Özgürlüğün Minaresi Enstitüsü, 1993 yılında Müslüman ve Müslüman olmayanları eğitmek misyonuyla kurulmuş bir dernektir. Müslüman olmayanlara yönelik misyonda İslam inancının yanlış basmakalıplar üzerinden algılanmasının önüne geçmek ve modern dönemin yaşam standartlarının İslami literatürdeki yerine dikkat çekmek yer almaktadır. Müslümanlar ile ilgili olan hedefler arasındaysa İslam hukuku uygulamaları, siyasi ve sosyal özgürlük ve piyasa ekonomisi alanlarında araştırmalar yaparak Batı ve İslam arasındaki ticareti adalet zemininden yükseltmek amaçlanmıştır. Kurumun görüşleri ve çalışmaları büyük oranda başkan Imad Ahmad tarafından şekillenmektedir.
İslam hukukunun (şeriat) liberal fikirlerle uyuşacağını ön gören Ahmad’e göre Amerikan sekülerizmi ile İslam hukuku alanında büyük benzerlikler bulunmaktadır. Liberalizm ve İslam’ın uyuşma noktalarını öne çıkaran Imad al Ahmad, Washington Post, Newyork Times gibi ana akım medya araçlarına da yazılar sunmakta ve röportajlar vermektedir. Yayın faaliyetleri Özgürlük, Demokrasi ve Sivil Toplum, Piyasa Ekonomisi, İslami Toplum, Eğitim, Terörizm ve Cihat başlıkları altında toplanmaktadır. (Minaret of Freedom Institute, t.y.) Kurumun başkanı Imad ad Dean Ahmad’ın tüm faaliyetlerin tek aktörü olarak gözükmesi garip bir durum olarak görünmektedir. Öyle ki Enstitünün twitter hesabı doğrudan Imad Ahmad’ın adına açılmıştır. Tüm makaleler, röportajlar Imad Ahmed tarafından yazılmıştır. Sitedeki tüm yayınların tarihleri eski olmakla birlikte 2017 yılından itibaren donanımlı bir araştırma makalesi yazılmamış olduğu görülmektedir. Oluşturulan blog sayfasında kuruma ait çalışmalardan ziyade konu ile ilgili diğer kurumların çalışmalarına yer verilmiştir.
Afrika, Asya, Avrupa ırklarına mensup kadın erkek Yahudi, Hristiyan, Müslüman arka planlara sahip çok çeşitli personel ağı bulunan Enstitü, ana prensiplerini şu şekilde vurgulamaktadır: İslam inancı ve pratikleri ile ilgili yanlış anlaşılmaları düzeltmek ve İslam’ın değerlerini ortaya çıkarmak. Enstitü aynı zamanda İslami liberteryen olarak da tanınmaktadır. Konseyin belirli konularda ana akım İslami görüşlerden ayrıldığı ifade edilebilmektedir. Kuran’daki riba yasağının her şeyi kapsamadığı, yalnızca miktar açısından fazla olan faizleri kapsadığını ifade etmektedir. Enstitü’nün güçlü İslamofobi sektörüne karşı dağınık ve küçük bir bütçeye sahip olması yaşadığı sorunlar arasında yer almaktadır. Kurum Sünni-Şii Müslümanlar arasında bir diyalog geliştirerek iki grup arasındaki ilişkilerin iyileşmesi noktasında başarılı olmuş görünmektedir. Enstitü, Arap baharının kısmi de olsa başarıya ulaştığı tek ülke Tunus olması hasebiyle Tunus’ta büyük projelere imza atmayı planlamaktadır (Library of Congress, t.y.).