Balkan Dosyası: STK’ların Odaklandığı Temalar
Bir toplumun yapısı incelendiğinde genel olarak politik, ekonomik ve sivil örgütlenme olarak üç farklı alanın varlığından söz edilmektedir. Toplumu şekillendiren, yön veren ve birçok yönden etkileyebilen en önemli alan sivil toplum olarak görülmektedir. Dahası, tam tersi şekilde toplumun da STK’ları etkilediği ve her toplumun kendi iç dinamiklerine göre tartıştığı konuların ve gerçekleştirilen faaliyetlerin çeşitlendiği gözlemlenmektedir. Böylece yerel ve bölgesel STK’ların odaklandığı temalar, içinde bulunduğu toplumun yapısına dair çeşitli bakış açıları sunmaktadır. Bu yazıda Balkan bölgesindeki sivil toplum kuruluşlarının odaklandığı temalar incelenecek ve gruplandırma tekniği kullanılacaktır. Bunlar ışığında Balkanlardaki toplum yapısına dair detaylı ve kapsamlı bir analiz sunmak hedeflenmektedir.
“Sivil Toplum Kuruluşları” merkeze gönüllülüğü koyan, ekonomik çıkar veya siyasi gücü ele geçirmek gibi bir amacı bulunmayan ve düşmanca bir örgütlenmeyi öngörmeyen hükümet/devlet dışı kuruluşlardır (Çayırlı, 2015). Yaşadığımız dünyada teknolojik, ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal alanlardaki yaşanılan hızlı değişimler toplumların mevcut durumlarını ve geçerli olan kurallarını ve dahi kurumlarını etkilemektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde sivil toplum kuruluşlarının öneminin gittikçe artması bir sürpriz olmamaktadır. Balkanlardaki STK’lar da her daim toplumun değişimlerine ayna olmuş ve toplumun yararına faaliyetler sürdürmeye çabalamışlardır. Bölgede Osmanlı döneminden kalma birçok sosyal dayanışma ve yardımlaşma kuruluşu bulunmaktadır. Bu vakıflar Balkan savaşlarında ve sonrasında etkinliklerini devam ettirmiş Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı döneminde de sorunların giderilmesine ve toplumun yararına olacak faaliyetler sürdürmeye devam etmişlerdir. Bir örnek vermek gerekirse, 1930’da dönemin maarif-vakıf kuruluna sunulan bir raporda toplam 684 Müslüman vakfın varlığından bahsedilmektedir. (Çayırlı, 2015) II. Dünya Savaşı sonrasında bu vakıflar faaliyet alanlarını kaybetseler de STK’lar Balkan bölgesi için halen etkisini devam ettiren köklü ve işlevsel kuruluşlardır.
Bu yazıda “Balkanlar” olarak bahsi geçen ülkeler, Müslüman halkın çoğunlukta olduğu Batı Balkan ülkeleri; Arnavutluk, Bosna Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan olacaktır. Balkan tarihine kısaca bakıldığında Balkan bölgesinin politik anlamdaki istikrarsızlık, toplumun kutuplaşması ve ekonomik krizlerin yoğun yaşandığı bir bölge olduğu söylenebilmektedir. 15. yüzyıl sonundan 20. yüzyılın başına kadar Osmanlı hâkimiyetinde olan Balkanlar, imparatorluğun çöküşü ve siyasi merkezin zayıflaması gibi çeşitli nedenlerle Türk nüfusunu kaybetmiştir. Buradaki Türk nüfus 19. yüzyılın sonu itibariyle Anadolu’ya göç etmiştir. Buna rağmen bölgede tamamen yok olmuş bir Türk nüfusundan bahsetmek mümkün değildir. Türkler hâlâ Kosova, Kuzey Makedonya, Bulgaristan gibi birçok ülkede yaşamaya devam etmektedirler. Balkanlarda Türklük Müslümanlıkla eş değer görülmekte ve birbirinden ayrı anılmamaktadır. Dolayısıyla Balkanlar’da dini ve etnik kimlikler iç içe geçmiştir. Burada birçok farklı dinden ve etnik kimlikten insan bir arada yaşamaktadır. Çeşitliliğin bir getirisi olarak milli ve dinî değerleri koruma ve yaşatma çabaları da oldukça göze çarpmaktadır. Buradaki Türk topluluklarının “ana vatan” Türkiye’den uzak olmaları onları bu tür bir muhafazaya daha yatkın kılmaktadır. Özellikle 1945 sonrasında sosyalizmin de etkin olmasıyla Türklerin birçok hakkının kısıtlanması, Türkleri ulusal kimliklerine ve Türk kültür değerlerine daha da çok bağlanmasına sebep olmuştur. (Çayırlı, 2015). Bu sebeple, toplumsal aktivitelerde en büyük role sahip olan STK’lar değerleri muhafaza çabasının bayrak taşıyıcısı konumundadır.
Şekil 2. Balkanlardaki STK Sayıları
Kaynak: GlobalGiving, Balkanlarda Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşların Tam Listesi 2022 (the Complete List of Nonprofits and Charities in Balkans)
STK’ların Gündemi
Bu yazı için yapılan araştırmada Balkanlarda güncel olarak faaliyetine devam eden yaklaşık olarak 40 adet STK incelenmiştir. Yapılan araştırmanın bir basamağı olarak bu STK’ların günümüzden başlayarak 4 yıl önceye kadar yapılmış olan birçok faaliyeti gözden geçirilmiş ve konu başlıkları not edilmiştir. Bu not edilen konu başlıkları gruplanarak Balkanlarda odaklanılan başlıca temalar saptanmıştır. Bu bağlamda Balkanlardaki STK’ların; dinî ve milli değerler, AB Entegrasyonu, yolsuzluk ve hak ve adalet gibi konulara odaklandığını söylemek mümkündür.
Dinî ve milli değerler başlığı; Balkanlarda İslâm değerleri etrafında örgütlenen STK’ların sıklıkla faaliyet gösterdiği bir alandır. Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Hırvatistan başta olmak üzere birçok Balkan ülkesinin İslami değerleri muhafaza konusuna odaklandığı görülmektedir. Bu bağlamda yayınladıkları vaazların dışında; müftü ziyaretleri, gruplarla cami gezintileri ve kitlesel bir etkinlik olarak toplu bayramlaşmalar göze çarpmaktadır. Bunlara ek olarak, gençlere yönelik faaliyetlerin de ön planda olduğu söylenebilmektedir. Hırvatistan’da ve Sırbistan’da kurumların önem verdiği Gençlik Ağı Hareketi, Balkanlarda yaşayan Müslüman gençlerin kimlik inşasını hedef almaktadır. Burada her ay düzenlenen toplantılar ve etkinliklerle kendi değerlerine sahip çıkan genç topluluklar yetiştirmek amaçlanmaktadır.
Bütün bu faaliyetlerin hedefinde giriş kısmında da bahsedildiği üzere kimlik değerlerini muhafaza etme çabası bulunmaktadır. Balkanlarda Yugoslavya’nın karizmatik lideri Josip Broz Tito’nun (1892-1980) ölümünden sonra, milliyetçilik hareketleri ivme kazanmıştır (Canveren, 2020). Bunun etkisiyle 90’lı yıllardan itibaren Balkanlar devamlı olarak siyasi krizlerin vatanı haline gelmiş olup Balkan ülkeleri kanlı bir dağılma süreci yaşamıştır (Canveren, 2020). Daha sonra burada ulus devlet inşa süreçleri başlamıştır. Bu durumun da bir yansıması olarak, bölgede yaşayan her millet kendi değerlerine sahip çıkma dürtüsüyle hareket etmeye başlamıştır. Bu bağlamda ana düşünce bir milletin inşası için en önemli unsurların dil, din, örf ve adetler olduğu yönündedir (Çayırlı, 2015). Eğer bir millet ayakta kalmak istiyorsa dilini iyi konuşmak, dinini, kültürünü, örf ve adetlerini en iyi şekilde bilmek ve yaşatmak durumundadır. Dolayısıyla 1990’larda bu gayretle başlayan Balkan milletleri ve özellikle Türkler, çeşitli faaliyetlerle bu amaç doğrultusunda çalışmakta ve genç nesilleri de bu amaca uygun olarak yetiştirmeyi hedeflemektedir.
Bir diğer ana tema ise AB entegrasyonudur. Bu temaya hemen hemen bütün Balkan ülkelerinin STK’larında istisnasız olarak değinilmektedir. Dahası birçok kurumun bu bağlamda, mevcut web sitelerinde ayrı bir başlık olarak yer verilmekle beraber yeni açmış oldukları AB Entegrasyonu köprü web siteler de bulunmaktadır.[1] Bunun yanı sıra, devamlı olarak toplumu bilgilendirme faaliyetleri yürütüldüğü de göze çarpmaktadır. Topluma yön verme gücünü elinde barındıran STK’lar AB kural ve kaidelerine müthiş bir çaba ile sahip çıkmaktadır. Bu minvalde birçok yayın çıkmakta olup çeşitli paneller ve konferanslarla toplum bilgilendirilmeye çalışılmaktadır.
Balkanlar coğrafi olarak Avrupa’nın bir parçası olsa da kültürel anlamda oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Bu durum, Avrupa için her zaman bir sorun olarak görülmüş ve Balkanların öteki olarak görülmesine sebep olmuştur. Bunun yanı sıra Balkanların kendi tarihi boyunca yaşadığı krizler, Avrupa tarafından hoş karşılanmamış ve dolayısıyla da Balkanlar Avrupa’nın gözünde adeta sorunlu, yaramaz ve sürekli kaos çıkaran bu sebeplerle de asla istenmeyen üvey evlat olarak görülmüştür (Erkmen, 2019). Hatta “Balkanlaşma” siyasi bir terim olarak tarihe geçmiş ve istikrarsızlık, düzensizlik ve çatışmayı ifade ederken kullanılmıştır (Erkmen, 2019). Şubat 2018’in başlarında ise Avrupa Birliği, Balkanlarda yeni bir strateji geliştireceğini duyurmuştur. Bu bağlamda Arnavutluk, Bosna-Hersek, Karadağ, Kosova, Makedonya ve Sırbistan gibi Balkan ülkelerinin AB’ye entegrasyonu için bir çerçeve sunulmuştur (Preljević ve Mustafić, 2019). Bu çerçevede, Balkanlardaki yetkililerden ortamı “katılım için iyi bilinen koşullar” haline getirmesi ve Balkanlardaki ekonomik kalkınma için ortak bir ekonomik alanın kurulmasının teşvik edilmesi istenmektedir (Preljević ve Mustafić, 2019). Strateji, hukukun üstünlüğü, güvenlik ve göç, sosyo-ekonomik kalkınma, ulaşım ve enerji bağlantısı, dijital gündem, uzlaşma ve iyi komşuluk ilişkileri ile ilgili altı girişimi teşvik etmekte ve güçlü ve istikrarlı bir yapıya yatırım yapmak için jeo-stratejik bir plan olarak görülmektedir (Preljević ve Mustafić, 2019). Bütün bu teşvikler Balkan devletlerini çeşitli teşebbüsler geliştirmek durumunda bırakmıştır. Kosova’da geliştirilen Avrupa Reformları Gündemi (Agjenda për Reforma Evropiane-ARE) bu bağlamda bir atılmış bir adımdır. AB koşulları göze alınarak hazırlanan bu platform, istenen gerekliliklerin bölgede uygulanabilirliğini denetlemekte ve güvenilir verilerle desteklemektedir.
Bir diğer önemli teşebbüs ise, yolsuzlukla mücadeledir. Bu madde aynı zamanda en çok dikkate alınan ve odaklanılan STK temalarından da biridir. Balkanlar özelinde uluslararası literatür incelendiğinde yolsuzlukların; organize suçlar ve kötü yönetişim ile bağlantısına, rüşvet ve yolsuzluğa ilişkin kamuoyu ve iş dünyası algıların ve yargıya etkisine dair konular üzerinde durulduğu görülmektedir (Canveren, 2020). Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yayınladığı yolsuzluk algı endeksine (Grafik 2) bakıldığında yolsuzluk giderek artan bir sorun olarak göze çarpmaktadır.
Şekil 3. Batı Balkan Ülkelerinde Yolsuzluk Algı Endeksi (2019)
Kaynak: Uluslararası Şeffaflık Örgütü, Yolsuzluk Algıları Endeksi, 2019
Bölgenin kronik sorunlarından biri olan yolsuzlukla mücadele ulus devlet inşasında etkin rol oynamanın yanı sıra Avrupa Birliğine aday (Arnavutluk, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan) ya da potansiyel aday (Bosna Hersek ve Kosova) olan bölge ülkeleri için tam üyeliğin koşullarından biridir (Canveren, 2020). Batı Balkan ülkelerinin yolsuzlukla mücadelede AB müktesebatına uyum düzeyleri (Tablo 1) karşılaştırıldığında Kosova ve Bosna Hersek’in erken aşamada olduğu saptanırken diğer bölge ülkeleri kısmen hazırlıklı olarak saptanmıştır. Bu nedenle, AB entegrasyonundaki bu önemli basamak birçok STK’nın ve politika yapıcının gündemindedir. Bosna Hersek’te sadece yolsuzluk ile mücadele için kurulan Bölgesel Yolsuzlukla Mücadele Girişimi (Regional Anti-Corruption Initiative) kuruluşu bu bağlamda gerçekleştirdikleri çalıştaylar, sempozyumlar ve yayımladıkları makale ve analizlerle bu adımların öncüsü konumundadır.
Genel bir başlık olarak ele alınırsa adalet teması; Balkanlardaki STK’ların gündeminde yer alan diğer temalardan biridir. Bu tema daha çok azınlık haklarını ve eğitim hakkını esas alan faaliyetleri kapsamaktadır. Balkanlar birçok farklı dini ve milleti içinde barındıran bir coğrafya olması nedeniyle azınlık hakları gündeme gelmesi gereken bir konu olarak öne çıkmaktadır. Toplumda azınlıkta bulunan veya zulme uğrayan gruplar çeşitli STK’lar tarafından temsil edilmekte ve hakları aranmaktadır. Birçok STK’nın bu bağlamda açılan birimi bulunmaktadır. Öte yandan, bütün bunların dışında kurumların içinde bulunduğu ülkenin iç dinamiğine bağlı olarak yürüttüğü faaliyetlerin olduğu söylenebilmektedir. Ülkelerin iç dinamikleri dikkate alındığında STK’lar, her ülkenin kendi gündeminde olan özel temalara yer vermektedir. Örneğin, Kosova’nın Sırbistan ile gerilimi bağlamında gerçekleştirdiği çeşitli teşebbüsler gözlenmekte olup bu konu Kosova’daki STK’ların başlıca meselelerinden biridir.
Sonuç
STK’lar Balkan coğrafyasında Osmanlı yönetiminden bu yana toplumu yönlendiren, harekete geçiren ve yardım faaliyetleri yapan temel unsurlardan biridir. Bu yazının amacı, Balkan coğrafyasında bu denli aktif rol alan STK’ların odaklandığı temaları incelemek ve bunun üzerinden Balkan toplumuna yönelik bir bakış açısı sağlamaktır. Yapılan bu inceleme doğrultusunda Balkanlardaki STK’ların gündeminde olan temalar; Dini ve millî değerler, AB entegrasyonu, yolsuzluk-hak ve adalet olmak üzere 3 ana başlık üzerinde yoğunlaşmaktadır. Dini ve millî değerlerin bu kadar ön planda olmasının, Balkanların geçmişindeki travmaların bir yansıması olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, kimliğine sahip çıkma ve savunma fikri oldukça öne çıkmaktadır. Diğer yandan, AB entegrasyonu temasında, her STK’nın, gerçekleştirdiği çeşitli faaliyetlerle kendi ülkesini AB standartlarına uygun hale getirmek için çabaladığı görülmektedir. Bir diğer çok konuşulan tema olan yolsuzluk, AB yetkililerinin Balkanlarda ön plana koyduğu problemli konulardan biridir. Bu nedenle, her STK’nın bu konuya dönük faaliyetine rastlanmaktadır. Bütün bunların sonucunda, Balkanlardaki toplumun iç ve dış dinamiğine paralel olarak faaliyetler gerçekleştiği gözlenmektedir.
KAYNAKÇA
Bisogno, E., Jandl, M., & Reiterer, F. (2010). Corruption in the Western Balkans: Bribery as experienced by the population. Vienna: United Nations Office on Drugs and Crime (UNODC). Erişim adresi https://www.unodc.org/documents/data-and-analysis/statistics/corruption/Western_balkans_corruption_report_2011_web.pdf.
Canveren, Ö. (2020). Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesinin Sınırları: Batı Balkan Ülkelerinde Yolsuzlukla Mücadele Politikalarının Karşılaştırmalı Analizi. Avrasya Etüdleri, 57(1), 89-119.
Çayırlı, N. (2015). Makedonya Türk Kimliği Bağlamında Makedonya’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşları. Avrasya Etüdleri, 48(2), 143-188.
Erkmen, M. (2019). Avrupa Birliği'nin Batı Balkanlar'da Genişleme Politikası. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(2), 138-147.
Preljević, H., & Mustafić, A. (2019). Strategy for the Western Balkans and EU integration puzzle. 3 Haziran 2022 tarihinde https://bsc.ius.edu.ba/content/strategy-western-balkans-and-eu-integration-puzzle adresinden erişildi.
Beyza Karabulut
2016 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümüne kaydoldu. Buradaki eğitimine ara vererek 2018 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümüne başladı. Halen lisans eğitimine devam etmekte olup, İLKE Vakfı bünyesindeki Toplumsal D...