Al-Shabaka Kurucusu Samer Abdelnour’la Söyleşi
Batı'da akademik özgürlük kavramını nasıl tanımlarsınız ve bu kavram Batılı olmayan toplumlar için neden önemlidir?
Akademik özgürlük kavramı, ilke olarak, bir akademisyenin içinde çalıştığı ve yaşadığı kurumların ve devletlerin siyasi pozisyonlarından ve stratejilerinden bağımsız olarak araştırma yapabilmesini garanti altına almayı amaçlamaktadır. Ne var ki, Filistin ve Filistinlilerin hakları gibi konularda konuşmanın açıkça faşistçe baskı altına alındığı bu dönemde, Batı'daki üniversitelerin belirli konuları "tartışmalı" olarak nitelendirerek akademik özgürlükten uzaklaştığını görüyoruz. Devletlerin akademik özgürlüğü yoğun bir şekilde bastırdığı yerlerde, üniversiteler bazen çifte çıkmaza girmektedir: bir yandan siyasi ve düzenleyici otoritelere uyarken diğer yandan akademik özgürlük ve entelektüel çoğulculuk görünümünü korumaya çalışmak. Batılı olmayan toplumlar akademik özgürlüğü benimsemeli mi? Kesinlikle, özellikle de ilerici ve azınlık seslerin sosyal adaleti, kültürel çoğulculuğu ve siyasi hesap verebilirliği geliştirecek şekilde yazma, öğretme ve kamusal tartışmalara katılımlarını sağlamak olarak yorumlandığında.
Birçok Filistinli akademisyen dünya çapında akademik çalışmalar yürütüyor. Filistinli akademisyenlerin akademik çalışmalarını yürütürken ne tür zorluklarla karşılaştıklarını düşünüyorsunuz?
Gazze'deki soykırım ve işgal altındaki Filistin'de artan şiddet Filistinli akademisyenler üzerinde büyük bir baskı yaratmıştır. Gazze'de eğitim sistemi yerle bir edilmiştir. Tüm üniversite ve yüksekokullar kasıtlı olarak hedef alınmış, binalar yıkılmış ya da hasar görmüş, yüzlerce öğretim üyesi ve personel, binlerce öğrenci öldürülmüş, yaralanmış ya da sakat kalmıştır. Filistin'in başka yerlerinde, üniversiteye gidip gelmek çok tehlikeli olduğu için öğretim üyeleri dersleri internet üzerinden veriyor. Batı Şeria'daki üniversiteler basıldı, öğrenciler tutuklandı ve öldürüldü. Kudüs'ten de yüzlerce Filistinli öğrenci İsrail tarafından hapsedildi. Batı'da benim gibi Filistinli akademisyenler, öğrenciler ve davamızla dayanışma içinde olanlar, Filistin konusunda ifade özgürlüğünü engellemek için İsrail eleştirisini stratejik olarak Yahudi karşıtı ırkçılıkla birleştiren Uluslararası Holokost Anma İttifakı'nın antisemitizm "çalışma tanımı" (working definition) gibi politika araçlarıyla antisemitizm suçlamasına, taciz edilme veya susturulma tehdidine maruz kalıyorlar.
7 Ekim İsrail-Filistin “savaşından” bu yana Batılı ülkeler akademik özgürlüğü nasıl kısıtladı? Bunu örneklerle açıklayabilir misiniz?
Bu İsrail ve Filistin arasında bir savaş değildir. Bu bir soykırımdır. 7 Ekim'den bu yana Batı'da, özellikle de emperyalizm ve yerleşimci-sömürgeci beyaz üstünlüğü geçmişi olan ABD, İngiltere, Avrupa (özellikle Almanya, Fransa ve İtalya), Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde Filistin yanlısı söylemlere yönelik baskının arttığını görüyoruz. Baskılar yoğunlaşmış olsa da yeni değildir. Akademisyenlerin ve aktivistlerin 7 Ekim'den bu yana maruz kaldığı türden epistemik şiddet daha önce de vardı ve protestoların ve etkinliklerin kapatılmasını, kampüslerde ve protestolarda polis varlığını ve şiddetini, üniversite yöneticilerinin eylemler nedeniyle öğrenci aktivistleri tehdit etmesini, sosyal medyanın izlenmesini ve denetlenmesini ve yanlış antisemitizm iddialarının bir sonucu olarak öğretim üyelerinin kınanmasını ve susturulmasını içeriyordu. Ayrıca, özellikle güvencesiz konumdaki kişiler için baskı korkusuyla otosansürü de içermektedir.
Filistinli bir akademisyen olarak, 7 Ekim'den bu yana siz ve meslektaşlarınız akademik kısıtlamalardan nasıl etkilendiniz?
Daha temkinli olmaya başladık. Kendi kurumumda, dersleri iptal eden ve müfredatı değiştiren akademisyenler tanıyorum. Öğrenciler, özellikle de yüksek lisans öğrencileri, idari düşmanlıktan kaçınmak için konularını değiştiriyorlar. Birleşik Krallık ve Batı'da akademik özgürlüğe yönelik saldırılar hızla artmıştır European Legal Support Centre (Avrupa, Birleşik Krallık) ve Palestine Legal (ABD) gibi grupların yanı sıra British Society for Middle Eastern Studies (BRISMES, Birleşik Krallık) gibi akademik dernekler tarafından iyi bir şekilde belgelenmiştir ve bunların hepsi konuyla ilgili ayrıntılı raporlar yayınlamıştır. Okuyucularınıza bu raporlara bakmalarını tavsiye ederim.
Filistin meselesinde akademik özgürlüğün sağlanması ve korunmasında uluslararası iş birliğinin önemi nedir? Bu bağlamda Al-Shabaka'nın öncü rolü ne olabilir?
Küresel dayanışma ayrılmaz bir bütündür. Akademisyenlerin ve öğrencilerin toplumsal adaletsizliklere ve Gazze ve daha geniş anlamda Filistin örneğinde olduğu gibi soykırım, işgal ve Apartheid'a karşı çıkmak üzere hakikati dile getirebilmeleri için akademik özgürlüğün her yerde korunması elzemdir. Akademik özgürlük, akademisyenlerin ve öğrencilerin Filistinlilerin ateşkes, İsrail’le silah ticaretinin küresel ölçekte yasaklanması ve İsrail'in ekonomik, akademik ve kültürel olarak boykot edilmesi çağrılarıyla dayanışma içinde olmalarını sağlamak için elzemdir. Daha da önemlisi, akademik özgürlük, adalet ve geri dönüş hedeflerimizi ilerletebilmek için Filistinlilerin ve destekçilerinin işgalden ve her türlü baskıdan kurtuluşuu ifade edebilecekleri ve bunun için çalışabilecekleri üniversite alanlarının sağlanmasının ayrılmaz bir parçasıdır. Sendikalar ve işçi örgütlenmeleri, Filistinlilerin seslerini, siyasi isteklerini ve hayallerini platformlaştıran örgütler ve projeler gibi bunun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu bağlamda, kurucularından biri olduğum Filistinli düşünce kuruluşu Al-Shabaka pek çok kuruluştan biridir. Visualizing Palestine, Makan ve Decolonize Palestine akla gelen diğer birkaç kuruluş.
Akademik özgürlük, akademisyenlerin ve öğrencilerin Filistinlilerin ateşkes, İsrail’le silah ticaretinin küresel ölçekte yasaklanması ve İsrail'in ekonomik, akademik ve kültürel olarak boykot edilmesi çağrılarıyla dayanışma içinde olmalarını sağlamak için elzemdir.