Abdullah Laroui (Abdullah el-Aravi) 1933 senesinde Fas’ın Azemmour bölgesinde dünyaya gelmiştir. Filozof, tarihçi ve roman yazarı olan Laroui eserlerini Fransızca ve Arapça olarak neşretmiştir. Annesini henüz iki yaşındayken kaybeden Laroui yedi yaşına gelmeden geleneksel okullarda temel eğitimini almıştır. II. Dünya Savaşı ertesine geldiğinde ise Fransız askerleri Fas’ta yetenekli öğrencilere daha çok hoşgörü ile davranmış ve Laroui Marakeş’teki College Sidi Mohammed’de okumak için burs kazanmıştır. Beş yıl boyunca burada okuduktan sonra 1949’dan 1951’e kadar Kazablanka’da Lycée Lyautey’de ve 1951’den 1953’e kadar Rabat’ta Lycée Gourand’da eğitim hayatına devam etmiştir. 1953 senesinde Laroui, üniversiteye Paris’te Institut d’Études Politiques’de tarih ve ekonomi alanlarında devam etmiştir. Charles Morazé ve Raymond Aron gibi hocaların ortamlarında bulunmuş ve onlardan dersler almıştır. 1958 senesinde Fransız yükseköğreniminin eski ulusal diploması olan “Diplôme d’études supérieures” almaya layık görülmüştür. Abdullah Laroui 1958 senesinde üniversiteden mezun olmuş, Dışişleri Bakanlığı’nda görev almıştır. Kahire ve Paris’te kültür ateşesi olarak görev almasının ardından bakanlıktan istifa ederek Paris’e dönerek burada eğitim hayatına devam etmiştir. 1963 senesinde ihtisasını İslam Araştırmaları bölümünde yapmıştır. Ardından Rabat Muhammed V Üniversitesi’nde tarih bölümünde yardımcı doçent olarak görev yapmaya başlamıştır. 1976 yılında doktorluk derecesini “Les Origines sociales et Culturelles du Nationalisme Marocain, 1830–1912” (Fas Milliyetçiliğinin Sosyal ve Kültürel Kökenleri, 1830–1912) başlıklı teziyle almıştır. Bu tezle Fas milliyetçiliğini “gecikmiş bilinç” durumu olarak analiz etmiştir. Bundan bir yıl sonra tezini yayımlamış ve 2000 senesine kadar Muhammed V Üniversitesi’nde dersler vermeye devam etmiştir.
Tarihçi Albert Hourani tarafından 1967 sonrası dönemin önemli Arap düşünürlerinden biri olarak tanımlanan Laroui tarihi sosyal yapıların değişimi üzerinden okumuştur. Karl Marx’ı tarihçi ve teorisyen yönüyle incelemiş, Marxist tarih bakışı açısından yazılar kaleme almıştır. İlgi alanlarından bir diğeri İslam dünyası tarihi olmuş bağımsız bir bilim adamı olarak çağdaş Arap düşüncesine yön veren etkenleri incelemiştir. Los Angeles California Üniversitesi’nde (UCLA) Kuzey Afrika Tarihi üzerine dersler vermiştir. UCLA’da görev yapan bir diğer akademisyen olan Gustave von Grunebaum’u fikir ve görüşleri ile etkilemiştir. Laroui 1969-70’li yıllarda Rabat’a dönmüş, burada 2000 senesine kadar ders vermesinin ardından fahri üniversite profesörü olarak emekli olmuştur. Emekli olana kadar Kuzey Afrika Tarihi, Tarihsel Araştırma Yöntemleri, Arap Düşüncesi üzerine dersler verdi. Uzun bir süre boyunca Fas Kraliyet Cemiyeti’nin aktif bir üyesi olmuştur. Modernite, tarih yazımı ve siyaset bağları üzerine kurduğu metinleri onu Arap entelektüelleri içinde öne çıkarmıştır. Yazdığı eserler ve konuşmaları Arap toplumunun yapısını anlamak isteyen Arap entelektüellere ilham kaynağı olmuştur. 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan hemen önce yayımlanan “Idéologie arabe contemporaine: essai critique” (Çağdaş Arap ideolojisi: eleştirel bir deneme) eseri önemlidir. 1975 senesinde UCLA’da verdiği derslerden doğan “The History of the Maghrib: An Interpretive Essay” (Mağrip Tarihi: Yorumlayıcı Bir Deneme), Arap ideolojisinin modernleşmesini kolaylaştırabileceğini savunduğu makalelerini topladığı eseri Arap La crise des intellectuels arabes: traditionalisme ou historicisme? (Entelektüelinin Krizi: Gelenekçilik mi Tarihselcilik mi?) başlıklarıyla öne çıkan pek çok eseri vardır. Abdullah Laroui eserlerinin yanında 2000 yılında, Premi Internacional Catalunya (Katalonya Uluslararası Ödülü)’nü aldı. Ardından 2017 yılında, 1 milyon dirhem ödüllü birinci kategori olan “Yılın Kültürel Kişiliği” için Şeyh Zayed Kitap Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır. Türkçeye de çevrilen eserleri arasında İslam ve Tarih: Epistemoloji Denemesi (2019; Pınar Yayınları), Tarihselcilik ve Gelenek-Arap Aydınlarının Krizi (1993; Vadi Yayınları), İslam ve Modernlik başlıklı eserler yer almıştır. Laroui eserlerinde sömürgeci Batıcılığı reddetti ve ülkelerin bağımsızlık yolunda önünün açılmadığı takdirde büründüğü karakterin doğasına ilişkin fikirler beyan etmiştir. Bu fikirlerinin de içinde yer aldığı ve Fas’ın sembolik mirasına dayandırdığı bir roman neşretmiştir. Eserlerinde İslam devleti kavramını eleştirmiş, akademik ve sanatsal özgürlüğün hüküm sürdüğü liberal burjuva devlet çağrılarında bulunmuştur.