8 Temmuz 2025’te Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 2021’den bu yana kadınlara yönelik baskılarla ilgili insanlığa karşı suçlardan dolayı Taliban liderleri Ahundzade ve Hakkani hakkında tutuklama emri çıkardı. Bu emirler, Taliban içi dinamikleri öne çıkararak aşırı muhafazakar meşruiyeti pekiştirdi ve meydan okumalara yol açtı; zira Taliban, UCM’nin yetkisini reddederek Şeriat hukukuna bağlılıklarını vurguladı.
Giriş
8 Temmuz 2025’te Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), Taliban’ın üst düzey iki lideri hakkında tutuklama emri çıkardı: Emir Hibatullah Ahundzade ve Abdul Hakim Hakkani. İkiliye, Taliban’ın Ağustos 2021’de iktidara dönmesinden bu yana kadınlara yönelik sistematik baskı olarak değerlendirilen uygulamalar sebebiyle insanlığa karşı suç isnat edildi (Associated Press, 2025). UCM, Taliban’ın ülkeden çıkardığı NATO güçleri gibi zorlayıcı bir kurum değil. Yine de bu durum, uluslararası bir mahkemenin cinsiyet politikalarını söz konusu terimlerle tanıdığı ilk olaydı. Tutuklama emri, Taliban muhaliflerinin Afganistan’da fiilen yürürlükte olduğu ileri sürülen ancak henüz tanımlanmamış “cinsiyet apartheidi” suçunu uluslararası gündeme taşımak için yürüttükleri kampanyada bir zafer oldu.
Tutuklama emrinin meşruiyeti tartışmalı olsa da Afganistan’da önemi farkedildi. Taliban’dan gelen tepkiler, meydan okuma, alay ve kınamalar arasında gidip geldi. Kandahar merkezli Zabihullah Mücahid’in yaptığı açıklamada, söz konusu emrin “asılsız” olduğu söylenerek UCM’nin tanınmadığı ve “sözde” Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne karşı “herhangi bir yükümlülüğün” reddedildiği vurgulandı (Hamd, 2025). İçişleri Bakan Yardımcısı ise bu kararın verilmesinde mevcut olduğu düşünülen çifte standardı eleştirdi (Arab News, 2025). Özel görüşmelerde ise, özellikle cinsiyetle ilgili politikalardan hoşnutsuz olan Taliban yetkilileri, uluslararası alanda meşru olmalarının engellenmesinden dolayı hayal kırıklığı yaşamaya devam ediyor.
Kim Kimdir?
Ahundzade ve Hakkani, sırasıyla Emir ve Kâdı’l-Kudat (Başkadı/Baş Yargıç) olarak devletin iki kanadının başında oturuyor. Mezkur isimlerin önemini kuvvetler ayrılığı perspektifinden değerlendirmek, aydınlanma kökenli ideallerin Afganistan bağlamında hala bir ölçüde uygulanabilirlik taşıdığı nadir örneklerden biridir. Taliban’ın kalbini oluşturan kırsal Kandahar kökenine mensup olan bu iki isim, aynı zamanda hakim ideolojik akım olan aşırı muhafazakar fraksiyona da aittir. Afgan Hükümeti kabinesi Kabil’de çalışsa da bu, yalnızca Ahundzade’nin yetki devri sayesinde mümkündür ki Kandahar’dan çıkardığı fermanları, devletin diğer organları tarafından sınırlandırılmadan yürürlüğe girer. Hakkani ise Yüksek Mahkeme’yi ve ülkenin yargı sisteminin yeniden yapılandırılmasını denetler.
Hakkani nadiren kamera karşısına çıksa da görüşleri yazdığı kitaplar aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır ve bu eserlerde Ahundzade ile arasındaki ideolojik uyum açıkça görülmektedir. Emir’in önsözünü yazdığı İmârat el-İslâmiyye ve Nizâmuhâ (İslam Emirliği ve Sistemi) adlı kitabında Hakkani, Şeriat’ın amaçlarını gerçekleştirmek için hem erkekler hem kadınlar için modern eğitimin sınırlandırılması gerektiğini tartışır. Hakkani ve Ahundzade’nin yakınlığı, Emir’in Hakkani’yi açıkça desteklemesiyle de kanıtlanmakta, bu durum en tartışmalı politikalarda bir aradalığa işaret etmektedir.
Dolayısıyla UCM’nin çıkardığı tutuklama emri, Afganistan İslam Emirliği’nin tam kalbine yapılmış ahlaki bir saldırıydı. UCM Başsavcısı Karim Khan, her iki ismin de “cinsiyet temelinde zulüm” suçundan dolayı insanlığa karşı suç kapsamında cezai sorumluluk taşıyabileceğini vurguladı (Arab News, 2025). Burada kastedilen zulüm, özellikle 2021’den itibaren Taliban’ın kızların ortaöğretim ve üniversite eğitimine getirdiği yasaklarla ilgiliydi.
Önemi
Afganistan’daki dış etkileri bir kenara bırakıldığında, bu tutuklama emri dikkatleri ikilinin Taliban içi dinamiklerdeki konumuna çevirecektir. 2021’den bu yana hareketin içinde şekillenen ve artık kamuoyuna da yansıyan çatlak çokça tartışıldı: İkilinin mensup olduğu aşırı muhafazakarlar ile, İçişleri Bakanı Halife Siraceddin Hakkani gibi diğer aktörler arasındaki ayrım. Geçmişte kötü şöhretli olan Halife, kadın haklarına daha izin verici tavırları nedeniyle Batı medyasında giderek olumlu bir şekilde yeniden konumlandırıldı. Örneğin Halife, kızların eğitimine açıkça destek verdiğini beyan etmiş (Anadolu Ajansı, 2023) ve kamu şikâyetlerine duyarlılık çağrısında bulunmuştu (Associated Press, 2023). Ancak İslam’a düşmanlık sergilediği düşünülen bu tür uluslararası adımlar, artık “ılımlı” olarak lanse edilen Halife gibi isimleri güçlendirmekten ziyade onları itibarsızlaştırmakta, buna karşılık Emir’in iç çevresinin dini meşruiyetini, gerçek İslami yönetişimin temsilcileri olarak tersinden pekiştirmektedir.
Afgan sözcü Zabihullah Mücahid’in açıklaması bunu doğrudan ortaya koymaktadır. Tutuklama emri, “İslam’ın saf dini ve hukuk sistemine yönelik açık bir düşmanlık ve nefret ifadesi” ve aynı zamanda “tüm Müslümanların inançlarına bir hakaret” ifadelerinden anlaşılmaktadır (Hamd, 2025). Cezalandırıcı bir niyet varsayıldığında, bu tutuklama emrinin sonuçsuz kalmaktan öte ters tepeceği açıktır. İçeriden kaynaklar ve kamuya açık beyanlar defalarca Batı’nın düşmanlığının, en azından Ahundzade’nin iç çevresinde, grubun ideolojik doğruluğunun bir göstergesi olarak kabul edildiğini teyit etmiştir. Bu tutuklama emri, Taliban için bir tür meşruiyet kaynağıdır; zira Taliban açıklamaları sürekli olarak Afganistan’daki hukuki ve daha da önemlisi dini otorite üzerindeki tekellerini vurgular. Ahundzade yalnızca Batı’nın ülkeye yönelik eleştirilerine meydan okumakla kalmamış, aynı zamanda kendi gözünde Şeriat’ın üstünlüğünü defalarca dile getirmiştir (Associated Press, 2025). Cinsiyetle ilgili kısıtlamalar, sıradan politika tercihleri değil; onun meşruiyetinin dayandığı dini zorunluluklar ve egemenliğin tezahürleridir.
Taliban’ın iç dinamiklerinden bağımsız olarak, uluslararası toplumun cinsiyet meselesine yoğunlaşması daha yakından incelenmeyi gerektiriyor. Gazze’de yaşanan bir soykırımın ve insan eliyle yaratılmış kıtlığın ardından açıkça görüldüğü üzere, bu tür “endişeler” nadiren gerçek bir özveriye dayanıyor. Afganistan artık savaşın harap ettiği bir ülke değil; fakat hâlâ gıda güvensizliği, yoksulluk ve ekonomik yaptırımlarla karşı karşıya. Buna rağmen UCM, kadınlar ve kızlara yönelik baskıya odaklanmayı tercih etti.
Afganistan’daki kadın hakları, uzun süredir küresel sivil toplum söylemlerinde öne çıkan bir konu olmuştur. 2021’de işgalin sona ermesinden bu yana, giderek daralan Batılı müttefik çevreleriyle birlikte sürgündeki Afgan figürler, Afganistan’a yönelik cezalandırıcı önlemleri savunurken bu meseleyi özellikle vurgulamışlardır. Bunlar arasında yeni hükümetin izole edilmesi, boğucu mali yaptırımların sürdürülmesi ve farklı görüşlere sahip Afganlara karşı amansız bir çevrimiçi taciz kampanyası yürütülmesi yer almaktadır. Cinsiyet apartheidi kampanyasının öncülleri arasında, sözde bir “Hazara soykırımı” iddiaları ve benzer şekilde Tacikleri hedef alan etnik temizlik suçlamaları vardı. Cinsiyet apartheidi söyleminin nadir de olsa başarı kazanması, bu girişimi sürgündeki bu aktörler için siyasi bir araca dönüştürdü. Böylece Afganistan’ın iç sorunlarını uluslararasılaştırma hedeflerini pekiştirerek kendilerini vazgeçilmez muhataplar olarak konumlandırdılar.
Yine de inkar edilemez bir gerçek var ki, Taliban’ın politikaları, zaten güvenilirliğini büyük ölçüde yitirmiş olan bu muhaliflere aksi halde hiç sahip olamayacakları bir manevra alanı sağlamıştır. Başlangıçta 12 yaş üzerindeki kızlar için geçici olduğu iddia edilen eğitim yasağı, daha sonra üniversite eğitimini de kapsayacak şekilde “ikinci bir duyuruya kadar” uzatıldı. Aynı anda, kimi yüzyıllar öncesine uzanan uykuya dalmış fıkhi tartışmalar yeniden gündeme getirildi: fotoğrafların caiz olup olmadığı (VOA News, 2024), kadın sesinin yabancı erkeklerce işitilmesinin hükmü veya kadın yüzünün avret olup olmadığı ve örtünme gerekliliği (The Guardian, 2024). Bu tür girişimler, Taliban’ın kendi ayağına sıkması niteliğinde olup, hem yerli hem yabancı muhalifleri için verimli bir zemin oluşturdu.
İşte bu gergin tablo ve Batı’ya yapılan çağrıların ortasında UCM devreye giriyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu suçlamasından ötürü zaten jeopolitik baskılarla sarsılan mahkeme (Middle East Eye, 2025), Taliban’ı cinsiyet temelli suçlardan dolayı takip ederek şüphesiz denge sağlayıcı bir dayanak edinmiş oldu. Kimileri mahkemeyi, uzun süredir liberal dünya düzeninde görülen apaçık ikiyüzlülüğün bir yansıması olarak değerlendirecektir. Daha doğru bir ifade ile, UCM artık miadını doldurmuş, aynı düzenin kurucuları tarafından altı oyulan bir dünya düzeninin süslerini uygulamaya çalışan bir kurum olarak anlaşılabilir.
Sonuç
UCM’ye ilişkin algılar söz konusu olduğunda, mahkeme temel niteliğinden kaçamaz: Batı’nın bir yargı aracı olduğu gerçeği. Bu tesadüf değildir, Afganistan’ın hala işgal altında olduğu 2020’de mahkemenin Afganistan dosyasına yönelik ilk girişimi, ülkedeki Amerikan savaş suçlarını soruşturmayı da içeriyordu. Khan daha sonra bu soruşturmaları “öncelik dışı” hale getirdi (Associated Press, 2025).
UCM gerçekten de Batı’nın ahlaki imparatorluğu olarak görülüyor. Asker, drone veya B-52 bombardıman uçaklarından yoksun olsa da, yine de bir İmparatorluk niteliği taşıyor, hatta evrimini de yansıtıyor. Örneğin Taliban’ı kınarken “cinsiyet kimliği” gibi terminolojiyi benimsemesi (Associated Press, 2025), mahkemenin Afganistan’dan bütünüyle bağımsız bir ahlaki paradigma doğrultusunda işlediğini daha da ortaya koyuyor.
Nihayetinde, en kara ironi, Taliban’ın “sözde” UCM’yi reddetmesinin, onu iki diğer uluslararası parya ile—Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail—beklenmedik bir şekilde aynı safta konumlandırmasıdır.
Kaynakça:
Associated Press. (2025, 8 Temmuz). ICC issues arrest warrants for Taliban leaders over persecution of women and girls. AP News. https://apnews.com/article/icc-tribunal-arrests-taliban-women-36e471179d6059ab1c9ae6699e5082c0
Hamd, M. F. [@FitratHamd]. (2025, 8 Temmuz). The Islamic Emirate’s Ministry of Foreign Affairs condemns the ICC’s arrest warrants as biased and legally baseless... [Tweet]. X. https://x.com/FitratHamd/status/1942626167397261444
Arab News. (2025, 24 Ocak). Taliban dismisses ICC arrest warrants, says court ‘can’t scare us’. https://www.arabnews.com/node/2587669/world
Anadolu Ajansı. (2023, 4 Eylül). Taliban urges patience on women’s education. https://www.aa.com.tr/en/asia-pacific/taliban-urges-patience-on-womens-education/2983369
Associated Press. (2023, 16 Şubat). Taliban minister breaks ranks over girls’ education ban. https://apnews.com/article/kabul-united-states-government-taliban-6f34fa4d93635d3500d91918624d4191
Associated Press. (2025, 31 Mart). Afghanistan’s supreme leader: No need for laws from the West; Sharia will suffice. https://apnews.com/article/afghanistan-taliban-western-laws-sharia-c11444b20fbb6c77d2632fae84435af2
VOA News. (2024, 14 Ekim). Afghan Taliban vow to implement media ban on images of living things. https://www.voanews.com/a/afghan-taliban-vow-to-implement-media-ban-on-images-of-living-things/7821442.html
The Guardian. (2024, 26 Ağustos). Taliban bar on Afghan women speaking in public is ‘extremely concerning’, says UN. https://www.theguardian.com/global-development/article/2024/aug/26/taliban-bar-on-afghan-women-speaking-in-public-un-afghanistan
Middle East Eye. (2025, 1 Ağustos). Exclusive: Israel war crimes probe derailed by threats, leaks and sex claims. https://www.middleeasteye.net/big-story/exclusive-karim-khan-israel-war-crimes-probe-derailed-threats-leaks-sex-claims































