İstanbul'daki Uluslararası Öğrencilerle Söyleşi
Abdullah, Suriye
Kendinizi kısaca tanıtıp Türkiye’ye nereden ve ne zaman geldiğinizden, nerede okuduğunuz veya nerede eğitim aldığınızdan bahseder misiniz?
Adım Abdullah ve 26 yaşındayım. Şam'dan geliyorum, liseyi orada okudum ama üniversitede ne okumak istediğime dair net bir fikrim yoktu. Bu yüzden birkaç yıl tıp fakültesine devam ettikten sonra İstanbul'a, Türkiye'ye taşındım ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü seçtim. Lisans eğitimimi Üsküdar Üniversitesinde tamamladım ve mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesinde yüksek lisans programına kaydoldum.
Üniversitede okurken öğrenci örgütleriyle, özellikle de diaspora-merkezli öğrenci örgütleriyle ilişki kurma fırsatınız oldu mu? Olduysa, bir öğrenci olarak Türkiye’deki gelişiminiz için size nasıl bir katkıda bulundular?
Türkiye'deki ilk okul yılım COVID-19 kısıtlamalarının başlangıcı olduğu için doğrudan bir evet ya da hayır cevabım yok. Bu nedenle ilk dönemde kurabildiğim zaten sınırlı olan bağlantılar daha da sınırlandırılmak zorunda kaldı. Yine de ilk iki yıl boyunca düzenli olarak dinî sohbet yapmak için bir araya gelen bir grup Arap-Türk üniversite öğrencisiyle çalışıyordum ve bu benim için çok keyifliydi. Ayrıca İstanbul, özellikle de tarihi semtleri, dünyanın dört bir yanından gelen insanlarla tanışmak için bana zengin bir ortam sundu.
Dil öğrenme süreci sizin için nasıldı? Türkiye’deki öğrencilerle pratik yapma fırsatı buldunuz mu ve bu dil öğrenme yolculuğunuza nasıl bir katkıda bulundu?
Tam bir rollercoasterdı! Ama kesinlikle çok keyifliydi, elhamdülillah. Türkçe bildiğimi pek iddia edemem ama anlama konusunda kendime fazlasıyla yeterim çünkü Türkçeyi sokaktan ve oradan buradan plansız sohbetlerden öğrendim. Üniversite eğitimim -maalesef ki- İngilizce olduğu için o konuda okula çok güvenemedim.
Emina, Bosna Hersek
Kendinizi kısaca tanıtıp Türkiye’ye nereden ve ne zaman geldiğinizden ve nerede okuduğunuzu veya nerede eğitim aldığınızdan bahseder misiniz?
Adım Emina, Bosna Hersek'te doğup büyüdüm. Şu anda İstanbul'da Marmara Üniversitesinde lisans öğrencisiyim. Bu yolculuğa yaklaşık altı yıl önce, 2018 yılında, yüksek öğrenimimi sürdürmek için Türkiye'ye taşınmaya karar verdiğimde başladım. Akademik arayışım, Türkçe ve Yabancı Dil Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) adlı bir yıllık bir programda diğer yabancı öğrencilerle birlikte Türkçe öğrenerek başladı. Başarılı bir şekilde mezun olduktan sonra, yoğun derslerin beni iki dilli (Türkçe ve Arapça) ilahiyat çalışmalarıma hazırladığı bir yıl boyunca Arapça dilini de öğrenmeye başladım. Şu anda Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Uluslararası İlahiyat Bölümünde öğrenciyim.
Türkiye'de üniversite okumaya nasıl karar verdiniz? Devlet bursları, okul harçları ve başvuru prosedürlerinden oluşan süreç sizin için nasıldı?
Ben eğitimime Saraybosna, Bosna Hersek'te devam etmeyi planlarken Allah’ın farklı bir planı vardı. Türkiye'de yaşamayı ve okumayı düşünmemi sağlayan koşullar ve olaylar gelişti. Ortaokuldan birincilikle mezun olduktan sonra, hocalarım beni devlet bursuyla yurtdışında eğitim görmeye teşvik etti. Japonya ve Türkiye arasında karar vermeye çalışırken, ilgi alanım olan ilahiyat ve coğrafi ve kültürel yakınlığın da etkisiyle Türkiye daha mantıklı bir seçim gibi görünüyordu. Türkiye Diyanet Bursu için başvurumu yaptıktan kısa bir süre sonra birkaç sınava girdim ve son olarak da mülakata davet edildim. Başvuru sistemi YTB ile birleşik bir sistemdi, bu yüzden oldukça sistematik ve kullanışlıydı. Birkaç ay sonra tercih ettiğim okul olan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde tam burslu bir eğitim fırsatı kazandığımı öğrendim.
Üniversite tarafından sağlanan destek hizmetleri var mıydı? Bu hizmetler uluslararası öğrencilerin akademik ve sosyal hayata entegrasyonunda beklentilerinizi karşıladı mı
Derslere katılmadan önce ne yazık ki Türkiye'deki eğitim sistemi (veya özellikle tercih ettiğim okul) hakkında çok sınırlı bilgiye sahiptim. İnternet sitelerinin İngilizce versiyonları, Türkçe versiyonlarına kıyasla aday öğrencilere sunulan kaynaklar hakkında genellikle aynı ayrıntılı bilgileri sunmuyor ve başlangıçtaki dil engeli göz önüne alındığında, yeterli bilgiye ulaşmak çok zordu. Bu yüzden beklentimlerim düşüktü. TÖMER ofisi, İstanbul'daki sosyal hayatımızı yönlendirmemize yardımcı olmak için oldukça istekliydi ancak akademisyenlerden yana özel bir destek hizmeti yoktu. Resmî İngilizce internet sitelerinin güncellenmesi ihtiyacının yanı sıra, uluslararası öğrencilerin maruz kaldığı asimilasyona ve akademik hayata daha rahat entegre olmalarına yardımcı olmak için bir oryantasyon programı veya danışmanlık hizmetleri oluşturulmasının uygun olacağını düşünüyorum.
Hossam, Fas
Kendinizi kısaca tanıtıp Türkiye’ye nereden ve ne zaman geldiğinizi, nerede okuduğunuzu veya nerede eğitim aldığınızdan bahseder misiniz?
Adım Hossam, Faslıyım ve 26 yaşındayım. Türkiye'ye gelmeden önce Fas, Rabat'ta yaklaşık dört yıl fizik okudum. Daha sonra eğitimimi tamamlamak için İstanbul'a gelmenin yollarını aramaya başladım. Bir danışmanlık ajansı bana gelirsem fizikte okuduğum tüm dersleri buradaki üniversitelerde saydırabileceğimi ve eğitimimi tamamlayabileceğimi söyledi. Bu fikir hoşuma gitti ve Haliç Üniversitesinde Makine Mühendisliği Bölümünü kazandıktan sonra İstanbul'a geldim, çünkü mühendis olmak lise yıllarımdan beri hedeflediğim bir şeydi. Ancak derslerimi saydırabileceğim ve başladığım dersleri tamamlayabileceğim vaatlerinin hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı, ben de sıfırdan başladım.
Türkiye'de eğitim görmeye gelmeden önce beklentileriniz nelerdi, deneyimleriniz sonucunda beklentilerinizin karşılığını buldunuz mu?
Türkiye'ye gelmeden önce eğitim kalitesi konusunda yüksek beklentilerim vardı, ta ki okulda ilk ayıma başlayana kadar. Çünkü beklentilerimin çok yüksek olduğunu fark ettim. Deneyimlediğim kadarıyla Türkiye’nin yüksek kaliteli bir eğitime sahip olmadığını düşünüyorum. Çok sayıda üniversiteye ve üreticiye sahip ancak sahip oldukları eğitim niteliğe değil, niceliğe dayanıyor. Öğretmenler derste birçok şeyi zayıf bir açıklamayla aktarıyor ve buna rağmen çok zor sınavlar yapıyorlar.
Türkiye'de yükseköğrenim görmeyi düşünen uluslararası öğrencilere ne tavsiye edersiniz?
Türkiye'ye okumaya gelmeden önce fırsatları iyi değerlendirebilmek için araştırmanızı kendiniz yapmalı ve derslerinize önceden hazırlanmalısınız. Aynı anda hem çalışıp hem de okumayı planlıyorsanız bu çok zor olacaktır çünkü üniversite hocaları belirli bir devamsızlık saatini geçmeniz halinde sizi sınıfta bırakacaktır. Yine de eğer gelme imkânınız varsa Türkiye öğrenciler için harika bir ortama sahip; kampüsler genellikle güzel ve rahat. İstanbul'un her yerinde kütüphane bulabilirsiniz, bu da çalışmalarınıza daha iyi odaklanmanızı sağlar.
Said, Endonezya
Kendinizi kısaca tanıtıp Türkiye’ye nereden ve ne zaman geldiğinizi, hâlâ öğrenci olup olmadığınızı, nerede okuduğunuzu veya nerede eğitim aldığınızdan bahseder misiniz?
Adım Said. Endonezyalıyım ve İstanbul Üniversitesinde İlahiyat okuyorum. Türkiye'ye 2020'de İlahiyat okumak için geldim çünkü her zaman Türkiye’de okumanın hayalini kurardım. Ayrıca büyük bir İslam tarihine sahip olması ve Müslüman dostu bir ülke olması da seçimimi etkiledi.
Türkiye’de okuyan uluslararası bir öğrenci olarak sizin bakış açınızdan Türkiye'deki yükseköğretim sisteminin güçlü ve zayıf yönleri nelerdir?
Başlıca güçlü yönleri öğrenci değişim programları fırsatları ve özellikle eğitiminize farklı Avrupa üniversitelerinde devam etmek istediğinizde eğitim sisteminin Avrupa çapında denkliğinin bulunması. Ayrıca, burada şartlı burslar için birçok fırsatınız var. Fakat öte yandan, uluslararası öğrenciler bazen bilgi eksikliği nedeniyle bilgiye ulaşmakta zorluk çekiyor. Eğitim sistemi bağımsız ve kendi kendine öğrenmeyi destekleyen bir sistem ve birçok bölüm Türkçe kullandığı için dersi takip edebilmek ve dili anlayabilmek zor olabiliyor, bu da mezuniyetinizi geciktirebilir.
Üniversite tarafından sağlanan destek hizmetleri var mıydı? Bu hizmetler uluslararası öğrencilerin akademik ve sosyal hayata entegrasyonunda beklentilerinizi karşıladı mı?
Evet, yaşam becerilerini geliştirmek için katılabileceğiniz birçok ilginç kulüp var. Uluslararası öğrenciler için kabul edilmenin kolay olduğu öğrenci değişim programları ve birçok staj fırsatı mevcut. Ancak bazen, daha önce bilmediğimiz projeler ve programlar hakkında bilgi edinmek için diğer insanlarla bağlantı kurmamız da gerekiyor, çünkü bazı üniversite etkinlikleri yalnızca yerli öğrenciler için oluyor.
Tamari, Gürcistan
Kendinizi kısaca tanıtıp Türkiye’ye nereden ve ne zaman geldiğinizden, nerede okuduğunuz veya nerede eğitim aldığınızdan bahseder misiniz?
Adım Tamari, Gürcistanlıyım. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Arapça İslami İlimler Fakültesi son sınıf öğrencisiyim.
Türkiye'de üniversite okumaya nasıl karar verdiniz? Devlet bursları, okul harçları ve başvuru prosedürlerinden oluşan süreç sizin için nasıldı?
Türkiye’de okumak küçüklükten beri hayalimdi. Babam İlahiyat mezunu, o da Kayseri’de okumuştu. Bu yüzden Ramazan aylarında evimizde hep misafirler vardı, babam teravih namazdan sonra onlara vaaz verirdi. Ben de hep babama özenir, onun okuduğu kitapları okumak ister, dinimi öğrenmek ve sonrasında da başkalarına öğretmek isterdim. Lise bitince hayallerimi gerçekleştirme fırsatım oldu ve ailevi imkanlarla Türkiye’ye üniversite okumak için geldim.
Türkiye'de eğitim görmeye gelmeden önce beklentileriniz nelerdi, deneyimleriniz sonucunda beklentilerinizin karşılığını buldunuz mu?
Türkiye’de alacağım eğitimden beklentim, ilerdeki hayatımı şekillendirmemde bir başlangıç olmasıydı. Üniversite ortamı, hocalarım, arkadaşlarım bu beklentilerimi gerçekleştirmeye yardımcı oldular.
Üniversitede okurken öğrenci örgütleriyle, özellikle de diaspora-merkezli öğrenci örgütleriyle ilişki kurma fırsatınız oldu mu? Olduysa, bir öğrenci olarak Türkiye’deki gelişiminiz için size nasıl bir katkıda bulundular?
Yıllar önce Sovyet Rusya’dan uzaklaşıp Türkiye’ye yerleşen Gürcülerle tanışma fırsatım oldu. Onların farklı alanlarda kurdukları dernekler ve vakıf çalışmalarına dahil oldum ve hem burada yaşayan Gürcüler hem de ülkem için faydalı işler yapmayı çalıştık. Bir öğrenci olarak kendimi ifade edebilmeme, birlik çalışmalarının ve kendimi geliştirmemin önemini anlamama yardımcı oldu.
Sumayya, Tanzanya
Kendinizi kısaca tanıtıp Türkiye’ye nereden ve ne zaman geldiğinizden, nerede okuduğunuzdan veya nerede eğitim aldığınızdan bahseder misiniz?
Adım Sumayya ve Tanzanyalıyım. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesinde okuyorum, ikinci sınıftayım. Burslu bir öğrenciyim. Yaklaşık iki buçuk yıldır İstanbul'dayım. Önce sekiz ay boyunca İstanbul Üniversitesi Dil Merkezi TÖMER’de eğitimimi tamamladım ve ardından lisans eğitimime başladım.
Türkiye'de eğitim görmeye gelmeden önce beklentileriniz nelerdi, deneyimleriniz sonucunda beklentilerinizin karşılığını buldunuz mu?
Başından beri hiç kolay olmayacağını biliyordum çünkü İngilizce dışında başka bir dilde öğrenim görme düşüncesi her zaman aklımı kurcalıyordu. Okulda da derslerim Türkçe ve bununla baş etmek bir hayli zor ama yine de hedeflerime ulaşmak için elimden geleni yapıyorum. Şu ana kadar karşılaştığım ve hâlâ devam eden tek zorluk dil; ancak keşfetme deneyimi, yeni şeyler öğrenme, yeni kültürlerle tanışma ve dünyanın farklı yerlerinden insanlarla tanışma gibi diğer şeyler benim için eğlenceli. Hayatın nereye gidersem gideyim rekabet dolu olacağına inandığım için tüm bunlar gerçeklikle örtüşüyor ve onu anlamlı kılan da bu. Bu yüzden daha fazlasını öğrenmeye çalışmak için gayret ediyorum.
Üniversitede okurken öğrenci örgütleriyle, özellikle de diaspora-merkezli öğrenci örgütleriyle ilişki kurma fırsatınız oldu mu? Olduysa, bir öğrenci olarak Türkiye’deki gelişiminiz için size nasıl bir katkıda bulundular?
Aslında öğrenci kuruluşlarıyla hiç etkileşim kurma fırsatım olmadı. Bu konuda hâlâ yeniyim ama bir diaspora kuruluşu olan Türkiye'deki Tanzanya Topluluğu'nun (TCT) bir üyesiyim. Topluluğa katılalı çok uzun zaman olmadı ama yabancı bir ülkede yabancı ve öğrenci olarak nasıl hayatta kalınacağına dair pek çok şey öğrendim ve bu beni zorluklarla başa çıkabilecek kadar güçlü kıldı. Bunun dışında, Assalam olarak bilinen ve kendi memleketim Zanzibar'da da bir şubesi olan bir Türk kuruluşuna katıldım. Assalam'a ülkemdeki ve Türkiye'deki insanlara nasıl yardım edebileceğimi öğrenmek ve bu ortamı deneyimlemek amacıyla katıldım. Katıldığımdan bu yana geçen bir yıl içinde de Assalam hayatımda büyük bir etki yarattı. Sadece deneyimsel öğrenme konusunda değil; yönetim, gönüllülük ve daha birçok şey hakkında deneyim ve bilgi kazandım. Tüm bunlar akademik olarak da bana yardımcı oluyor.
Türkiye'ye gelmek ise benim için yanlış bir karar olamazdı. Her ne kadar geri dönmek istememe neden olan şeyler olsa da evden uzakta birçok şey öğrenerek kendimi değiştirmem gerekiyor.
İnga, Gürcistan
Kendinizi kısaca tanıtıp Türkiye’ye nereden ve ne zaman geldiğinizden, nerede okuduğunuz veya nerede eğitim aldığınızdan bahseder misiniz?
Ben İnga, Gürcüyüm. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Arapça İslami İlimleri Fakültesi son sınıf öğrencisiyim.
Türkiye'de üniversite okumaya nasıl karar verdiniz? Devlet bursları, okul harçları ve başvuru prosedürlerinden oluşan süreç sizin için nasıldı?
Gürcistan Hristiyan bir ülke olduğu için İslam’ı bilen ve İslami yaşayan çok az kişi vardır. İslam okullarımızda bize yanlış anlatıldığı için her zaman gerçek İslam’ı ögrenmek sonra da gençlerimize öğretmek istiyordum. Bu yüzden Türkiye’de önce iki senelik Kur’an kursu eğitimi aldım sonra da eğitimime üniversitede devam etme kararı aldım. Bu kararımı ailem de destekledi ve kendi imkanlarımla okumak için Türkiye’ye geldim.
Türkiye'ye gelmeden önce buradaki eğitimden beklentileriniz nelerdi ve bu beklentilerinizin ne kadarı gerçekleşti?
Yakın çevremde Türkiye’de okuyan çok az kişi olduğundan dolayı buradaki eğitim hakkında fazla bilgim yoktu, ama bazı beklentilerim tabii ki vardı. Özelikle de okuyacağım bölümden beklentilerim çok yüksekti. İslami ilimleri en iyi seviyede öğrenmek ve Arapçamı geliştirmek istiyordum. Okuduğum süreçte sadece okulda aldığım eğitimin yeterli olmadığını fark ettim ama İstanbul’da bu eksikliği tamamlayabileceğim çok fazla fırsatım oldu. Bu süreç benim için zor olsa da eğitime dair beklentilerim gerçekleşti diyebilirim.
Üniversitede okurken öğrenci örgütleriyle, özellikle de diaspora-merkezli öğrenci örgütleriyle ilişki kurma fırsatınız oldu mu? Olduysa, bir öğrenci olarak Türkiye’deki gelişiminiz için size nasıl bir katkıda bulundular?
Eğitimimle birlikte Türkiye’de bulunduğum süreçte burada farklı eğitim ve kültürel faaliyetler gerçekleştiren diaspora örgütleriyle karşılaşma fırsatım oldu. Onlarla memleketimde gerçekleştirebileceğimiz projeler planladık ve onların gözünden ülkemi değerlendirme şansı yakaladım. Sadece Gürcistan’a yönelik değil, Kafkas bölgesindeki İslami çalışmalara yönelik ihtiyaçları ve dinî konudaki eksikleri gördüm. Hangi konuda daha çok çalışmam gerektiğine ve bölümümle birlikte orada vereceğim eğitimlere dair projeler yapmayı çalıştım, umuyorum ki kendimi geliştirebilmişimdir.
Abdullah, Doğu Türkistan
Kısaca kendinizi tanıtıp nereden geldiğinizi, Türkiye'ye ne zaman geldiğinizi, halen öğrenciyseniz, nerede eğitim gördüğünüzü, nerede okuduğunuzu anlatabilir misiniz?
Adım Abdullah, Doğu Türkistan'ın Turfan şehrinde doğup büyüdüm. Ailemin desteğiyle erken yaşlarda hafızlık eğitimimi tamamladıktan sonra, Turfan'da öğrenim gördüm. Bu süreçte, resmî eğitimime devam ederken gizlice İslami ilimler alanında eğitim aldım ve bu alanda kendimi geliştirmeye yoğun bir şekilde odaklandım. İslami ilimler alanında daha ileri bir konuma ulaşmayı, İslam'ın Uygurlar arasında doğru bir şekilde anlatılmasını sağlamayı isteyerek yükseköğrenim amacıyla 2016 yılında Mısır'a bir ilim seyahati gerçekleştirdim. Ancak 2017 yılında Mısır hükümetinin, Çin rejimi ile yaptığı anlaşma sonucunda Mısır'da bulunan Doğu Türkistanlı öğrencileri tutuklayıp Çin'e gönderme politikasını başlatmasıyla birlikte, Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldım. 2017’de İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinde başladığım lisans eğitimimi, 2021’de tamamladım. Aynı yıl Marmara Üniversitesinde Temel İslam Bilimleri alanında yüksek lisans eğitimine başladım. Şu an itibariyle tez aşamasındayım ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olarak görev yapmaktayım.
Türkiye'de kararınızı etkileyen herhangi bir kültürel veya yaşam tarzı faktörü var mıydı ve bu faktörler buradaki öğrenciliğiniz boyunca eğitiminizi ve yaşamınızı nasıl etkiledi?
Uygur Türkleri ile Anadolu Oğuz Türklerinin aynı soydan geldiği gerçeği, dil, örf ve kültür benzerliğini doğal bir şekilde beraberinde getirmiştir. İstanbul Atatürk Havalimanı'na ilk ayak bastığımda, görevlilerin benimle aynı dili konuştuğunu fark etmek ve bu sıcak karşılama ile karşılaşmak tarif edilemeyecek bir sevinç yaşamama neden oldu. Türkiye'de geçirdiğim süre boyunca dil, din ve kültür bakımından benzerlik hissini sürekli olarak taşıdım. Bu topraklarda kendimi yabancı hissetmedim; Türkiye beni benimsedi ve ben de Türkiye'yi benimsedim.
Çin yönetimi, Doğu Türkistan'da İslami ilimler eğitimine izin vermediği için, Uygur Türkleri olarak İslami ilimler eğitimini gizlice alıyorduk. Sıkı yönetim ve baskılar nedeniyle, eğitim metodolojileri oldukça eski ve modern eğitim sistemine entegre edilmemişti. Ancak Türkiye'deki ilahiyat veya İslami ilimler eğitimi, uzun yıllara dayanan bir deneyimine sahipti. Bu fakültelerde, eski ilahiyat sistemini modern eğitim sistemine entegre etme ve geliştirme çabaları görülmüştür. Bu bağlamda, eğitim hayatım ve İslami ilimlere olan bakış açım üzerinde önemli bir etkisi oldu ve aynı zamanda tarih fakültesinde de eğitim aldım. Türkiye'de aldığım eğitim, beni sadece klasik dinî ilimlerle sınırlı kalmamam gerektiği düşüncesine yöneltti. Farklı yabancı dilleri öğrenmek ve İslami ilimler alanına destek sağlayabilecek diğer disiplinlerde derin bilgi sahibi olmak gerektiği kanaatine vardım ve bu doğrultuda kendimi geliştirmeye odaklandım.
Uluslararası bir öğrenci olarak sizin bakış açınızdan Türkiye'deki yükseköğretim sisteminin güçlü ve zayıf yönleri nelerdir?
2017 yılından bu yana Türkiye'de yüksek öğrenim gören uluslararası bir öğrenci olarak, Türkiye'nin yüksek öğretim sisteminin güçlü ve zayıf yönlerini kısmen deneyimlediğimi düşünmekteyim. Türkiye'nin birçok alanda yetişmiş bilim insanına ve donanımlı bir akademik kadroya sahip olması, eğitim sisteminin en kritik unsuru olan nitelikli insan kaynağının bulunduğu konusunda güçlü bir izlenim oluşturuyor. Türkiye'deki yüksek öğretim sisteminin güçlü bir yanı, eğitim dilinin çoğunlukla Türkçe olması. Tıptan mühendisliğe, İslami ilimlerden uluslararası ilişkilere kadar pek çok alanda eğitim Türkçe olarak veriliyor ve yeterli miktarda Türkçe kaynak bulunuyor. Ayrıca Türkiye, yükseköğretimdeki öğrencilere hem KYK bursları hem de sivil toplum kuruluşları aracılığıyla destek sağlıyor. Bu durum, Türk öğrencilerin farklı kültürlerle kaynaşmasını sağlayarak Türkiye'nin uluslararası alanda etkinliğine olumlu katkıda bulunuyor. Türkiye'deki yükseköğretimde bir diğer güçlü taraf, birçok alanda staj imkânı sunması. Tıptan İslami ilimlere, kütüphanecilikten mühendisliğe kadar geniş bir yelpazede öğrencilere staj yapma fırsatı tanınıyor.
Ancak Türk yükseköğretim sisteminin güçlü yönlerinin yanı sıra zayıf yönleri de bulunuyor. Genel olarak, yabancı dil öğretiminde özellikle ortaokul ve liselerde istenilen düzeyde başarı sağlanamamasının yükseköğretime olumsuz yansımaları gözlemleniyor. Dil öğretimi genellikle dil bilgisi ve okuma-anlama odaklı ilerlediğinden konuşma ve yazma becerilerinde ise ciddi eksiklikler bulunuyor. Ayrıca, sınavların belli kriterlere bağlı kalması, ilgisiz sınavların zorunlu olması veya bazı sınavların ezber bilgiye dayanması, Türk yükseköğretiminin zayıf yönlerinden bazıları. Son olarak, Türkiye'deki yükseköğrenimini tamamlayıp ülkesine dönen uluslararası öğrencilerin, Türkiye'ye girişte vize sorunları yaşadıklarını belirtmek isterim. Uzun yıllar Türkiye'de eğitim almış bir öğrencinin Türkiye'ye girişinin, diğer yabancılarla aynı şekilde değerlendirilmemesi gerektiğine inanıyorum.