü geri dönüşler, başka ülkelere göç, vatandaşlık verilmesi ve vefatlarla açıklanmaktadır (Erdoğan, 2023).

Türkiye–AB Mutabakatı ve Eleştiriler

Türkiye ile AB arasındaki göç müzakereleri ve 2016 Mutabakatı, düzensiz göçü sınırlasa da hukuki ve insan hakları boyutunda yoğun eleştirilere yol açmıştır. Bu süreçte Türkiye ile Avrupa Birliği arasında da düzensiz göçün yönetilmesine yönelik yoğun müzakereler yürütülmüş; 2013’te Geri Kabul Anlaşması, 2015’te Ortak Eylem Planı ve 2016’da önemli bir dönüm noktası olan Türkiye-AB Mutabakatı imzalanmıştır (Tekin, 2017). 18 Mart 2016 Bildirisi kapsamında, Yunan adalarına geçen düzensiz göçmenlerin Türkiye’ye iadesi ve buna karşılık her bir Suriyeli için Türkiye’den Avrupa’ya yasal yerleştirme yapılması kararlaştırılmış; ayrıca Türkiye’ye 3 milyar euroluk fon sağlanması, vize serbestisi, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve üyelik sürecinin canlandırılması gibi taahhütler öne çıkmıştır. (European Council, 2016).

Ancak mutabakat, uluslararası antlaşma niteliği taşımadığı için hukuki meşruiyeti sınırlı kalmış; toplu geri gönderme riski, bireysel sığınma değerlendirmelerinin yapılmaması, ayrımcılık ve Türkiye’nin güvenli üçüncü ülke kriterlerini karşılamaması gibi nedenlerle yoğun eleştirilmiştir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, sivil toplum kuruluşları ve Avrupa Parlamentosu da düzenlemeye katılmamış ya da sert biçimde eleştirmiştir (Tekin, 2017). AB-Türkiye Mutabakatı’nın “bir-bir değişim mekanizması” yoğun biçimde eleştirilmiştir. Amnesty International, bunun mültecilerin metalaştırılması anlamına geldiğini vurgulamış; BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ise Türkiye’de iade edilen kişilerin temel haklara erişiminin şüpheli olduğuna dikkat çekmiştir (Rygiel vd., 2016).

Uygulamada yalnızca mali yardım sağlanmış; diğer vaatler yerine getirilmemiştir. Mutabakat sonrası düzensiz göç belirgin biçimde azalmış ve Suriyelilere bazı entegrasyon hakları tanınmıştır. Bununla birlikte AB’nin Türkiye’yi bir “tampon ülke”ye dönüştürdüğü ve insan hakları baskısını geri plana ittiği eleştirileri öne çıkmıştır. Türkiye’de Suriyeliler başlangıçta olumlu karşılanırken, ekonomik kriz ve kalıcılık algısının artmasıyla toplumsal tepki büyümüş, mülteci karşıtlığı yükselmiştir. Mutabakat kısa vadede göçü azaltırken, uzun vadede hem Türkiye-AB ilişkilerini çıkar temelli kılmış hem de toplumsal gerilimleri artırmıştır (Kaya, 2022).

Suriye’de Rejim Değişikliği ve Yeniden İnşa Süreci

8 Aralık 2024’te rejim değişikliğiyle Suriye açısından yeni bir döneme girilmiş; ülke uzun yıllar süren Baas yönetimi ve iç savaşın ardından yeniden inşa sürecine adım atmıştır. Yeni hükümetin öncelikleri arasında devlet kapasitesinin güçlendirilmesi, kapsayıcı bir kabineyle temsiliyetin sağlanması, seçim güvenliği ve ifade özgürlüğünün korunması yer almaktadır. İçeride ve dışarıda yerinden edilmiş Suriyeli bulunmakta; yeniden inşa maliyetinin yaklaşık 923 milyar dolar olacağı öngörülmektedir. Ordu ve güvenlik reformları, silahlı grupların tasfiyesi, geçiş dönemi adaleti ve 2030 seçimlerinin adil biçimde yapılması geçiş sürecinin kritik unsurlarıdır. Uluslararası toplumun desteği bu noktada belirleyici olmakla birlikte, bunun Suriye’nin egemenliğine ve halkın iradesine saygılı şekilde verilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. AB ve BM, kapsayıcı bir geçiş sürecini yaptırımların kaldırılmasının ön koşulu olarak değerlendirmektedir. Ancak DEAŞ’ın yeniden güçlenme riski, kuzeydoğudaki YPG varlığı ve İsrail saldırıları ülkenin güvenlik tehditleri arasında önemini korumaktadır. Ayrıca geçmişteki otoriter yönetim ve savaşın yarattığı travmalar; terör, darbe riski, ayrılıkçı hareketler, ekonomik-siyasal istikrarsızlık gibi kırılganlıkları beraberinde getirmektedir. Devlet kapasitesinin zayıflığı ve kurumların ayakta kalma zorunluluğu, geçiş sürecinin en kritik meselelerinden biridir (Akgün, 2025).

Gönüllü Geri Dönüş Süreci

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği anketlerine göre ise Suriyeli göçmenlerin %80’i bir gün dönmek istediğini, %27’si ise 12 ay içinde dönmek istediğini ifade etmektedir.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği anketlerine göre ise Suriyeli göçmenlerin %80’i bir gün dönmek istediğini, %27’si ise 12 ay içinde dönmek istediğini ifade etmektedir. (UNHCR, 2025b). Türkiye’de bulunan Suriyeliler açısından gündemdeki önemli konu, gönüllü geri dönüştür. Gönüllü, güvenli, onurlu ve düzenli geri dönüş; uluslararası veya geçici koruma altındaki kişilerin, koruma ihtiyaçlarının sona ermesi veya organize programlar çerçevesinde, kendi özgür iradeleriyle vatandaşı oldukları ya da yasal olarak bulundukları ülkelere dönmelerini ifade eder. Bu süreçte bireylerin herhangi bir baskıya veya zorlamaya maruz bırakılmaması, dönüşün insan onuruna uygun koşullarda gerçekleşmesi ve yeniden entegrasyonun sürdürülebilir biçimde desteklenmesi, uluslararası hukuk ilkeleri doğrultusunda temel esaslar arasında yer almaktadır (Göç İdaresi Başkanlığı, 2025a).

Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre 15 Ağustos 2025 itibari ile 8 Aralık 2024’ten sonraki gelişmelerin ardından Suriyelilerin gönüllü geri dönüşlerinde artış yaşandı. Bu tarihten itibaren 411 bin 649 kişi ülkesine dönerken, 2016’dan bu yana toplam geri dönüş sayısı 1 milyon 151 bin 652’ye ulaştı. Hâlihazırda Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli sayısı ise 2 milyon 543 bin 711 olarak kaydedildi (Göç İdaresi Başkanlığı, 2025b).

Göç İdaresi Başkanlığı verilerine göre 15 Ağustos 2025 itibari ile 8 Aralık 2024’ten sonraki gelişmelerin ardından Suriyelilerin gönüllü geri dönüşlerinde artış yaşandı. Bu tarihten itibaren 411 bin 649 kişi ülkesine dönerken, 2016’dan bu yana toplam geri dönüş sayısı 1 milyon 151 bin 652’ye ulaştı. Hâlihazırda Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeli sayısı ise 2 milyon 543 bin 711 olarak kaydedildi. 

Suriye’de Güncel Durum ve İnsani Kriz

Suriye, savaşın ardından ciddi insani krizler yaşamaya devam etmektedir. Kasım 2024’ten bu yana yaklaşık 750.000 kişi kendi bölgelerine dönmüş olsa da yaklaşık 7 milyon kişi hâlâ ülke içinde yerinden edilmiştir; bunların beşte biri, özellikle İdlib, Halep ve Hama’da, çadır veya geçici barınaklarda yaşamaktadır. Geri dönenlerin önemli bir kısmı hasar görmüş veya tamamlanmamış binalarda kalmakta, yurtdışından dönenlerin çoğu Lübnan, Türkiye ve Irak’tan gelmektedir (IOM, 2025a). BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, 2025 yılı içinde 1,5 milyon mülteci ve 2 milyon ülke içinde yerinden edilmiş kişinin geri dönmesini öngörmektedir (UNHCR, 2025b).

Aralık 2024’ten itibaren insani yardımlar 315.000’den fazla kişiye ulaşmış, 2025’in ilk yarısında ise bu sayının 1,1 milyona çıkarılması hedeflenmiştir. Ayrıca mülkiyet kayıtlarının dijitalleştirilmesiyle geri dönenlerin ev ve arazi sahipliği hakları güvence altına alınmaktadır (IOM, 2025a). Bununla birlikte Suriye’de 13 milyondan fazla kişi hâlâ yardıma ihtiyaç duymakta; sağlık, eğitim, temiz su ve barınma gibi temel hizmetlere erişimi ciddi şekilde sınırlı kalmaktadır. Ekonomik çöküş, iklim kaynaklı şoklar ve kitlesel yerinden edilme, nüfusun savunmasızlığını artırırken; güvenlik ve altyapı eksiklikleri geri dönüş süreçlerini zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla ülkenin toparlanması yalnızca insani yardımlara değil, temel hizmetlerin yeniden inşası ve sosyal uyum desteğine dayalı uzun vadeli bir sürece ihtiyaç duymaktadır (IOM, 2025b).

Sürdürülebilir Geri Dönüşün Önündeki Engeller

Suriye’ye geri dönüşler artmasına rağmen, çatışmaların mirası hâlâ hissedilmektedir. Yerinden edilmişler için sürdürülebilir geri dönüşün önündeki başlıca engeller; hasarlı altyapı ve eksik temel hizmetler, eğitim kesintileri, ekonomik güvencesizlik, konut ve mülkiyet sorunları, güvenlik ve sosyal uyum endişeleridir (NRC, 2025). Elektrik, su, kanalizasyon ve ulaşım altyapısı büyük ölçüde tahrip olmuş; kırsal bölgelerde altyapı neredeyse yok, şehir merkezlerinde sınırlı düzeyde çalışmaktadır. Yeniden yapılanma ve hizmetlerin sürdürülebilirliği için uluslararası destek gereklidir (Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, 2025).

Bu sorunlar birbirini pekiştirse de çözümsüz değildir. Geri dönenlerin büyük kısmı güvenli barınak, su, elektrik ve eğitim imkanlarından yoksundur; ekonomik fırsatlar sınırlı olup, özellikle kırsal alanlarda geçim kaynakları yoktur (NRC, 2025). Milli gelir dramatik şekilde düşmüş (2011: 67,5 milyar $, 2023: 9 milyar $), sanayi ve tarım sektörleri savaşın etkisiyle %60–80 oranında azalmış; işsizlik yüksek ve temel hizmetlere erişim zor (Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, 2025). Konut ve mülkiyet hakları belirsizliği sosyal gerilim riskini artırmaktadır. Güvenlik algısı bölgelere göre değişmekte ve azınlıklar veya çatışma bölgelerindeki gruplar risk altında kalmaktadır (NRC, 2025). Kadın, çocuk, yaşlı ve iç göçmenler özel zorluklarla karşılaşmakta, psikolojik travma yaygın olup sosyal uyum ve destek projeleri önceliklidir. Eğitim ve sağlık hizmetleri ciddi zarar görmüş, okullar ve hastaneler yetersiz durumdadır (Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, 2025).

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, bu nedenle geri dönüşlerde nakit destek hibeleri, kimlik ve biyometrik kayıt sistemleri, dönüş merkezleri ve sınır noktalarında çok sektörlü hizmetler sağlamaktadır (UNHCR, 2025b). Ancak sürdürülebilir ve onurlu geri dönüş yalnızca kısa vadeli yardımlarla mümkün değildir; tüm ülke genelinde materyal, hukuki ve sosyal koşulları kapsayan uzun vadeli, entegre programlar gerekmektedir. Uzun vadeli toparlanma, fiziksel yeniden inşanın ötesinde güvenin tesisi, hakların restorasyonu ve Suriyelilerin kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olabilmesine dayanmalıdır (NRC, 2025).

Sonuç: Uzun Vadeli Çözümler ve Uluslararası Toplumun Rolü

2025 itibarıyla Suriye’de insani yardım ihtiyacı 16,5 milyon kişiye ulaşmış durumdadır; ancak bu ihtiyaç artık yalnızca geçici yardımlarla değil, uzun vadeli kalkınma temelli yaklaşımlarla ele alınmak zorundadır. 8 Aralık 2024 sonrası geri dönüşlerin artması ile geri dönüş eğilimi güçlenmiştir; fakat güvenlikteki öngörülemezlik, altyapı hasarları ve ekonomik kırılganlık sürdürülebilirliği hâlâ tartışmalı kılmaktadır (UNHCR, 2025a).

Suriye’de sürdürülebilir geri dönüş için üç temel boyut öne çıkmaktadır: hukuki güvence, ekonomik yeniden inşa ve toplumsal uyum. Hukuki güvence kapsamında, mülkiyet haklarının dijital kayıtlarla garanti altına alınması ve geri dönenlerin vatandaşlığın sağladığı haklara erişiminin sağlanması kritik öneme sahiptir. Ekonomik yeniden inşa, geçim kaynaklarının oluşturulması, istihdam piyasalarının canlandırılması, altyapının onarımı ve uluslararası yatırımın yönlendirilmesini içermektedir. Toplumsal uyum ise çatışma sonrası güven inşası, farklı grupların entegrasyonu ve sosyal hizmetlerin yeniden işler hale getirilmesini kapsamaktadır. Bu unsurların eksikliği, geri dönüşlerin kalıcılığını tehlikeye atmakta ve uzun vadeli istikrarı riske sokmaktadır (NRC, 2025). Aynı zamanda ev sahibi ülkelerin çıkış prosedürlerini kolaylaştırması, gönüllü geri dönüşleri destekleyen önemli bir faktördür (UNHCR, 2025b).

2011’den beri süren Suriye iç savaşı, milyonlarca insanın yerinden edilmesine ve Türkiye ile çevre ülkelerde kalıcılık algısının güçlenmesine yol açmıştır. Türkiye-AB ilişkileri ise çıkar temelli iş birlikleri çerçevesinde şekillenmiştir. Türkiye açısından, mülteci meselesi hem toplumsal gerilimi azaltmak hem de geçici koruma rejimini uzun vadeli planlamalarla desteklemek amacıyla entegrasyon politikalarının güçlendirilmesini ve geri dönüşlerin gönüllü, güvenli ve onurlu biçimde yürütülmesini zorunlu kılmaktadır.

Rejim değişikliği sonrası başlayan Suriye’nin yeniden inşa süreci, güvenlik riskleri, altyapı eksiklikleri ve ekonomik kırılganlıklar nedeniyle geri dönüşlerin sürdürülebilirliğini doğrudan etkilemektedir. Bu bağlamda ordu reformu, temel hizmetlerin onarımı, mülkiyet haklarının güvence altına alınması ve sosyal uyum programlarının uygulanması öncelikli önlemler arasında yer almaktadır.

Uluslararası toplumun desteği, yalnızca insani yardımlarla sınırlı kalmamalı; kalkınma odaklı ve uzun vadeli programlarla sağlanmalı, Türkiye, Lübnan ve Ürdün gibi ev sahibi ülkelere kalıcı mali ve teknik katkılar sunulmalıdır. Ayrıca, savaş sırasında yaşanan ölümler, işkenceler ve sistematik bombardımanlar gibi insan hakları ihlalleri de göz önünde bulundurulmalı, ulusal ve uluslararası hukukun geri dönüş ve yeniden yapılanma süreçlerinde aktif rol alması sağlanmalıdır. Bütün bu çabalar, Suriye’nin egemenliğine ve halkın iradesine saygı temelinde yürütülmeli; geri dönüşler zorlayıcı değil, tamamen gönüllü olmalı; krizin geçici değil uzun vadeli bir toplumsal-siyasal gerçeklik olduğu kabul edilmelidir. Aynı zamanda bölgesel aktörler arası rekabet, yeni çatışma dinamikleri üretmemelidir.

 

KAYNAKÇA

Akgün, M. H. (2025). Suriye’de Geçiş Süreci ve Anayasal Bildirge, SETA. 18 Ağustos 2025 tarihinde https://media.setav.org/tr/dosya/2025/07/suriyede-gecis-sureci-ve-anayasal-bildirge.pdf adresinden erişildi.

Erdoğan, M. M. (2023). Suriyeliler Barometresi-SB-2023 “Suriyelilerle Uyum İçinde Yaşamanın Çerçevesi”. https://www.unhcr.org/tr/wpcontent/uploads/sites/14/2023/01/SB-2021-TR-MME-FINAL-19-Ocak2023.pdf

European Council. (2016). EU-Turkey statement, 18 March 2016. 17 Ağustos 2025 tarihinde https://www.consilium.europa.eu/en/press/press-releases/2016/03/18/eu-turkey-statement/ adresinden erişildi.

Göç İdaresi Başkanlığı. (2025a). Gönüllü, Güvenli, Onurlu ve Düzenli Geri Dönüş. 21 Ağustos 2025 tarihinde https://www.goc.gov.tr/gonullu-geri-donus adresinden erişildi.

Göç İdaresi Başkanlığı. (2025b). Gönüllü, Güvenli, Onurlu ve Düzenli Geri Dönüşler Hız Kazandı. 21 Ağustos 2025 tarihinde https://www.goc.gov.tr/gonullu-geri-donus adresinden erişildi.

IOM. (2025a). Nearly 750,000 Displaced Syrians Have Returned to Their Places of Origin, New IOM Data Reveals. 19 Ağustos 2025 tarihinde  https://www.iom.int/news/nearly-750000-displaced-syrians-have-returned-their-places-origin-new-iom-data-reveals adresinden erişildi.

IOM. (2025b). IOM Re-establishing Presence Across Syria to Support Humanitarian Efforts. 19 Ağustos 2025 tarihinde  https://www.iom.int/news/iom-re-establishing-presence-across-syria-support-humanitarian-efforts adresinden erişildi.

Kaya, A. (2022). AB-Türkiye Mülteci Mutabakatı: Tampon Ülke. TÜSİAD Küresel Siyaset Forumu Makale Dizisi, 2, 5-18.

NRC. (2025). Beyond Return: Ensuring Sustainable Recovery & (Re)-ıntegrationı In Syria. 18 Ağustos 2025 tarihinde https://www.nrc.no/resources/reports/beyond-return-ensuring-sustainable-recovery--re-integration-in-syria adresinden erişildi.

Rygiel, K., Baban, F., & Ilcan, S. (2016). The Syrian refugee crisis: The EU-Turkey ‘deal’and temporary protection. Global Social Policy, 16(3), 315-320.

Tekin, B. Ç. (2017). Düzensiz Göçün Yönetimi Konusunda Varılan Türkiye-Ab Mutabakatının Avrupa Birliği’nin Uluslararası Kimliği Üzerindeki Etkileri. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 39(2), 659-680.

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği. (2025). Esed Rejimi Sonrası Suriye’ye Geri Göç ve Ülke İçinde Yerinden Edilenler Raporu. 26 Ağustos 2025 tarihinde https://umhd.org.tr//page/esed-rejimi-sonrasi-suriye-ye-geri-goc-ve-ulke-icinde-yerinden-edilenler-raporu/8883

UNHCR. (2025a). UNHCR Syria Operational Update (June-July, 2025). 18 Ağustos 2025 tarihinde https://data.unhcr.org/en/documents/details/118175 adresinden erişildi.

UNHCR. (2025b). UNHCR Operational Framework Voluntary Return of Syrian Refugees and IDPs 2025. 24 Ağustos 2025 tarihinde https://www.unhcr.org/media/2025-operational-framework-voluntary-return-syrian-refugees-and-idps adresinden erişildi.

Paylaş

Hatice Kübra Karatepe

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2022 yılında lisans derecesini almıştır. Erasmus Mundus European Masters in Migration and Intercultural Relations Ortak Programı kapsamında Almanya, Norveç, Uganda, Çekya ve Danim...

Son İçerikler
Temel Hak ve Özgürlükler
Hanzala’ya Yapılan Müdahale: Uluslararası Sularda Sivil Bir İnisiyatifin Zorla Durdurulması
11 Eylül 2025
Düşünce
Ben-Gvir’in Mescid-i Aksa Baskınları Neyin Habercisi?
10 Eylül 2025
Toplumsal Meseleler
Suriye’nin Yeniden İnşası Bağlamında Geri Dönüş Dinamikleri
09 Eylül 2025
Toplumsal Meseleler
DİJİTAL SÖMÜRGECİLİK: SÖMÜRGECİLİĞİN EVRİMİ VE YENİ NESİL SÖMÜRGECİLİK
03 Eylül 2025
Düşünce
Fransa: İsrail’e Koşulsuz Destekten Filistin’i Tanımaya
22 Ağustos 2025
Çok Okunanlar
Toplumsal Meseleler
Güney Kore Müslüman Topluluğu Üzerine Kısa Bir Analiz
20 Ekim 2022
Ekonomi
İsrail Boykotunun Ön Sonuçları
17 Ocak 2024
Kültür ve Sanat
Yeniden Eskiye Bakmak: Yeni Mardin’de Geleneğin İcadı ve Canlandırmacı Mimarlık
17 Kasım 2023
Kültür ve Sanat
Farha: Sinemanın Nekbe’ye Şahitliği
21 Kasım 2023
Düşünce
Filistin’de Bir Hayat Tarzı Olarak Direniş
16 Eylül 2024
logo

Platform: Müslüman Dünyanın Gündemi, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

  • SAYILAR
  • Analizler
  • İNFOGRAFİK
  • Müslüman Dünyadan Sesler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • İLKE ANASAYFA
  • platform@ilke.org.tr
  • (0216) 310 43 18
  • Aziz Mahmut Hüdayi Mah.Türbe Kapısı Sk. No: 13Üsküdar, İstanbul

Copyright © by NG. Bütün Hakları Saklıdır