TR EN
logo
  • SAYILAR
  • ANALİZLER
  • İNFOGRAFİK
  • SÖYLEŞİLER
  • VERİTABANI
  • MÜSLÜMAN DÜNYADAN SESLER
  • HABERLER
  1. ANASAYFA
  2. HABERLER
  3. The Platform Talks: Kinda Hawasli ile 8 Aralık Sonrası Suriye

The Platform Talks: Kinda Hawasli ile 8 Aralık Sonrası Suriye

29 Nisan 2025 Salı
Paylaş


25 Nisan’da gerçekleştirdiğimiz yeni yuvarlak masa tartışma serimiz The Platform Talks’un ikinci oturumunda Suriyeli araştırmacı Kinda Hawasli’yi ağırladık. Bu kapalı oturumda, akademisyen, araştırmacı ve yükseköğretim öğrencileri Suriye hakkındaki soru ve yorumlarıyla tartışmaya katılma imkanı buldu.

Hawasli, oturuma Suriye'nin 2011'den bu yana değişen sosyo-politik ortamına dair kısa bir genel bakış sunarak başladı. Esad rejiminin yapısını ve özellikle rejimin çöküş sürecinde orduda yaşanan değişimleri anlattı. Devrim öncesi Suriye'nin, nüfusun yaklaşık %10'unu oluşturan Alevi azınlık tarafından yönetildiğini belirten Hawasli, 2011'de Esad rejiminin sosyal ve ekonomik politikalarından rahatsız olan ve değişim talep eden halka sunulan tek çözümün "bombalamak" olduğunu vurguladı. Ancak, ordu halkı kontrol etmekte yetersiz kalıyordu. Hawasli, askerlerin aylık maaşlarının 40-70 dolar arasında olduğunu ve halkı öldürmek istemeyen birçok askerin orduyu terk etmeye başladığını ifade etti. 2011 yılında 325.000 kişiden oluşan Esad ordusunun, 2020'ye gelindiğinde yalnızca 169.000 kişiye düştüğünü ekledi. Ayrıca, Rusya ve İran’dan gelen askerlerin Esad ordusunda önemli bir rol oynadığını ve Suriye’deki yabancı askeri üs sayısının giderek artarak 801’e ulaştığını vurguladı. 2017 itibarıyla, Esad’ın ordusunda çoğunluğu Hizbullah ile bağlantılı olmak üzere 100.000 ila 150.000 yabancı askerin bulunduğunu belirten Hawasli, Esad rejiminin yanında savaşan bazı yabancı askerlerin Suriye vatandaşlığı aldığını da ifade etti. Fakat 2022'de Rusya-Ukrayna savaşının başlaması ve 2023 Aksa Tufanı'ndan sonra İsrail'in Hizbullah'ı hedef alması üzerine çok sayıda Rus ve İran askerinin geri çekilmesiyle oluşan askeri boşluğun İdlib merkezli muhalif grupların ve Özgür Suriye Ordusu’nun zaferini kolaylaştığını ifade eden Hawasli, başlangıçta Halep’i iki ila üç ay arasında ele geçirmeyi hedefleyen bu operasyonun beş gün içinde Şam'a ulaşan muhalif gruplar için de süpriz bir başarı olduğunu ekledi.

Esad rejimi altında memleketlerini terk etmek zorunda kalan Suriyelilerin de durumuna değinen Hawasli’nin özellikle iç göç etmiş kişiler (İGK) hakkındaki ifadeleri dikkat çekti. 7 milyon İGK'den 2 milyonunun kamplarda kaldığını ve yalnızca küçük bir kısmının evlerine geri dönebildiğini vurguladı. Bu kişilerin çoğunun kadın ve çocuk olduğunu ve geri dönecekleri bir evleri veya gelir kaynakları olmadığı için zorlu koşullarına rağmen kampları tercih ettiklerini belirtti. Hawasli ayrıca yabancı güçlerin yeni Suriye’de ne ölçüde etki göstereceği konusuna da değindi. İran'ın daha önce Suriye ordusuna ekonomik destek sağlayarak bölgedeki nüfuzunu koruduğunu belirten Hawasli, Esad rejiminin düşmesinin ardından bu nüfuzu kaybetmesiyle birlikte Lübnan'daki Hizbullah ile olan bağlarının da zayıfladığını vurguladı. Sonuç olarak İran’ın şu an oyundaki tüm kartlarını kaybettiğini ve geri kazanmak için alternatif yollar aradığını ifade etti. Bu yöntemlerden biri olarak, sosyal medya kampanyaları düzenleyip eski videoları manipüle ederek Aleviler ve diğer azınlıkların hedef alındığı izlenimi yaratmayı ve böylece Suriye'ye uluslararası müdahaleyi kışkırtmayı amaçladığını belirtti. Hawasli, Avrupa Birliği'nin mülteci sorununu çözmeye yardımcı olabileceğine inandığı Suriye'deki yeni rejimi olumlu gördüğünü, ABD'nin ise Suriye'ye büyük ölçüde ilgisiz kaldığını ancak yaptırımlar üzerindeki kontrolü nedeniyle kritik bir pozisyon sürdürdüğünü vurguladı. Öte yandan İsrail, üç gruba ayrılmış ve yalnızca bir fraksiyonun İsrail'i desteklediği Süveyda'daki Dürzi topluluğunu koordine etmeye ve bunları Davut Koridoru projesini ilerletmek için kullanmaya çalıştığını ve de bu nedenle İsrail’in Türkiye'nin Suriye'de askeri üs kurmasına karşı çıktığının altını çizdi. Son olarak, Türkiye'nin Suriye’nin yeniden inşasında ve diplomatik ilişkilerinde önemli bir partner olacağını belirtti. Ayrıca, İsrail kaynaklı tehditlere karşı güvenliğin sağlanması ve Suriye’de istikrarın güçlendirilmesinin, Türkiye’nin hem güvenlik hem de mülteci sorunu açısından Suriye’yi kritik bir ortak haline getirdiğini vurguladı.

Türkiye'nin devrim öncesinde Esad ile yürüttüğü görüşmelere ilişkin soruyu yanıtlayan Hawasli, Esad’ı devirmeye yönelik operasyonun ertelenmesinde Türkiye'nin etkili olduğunu belirtti. Türkiye’nin, operasyonun başarısız olacağı endişesiyle diplomatik yollarla çözüm aramaya çalıştığını ifade etti. Ancak operasyon yapılması yönündeki ısrarların artması üzerine Türkiye'nin bu süreci baskılamaktan vazgeçtiğini ve operasyon başarıyla sonuçlandıktan sonra destek verdiğini söyledi.

Yeni hükümet hakkındaki kamuoyu görüşüne ilişkin soruları da yanıtlayan Hawasli, halkın Ahmet el-Şara’yı sevsin ya da sevmesin, bu geçiş döneminde doğru kişi olarak gördüğünü ifade etti. Esad rejimine son vermesi, halkın taleplerine kulak vermesi, sorunlara çözüm arayışı ve diplomatik ilişkiler kurma çabalarının halk nezdinde olumlu karşılandığını belirtti. Hükümetin eski ve istikrarsız bir sistemin başına geçtiğini belirten Hawasli, şu anda yaşananları anlamaya çalıştıklarını ve ekonominin sistemi düzeltmek ve istikrarı sağlamak için yetersiz olduğunu ifade etti. Ancak hükümetin yeniden inşa ve yatırım çalışmalarına karşı oldukça açık olduğunu ve bu süreçte herhangi bir engel çıkarmadığını söyledi. Bu nedenle, Suriyeli olsun ya da olmasın tüm sivil toplum kuruluşlarının Suriye'yi geliştirmeye yönelik projeler üretmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca, Hey'etu Tahrîri'ş-Şâm (HTŞ)'ın şu anda demokratik bir görüntü verdiğini ancak bu durumun gelecekte değişip değişmeyeceğinin belirsiz olduğunu söyledi. Bu belirsizliğin liderlerden değil, HTŞ içindeki farklı gruplardan kaynaklandığını belirten Hawasli, HTŞ'nin tek bir yapı olarak değerlendirilemeyeceğini, farklı arzuları ve hedefleri olan çeşitli fraksiyonlardan oluştuğunu ifade etti. Yönetim biçiminin ise Ahmet Şara’nın bu fraksiyonları nasıl yöneteceğine bağlı olacağını vurguladı.

Suriye'deki kadınların durumuna ilişkin soruyu yanıtlayan Hawasli, Suriye dışındaki Suriyeli kadınların çeşitli sivil toplum kuruluşlarında aktif ve yetkin roller üstlendiğini, ancak ülke içindeki kadınlar için durumun farklı olduğunu ifade etti. Şu anda Suriye'deki kadınların karar alma süreçlerine doğrudan katılma gibi bir hedeflerinin bulunmadığını, daha çok sivil toplumun inşasına yönelik çaba gösterdiklerini belirtti. Suriye'nin mevcut şartları ve kültürel yapısı göz önüne alındığında, kadınların bir anda sıfırdan üst düzey rollere gelmesinin mümkün olmadığını, bunun zaman alan bir süreç olduğunu vurguladı.

Son olarak, Türkiye'deki Suriyelilerin ülkelerine dönüşü konusundaki soruyu yanıtlayan Hawasli, yakın zamanda büyük bir geri dönüş dalgasının başlayacağına inandığını söyledi. Ancak, en büyük sorunun Suriyelilerin dönecekleri bir evlerinin bulunmaması olduğunu belirtti. Ayrıca, Türkiye'de eğitimine devam eden Suriyeli öğrencilerin Arap eğitim sistemine uyum sağlamakta zorluk yaşayacaklarını da ifade etti.

logo

Platform, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

  • SAYILAR
  • Analizler
  • İNFOGRAFİK
  • Müslüman Dünyadan Sesler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • İLKE ANASAYFA
  • platform@ilke.org.tr
  • (0216) 310 43 18
  • Aziz Mahmut Hüdayi Mah.Türbe Kapısı Sk. No: 13Üsküdar, İstanbul

Copyright © by NG. Bütün Hakları Saklıdır