ASEAN’ın Rohingya Krizindeki Rolü
Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte dünyada meydana gelen etnik çatışmalar daha görünür hâle gelmiştir. Çatışmaların birçok çıkış noktası olmakla beraber en dikkat çekeni ise farklı etnisitelere ve dinlere sahip topluluklar arasında gerçekleşen çatışmalardır. Özellikle ulus-devlet oluşumuyla birlikte devletlerde tek bir ulus veya tek bir ırk anlayışı ağır basmış ve böylece azınlıkta bulunan gruplara yönelik kimi zaman ayrımcılıklar kimi zaman ise şiddet olayları meydana gelmiştir. 135 etnik gruba sahip olan ve neredeyse bir milyon nüfuslu Rohingyaları bu etnik gruplar arasında saymayan Myanmar ise birçok etnik çatışmalara sahiptir. 2017 yılının Ağustos Rohingyalara yönelik gerçekleştirilen tecavüz, cinayet ve kundaklama da dahil olmak üzere tekrarlanan şiddet olayları bütün dünyanın dikkatini tekrardan bölgeye çekmiştir. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası ve bölgesel örgütler yaşanan olaylara yönelik Myanmar hükûmetine şiddeti durdurması için baskı yapmıştır. Zaman içerisinde uluslararası bir krize dönüşen Rohingya krizi aynı zamanda bölgesel bir örgüt olan ASEAN tarafından da diplomatik yolla çözülmeye çalışılmıştır. ASEAN’ın ise bu krizi çözmede başarısız olmasının temel sebebi kendi kurumsal yapısından kaynaklamaktadır. ASEAN normları adı altında “iç işlerine müdahale etmeme” ilkesi (non-interference) krizin çözülmemesinde en büyük engeli oluşturmuştur. Bu metninde ASEAN’ın Rohingya krizindeki rolüne ve “iç işlerine müdahale etmeme ilkesi”nin krizin çözülmesinde nasıl bir zorluk oluşturduğu analiz edilecektir.
ASEAN ve Müdahale Etmeme İlkesi
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), 8 Ağustos 1967'de Endonezya, Malezya, Singapur, Tayland ve Filipinler tarafından çok taraflı iş birliği yoluyla Güneydoğu Asya bölgesinde ekonomik büyümeyi, sosyal ilerlemeyi ve kültürel kalkınmayı teşvik etmek amacıyla kurulan bölgesel bir gruptur (Nations, 1978). Brunei Sultanlığı 8 Ocak 1984'te, Vietnam 28 Temmuz 1995'te, Laos ve Myanmar 23 Temmuz 1997'de ve Kamboçya 30 Nisan 1999'da katıldı. Myanmar’ın birliğe katılımı konusunda bazı şüpheler olsa da birçok ASEAN ülkesi, dışlanırsa Myanmar’ın Çin'in yörüngesine düşebileceğinden korkmuştur.. Diğer yandan ASEAN'daki bazı gruplar da Burma'nın zengin kaynaklarından yararlanılması gerektiğini savunmuştur. Böylece hem ASEAN’ın hem de Myanmar’ın faydalandığı karşılıklı faydalı bir ilişki oluşmuştur. Myanmar’daki askeri rejimin uzun yıllar ülkeyi yönetmesi ve birçok insan hakları ihlalleri ile çatışmaların meydana gelmesi, ASEAN’ın “iç işlerine müdahale etmeme” ilkesi sebebiyle Myanmar’ın bu ihlallerini kınamadan öteye gidilememesine sebep olmuştur.
Şekil 1. ASEAN Üyesi Ülkeler
Kaynak: Anadolu Ajansı, 2016
“Müdahale etmemek”, ASEAN'daki temel ilkelerden biri ve üye ülkelerin iş birliğini yürütme tarzıdır. Bu ilke 1976 yılında ASEAN Dostluk ve İş birliği Antlaşması adı altında belirtilmiştir. Bu ilkenin amacı, ilgili ülkelerin iç işlerinin gizliliğini korumanın yanı sıra egemenliğe, iyi iş birliği ilişkilerine saygı göstermektir. Bu ilke, ASEAN üyesi ülkelerinin iç işlerine ilişkin dış müdahale endişesi duymadan iş birliği yapmalarına olanak sağlamaktadır (Muh Hidayat Hasan, 2017). ASEAN normlarının ortaya çıkışı bilinçli bir tasarımın sonucu olmaktan çok, o sırada hâkim olan siyasi ve güvenlik ortamına verilen pragmatik bir tepkidir. Özellikle müdahale etmeme politikası, komünizmin yayılmasına karşı koymaya ve Çinhindi'ndeki çatışmanın komşu devletlere sıçramasını önlemeye hizmet etmiştir.
Her ne kadar modern uluslararası sistemin en önemli prensiplerinden birinin devletlerin birbirlerinin iç işlerine, bir diğer ifadeyle egemenliklerine, müdahale etmemesi olsa da bu çoğu insani krizin çözümsüz kalmasına neden olmuştur. Bunun ASEAN’da yansıması da büyük ölçüde üyelerinin birbirlerinin iç işlerine karışmama ilkesine bağlılığı nedeniyle, Rohingyaların kötü durumu ve üye ülkelerde artan sayıda sığınmacı hakkında çoğunlukla sessiz kalınmasıdır. Aynı zamanda 2021 yılında ordunun darbe yapmasıyla demokratik hükümetin devrilmesi ve ordunun ülke çapında şiddet kullanması konusunda da birçok bölge devleti sessiz kalmış ya da hafifçe endişelerini dile getirmiştir. Endonezya Başkanı Joko Widodo'nun şiddeti kınaması ve acil bir Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) zirvesi düzenlenmesini istemesi önemli bir istisna oluşturmuştur.
ASEAN Krizi Nasıl Ele Aldı?
Rohingyalara yönelik 2017 yılında gerçekleşen sistematik saldırılar soykırım olarak birçok devlet tarafından kabul edilmiştir. Bu saldırılara ait Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan raporlarda dehşet verici zulümlerin ordu tarafından gerçekleştirildiği kanıtlanmıştır. Bu saldırılar sonucunda Ağustos 2017'den bu yana, 700.000'den fazla Rohingyalı, Burma'daki bu zulümlerden komşu Bangladeş'e kaçmıştır. Bangladeş ile birlikte Malezya, Tayland ve Endonezya’ya da zorunlu göç etmişlerdir. Görüldüğü gibi bir iç mesele olmanın ötesinde zamanla bölgesel bir krize dönen Rohingya meselesi ASEAN “iç işlerine müdahale etmeme” ilkesini geçersiz kılmıştır. Bu noktada özellikle ASEAN üyelerinden olan ve Müslüman nüfusu çoğunlukta olan Malezya bu meselenin çözümü üzerine uğraşmak için ASEAN’a öncülük etmiştir. Rohingya krizinde yeterince tepki verilmediği için halk Malezya hükûmetine baskı kurmuştur. Bu sebeple Malezya, Rohingya Müslümanlarının durumunun bölgesel bir endişe olduğunu vurgulamış ve ASEAN'ı insani yardımları koordine etmeye ve onlara karşı işlendiği iddia edilen zulümleri soruşturmaya çağırmıştır (Shivakoti, 2017). Diğer yandan dünyanın en fazla Müslüman nüfusuna sahip olan Endonezya ise ASEAN normlarına en sadık üyedir. Bu sebeple Myanmar’a yönelik politika dikte edilmesindense diplomasi yoluyla sorunun çözüleceği varsayımından hareketle Rohingya krizine yönelik “sessiz diplomasi” (quiet diplomacy) yürütmüştür. Bazen de ASEAN, anlaşmazlığın çözümünde doğrudan ve görünür bir rol üstlenmek yerine, üyelerinin davranışlarını etkilemek için genellikle kapalı kapılar ardında baskı uygulamıştır.
Şekil 2. Göçe Zorlanan Rohingyalılar
Kaynak: UNHCR, 2017
Rohingya krizinin uluslararası bir boyut almasıyla birlikte ASEAN bu konuda etkili bir adım atmaya çalışmıştır. 2020 yılında gerçekleştirilen dışişleri bakanları toplantısında “ASEAN'ın daha görünür olması ve insani yardım sağlayarak, geri dönüş sürecini kolaylaştırarak ve Arakan Eyaletinde sürdürülebilir kalkınmayı teşvik ederek Myanmar'ı desteklemede daha fazla rol oynaması gerektiği” kararı alınmıştır (ASEAN ministers vow to cooperate on Rohingya, South China Sea issues, 2020). Diğer yandan 2021 yılında ordunun darbe yapmasıyla birlikte insan hakları ihlalleri, şiddet olayları ve tutuklamalar meydana gelmiştir. Sadece Rohingyalılar değil, Myanmar'daki insan hakları durumu, başından beri ASEAN için her zaman büyük bir endişe kaynağı olmuştur. Bunun üzerine 24 Nisan 2021'de Jakarta'da yapılan bir zirvede, dokuz ASEAN lideri ve Myanmar askeri rejim başkanı General Min Aung Hlaing beş nokta üzerinde anlaşmıştır: ülkede şiddete derhal son verilmesi, tüm taraflar arasında diyalog, özel bir elçinin atanması, ASEAN tarafından insani yardım ve özel elçinin tüm taraflarla görüşmek üzere Myanmar ziyareti. ASEAN tarafından önemli bir adım olan bu anlaşma daha sonra askeri rejim tarafından uygulanmamıştır. Bu da bölgesel bir örgüt olarak ASEAN’ın sorunları çözmedeki zayıflığının önemli örneklerinden biridir.
Sonuç
Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), liderlik eksikliği ve insan hakları ihlallerinin ölçeğini kavrayama nedeniyle Myanmar'daki Rohingya krizine etkili bir şekilde yanıt verememiştir. (Myanmar’s Rohingya crisis exposes ASEAN weaknesses: Report, 2020) Diğer yandan müdahale etmeme ilkesi, ASEAN'ın Myanmar krizinin kökenine müdahale edemeden normatif bir organizasyon olarak kalmasına yol açmıştır. Bununla birlikte, fikir birliği oluşturma normu ise, ASEAN'ın tartışmayı açmasını ve bu soruna somut bir çözüm bulmasını da engellemiştir. ASEAN’ın özellikle insan hakları ihlallerine ve soykırıma yönelik kınamadan öteye gidememesi ASEAN’ın kendi kurumsal yapısı ile ilişkilidir. Çünkü bu gerçekleşen soykırıma rağmen bir yaptırım ya da üyelikten çıkarma gibi herhangi bir adımda bulunmamıştır. ASEAN Siyasi Güvenlik Topluluğu (APSC), ASEAN İnsan Hakları Bildirgesi ve ASEAN Hükümetler arası İnsan Hakları Komisyonu’nun (AICHR) varlığına rağmen ASEAN'ın müdahale etmeme ilkesi, ASEAN'ı ve üye devletlerini harekete geçmeye, güçlü bir konuma sahip olmaya ve ASEAN'ın önceliği olarak Rohingya insan hakları ihlallerine çözüm üretmeye engel teşkil etmektedir (Tobing, 2018). ASEAN, müdahale etmeme ilkesine katı bir bağlılığın ötesine geçebilir ve kendisini ASEAN'ın kendisini etkileyen üye ülkelerin sorunlarına dâhil edebilirse bölgesel bir kooperatif örgütü olarak bloğun direncinin güçlendirilmesine katkıda bulunabilir.
Kaynakça
Kyodo News. (2020). ASEAN ministers vow to cooperate on Rohingya, South China Sea issues.Erişim tarihi: 17.05.2022, https://english.kyodonews.net/news/2020/01/d1c936282abf-update1-asean-ministers-vow-to-cooperate-on-rohingya-s-china-sea-issues.html
Hasan, M.H. ve Yudarsan, M.A. (2017). The relevance of non-interference principle in asean. Aljazeera. (2020). Myanmar’s Rohingya crisis exposes ASEAN weaknesses: Report. Erişim tarihi: 17.05.2022, https://www.aljazeera.com/news/2020/10/20/myanmars-rohingya-crisis-exposes-asean-weaknesses-report#:~:text=The%20Association%20of%20Southeast%20Asian,regional%20lawmakers%20said%20on%20Tuesday.
Nations, A. (1978). 10 Years ASEAN. Jakarta.
Shivakoti, R. (2017). ASEAN’s role in the Rohingya refugee crisis. Forced Migration Review, 56(s.3).
Tobing, D. H. (2018). The limits and possibilities of the ASEAN way: The case of Rohingya as humanitarian issue in Southeast Asia. KnE Social Sciences, 148-174.
Esra İbrahimağaoğlu
2020 yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden lisans derecesi ile mezun oldu. Şuanda 29 Mayıs Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yapmaktadır. İLKE...