Zaytuna College Lisansüstü Eğitim Dekanı Maşuk Yamaç’la Söyleşi
Okuyucularımıza kendinizi ve Zaytuna College’ı tanıtır mısınız?
Beni davet ettiğiniz ve bu röportaja katılma fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Adım Maşuk Yamaç, Zaytuna College’da hem tam zamanlı öğretim üyesiyim hem de Lisansüstü Programlar dekanıyım. Zaytuna College’a ilk olarak 2017 yılında katıldım ve o dönemde İslami Metinler Yüksek Lisans Programı için müfredat hazırlamaya başladık. İlmi eğitimim, çocukluğumun geçtiği memleketim Türkiye'ye dayanıyor. Özellikle akli ve dilbilimsel ilimlere odaklandığım klasik Kürt medresesinde sekiz yılı aşkın bir süre okudum ve ders verdim. Ayrıca Suriye ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yüksek öğrenimimi sürdürdüm. Akademik kariyerim boyunca, İslam felsefesi ve Arapça dil bilgisi, retorik ve morfoloji, mantık, diyalektik ve (benzersiz bir İslami ilim olan) münazara ve Arapça semantik gibi beşeri bilimler (liberal arts) da dahil olmak üzere tüm akli ve geleneksel bilimler alanlarında ders verdim. Zaytuna'da İslam felsefesi ve Arapça alanlarında ders veriyorum. Müfredat tasarımı ve pedagoji konusunda da geniş deneyime sahibim.
Zaytuna College’a olan ilgim büyük ölçüde, beşeri bilimlerin insanları sadece doğru düşünmesi için eğitmesi değil; aynı zamanda etik davranmak için de eğitiyor olmasıdır. Müslümanların gayrimüslim toplumlarda giderek artan bir varlığa sahip olduğu bu modern bağlamda hem Batı hem de klasik İslam geleneklerine bağlı olmamız her zamankinden daha önemlidir. Benim kendi dünya görüşüm, hakikatin Doğu ya da Batı’yla sınırlı olmadığı ve bu nedenle tüm insanlığın iyiliği için tüm medeniyetlerden faydalanmamız gerektiğidir. Her medeniyetin kendine has bir erdemi ve değeri vardır. Nimetlerin ve erdemlerin insanlar arasında dağıtıldığına ve tek başına kimseye ait olmadığına inanıyorum. Bu anlayış, Zaytuna College’daki öğrencilerimizin sahip olması için uğraştığımız temel amaçlarımızdan biridir.
Müslümanların gayrimüslim toplumlarda giderek artan bir varlığa sahip olduğu bu modern bağlamda hem Batı hem de klasik İslam geleneklerine bağlı olmamız her zamankinden daha önemlidir.
Zaytuna College nasıl ve neden kuruldu? Özel bir öğrenci hedef kitleniz var mı?
Zaytuna College, 2009’da Berkeley, Kaliforniya'da, pedagojik yaklaşımın yanı sıra, İslam ve Batı perspektiflerini bir araya getiren bir müfredat geliştirme ve geleneksel bir beşeri bilimler eğitimi sağlama misyonuyla kuruldu. College, öğrencilere iki program sunuyor ve her birinin hedef kitlesi ayrı. Lisans düzeyinde beşeri bilimler ve İslami çalışmalar programı için amacımız; öğrencileri İslami ilimler, beşeri bilimler ve daha genel olarak Batı düşüncesi konusunda eğitmek. Bunun sonucunda da iki geleneği de bilen ve akademik veya profesyonel olarak herhangi bir alana eleştirel bir şekilde katkıda bulunabilecek donanıma sahip bir mezun öğrenci ortaya çıkıyor. Lisans mezunlarımız; yüksek öğrenim, tıp, hukuk, hayırseverlik ve toplumu olumlu yönde etkileyen diğer önemli alanlarda kariyerlerini sürdürüyor.
İslami Metinler Yüksek Lisans Programı, özellikle Batı akademisinde yüksek öğrenimdeki bir boşluğu gidermek için kuruldu; yani, yüksek lisans veya doktora yapan öğrencilerin İslam geleneğini, geleneğin içinden incelemeleri normalde mümkün değil. Zaytuna'nın yüksek lisans programı bu boşluğu dolduruyor ve öğrencilere nispeten ileri düzeyde metin çalışmalarına girme fırsatı sunarken aynı zamanda İslam ve Batı akademik geleneği içinde çalışma ve araştırma yapma fırsatı sunuyor. Özellikle, öğrencilere yayımlanabilir bir araştırma tezi tamamlama imkânı da sunuyor, bu da öğrencilerin doktora çalışmaları için oldukça zor ve önemli bir eğitim şansı sağlıyor. Yüksek lisans mezunlarımız da kariyerlerine, genellikle doktora çalışmalarıyla ve diğer yükseköğretim kurumlarında araştırma ve öğretim gibi diğer akademik mesleklerle devam ediyor.
Resmî internet sitesinde kurumun "İslami ilim geleneğine bağlı" entelektüeller yetiştirmeyi amaçladığı belirtiliyor. Geleneksel İslami bilgiyi ABD'deki ana akım eğitim müfredatına nasıl entegre ediyorsunuz?
Teknik olarak konuşmak gerekirse Zaytuna College, WASC (Western Association of Schools and Colleges) tarafından akredite edilmiştir; bu da okulumuzun lisans ve yüksek lisans düzeyinde tanınmış dereceler vermek için karşılaması gereken, öğrencileri değerlendirmemizdeki gereklilikler ve program öğrenme çıktılarıyla nasıl uyumlu oldukları da dahil olmak üzere objektif ve tutarlı kriterler olduğu anlamına gelir. WASC, Stanford ve UC Berkeley gibi diğer tanınmış üniversitelerin de akreditasyon kurumudur. Akreditasyon almak çok kapsamlı ve zor bir süreçtir ve Zaytuna ABD'de bunu başaran ilk ve tek Müslüman beşeri bilimler üniversitesidir. Bu da doğal olarak müfredatımızı ana akım eğitim sisteminin içine yerleştiriyor.
Aynı zamanda, ABD'deki yükseköğretim kurumları kendi müfredatlarını bağımsız olarak tasarlama kabiliyetine sahiptir. Dolayısıyla bu kurumlar için teknik gereklilikleri karşılamanın ötesinde, pedagojik yaklaşım ve öğretilen dersler İslami ilim geleneğini yansıtıyor.
Sizce Müslüman yükseköğretim kurumları ABD'deki genel eğitim sisteminde nasıl bir rol oynuyor? Ve bu anlamda ABD'de ne gibi zorluklar ve fırsatlarla karşılaşıyorlar?
Zaytuna şu anda Müslümanlar tarafından kurulan beşeri bilimler yükseköğretim kurumu, bu da bu tür kurumların ABD'deki genel eğitim sistemindeki rolünün sınırlı olduğu anlamına geliyor. Bir özgür sanatlar kurumu olarak, kayıp bir geleneği yeniden canlandıran akademik bir çevrenin parçasıyız. Kurum başkanımız Hamza Yusuf'un ve birçok öğretim üyemizin çabalarıyla konferanslar, yayınlar ve diğer kanallar aracılığı ile diğer kurumlarla akademik söylemlerin bir parçası haline geliyoruz.
Ayrıca Zaytuna College’ın dünya genelinde İslami ve Batılı beşeri bilimker eğitiminin nasıl olması gerektiğine dair bir standart olarak görüldüğünü biliyoruz ve aynı konumu Amerika bağlamında da koruyabileceğimize inanıyorum.
Sizce kurumunuz, Müslüman azınlığın yaşadığı bir ülkede Müslüman kimliğini dengelemenin zorluklarını nasıl ele alıyor ve Müslüman kimliğine sahip bireylerde özne oluşumunu nasıl etkiliyor? Ayrıca, Müslüman öğrencilerin dünya görüşlerini nasıl şekillendiriyor?
Beşeri bilimler, insan zihnini eğitme ve genişletme konusunda güçlü bir etkiye sahiptir. Ayrıca üniversitemiz sadece akademik bir kurum değil. Öğrenci deneyimi ise akademik olarak titiz bir programı yaşanmış gerçeklikle birleştirdiği için bütünleştirici ve bütüncüldür. Dolayısıyla, İslam hukuku, etik, felsefe bunların hepsi derin bir düzeyde takip ediliyor ve kendi yaşamlarında da uygulanıyor. İslami değerlerin kendi karakterlerini nasıl dönüştürebileceğine ve onlara nasıl fayda sağlayabileceğine ve bu değerlerin herkes için insan onurunu ve adaleti nasıl koruduğuna tanık oluyorlar.
Amacımız, iki geleneği de bilen ve kendinden emin olan çok yönlü bireyler yetiştirmek. Böylece öğrencilerimiz hem İslam hem de Batı bilimine dayanan incelikli dünya görüşleri sayesinde dünyaya anlamlı katkılarda bulunabiliyor.
Son olarak, Müslüman azınlıkların yaşadığı ülkelerdeki Müslüman yükseköğretim kurumlarının Müslüman toplumun eğitimini ve kimliğini şekillendirmede gelecekte nasıl bir rol oynayacağını öngörüyorsunuz?
Kurumsal yapılanma, her türden azınlığın başarılı bir şekilde entegrasyonu için ayırt edici bir özelliktir. Kendi yükseköğretim kurumlarımız olmadan, Müslüman toplumların kendi toplumlarının eğitim standartları konusunda yetkin ve bilgili, aynı zamanda İslami geleneğe bağlı ve eğitimli akademisyenler ve bilim insanları yetiştirmeleri mümkün olmayacaktır. Sorun aynı zamanda döngüseldir: Zaytuna gibi yerlerde akademisyen yetiştirmezsek tüm büyük üniversitelerdeki ve Batı kurumlarındaki İslami Çalışmalar bölümlerinin profesörleri değerlerimizi ve dünya görüşümüzü doğru bir şekilde temsil etmeyecektir. Bu nedenle bizimki gibi kurumların her alanda alimler, akademisyenler ve profesyoneller yetiştirmesini öngörüyor ve umuyorum. Çünkü bu öğrenciler bulundukları her alandaki zorluğu aşacaktır. Örneğin, tıp ve hukuk okumak üzere mezun olan öğrencilerimiz hem akademik olarak hem de işlerinde çok başarılı oldular ve bu da Zaytuna College’a başvurmak isteyebilecek diğer öğrenciler için bir tür onay niteliği taşıyor. Profesör olmak için okuyan öğrencilerimiz de var. Bu nedenle onların kendi alanlarında kalıcı bir iz bırakabilecek etkili ve seçkin akademisyenler olmalarını umuyoruz. Tüm bunlar da ancak İslami ve Batılı beşeri bilimlere gerçekten vâkıf öğrenciler yetiştirirsek mümkün olabilir.