Filistinli Kadınları Anlamak: Yıldız Ramazanoğlu
Tanımadığınız bir kadınla sohbet ediyorsunuz. Sohbette kadının uzun süredir bir savaşta olduğunu ve savaştan dolayı göç ettiğini anladınız. Herhangi bir ulus, din, millet ya da belirleyici sıfat vermeyen kadının hangi cümlesi size “Filistinli” olduğunu anlatırdı?
Oldu bile. İsam’da yemek yerken aynı masada oturan iki kadından biri diğerine “Ölülerimizi gömdüğümüz toplu mezara buldozerle saldırıp şehitlerin bedenini etrafa saçtılar” diyordu. Hemen anlıyorsunuz Filistinli o. Kötülükte daha ne kadar aşağılara inilebilir diye bir deney yapılan ülkeden. Esfeli safilin’in ne olduğunu, cehennemin ne kadar gerekli olduğunu anlamakta zorluk çekenler için küresel okul.
Dünyanın birçok yerinde kadınlar birçok acıya maruz kalmaktadır. Son yaşanan olaylar itibarıyla gözümüzün önünde zulme uğrayan Filistinli kadınlar var. Filistin’in dışında yaşayan bir kadın Filistinli kadının sevincini, üzüntüsünü, acısını niçin anlamalı ve ona nasıl sahip çıkmalı?
Bir kadın Filistinli kadını anlamasının imkansız olduğunu idrak etmeli her şeyden önce. “Allah’ım bombalandığımızda çocuklarım tek parça kalabilsin” diye dua ederek yatan bir kadını anlayamayız. “Annem, babam, bütün kardeşlerim öldü. Hepsi cennete gittiler.” diye sevinen bir kız çocuğun sevincinin yüz bileşenli mahiyetini de anlayamayız. “İyi o zaman” mı diyeceğiz? Biz sadece zalime ve zulme odaklanabiliriz ve ortak insani bir kuşatmayla bu kötülüğü bertaraf etmenin bütün yollarını imkanlarını masaya yatırıp çalışmaya başlayabiliriz.
Bir ev hanımı, öğrenci, çalışan ya da çalışmayan herhangi bir kadın size “Ben Filistinli bir kadın için bir şeyler yapabilme gücüne sahip değilim. Onlar için ne yapabilirim?” dediğinde siz ona ne tavsiye edersiniz?
Biz birbirimizi sevmiyoruz, kalplerimiz uzaklaştı, bölündük parçalandık. Buradan başlamak lazım. Selamı yayarak başlayabiliriz. Kimseyi suçlamadan, başkalarının duyarsızlığıyla kendimizi, vaktimizi lekelemeden öz varlığımızdan yola çıkabiliriz. Yaşananları gündemden düşürmeyecek bir uyanıklık içinde bildiğimiz bütün dilleri kullanarak dünyaya seslenebiliriz. Sadece oradaki gündelik hayat ayrıntılarına odaklanan bir farkındalık ağı için örgütlenmek lazım. Kendimizi insanlığın ortak kurtuluşuna emek verecek şekilde donatmalıyız. “Benim hayatım ölümüm ve namazım alemlerin Rabbi içindir.” ayetindeki gibi. Varlığımızın merkezinde kul olmanın sorumluluğu olmalı.
Uluslararası kadın örgütlerinin Filistinli kadınlar için mücadele ettiğini düşünüyor musunuz? Ve bu mücadele sizce nasıl olmalıdır?
Amerika ve Avrupa’daki gösterilerde feminist kadın hareketlerinden katılan önemli bileşenler var. Yazarlar, şairler, oyuncular, şarkıcılar kariyerlerini neredeyse yakmayı göze alan cesur insanlar. İnsan kalmak ya da özünü yitirmek ikilemi arasında; seçenekler çok netleşti, buğz bile edemiyorsak, beyin ölümü gerçekleşmiş sürüklenen bir bedene hapsolmak mukadder. Elbette üsttenci beyaz, kolonyalist, Müslüman kadınlara ne yapması gerektiğini söyleyen, işgallerin kurtarıcı ahlaki zeminini kurma iddiasındaki zavallı kadın örgütleri şimdilik seyrediyor. Geçmişte NewYork’ta katıldığım bir toplantıda yine İsrail korkunç katliamlar yaparken “Filistinli erkeklerin ev içi şiddeti” diye başlık açıp konuşanlar vardı. “Önce ailelerin yok edilişini, erkeklerin ve kadınların şimdi orada öldürülmesini” konuşalım deyince susturmaya çalışmışlardı. Herkes her şeyi biliyor ve görüyor fakat insan tercih yapan bir varlık.