TR EN
logo
  • SAYILAR
  • ANALİZLER
  • İNFOGRAFİK
  • SÖYLEŞİLER
  • VERİTABANI
  • MÜSLÜMAN DÜNYADAN SESLER
  • HABERLER
  1. ANASAYFA
  2. ANALİZLER
  3. Gazze’de Soykırımın Psikolojik Yansımaları: Süreğen Travma, Sumud ve ‘Uzak Şahitler’

Gazze’de Soykırımın Psikolojik Yansımaları: Süreğen Travma, Sumud ve ‘Uzak Şahitler’

Deniz Işıker Bedir
22
27 Ekim 2025 Pazartesi
Paylaş
Gazze’de iki yıldır süren yıkım, sıradan bir savaş değil, süreğen travmanın ve soykırımın ifadesidir. Sağlık sistemi çökmüş, çocuklar kalıcı psikolojik etkiler yaşamaktadır. Travmanın kuşaklar arası aktarımı sürerken, Filistin halkı “sumud” kavramıyla direnişi, umut ve varoluş bilinciyle birleştirmektedir.

Giriş

İki yıldır, yani 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze’de yaşananlar, sıradan bir savaşın ya da çatışmanın çok ötesinde bir yerde durmaktadır. Hastaneler, okullar, ibadethaneler kamplar ve sığınaklar sistematik biçimde hedef alınmış; sağlık çalışanları, çocuklar ve gazeteciler dahil olmak üzere on binlerce sivil katledilmiştir. İsrail, Birleşmiş Milletler komitelerinin raporları ve birçok uluslararası kurumun çağrısına rağmen "açlığı kolektif bir cezalandırma yöntemi"[1] olarak kullanmaya devam etmiştir.

Bu koşullarda “travma” artık bir olay sonrası durum değil, Filistinliler için bir yaşam biçimi halini almıştır. Gazze halkının yaşadığı durum, psikoloji literatüründe süreğen travma (continuous traumatic stress, CTS) (Eagle ve Kaminer, 2013) olarak adlandırılır.  Bu travmatik durumun tanımında tehdidin hiç bitmediği, her gün yeniden başladığı bir süreçten söz edilebilir. Bu durum bireylerin psikolojik sisteminde "sürekli uyarılmışlık", "güvenlik hissinin kalıcı olarak yitirilmesi" ve "geleceksizlik" duygusuna yol açar. Bu yazı, Gazze’deki süreğen travmanın tükenmişlik haline dönüşümünü ve çocuklardaki etkilerini nesiller arası aktarım boyutuyla değerlendirmekte ve “sumud” kavramı üzerinden toplumsal direnci yorumlamaktadır.

1. Soykırımın Sağlık Sistemine Etkisi: Tükenmişlik ve Çöküş

Soykırımın en önemli sonuçlarından biri de Hanan Balkhy’nin (2025) makalesinde ifade ettiği üzere Gazze’nin sağlık altyapısının fiziksel olarak tahrip edilmesinin ötesinde, sağlık çalışanlarının psikolojik dayanıklılığını hedef alan sistematik bir yıkımın varlığıdır. Burada aslında fiziksel tahribat somut olarak yıkımı göz önüne sererken genelde sağlık çalışanları ve sağlık hizmeti alma isteği olan kişilerin yaşadığı psikolojik tahribat göz ardı edilmektedir. Bunun altında elbette ölümler, yıkımlar ve açlık döngüsünde devam eden yayınlar ve zihinlerde Gazze'nin bunlar üzerinden tanımlanması da yatmaktadır. Yüzlerce sağlık çalışanının öldürülmesi ve yaralanması aslında bir toplumun iyileşme potansiyelinin yok edilmesi anlamına gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü verileri, sağlık sisteminin bütün yapıları ile beraber ruh sağlığı hizmetlerinin tamamen çöktüğünü; psikiyatrist ve psikologların çoğunun öldürüldüğünü ya da yerinden edildiğini göstermektedir.

Kalıcı ateşkes sağlanmadan, (şu an yürürlükte olan ateşkesin defalarca ihlal edildiği görülmektedir) ne rehabilitasyon ne de travma bakımı mümkün görünmektedir. Dolayısıyla psikoloji literatüründe travma ile birlikte anılan "travmatik büyüme" ya da “iyileşme” ancak politik koşulların değişimiyle mümkün görünmektedir. Jabr ve Berger (2023) bu durumu şu sözlerle vurgulamıştır: "Şu anda en acil ihtiyaç ruh sağlığı değil, ateşkestir. Saldırıların sona erdirilmesiyle kıyaslandığında, ruh sağlığı ihtiyaçlarının karşılanması, ne kadar önemli olursa olsun, en yüksek önceliğe sahip olamaz. "Aslında bu vurgu ruh sağlığı koşullarının düzeltilmesi için en önemli etkenlerden birinin yani "güvende hissetmenin" varlığına da işaret etmektedir.

2. Travma: Sürekli Kayıp, Sürekli Korku

Travmatik süreçler bütün yaş gruplarını etkilemekle beraber belki de en çok çocukları hedef almaktadır. Shehreen Latif ve arkadaşlarının (2025) çalışması, dört Gazzeli çocuğun bireysel öyküleri üzerinden toplumsal bir gerçeği yansıtır. Bu çalışmanın da işaret ettiği gibi Gazzeli çocukların hemen hepsi travmanın içinde büyümektedir. Bu çocuklar bombalamada ailelerini kaybetmiş, sakatlanmış, evlerini yitirmiş ve defalarca yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Bulgular; uykusuzluk, öfke nöbetleri, konuşma gerilemesi, depresyon ve sosyal çekilme gibi tipik travma sonrası belirtilerle birlikte, süreğen tetikte olma durumuna işaret etmektedir. Birçok kuruluşun verileri Gazze'deki çocukların neredeyse tamamının psikososyal bir desteğe ihtiyaç duyduğunu göstermektedir. Ancak Samah Jabr birçok ifadesinde ve makalesinde bu desteğin salt klinik müdahalelerle sınırlanamayacağını, çünkü Gazze'de süregelen travmanın kendisinin “siyasal” bir olgu olduğunu vurgular. Yani Gazze’deki bombardıman, kuşatma, belirsizlik ve yas döngüsünün kesintisiz olması travmanın bir “anomaliden” değil, yapısal bir şiddet sisteminden doğmasıyla yakından ilişkilidir. Dolayısıyla bu düşünce perspektifinde Filistinlilerin ruh sağlığı, yalnızca terapiyle değil, adalet ve özgürlük koşulları sağlanarak iyileşebilir.[2] Jabr’a göre nötr kalmak, baskının dilini yeniden üretmektir. Bu nedenle, Filistinli ruh sağlığı uzmanlarının yalnızca klinisyen değil, aynı zamanda soykırımın tanıkları olduğu ve bunun etik ve mesleki bir zorunluluk da olduğu vurgulanmaktadır.[3]

Gazze Toplum Ruh Sağlığı Programı (GCMHP) tarafından 2024 yılında yayımlanan rapor, nüfusun %80’inden fazlasında uyku bozuklukları, sürekli tetikte olma, kabuslar, çocuklarda regresyon belirtileri ve yas sürecini yaşayamama bulgularını saptamıştır (GCMHP, 2024). Aslında İsrail uzun yıllardır psikopolitik bir sömürgeleştirme yoluyla halkın ruhsal dünyasını kontrol altına alma, sessizleştirme ve insandışılaştırma amacı gütmektedir.  İşte tam da bu nedenle Gazze’deki ruh sağlığı krizi hem tıbbi hem etik hem de politik bir mesele olarak değerlendirilmelidir.

3. Nesiller Arası Travma ve Süreğen Soykırım

Gazze halkının yaşadıkları elbette 7 Ekim'de başlamamış, aslında on yıllardır yaşadıkları “her gün yeniden başlayan bir kabusun devamı”dır. Ama özellikle 7 Ekim sonrasında yaşanan sürekli bombardıman, açlık, yerinden edilme ve su kıtlığı, çocuklarda süreğen travmanın sıklıkla görülmesine neden olmuştur. Buradan sadece şiddeti deneyimleyenlerin değil sonraki nesillerin de epigenetik, psikolojik ve toplumsal düzeyde bir travma ile dünyaya gelecekleri öngörüler arasındadır. İzzeldin Abuelaish ve arkadaşlarının (2025) “Restoring Stolen Dreams and Futures” başlıklı makalesi, süreğen travmayı nesiller arası bir aktarım biçiminde ele almaktadır. Makale, Gazze’de yaşayan 18 yaşındaki bir gencin, 2007’den bu yana süren abluka, altı savaş ve Ekim 2023’te başlayan soykırımı deneyimlediğini ifade eder. Ancak Gazze Şeridi’nde yaşayanların çok uzun yıllardır, kolonizasyon ve şiddet nedeniyle sürekli, kesintisiz ve kasıtlı bir travma döngüsü içinde yaşadıkları bilinmektedir. Ruh sağlığı krizi (Aldabbour vd., 2024) olarak adlandırılabilecek bu olgu her yaş ve statüden Filistinliyi içinden çıkılmaz bir döngüye hapsetmektedir.

4. Sumud: Psikolojik Direniş

“Sumud” sözcüğü Arapça’da “sebat, dayanma, kök salma” anlamına gelir. Bu kavram Filistin kimliğinin basın, şiir, roman, müzik ve kamusal olaylar ile Filistin halk kültürünün yaşatılması şeklinde yorumlanmaktadır.[4] Yani direnişin, aktif savaşma hali yerine kültürel olanın devamlılığı veya şiddet içermeyen sivil itaatsizlik gibi yollarla sürdürülmesidir. Bu kavram Filistin toplumunun sömürge şiddeti karşısında geliştirdiği kültürel bir varoluş biçimi olarak tanımlanır (Busse, 2022). Sumud, Batı psikolojisinin “resilience” (direnç) kavramından farklıdır. Çünkü burada amaç uyum sağlamak değil, onurla varlığını sürdürmektir. Gazze halkı, savaş ortasında dahi gündelik yaşamı yeniden üretmeye çalışarak bir dayanıklılık değil bir sumud sergiler. Yakın zamanda bir suikast ile katledilen gazeteci Salih el Caferavi'nin içeriklerinde de sıklıkla yer alan çocuklara oyun alanı yaratmak, komşularla yemeğini paylaşmak, yıkılmış evin duvarına Filistin bayrağı çizmek gibi eylemler, travmaya karşı psikolojik bir direniş ve sumud örneğidir.

5. "Uzak Şahitler" ve İkincil Travma

Gazze’deki soykırım elbette yalnızca orada yaşayanları değil, dışarıdan tanıklık eden herkesi derinden etkilemiştir. Birçok travmatik olayda benzer olduğu gibi iki yıldır özellikle sosyal medya ve haber akışı aracılığıyla sürekli ölüm, yıkım ve çaresizlik görüntülerine maruz kalan bireylerde ikincil travma (secondary trauma) ya da dolaylı travma (vicarious trauma) belirtileri ortaya çıkabilmektedir. Bu kişilerde suçluluk, çaresizlik ve tükenmişlik duyguları yoğunlaşmakta; bu durum da “ahlaki yaralanma"ya neden olabilmektedir (Topçu ve Dinç). Yani Gazze’deki soykırım yalnızca orada yaşayanları değil, dışarıdan bu soykırımın şahitlerini de psikolojik olarak etkilemektedir. Birçok araştırma, doğrudan savaş bölgesinde bulunmayan kişilerde bile sosyal medya maruziyetinin anksiyete, suçluluk ve tükenmişlik duygularını artırdığını göstermektedir.

Sonuç

Gazze örneği, modern psikolojideki birçok genel geçer bilgiyi yıkarak "posttravma” paradigmalarını ve açıklamalarını yetersiz bırakmaktadır. Toplumsal travmanın onarımının sadece ateşkes ile sağlanamayacağı, travmayı doğuran koşullar (abluka, işgal, adaletsizlik vb.) ortadan kalkmadan tam bir iyileşmeden bahsedilemeyeceği aşikardır. Gazze halkının sergilediği sumud, sadece onların ayakta kalması için değil aynı zamanda dünyanın geri kalanı için bir çağrı niteliği taşır. Travma karşısında sessizlik, travmanın sürmesini sağlar; soykırıma ses çıkarmak ise hem maruz kalanlar açısından yalnız olmadıklarının bir göstergesi hem de soykırım tanıkları için iyileştirici bir eylemdir. Gazze halkı direniş biçimleriyle ve varoluşlarını koruma iradesiyle travmayı politik bir bilince dönüştürmekte, “acı”yı kolektif bir dayanışma aracına çevirmektedir.

Bu soykırımın uzak şahitleri için etik sorumluluk ise, bu süreğen travmayı görünür kılmak, susmamak ve destek mekanizmalarını güçlendirmektir. Gazze’de yaşananlar, modern psikoloji literatürünü yeniden düşünmeyi gerektirmektedir. Filistinli ruh sağlığı uzmanları bu bakış açısıyla tedavinin yalnızca klinik odaklı değil, politik farkındalıkla iç içe olması gerektiğini savunurlar. Öte yandan “sumud” kavramı, umut ve direnişi birleştiren eşsiz bir psikososyal çerçeve sunar.

Sonuç olarak, Gazze’deki psikolojik tabloyu yalnızca klinik terimlerle değil, "soykırım, sumud ve süreğen travma" kavramlarının kesişiminde anlamak, hem bilimsel hem insani bir zorunluluktur. Ruh sağlığı politik güç ilişkilerinden bağımsız değildir; travma yalnızca bireysel değil, sömürgeci şiddetin doğrudan bir sonucudur (Jabr & Helbich, 2025).

 

 

Kaynakça

Abuelaish, I., Balouchestani-Asli, N., Tamjidi, S., Yacoub, L., & Brady, J. (2025). Restoring stolen dreams and futures, saving Gaza's children from generational trauma. Eastern Mediterranean Health Journal, 31(4), 216-218.

Aldabbour, B., Abuabada, A., Lahlouh, A., Halimy, M., Elamassie, S., Sammour, A. A. K., ... & Nadarajah, S. (2024). Psychological impacts of the Gaza war on Palestinian young adults: a cross-sectional study of depression, anxiety, stress, and PTSD symptoms. BMC psychology, 12(1), 696.

Balkhy, H. (2025). Strengthening the healthcare workforce in post-conflict Gaza. Eastern Mediterranean Health Journal, 31(4), 208-209.

Busse, J. (2022). Everyday life in the face of conflict: Sumud as a spatial quotidian practice in Palestine. Journal of International Relations and Development, 25(3), 583.

Eagle, G. & Kaminer, D. (2013). Continuous traumatic stress: expanding the lexicon of trauma. Peace Confl. J. Peace Psychol. 19, 85–99.

GCMHP (2024). Nine Months of Israel’s War on Gaza. Gaza Community Mental Health Programme.

https://www.gazamentalhealth.org/gaza-community-mental-health-programme-update/

Jabr, S., & Berger, E. (2023). Palestine meeting Gaza's mental health crisis. Lancet psychiatry. Published Online November 28, 2023

Jabr, S., & Helbich, M. (2025). Torture as a tool of domination: The logic behind the use of torture against Palestinians. A human rights approach. Torture Journal, 35(2-3), 101-111.

Latif, S., Muaileq, E. A. A., Chaabo, H., Rashid, F., Kelly, M., Khatri, N., ... & Fournier, N. M. (2025). Cases of trauma due to war and violence among children in Gaza. Eastern Mediterranean Health Journal, 31(4), 210-215.

Topçu, F., & Dinç, M. (2025). Symptoms of Moral Injury from a Psychological Perspective: A Systematic Review. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 17(4), 760-772.

 

Dipnotlar

 

[1] https://www.ohchr.org/en/press-releases/2024/11/un-special-committee-finds-israels-warfare-methods-gaza-consistent-genocide

[2] Tam da burada İsrail askerleri tarafından Batı Şeria'da barışçıl bir eylemde hedef alınarak öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi'yi anmak isterim. Ayşenur psikolog kimliğiyle ruh sağlığı çalışanlarının dünyadaki adaletsizlik ve katliamlara sessiz kalmaması gerektiğini gösteren bir simge olmuştur.

Ayrıca soykırımın başladığı ilk günden beri yaşananlara sesini yükselten ve özellikle sosyal medyada yaptığı önemli paylaşımlarla Filistinlilere ses olmak amacı taşıyan benim de gönüllüsü olduğum "Filistin İçin Psikologlar" oluşumu da buna örnek olarak gösterilebilir.

[3] https://perspektif.eu/2024/03/19/psikiyatrist-samah-jabr-filistin-meselesinde-caresizligi-reddediyorum/

[4] https://dijitalhafiza.com/kavramlar-sozlugu/sumud

Paylaş

Deniz Işıker Bedir

...

Son İçerikler
Düşünce
Gazze’de Soykırımın Psikolojik Yansımaları: Süreğen Travma, Sumud ve ‘Uzak Şahitler’
27 Ekim 2025
Toplumsal Meseleler
Müslüman Nüfusa Karşı Güvenlikleştirme
20 Ekim 2025
Toplumsal Meseleler
Afrika Boynuzu’nda İslam, Etnik Çatışmalar ve Toplumsal Barış
14 Ekim 2025
Toplumsal Meseleler
Trump ve Netanyahu’nun Hezeyanları: Tahakküm Planlarının Çatışmayı Tetikleyen Boyutları
08 Ekim 2025
Temel Hak ve Özgürlükler
Organizatörlerin Gözünden Sumud
01 Ekim 2025
Çok Okunanlar
Toplumsal Meseleler
Güney Kore Müslüman Topluluğu Üzerine Kısa Bir Analiz
20 Ekim 2022
Ekonomi
İsrail Boykotunun Ön Sonuçları
17 Ocak 2024
Kültür ve Sanat
Yeniden Eskiye Bakmak: Yeni Mardin’de Geleneğin İcadı ve Canlandırmacı Mimarlık
17 Kasım 2023
Kültür ve Sanat
Farha: Sinemanın Nekbe’ye Şahitliği
21 Kasım 2023
Düşünce
Filistin’de Bir Hayat Tarzı Olarak Direniş
16 Eylül 2024
logo

Platform: Müslüman Dünyanın Gündemi, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

  • SAYILAR
  • Analizler
  • İNFOGRAFİK
  • Müslüman Dünyadan Sesler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • İLKE ANASAYFA
  • platform@ilke.org.tr
  • (0216) 310 43 18
  • Aziz Mahmut Hüdayi Mah.Türbe Kapısı Sk. No: 13Üsküdar, İstanbul

Copyright © by NG. Bütün Hakları Saklıdır