
Afrika’nın Kadınları: Assalam Derneği Başkanı Hatice Çolak’la Söyleşi
“Mama Samia, Afrika tarihindeki birçok kadın kahraman gibi sessiz devrimler gerçekleştiren bir anne.”
Zanzibar’da kurulan Assalam Vakfı’nın kurucusu olarak Assalam’ın beraberindeki birçok değerli projenin yürütücülüğünü gerçekleştiriyorsunuz. Bir kadın olarak sivil toplum alanında önemli işlere imza atmış bir isimsiniz. Zanzibar’a uzanan hayat hikâyenizden ve Assalam’ın çalışmalarından kısaca bahsedebilir misiniz?
Kadının toplumdaki dönüştürücü rolüne çok inanıyorum. Yüksek lisansımı kadının siyasallaşması, doktoramı İslam birliği alanlarında yaptım. Assalam’daysa, biraz da Nana Esma modeliyle, yani genç kızlar ve dul kadınlar üzerinden sessiz devrimler yapıyoruz. Sadece Afrikalı kadınlar arasında değil; gönüllümüz ve bağışçımız olan dünyanın her yerinden binlerce kadın arasında da bu dönüşüm gerçekleşiyor. Nana Esma gibi, biz de bunu feminist bir damarla yapmıyoruz, erkekler de var aramızda. Her birlikte birbirimize kol kanat olmaya, zorlukları birlikte aşmaya çalışıyoruz.
Coğrafya kaderdir ve Zanzibar benim kaderimdi. Ancak benzer hareketleri bugün dünyanın birçok yerinde başlatan pek çok harika kadın tanıdım. Hz. Hatice, Rabia Kadir ve Nana Esma gibi hepinizin tanıdığı kadınlar ve hiç kimsenin adını duymadığı, dağın başında ya da bozkırın ortasında sessizce dünyayı değiştiren kadınlar.
Onlardan aldığımız ilhamla Assalam’ı kurduk. Assalam “Kendi kendine yeter bir Afrika” hedefiyle kendi ayakları üzerinde duran projeler üreten yeni nesil bir sosyal girişim. Afrika’nın içinde bulunduğu sorunlara sürdürülebilir çözümler ve gelir kaynağı üretmeyi, bu yolda dünya genelinde iş birlikleri tesis etmeyi, çocuklar ve kadınlar için nitelikli eğitim imkânları oluşturmayı ve bu bağlamda diğer STK’lar için dünyada bir rol model olmayı hedefliyoruz.
Kurulalı yaklaşık altı yıl oldu ve bu süreçte pek çok eğitim kurumu ve sosyal girişim inşa ettik, her gün yüzlerce kadın ve çocuk eğitim alıyor, her yıl onlarca kadının hayatı değişiyor. Bir taraftan insani yardım faaliyetleriyle de her sene on binlerce kişiye ulaşıyoruz.
Tanzanya’nın ilk kadın Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hasan, Müslüman bir kadın yönetici olarak güçlü bir portre. Samia Hanım bir devlet başkanı olarak başta kadınlar olmak üzere bölge insanı için bir umut kaynağı. Uzun yıllardır Tanzanya’da bulunan bir isim olarak Samia Suluhu Hasan hakkındaki izlenimlerinden bahsedebilir misiniz?
Mama Samia ile ilk 2019 yazında tanıştık. Okulumuzun ilk senesiydi. Öğrencilerimiz kabileleri temsil eden bir oyun hazırlayıp sergilemişleri önünde. Samia Hanım o zamanlar cumhurbaşkanı yardımcısıydı ama yine aynı “Mama Samia’ydı.”
Ertesi sene okulumuzu gelip ziyaret etti, çocuklarımızın başını okşadı, annelerimizle ve genç kızlarımızla sohbet etti. Her ziyareti köyde herkese moral oluyordu. Köyümüzden çıkmış en önemli insanın bir kadın olması, kadın projelerine odaklanan vakfımız için ayrıca gurur ve ümit vericiydi. Hele de önümüzde umudumuzu kıran dünya kadar engel varken.
Sessiz devrimler gerçekleştiren bir anne, Mama Samia…
Sonraki sene Mama Samia artık cumhurbaşkanı olmuştu. Ama yine geldi köyümüze, sonraki sene de. Yine halimizi hatırımızı sordu, tüm samimiyetiyle. En son karşılaşmamız köyümüzde kendisi için inşa ettiği mütevazi evinde verdiği mevlit dolayısıyla oldu. Kendisi de yerde oturdu bizler gibi, defalarca göz göze geldik, kelimelere hiç ihtiyaç duymaksızın birçok şey konuştuk. Bizler için varlığının bile ne kadar önemli bir temsil olduğunu bizim gibi o da biliyordu. Allah isterse öğrencilerimizin her birinin onun gibi kocaman bir kahraman olabileceğine inancımız sonsuz.
Tarihteki kadın liderlere bakıldığında hep bir kral baba ya da koca figürü karşılar bizi. Oysa Mama Samia 1960’da Zanzibar’da doğduğu zamandan 1991’de Lahor’da ve Haydarabad’da liderlik kursları almaya başladığı zamana kadar son derece yerel bir tedrisattan geçti, ayrıcalıkları yoktu, hayatta kalan sülalesi hâlâ Zanzibar’ın bir köyünde balıkçılık ve tarımla geçiniyor.
Ancak kendisinin 32 yaşındayken Dünya Gıda Programı kapsamında bir projede yer alması ve sonrasında kırklı yaşlarındayken Manchester ve New Hampshire Üniversitelerinde aldığı ekonomi alanındaki lisansüstü eğitimler politik kariyerinde farklı açılımlara yol açacaktı. 40’lı yaşlarında kabineye seçildi, 45 yaşında bakan ve 55 yaşında cumhurbaşkanı yardımcısı oldu. Şu an 63 yaşında olan Mama Samia’nın asıl yolculuğu daha yeni başladı, Tanzanya’ya katacağı ve ardında derin izler bırakacağı bizce daha çok şey var.
Mama Samia, Tanzanya’nın ilk Müslüman ve kadın cumhurbaşkanı olmasından ya da Forbes tarafından dünyada en etkili 100 kadınından biri seçilen çok nadir Afrikalıdan biri olmasından ya da Doğu Afrika’nın tarihindeki ikinci kadın lideri olmasından ve ismiyle anılan benzeri birçok ilkten öte, bizim için, yan komşumuz, köyümüzün kadınlarından bir kadın, yürekten gülümsemesiyle gerçek bir anne. Afrika tarihindeki birçok kadın kahraman gibi, sessiz devrimler gerçekleştiren bir anne.
Müslüman bir kadın ve yönetici olarak Samia Suluhu Hasan’ın Tanzanya’daki etkileri nelerdir? Samia Hanım’ın politikalarının sivil toplum alanına ve kadınların kamusal rollerini güçlendirilmesine nasıl bir katkısı oldu?
Kadın liderlerin önemli bir özelliği bağıra bağıra iktidara gelmedikleri gibi yaptıkları reformları da bağıra bağıra yapmamalarıdır. Mama Samia da iktidara geldiğinden bu yana basın özgürlüğünden ekonomi ya da sağlıkla ilgili pek çok alanlarda, hem de kendi partisindeki şiddetli protestolara rağmen birçok reform gerçekleştirdi.
Bir önceki Başkan Magufuli’nin içe dönük politikalarının aksine Mama Samia devlet başkanı olmasının ardından pek çok ülkeye bizzat gidip güçlü ilişkiler kurmaya başladı; ülkesini dünyaya tanıtmak için belgesel filmlerinde bile oynadı. Sadece Amerika’ya yaptığı ziyaret ülkeye 1 milyar dolarlık yatırımcı getirdi.
Kendisi, önceki başkanla karşılaştırılmaktan hoşnut olmasa da değişim o kadar netti ki, “buldozer” olarak nam salmış ve altı yıllık iktidarı boyunca hepsi Afrika’da olmak üzere toplam sadece on kez yurtdışına çıkmış olan Magufuli’nin maden şirketleri başta olmak üzere yabancı yatırımcıya uyguladığı sert tutumun ardından Mama Samia’nın dışa dönük tavrı tüm dünyanın dikkatini celbetti.
Şu an için Mama Samia siyasi olarak yasaklı olan, ülke dışına sürgün edilmiş muhalefet siyasetçilerini affedip ülkeye geri çağırıyor; seçim ve anayasayla ilgili demokratik açılımlara gidiyor; okula gitmesi yasaklanan hamile kadınları eğitime ve dolayısıyla hayata geri kazandırmaya çalışıyor; kapatılmış basın kurumlarını geri açıyor; Afrika’nın altıncı büyük doğalgaz rezervine sahip Tanzanya’nın Avrupa’da kendine pazar baktığını duyuruyor; Mombasa’ya alternatif olabilecek, Darüsselam’ın sadece yarım saat kuzeyindeki şehir Bagamoyo’da 10 milyar dolarlık bir mega liman için kolları sıvıyor; bölgede etkin bir şekilde liderliğe soyunuyor.
Tanzanya Birleşmiş Kadınlar Derneği Başkanı Mary Chatan, Samia Suluhu Hasan’a hediyesini takdim ediyor.
Afrika’da kadınların kamusal alandaki rollerinden ve Afrika’daki etkili kadın şahsiyetlerden örnekler verebilir misiniz? Afrika’da kadınlar politik ve sivil alanda yeterince güçlü müdür? Afrika’da kadınların kamusal ve ekonomik olarak güçlendirilmesiyle ilgili nasıl projeler yürütülmektedir?
Afrika’da 54 farklı ülke var. 800 yılında doğup dünyanın ilk üniversitesini kuran Faslı Fatima al-Fihri de Afrikalı bir kadın ancak Boko Haram ya da birçok radikal örgüt tarafından bugün hâlâ burnunu evden çıkarması engellenen binlerce kadın var. Elbette kadınların yeterince güçlü olduğundan bahsedemeyiz, daha çok fırın ekmek yiyeceğiz ama kesinlikle umut var diyebiliriz. Özellikle son yıllarda taşıma suyla değirmen dönmeyeceğini anlayan ve daha sürdürülebilir projelere odaklanan bazı kurumlar kadının güçlendirilmesiyle ilgili etkili projeler yapmaya başladı. Mikro-krediden meslek eğitimlerine kadar çeşitli alanlarda sadece Afrika’da değil tüm dünyada çok başarılı örnekler var; biz de Assalam olarak ilham veren bu örneklerden olmak istiyoruz.
Afrika deyince akıllara gelen, iz bırakan başka hangi kadınlar var?
Aslında bakıldığında Afrika, Cleopatra ve Nefertiti ya da Queen Candace of Meroe gibi tarihin binlerce yıldır unutamadığı kadın karakterlerle dolu. Aynı cümleyi binlerce yıl öncesinde Batı’da hiçbir ülke için duyamayız. Peygamberlerin ya da kralların annesi ya da eşi olarak hatırlanan kadınlar vardır evet ama gerçek anlamda bağımsızlaşan ve hükmeden bir kadın profiline 19. yüzyıldan önce rastlamak pek mümkün değildir. Oysa sadece Etiyopya’da 9. yüzyıla kadar hükmetmiş 21 kraliçeden bahsedebiliriz.
Yakın zamanda filmi çekilen Nijeryalı Afrika kraliçesi 1533 doğumlu, 34 yıl ülkesini yönetmiş Amina; Portekizli sömürgeci güçlere karşı büyük oranda kadınlardan oluşturduğu ordusuyla savaşan Angola ve Kongolu Kraliçe Zinga; 19. yüzyılda ülkelerini İngiliz sömürgecilerden korumak için savaşan Ganalı kraliçe Yaa Asantewaa of Edweso ve daha pek çok güçlü kadınlar var Afrika’da.
Babası, kocası, amcası ve ikiz kardeşi savaşçı ve siyasetçi olan ve uyguladığı yöntemlerle onlardan çok daha etkili bir yöneten Nijeryalı Nana Esma var mesela. Valilerle yazışmaları gerçekleştiren, âlimlerle müzakereler yapan, Arap dünyasından getirdiği pek çok kitabı öğrencileri için yerel dillere çeviren, babasının dört dilde yazılmış yüzlerce kitabını kataloglaştırıp tüm Afrika’daki ilim merkezleriyle paylaşan; mevkisini ve Allah’ın ona bahşettiği tüm yetenekleri kadınların hakları için kullanmayı ve saraydaki ilerici düşünceleri toplumun tüm kademelerine taşımayı başarabilmiş olan reformist Nana Esma.
Arapça dâhil dört dili akıcı bir şekilde konuşup yazabilen (Hausa, Fulani, Tamaçek), İslam hukuku, Kur'ân ve Hadis ilimlerinde eğitim görmenin yanı sıra, Yunan ve Latin edebiyatına da bilen, hâkim olduğu kabile dillerine çevirdiği Kuran ve sufizm eserleriyle ve tabii şiirleriyle pek çok yerel kabilenin İslam’ı seçip imparatorluklarına girmesine vesile olan ve sonra da bu toplumlardaki kadınları örgütleyip Yan Taru adını verdiği örgütünde dezavantajlı gruplardan kadın liderler yetiştiren bir kadın Nana Esma.
71 yaşında vefat eden Nana Esma’dan günümüze kalan 60’a yakın eser bulunmakta. Şiirleri daha kendi zamanında Sokoto imparatorluğunun sınırlarını aşmış, pek çok Afrika ülkesinde ve Orta Doğu’da ün salmış. Kurduğu eğitim sistemi hala pek çok ülkede kullanılıyor. Ve hâlâ tüm Afrika’da adına okullar, üniversiteler, vakıflar ve konferans salonları açılıyor. Mama Samia’nın üç çocuğu var, Nana Esma’nın beş çocuğu varmış. Hiçbir zaman feminist bir söylem geliştirmeden işlerine bakmış ikisi de. Hem çocuk hem kariyer değil; hem çocuk hem devrim yapmış.
Maliki fakihlerinden olan Senegalli Mama Asta’yı hiç duydunuz mu peki? Senegal’in bağımsızlığına kavuşmasında büyük etkisi olan Müridiye hareketini örgütleyenlerden ve ünlü şeyh Ahmad Bamba’nın gelişiminde büyük etkisi olan, onu hep destekleyen ve cesaretlendiren kahraman kadın.
Ya da Malcolm’u Malcolm X yapan ablası Ella Little-Collins’den haberiniz var mı? 14 yaşından itibaren onu yanına alan, hac yolculuğuna çıkmasını sağlayan, siyahilerin hakları için sonuna kadar savaşan ve Malcolm X’in “Tanıdığım ve gurur duyduğum ilk siyahi kadın” dediği Ella.
Aslında İslam tarihine bakıldığında daha Peygamberimizin analığı Etiyopya’dan gelmiş Barakah ile başlar siyahi kadınların güçlü etkisi. Daha çok Ümmü Eymen olarak tanıdığımız, Efendimiz (s.a.v)’i annesi Hz. Amine’nin hamileliğinden beri tanıyan, annesinin ve sonra dedesinin vefatından sonra onu koruyup kollayan, Efendimiz’in cennetle müjdelediği ve “annemden sonraki annem” olarak tanımladığı, ilk Müslümanlardan olan, Uhud savaşında bulunan ve Efendimiz’den sonra da Hz. Osman’ın halifeliğine kadar hayatta kalan mükemmel kadın Barakah. Bir başka Etiyopyalı ilk kahraman, ilk Müslüman şehit olarak bildiğimiz Hz. Sümeyye’dir. Onun şerefli öyküsünü bilmeyen pek yoktur sanıyoruz.
Onun gibi ünlü olan bir başka Afrikalı kadın, 800 yılında doğmuş, tarihteki ilk üniversiteyi, İbn Haldun, İbn Rüşd, İbn Meymun ve Aurillac gibi fikirleriyle ve buluşlarıyla dünyayı değiştiren mezunlar veren al-Qarawiyyin Universitesini kuran, Fezli Fatima al-Fihri’dir.
Bir de adını hiç duymadıklarımız var. Pek kimselerin adını bilmediği Afrikalı Müslüman kadın kahraman, korsan kraliçe olarak tanıdığımız, Granada’dan sürgün edilip ömrü boyunca Portekizlilere karşı ülkesini savunan 1552’de vefat etmiş Sayyida Al-Hurra mesela.
- yüzyıla geldiğimizde artık etkili kadınların sayısı çok daha arttı
Bu sadece bazılarından bahsedebildiğimiz kadınlar tarihin kayıtlarına geçmiş ve uluslararası nam salmış kadınlar, birçoğunun ünü kolonyal sistemlere direnmelerinden kaynaklanıyor. Oysa büyük oranda kabile sistemiyle yönetilen ve sadece sözlü tarihin mümkün olduğu Afrika’da kim bilir daha kaç kadın unutuldu gitti. 20. yüzyıla geldiğimizde artık etkili kadınların sayısı çok daha arttı.
Kadınların sosyal hizmet örgütünü organize eden ve Arap feminist birliğinin kurucu başkanı olan, kadın haklarının tüm Arap ve Avrupa dünyasında sesi olan Mısırlı milliyetçi Huda Shaarawi (1879–1947) ya da şarkıcı kimliğini siyasi kimliğiyle birleştirerek Tanzanya millî hareketinin liderlerinden biri haline gelen ve altı binden fazla kadını bağımsızlığı sağlayan lider Nyerere’nin partisine dahil eden Bibi Titi Mohamed (1926-2000) ilk akla gelenler. Bunlar gibi onlarca, Müslüman olmayanları da dahil edersek yüzlercesini sayabiliriz.
Her ne kadar burada birçok güçlü Afrikalı Müslüman öncü kadının hikâyesinden kısaca bahsetmiş olsak da Afrika’da da dünyada da kadının yürümesi gereken daha çok yol olduğu şüphesiz.
Bu röportajın dünyaya hükmeden insanları yetiştiren anne olarak tarihin gizli kahramanları olsa da kendi başına yürüdüğünde, yürüdüğü yolları iyilik ve sağduyu yönünde değiştirebildiğine şahit olduğumuz kadınların toplumun her alanında desteklenmesine vesile olmasını umarız.