![](/uploads/2024/05/suriyeli-gocunun-yonetiminde-sivil-toplum-kuruluslarinin-rolu-istanbul-ornegi-analiz-poster.jpg)
Suriyeli Göçünün Yönetiminde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü: İstanbul Örneği
2011 yılında çıkan iç savaşın mukabilinde çevre ülkelere yönelen Suriyeli göçü, genel olarak Türkiye’de özel olaraksa İstanbul’da niceliksel bir sivrilme arz etmektedir. Literatürde ifade olunduğu üzere sivil toplum kuruluşlarının göç yönetimine olan katkısının en anlamlı değerlendirileceği örneklemin de İstanbul olduğu düşünülmektedir. Buradan yaklaşımla İstanbul’da Suriyeli göçmenlere yönelik çalışmalarda bulunan toplam 75 sivil toplum kuruluşuyla yürütülen bu araştırma, sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarındaki genel eğilimleri ve sivil toplum kuruluşlarının aralarındaki ilişki ağlarını ortaya koymaktadır.
Türkiye’nin ilk dalgasına 2011 yılının Nisan ayında tanık olduğu Suriyeli göçü günden güne büyümüş, resmi kayıtlara göre 4 milyona yaklaşmıştır (GİGM, 2024). Halihazırdaki görünümüyle de bu göç hareketi, II. Dünya Savaşından sonra görülen en büyük insan hareketliliğine dönüşmüştür (Sezer, 2000: 11). Haliyle Türkiye’nin daha önce deneyimlediği göçlerden ayrışarak çapı ve niteliği yönüyle özgün bir göç hareketi olmuştur (Erdoğan, 2015: 342). Bu süreçte ise AFAD’ın çalışma yükünün önemli bir parçasını Türk Kızılay öncülüğünde sivil toplum kuruluşları sırtlamıştır (Erdoğan, 2018: 7).
Küreselleşme sürecinin etkisiyle sivil toplum kuruluşlarının sosyal politika alanındaki etkinliğinin arttığı literatürde sıklıkla ifade edilmektedir. Özellikle devlet-STK-özel sektör ortaklığıyla yeni dönemde göç yönetiminden göç yönetişimine doğru bir geçişin yaşandığı vurgulanmaktadır (Coşkun, 2022: 13; Akatay ve Harman, 2017: 96). Bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının da refahı tamamlayıcı işleviyle söz konusu işteşliğe katkı sunduğuna dikkat çekilmektedir (Özdemir, 2007: 375). İşte bu bağlamda Türkiye’nin tarihinde özgün bir göç hareketi olan Suriyeli göçünde sivil toplum kuruluşlarının olası katkıları önem arz etmektedir.
Sivil Toplum Kuruluşlarının Genel Görünümü
İlk olarak Suriyeli göçünde rol almaya başladıkları döneme bakıldığında, sivil toplum kuruluşlarının göçün özellikle ilk 5 yılında göçmenlere yönelik yardım ve destek faaliyetlerine başlama oranı %74 olarak dikkat çekmektedir (Şekil 1). Buradan da göçün ilk döneminden itibaren sürece büyük oranda aktif olarak müdahil oldukları anlaşılmaktadır.
Şekil 1. Sivil Toplum Kuruluşlarının Suriyelilere Yönelik Faaliyet Yıllarına Göre Dağılımı
Söz konusu sivil toplum kuruluşlarının göç sürecine müdahil oldukları temel faaliyet alanlarına bakıldığında en fazla insani yardım alanının öne çıktığı görülmektedir. Buna göre de göçün ilk sürecinde Suriyeli göçmen kitlenin temel ihtiyaçlarının, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarını daha fazla sahaya çektiği anlaşılmaktadır.
Söz konusu sivil toplum kuruluşlarının göç sürecine müdahil oldukları temel faaliyet alanlarına bakıldığında en fazla insani yardım alanının öne çıktığı görülmektedir.
Şekil 2. Sivil Toplum Kuruluşlarının Suriyelilere Yönelik Faaliyet Alanlarına Göre Dağılımı
Diğer taraftan sivil toplum kuruluşlarının Suriyelilere yönelik yaptığı insani yardımlara bakıldığında, temel ihtiyaç malzemelerinden olan gıda, barınma, kıyafet, medikal malzeme ve hijyen malzemesi konusunda ilgi düzeylerinin yüksek seviyede olduğu görülmektedir.
Şekil 3. Sivil Toplum Kuruluşlarının Sosyal Yardım Faaliyetlerine Göre Dağılımı
Bununla birlikte sivil toplum kuruluşlarının Suriyelilere yönelik yaptığı sosyal hizmetlere bakıldığında, eğitim desteği, tıbbi destek ve uyum çalışmasının öne çıktığı; meslek edindirme, tercüman desteği, bilgi ve yönlendirme çalışmalarının nispeten geride kaldığı anlaşılmaktadır.
Şekil 4. Sivil Toplum Kuruluşlarının Sosyal Hizmet Faaliyetlerine Göre Dağılımı
İki tablo birlikte okunduğunda ise Suriyelilere yönelik faaliyet yürüten sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanlarına göre dağılımında ciddi bir orantısızlık göze çarpmaktadır. Bu noktada sivil toplum kuruluşları arasında insani yardım ve eğitim desteği çalışmalarının büyük bir ağırlık teşkil ettiği, ancak sağlık ve hukuk alanında sayının oldukça düşük kaldığı anlaşılmaktadır. Konu üzerine yapılan diğer araştırmalarda da özellikle ilk dönemdeki temel ihtiyaçların sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarına büyük oranda yön verdiğine dikkat çekilmektedir (Kaçmazer, 2016: 144). Bununla birlikte söz konusu görünümün sivil toplum kuruluşlarındaki mevcut bilgi ve donanımdan kaynaklı olduğu (Çorabatır ve Hassa, 2013: 19), ancak son dönemde kurulan sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte yeni sosyal hizmetlere alan açıldığı ifade edilmektedir (Mackreath ve Sağnıç, 2017: 22).
Sivil Toplum Kuruluşları Arasındaki Koordinasyon
Göç yönetiminde kritik noktalardan birisi ilgili kuruluşlar arasındaki koordinasyon ve işbirliği durumudur. Hem sunulan hizmetlerin belirli noktalarda yoğunlaşmasını engelleme, hem de sunulacak olan hizmetlerin etkisini artırma açısından kuruluşlar arasındaki irtibatlar kritik önem taşımaktadır. Bu kapsamda araştırmaya katılan 75 sivil toplum kuruluşunun 48’inin 10 ve altı, 27’sinin 10 üstü irtibat ilişkisi kurduğu görülmektedir (Mengü, 2022, s. 18-20). Bu durum ise sivil toplum kuruluşları arasındaki birlikte iş yürütme eğiliminin yaygın olmadığını ortaya koymaktadır. Özellikle sınırlı irtibat tercih eden kuruluşların ağırlığı oluşturmasının saha çalışmalarını organize etme hususunda da önemli handikaplar taşıyacağı düşünülmektedir. Söz konusu ağlara ilişkin bulguları Gephi programı kullanarak görselleştirdiğimizde hem ağ yoğunluklarına hem de ağların yönüne ilişkin aşağıdaki ağ haritası ortaya çıkmaktadır.
Buna göre Türk Kızılay, İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH), Fetih İnsani Yardım Vakfı ve Hayata Destek İnsani Yardım Derneği en fazla irtibat ilişkisine sahip sivil toplum kuruluşları olarak öne çıkarken, onları AID Uluslararası Doktorlar Derneği, Pozitif Yaşam Derneği, Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği (Özgür-Der), Mavi Kalem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile Mülteciler ve Sığınmacılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Mülteciler Derneği) takip etmektedir. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarının kendi aralarındaki ağlara bakıldığında dışa açık olma durumunun nispeten sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Konu üzerine yapılan diğer araştırmalar da genelde Türkiye’deki gönüllü sektör yapılanmasında (Bikmen ve Meydanoğlu, 2006: 118-119), özelde ise Suriyeli göçü odağında sivil toplum kuruluşları arasındaki koordinasyonun zayıf ve dağınık bir görünüm arzettiğini göstermektedir (Erder, 2017: 130). Bu noktada Türk Kızılay’ın sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünü yaparak (Erdoğan, 2018: 7), İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı’nın (İHH) da İslami duyarlılığa sahip kuruluşlar arasında başı çekerek (Deniz, Ekinci ve Hülür, 2016: 77) ortaya çıkardığı iki ego ağı, araştırma bulgularıyla uyum göstermektedir.
Sonuç
Suriyeli göçü Türkiye’de göçmenlere yönelik çalışan sivil toplum kuruluşlarının hem sınırlarını hem de etkisini görme imkânı veren önemli bir sınama olmuştur. Öncelikle sivil toplum kuruluşlarının bu sorunda aldıkları destekleyici konum ve gösterdikleri duyarlılık elde edilen bulgularda da görülmektedir. Özellikle sürece sonradan dahil olmadıkları, göçün ilk dalgasından itibaren Suriyeli ihtiyaç sahiplerine yönelik çalışmalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte temel ihtiyaçlardaki seferberlik halinin göç sürecinin devamında diğer ihtiyaçlara gelindiğinde nispeten daha sınırlı kaldığı ortaya çıkmaktadır. Bu noktada Türkiye’deki sivil toplum kuruluşları arasında insani yardım kuruluşlarının ağırlık teşkil etmesinin etkisi olduğu düşünülmektedir. Her ne kadar insani yardım alanına göre nispeten zayıf kaldığı görülse de göçün ortaya çıkardığı yeni ihtiyaç alanlarına yönelik çalışmaların da günden güne geliştiği gözlemlenmiştir. Bu noktada hukuk, eğitim ve uyum üzerine yeni dönem ihtiyaçlara yönelik çalışmalara sivil toplum kuruluşlarının ilgi duymaya başladıkları söylenebilir. Ancak bu noktada etki alanını genişletmek ve etki gücünü artırmak için sivil toplum kuruluşlarının kendi aralarında var olan irtibatları artırmaları önem arz etmektedir. Nitekim göçmenlere yönelik çalışan sivil toplum kuruluşlarının ağırlığının koordinasyon anlamında daha içe dönük çalıştıkları ve belirli sivil toplum kuruluşlarıyla sınırlı iş birlikleri geliştirdikleri tespit edilmiştir. Bu noktada sivil toplum kuruluşlarının bir araya getirildiği ve deneyim aktarımlarını artırdığı ortak platformlara olan ihtiyaç süregelmektedir.
Kaynakça
Akatay, A. & Harman, S. (2017). Sivil toplum kuruluşları: yönetim, yönetişim ve gönüllülük. 4. baskı. Bursa: Ekin Yayınevi.
Bikmen, F. & Meydanoğlu, Z. (2006). Türkiye’de sivil toplum: bir değişim süreci. Uluslararası Sivil Toplum Endeksi Projesi Türkiye Ülke Raporu. TÜSEV Yayınları, 39.
Coşkun, A. (2022). Göç yönetiminden göç yönetişimine: Türkiye için bir model önerisi. Politika Notu: 2022/45. İstanbul: İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı. DOI: http://dx.doi.org/10.26414/pn045
Çorabatır, M. & Hassa, F. (2013). Report on the Activities of Non Governmental Organisations for Syrian Refugees in Turkey. Research Centre on Asylum and Migration. Ankara: Anıl Matbaa.
Deniz, A. Ç., Ekinci, Y. & Hülür, A. B. (2016). ‘Bizim müstakbel hep harap oldu’: Suriyeli sığınmacıların gündelik hayatı: Antep-Kilis çevresi. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Erder, S. (2017). Suriye göçü ve sonrası. Sosyal hizmetlerde güncel tartışmalar: sosyal hizmet(ler)i yeniden düşünmek konferansları içinde (ss. 125-133). Ankara: Nika Yayınevi.
Erdoğan, M. M. (2015). Türkiye’ye kitlesel göçlerde son ve dev dalga: Suriyeliler. M. M. Erdoğan & A. Kaya (Ed.), Türkiye’nin göç tarihi 14. yüzyıldan 21. yüzyıla Türkiye’ye göçler içinde (ss. 317-342). İstanbul: Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Erdoğan, M. M. (2018). Türkiye’deki Suriyeliler: toplumsal kabul ve uyum. 2. baskı. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (2024). Geçici koruma altındaki Suriyeli sayısı. 14.04.2024 tarihinde https://www.goc.gov.tr/gecici-korumamiz-altindaki-suriyeliler adresinden erişilmiştir.
Kaçmazer, M. (2016). Toplumsal kabul ve yaraların sarılması için STK çalışmaları. Y. Ayyıldız (Ed.), Göçler ve Ortak Geleceğimiz Sempozyumu içinde İstanbul: Tirekitap Yayınevi.
Mackreath, H. & Sağnıç, Ş. (2017). Türkiye'de sivil toplum ve Suriyeli mülteciler. İstanbul: Yurttaşlık Derneği.
Mengü, E. (2022). Suriyelilere yönelik çalışan sivil toplum kuruluşları üzerine bir sosyal ağ analizi: İstanbul örneği. Middle East Journal of Refugee Studies, 7(2), 5-29.
Özdemir, S. (2007). Küreselleşme Sürecinde Refah Devleti. 2. baskı. İstanbul: İTO Yayınları.
Sezer, R. (2020). Mülteci: bir aktivistin mülteci kampı tanıklıkları. İstanbul: Karakarga Yayınları.
Fotoğraf: İHH (İnsani Yardım Vakfı) Suriye mülteci kamplarındaki ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırıyor.
Enver Mengü
Lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde aldı. Yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Ana bilim dalında ve Yalova Üniversitesi Sosyal Hizmet Ana bilim dalında aldı. Doktora eğitimini İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa ...