
Kafkas Vakfı Kurucular Kurulu Başkanı M. Nüzhet Çetinbaş ile Kafkasya'ya Dair
Kafkas Vakfı, Kafkasya ve diasporadaki Kafkasyalıların sosyo-kültürel kimliklerinin korunması ve geliştirilmesi için faaliyetler yürüten, kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşudur. Bu amaç doğrultusunda; Kafkas tarihine ışık tutan telif ve tercüme eserler, dosyalar ve raporlar ile Kafkasya’daki gelişmelerin yer aldığı ve diasporadaki Kafkasyalıların sosyal ve kültürel çalışmalarını konu alan periyodikler yayımlamaktadır. Değişik periyotlarda seçkin ve ilgili insanlardan oluşan topluluklara Kafkasya’nın sosyo-ekonomik, jeo-politik ve stratejik yapısına dönük aydınlatıcı/bilgilendirici konferans, seminer gibi çalışmalar yürütmektedir. Kafkas Vakfı ayrıca, Kafkasya’nın ve Kafkas halklarının güncel sorunlarının tüm dünya kamuoyuna aktarılması ve onların bilgilendirilmesi amacıyla oluşturduğu ajans birimiyle (Ajans Kafkas) her gün Türkçe, İngilizce, Arapça ve Rusça olarak dört dilde internet üzerinden haber yayıncılığı yapmaktadır.
Kuzey Kafkasya bölgesi İslâm dünyası ve Türkiye için ne ifade eder kısaca bahsedebilir misiniz?
Kuzey Kafkasya, günümüzde Rusya federasyonuna bağlı yedi federal cumhuriyetin yer aldığı bir bölgedir. Bu bölge aynı zamanda Müslüman nüfusun yoğun olarak bulunduğu bir yer olması hasebiyle İslam dünyasının da doğal bir parçasıdır.
Kuzey Kafkasya Müslümanları 1917 yılında Çarlığın yıkılışı ile sonuçlanan Ekim ihtilali ile Sovyetler Birliği adıyla kurulan yeni Rus yönetiminin hegemonyası altına girdi ve yetmiş yılı aşan bir zaman dilimini ateist bir inanca sahip Sovyet yönetimi altında geçirdi. 1991 yılında Sovyet Rusya yıkıldığında, Kuzey Kafkasya’da İslamiyet neredeyse yok oluşla karşı karşıya kalmıştı. İnsanlar sadece “Müslümanız” demenin dışında hiçbir bilgiye sahip değillerdi.
Kuzey Kafkasya’da, geçmiş dönemde, bilhassa Dağıstan bölgesinde çok güçlü bir Sûfi hareket var olagelmiştir. Bütün dünya çapında tanınan, Müridizm hareketi olarak bilinen ve Kuzey Kafkasya Müslümanlarının bağımsızlık hareketinin öncüsü İmam Şamil bu geleneğin bir temsilcisidir.
Çeçenistan bölgesi de Kadiri tarikatının çok etkin olduğu bir bölgedir. 19.yüzyıl ortalarında bu bölgeye Kadiri tarikatını getiren Kunta Hacı Kişiyev’in etkileri günümüz Çeçenistan’ında da görülmektedir. Son Çeçenistan bağımsızlık savaşının şehit lideri Cahar Dudayev Kadiri tarikatı mensubuydu.
Sovyet Rusya rejimi yıkıldıktan sonra Kuzey Kafkasya bölgesiyle irtibat nasıl başladı, nasıl gelişti?
Komünist sistemin çöküşünden sonra, Türkiye’de yaşayan Çerkesler vakit kaybetmeden yetmiş yılı aşkın bir zamandır görüşemedikleri soydaşlarıyla buluştular. İlk yolculuklar aslında çok güç şartlar altında yapıldı.
Türkiye ile eski Sovyetler Birliği arasında doğru düzgün hudut kapıları ve geçişler mevcut değildi. Genellikle gidişler sarp sınır kapısından Batum’a oluyor, oradan da tren yolu ile Kafkasya’ya ulaşılıyordu. Daha Sonraları Trabzon- Soçi arası feribotlar devreye girdi. En son olarak hava yoluyla Kafkasya’nın birçok farklı bölgesine uçuşlar başladı. Bu buluşmalarda öncelikle hasret giderildi. Daha sonra eski sistemin meydana getirdiği manevi tahribatın giderilmesi için çareler aranmaya başlandı. İlk gözlemler bölgede büyük bir manevi tahribatın yaşandığı yönündeydi.
Kurban ibadetinin bölge halkı için özel bir anlamı olduğunu biliyoruz. Kurban kesme faaliyetlerine bölge halkı niçin ayrıca ehemmiyet gösteriyor, kurban faaliyetleri onlar için neler ifade ediyor? Bölge halkı bu tür faaliyetleri nasıl karşılıyor?
Kafkasya’da yaşanan manevi tahribatın giderilmesi noktasında bölgede vekâlet yoluyla kurban kesme kampanyalarının çok önemli bir katkısı olmuştur. 1992 yılından itibaren bölgeye giden Çerkeslerin bir kısmı, buradaki kardeşlerine daha iyi yardımcı olabilmek amacıyla bir organizasyon oluşturmaya karar verdiler. Öncelikle 1992 yılından itibaren kendi aralarında ve çevreden topladıkları kurban bağışlarını Kafkasya’daki cumhuriyetlerde kesmeye karar verdiler. Başlangıçta otuz kırk adet kurban bağışı ile başlayan çalışma, yararları görüldükten sonra, 1995 yılında Kafkas Vakfı adıyla somut bir sivil toplum kuruluşuna dönüşerek, Kafkasya’daki Müslüman cumhuriyetlerin manevi yapılanmalarının şekillenmesinde katkı sağlamada öncü rol oynadı.
Adıgey Cumhuriyeti, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti, Kabardino-Balkar Cumhuriyeti, Çeçenistan, İnguşetya, Osetya, Dağıstan, Abhazya gibi Federal Cumhuriyetlerin tamamında Kafkas Vakfı temsilcileri, bugün hâlâ devam etmekte olan vekaletle kurban kesme kampanyalarını yürütmektedirler.
Kurban kampanyaları aslında çok yararlı oldu. Köy köy dolaşılarak yürütülen bu çalışmalarda, halk ile yakın temasa geçilerek onların manevi ihtiyaçlarının tespitinde çok önemli verilere ulaşıldı. İlk zamanlarda bir köyde kurban kestiğimizde, aralarında kadınların da bulunduğu yüzlerce kişinin bizleri izlemesi çok ilginçti. Tekbir getirerek kurban kesmemiz sırasında, bazı kadınların yüksek sesle ağlayarak tekbire iştirak etmek istemeleri bizleri de duygulandırıyordu.
Bir iki bayram sonrası, bizi izleyen insanların daha sonraki bayramlarda kendileri için de kurban kesme ibadetine başlamaları, yapılan işin ne kadar önemli olduğunu göstermişti.
Kurban kampanyaları gerçekten de çok bereketli bir ortamın oluşmasına vesile olmuştur. Bu sayede bölgeye giden ekiplerimiz Kafkasya’nın her bölgesinde en ücra köylere bile ulaşarak halkla yakın temas kurma imkanı bulmuşlardır.
Kafkas Vakfı otuz yıldır Kafkasya’da vekâlet yoluyla kurban kampanyasını yürütmeye devam etmektedir.
Türkiyeli STK’ların Kafkasya bölgeyle irtibatı ne durumdadır? Bu soru özelinde Kafkas Vakfı’nın bölgedeki faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz? Bölgede hangi faaliyetler üzerine yoğunlaşılıyor?
Kurban kesme faaliyetleri ile başlayan, Kafkasya ile diyalog kurma çalışmaları sayesinde kurulan köprü ile, diğer dinî faaliyetler de rahatlıkla gerçekleştirildi. Toplu sünnet kampanyaları yapıldı. Rusça basılmış ilmihal kitapları, Diyanet Vakfı ile iş birliği yapılarak temin edilen on binlerce Kur’an-ı Kerim’in bölgeye ulaştırılarak dağıtılması sunucunda önemli başarılar elde edildi.
Bölge insanının güvenini kazanmanın ardından, Türkiye’deki diyanete bağlı Kur’an kurslarına yatılı kız ve erkek öğrenciler getirilerek bunların eğitimi sağlandı. Kafkasya’nın en önemli ihtiyaçlarının başında, bölge insanına camide namaz kıldıracak ve cenazelerin kaldırılmasında görev alacak imamlar gerekliydi.
Bu hizmetin Türkiye’den giden elemanlar tarafından karşılanması mümkün değildi. Yüzlerce insan gerekiyordu. Rusya’ya dışarıdan gönderilen bir imamın iaşe ve ibate hizmetlerinin karşılanması oldukça masraflı oluyordu. Bunun yerine, yine farklı cumhuriyetlerden getirilen orta yaşlı gönüllü insanlar, diyanete ait Manisa başta olmak üzere farklı eğitim merkezlerinde namaz kıldırma ve cenaze kaldırma konusunda eğitim alarak ülkelerine geri döndüler.
Bilhassa Adıgey Cumhuriyetinde Kafkas Vakfının çalışmaları çok etkili olmuştur. Adıgey Dinî İdaresi ile Kafkas Vakfı arasında imzalanan protokol gereği bölgeye gidecek olan din görevlilerinin Kafkas Vakfından referans almaları gereği şartının getirilmesi çok önemli sonuçlar doğurmuştur. Bu sayede, dinî ehliyete haiz olmayan kimselerin bölgeye giderek yalan yanlış bilgilerle İslam’ı anlatmalarının önüne geçilmiştir.
Yine ilk zamanlarda Kabardino-Balkar Cumhuriyetine gidip burada medrese açan Suudi Arabistan merkezli bir kurumun bölge insanıyla çatışması sonrası eğitimi yarıda bırakıp gitmesiyle oluşan boşluğu Kafkas Vakfı doldurmuştur. Kafkas Vakfı ortada kalan Kabardino-Balkar İslam Enstitüsünü bir yıl boyunca finanse ederek ayakta kalmasını sağlamıştır.
Kafkas Vakfı, Karadeniz’den- Hazara, bölgede hizmet vermek isteyen bütün gönüllü kuruluşlara rehberlik hizmeti de vermiştir. İHH, Millî Görüş, Diyanet Vakfı başta olmak üzere Avrupa merkezli ya da dünyanın farklı yerlerinden gelen İslami kuruluşlara da bölge insanlarına ulaşma noktasında yardımcı olmuştur.
- Kafkasya bölgesi ve Müslüman coğrafyalar arasındaki irtibatı sürdürmek, ilişkileri geliştirmek için sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen vazifeler nelerdir? Bu bağlamda nasıl bir yol izlenmeli ve neler yapılmalıdır?
Kuzey Kafkasya halkları yaşadıkları bölgenin otokton halkıdır. Yani tarihin bilebildiği en eski dönemden beri bu topraklarda yaşamışlardır. Üç yüz yılı aşkın süre Ruslara karşı verdikleri bağımsızlık mücadelesinde yenilerek ülkelerinden sürülmüşlerdir. Bilhassa Adıge (Çerkes) toplumunun nüfusunun yüzde doksanı ülke dışında diasporada yaşamaktadır. Kafkasya’da yaşayan Çerkesler ile diaspora Çerkesleri arasında son dönemlerde yakın ilişkiler geliştirilmiştir.
Kafkasya’da yapılacak İslami çalışmalarda oldukça hassas davranılması gerekmektedir. Bu bölgeye girerken mutlaka bölgeyi iyi bilen partnerler aranmalıdır. Çeçen bağımsızlık savaşı sırasında yardım amacıyla bölgeye giren başta Araplar olmak üzere çeşitli İslami kurumların çeşitli adlar altında yaftalanarak dışlandıklarına şahit olduk.
Rusya’nın bölgede hala çok etkili olması sebebiyle, Kafkasya’da faaliyet yürütecek İslami STK’ların mutlaka Kafkas kökenli partnerler ile çalışmalarında yarar vardır.
Son olarak şunları söyleyebiliriz: Rusya’da din ve diyanet işleri dernek tarzında sivil toplumlar tarafından yürütülmektedir. Proje bazında, bölgede bulunan müftülüklerin bünyesinde, Kur’an kursları, araştırma enstitüleri, imkânlar ölçüsünde imam hatip okulları kurulmalıdır.
Kafkasya’nın köylerinin tamamına yakınında cami ya da mescitler inşa edilmiştir. Şehir merkezleri ya da kasabalarda yeterli cami mevcut değildir. Cemaat sayısına bakmadan buralarda da Müslümanların bir araya gelebileceği merkezlerin oluşturulması gerekmektedir.