Arap-İslam düşüncesinin önemli simalarından biri olan Hasan Hanefi, 1935 yılında Mısır’da doğmuştur. Yüksek lisans eğitimini Kahire Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünde, doktorasını 1966 yılında Sorbonne Üniversitesi’nde tamamlamıştır. 21 Ekim 2021 tarihinde vefat eden Hanefi, 1981 yılından itibaren Kahire Üniversitesi’nde Felsefe Bölümünde akademisyen olarak görev yapmıştır.
Hanefi, 1960 ve 1980 yıllarında kaleme aldığı eserlerle ismini duyurmuş ve “İslâmi Sol” olarak tanınan fikrî akımın öncüsü olmuştur. Mısırlı düşünür Hanefi Marksist bir düşünme metodolojisini takip etmiş ve siyasi olarak da sosyalist-sosyal demokrat görüşü benimsemiştir.
1960’lı yıllarda Arap-İslam dünyasını bir kriz içinde olduğunu düşünen Hanefi, birçok çağdaşı gibi bu krizin sebeplerini ve çıkış noktasını aramıştır. Bu krizden çıkış noktası olarak “geleneğe” yönelen Hanefî, eleştirel bir yaklaşımla krizin en büyük sebebinin gelenek olduğunu belirtmekle birlikte yine kendi içinde bu krizden çıkma potansiyeli taşıdığını da dile getirmiştir. Krize çözüm olarak “Tecdid” düşüncesini öneren Hanefî’ye göre gelenek ve modernlik arasında “biz” kalınarak ilişki kurulmalıdır (Işık, 2016). Hanefi bir yenilenme proje olarak “İslami Sol” (ey-yesâru’l-İslâmî) kavramını ortaya koymuştur. Hanefî, İslami Sol’un Cemaleddin Afgani’nin el-Urvet’ul vüska ve Muhammed Abduh ile Reşid Rıza’nın el-Menâr dergilerinde savundukları yenilikçi fikirlerin 1960 sonrası dönemdeki devamıdır. Ayrıca Hanefi Seyyid Kutub’un da düşünsel mirasına sahip çıkarak onun da ilerici sol çizgide olduğunu savunmuştur.
Hanefi, “İslami Sol” projenin; Doğu ve Batı, Marksizm ve Liberalizm, Şia ve Haricilik ideolojilerinin uzağında olduğunu savunarak İslami Sol’un ümmetin içinde bulunduğu gerçekliği ortaya koyan bir fikri, toplumsal ve siyasi bir söylem olduğunu öne sürmüştür. Siyasi bir söylem olmasına rağmen siyasi bir parti olmayan İslami Sol, kitap ve sünnete dayanarak ümmetin maslahatını aramaktadır. İslami Sol, siyaseti parti ve devlet odaklı düşünmeyip işgal altındaki toprakların bağımsızlık kazanması, toplumsal özgürlük, adalet, toplumsal birlik, kalkınma, Arap ve Müslüman birliğinin korunması ve sivil toplumun geliştirilmesi gibi konulara odaklanmaktadır (Güler, 2002). Ayrıca Hanefi, İslami Sol’un “İslam’ın marksist bir elbise içinde sunulması” eleştirilerini kabul etmeyerek İslami Sol’un tamamen İslam’a ve ümmetin ihtiyaçlarına dayandığını iddia etmiştir. İslami Sol, bir toplumsal söylem olarak birbiriyle çatışma halinde olan muhafazakarlar ve laikler arasında köprü vazifesi görecek bir yaklaşımdır. Hanefi’ye göre İslami Sol, bütün siyasi söylemleri içine alarak onları tek bir söyleme dönüştürme potansiyeli taşımaktadır. Bu söylem; liberal, marksist, milliyetçi, laik ve İslamcı/muhafazakarların hedeflerinin yerini dolduracak bir söylemdir. Müstakil bir oluşuma ihtiyaç duymadan İslami Sol, okullarda, mescitlerde, medyada, toplumsal hayatta yer alan muhalefet ve hükümeti, yöneten ve yönetilenleri bir araya getiren bir olgudur. “İslami Sol” yenilenme projesiyle İslam dünyasını geçmişten günümüze taşımayı ve İslam dünyasını Batı’nın tahakkümü karşısında zafere ulaştırmayı amaçlamıştır. Hanefi’nin, İslami Sol projesinin diğer liberal, sosyalist, milliyetçi Arap uyanış hareketlerinden farkı onun “geleneği” dikkate alması olmuştur (Işık, 2016).
KAYNAKÇA
Güler, İ. (2002). Hasan Hanefi ve İslami Sol’. İslamiyat, 5(2), 155-158.
Işık, S. (2016). Akideden Devrime Yenilgiden Zafere: Hasan Hanefii ve Geleceğin Yenilenmesi Projesi. Muhafazakar Düşünce, 13(48), 89-141.