TR EN
logo
  • SAYILAR
  • ANALİZLER
  • İNFOGRAFİK
  • SÖYLEŞİLER
  • VERİTABANI
  • MÜSLÜMAN DÜNYADAN SESLER
  • HABERLER
  1. ANASAYFA
  2. ANALİZLER
  3. Gazze'de İnsani Güvenliğin Çöküşü: Sistematik Hedef Alma ve Meşruiyet Krizi

Gazze'de İnsani Güvenliğin Çöküşü: Sistematik Hedef Alma ve Meşruiyet Krizi

Muhammed Oruç
19
06 Ağustos 2025 Çarşamba
Paylaş
Gazze’de 7 Ekim 2023 sonrası artan saldırılar, sağlık hizmetlerinden insani yardıma kadar tüm yaşam altyapısını hedef alarak insani güvenliği çökertti. Sistematik saldırılar, sivillerin yaşam hakkını tehdit ederken uluslararası hukukun işlevsizliğini ve derin bir meşruiyet krizini gözler önüne seriyor.

Giriş

Bu çalışma, 7 Ekim 2023 itibarıyla Gazze’de yoğunlaşan çatışma ortamında, İsrail’in insani yardım çalışanlarını ve altyapısını sistematik biçimde hedef almasını, insani güvenlik kavramı çerçevesinde incelemektedir. Yaşananlar, münferit saldırıların ötesine geçerek, insani yardım ve sağlık sistemini hedef alan kapsamlı bir yıkımın parçasıdır. Nitekim bu süreçte sağlık altyapısı 700'e yakın saldırıyla sistematik olarak hedef alınmış; 1.500'den fazla sağlık çalışanı (Human Rights Watch, 2025) ve 479'dan fazla yardım görevlisi öldürülmüştür (UNOCHA, 2025). İnsani yardım dağıtım noktaları dahi güvenli kabul edilememekte; saldırılar, yalnızca yardım görevlilerini değil, doğrudan sivil halkı da hedef almakta ve krizin insani boyutu derinleştirmektedir. 27 Mayıs’tan 27 Temmuz'a kadar insani yardım adı altında kurulan dağıtım bölgelerinde Filistinlilerin hedef alındığı saldırılar sonucu ölenlerin sayısının 1132'ye, yaralıların sayısının ise 7 bin 521’e ulaştığı belirtilmektedir. Nitekim son verilere göre, hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 59 bini, yaralananların sayısı ise 144 bini aşmıştır. Binlerce kişinin hâlâ enkaz altında olduğu bildirilmektedir (“İsrail'in Gazze”, 2025).

Yaşanan topyekûn yıkım, analitik bir çerçeve olarak geleneksel devlet güvenliği kavramlarının ötesine geçmeyi zorunlu kılmaktadır. Tam bu noktada, Gazze’deki durumu anlamlandırmak için temel bir araç sunan insani güvenlik kavramı, güvenlik paradigmasının odağını devletten bireye kaydıran köklü bir dönüşümü ifade eder (Ovalı, 2006; Newman, 2010). Bu yaklaşım, güvenliğin sadece devletlerin askeri olarak tehditlere karşı kendilerini savunmanın olmadığını, aksine sıradan insanların günlük yaşamlarındaki endişelerini merkeze alması gerektiğini ortaya koyan bir çağrıdır (Paris, 2001). İlk kez 1994 tarihli Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) raporunda ortaya konan insani güvenlik kavramı, başlangıçta 'yoksunluktan azade olma' (freedom from want) ve 'korkudan azade olma' (freedom from fear) şeklinde özetlenmiş; zamanla 'onurlu bir yaşam sürme özgürlüğü' (freedom to live in dignity) boyutunu da içerecek şekilde genişlemiştir (King & Murray, 2002; UNTFHS, t.y.).

BM Genel Kurulunun 66/290 sayılı kararında da belirtildiği üzere insani güvenlik, üye devletlere, halklarının hayatta kalmalarına, geçim kaynaklarına ve onurlarına yönelik yaygın ve kesişen sorunları tanımlama ve ele alma konusunda yardımcı olan bir yaklaşımdır (UNTFHS, 2016). Bu çerçeve, şiddetli çatışmalar, doğal afetler, kalıcı yoksulluk ve salgın hastalıklar gibi krizlerin genellikle iç içe geçtiğini ve katlanarak büyüyebildiğini kabul eder. Bu nedenle insani güvenlik, tüm insanların korunmasını ve güçlendirilmesini hedefleyen; "insan odaklı, kapsamlı, bağlama özgü ve önleme odaklı" bütüncül yanıtlar geliştirilmesini gerektirir (UNTFHS, 2016). Nihai amaç, tüm insanlar için korkudan, yoksunluktan ve onursuzluktan arınmış bir dünyanın gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktır (UNTFHS, t.y.).

Ayrıca BM, insanlığın karşı karşıya olduğu tehditleri yedi temel insani güvensizlik türü altında sınıflandırmaktadır: Ekonomik güvensizlik kalıcı yoksulluk ve işsizlikten; gıda güvensizliği açlık ve kıtlıktan; sağlık güvensizliği yetersiz beslenme ve temel hizmetlere erişim eksikliğinden; çevresel güvensizlik doğal afetler ve kaynak kıtlığından; kişisel güvensizlik fiziksel şiddetten; toplumsal güvensizlik etnik-dini gerilimlerden; siyasi güvensizlik ise baskı ve hukuksuzluktan kaynaklanmaktadır (UNTFHS, 2016). Gazze’deki durum, yalnızca insani güvenliğin üç temel boyutunun değil; aynı zamanda bu yedi güvensizlik türünün tümünün eşzamanlı ve birbirini tetikleyerek yaşandığı istisnai bir örnektir. Bu çalışma ise özellikle sağlık, gıda, kişisel, toplumsal ve siyasi güvensizlik biçimlerine odaklanmakta; insani güvenliğin çöküşünü çok boyutlu bir kriz olarak analiz etmektedir.

Sistemin İmhası: Personelin ve Altyapının Doğrudan Hedef Alınması

İnsani yardım çalışanları, çok boyutlu insani güvenliğin sürdürülebilirliğini sağlayan temel aktörlerdir. Onlara yönelik saldırılar, yalnızca bireysel güvenliği değil; aynı zamanda insani güvenliğin kurumsal araçlarını ve altyapısını da doğrudan hedef almaktadır. Bu saldırıların münferit vakalar olmaktan çok, belirli bir örüntü içinde sürdüğü; önde gelen insan hakları kuruluşlarının raporlarında da vurgulanmaktadır (“Israeli forces attacked”, 2024). İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrailli güçlerin, koordinatları önceden bildirilmiş olmasına rağmen yardım konvoylarına ve binalarına Ekim 2023'ten bu yana saldırdığını raporlamıştır. Bu saldırılar sonucunda onlarca yardım görevlisi ve onların yanında bulunan siviller hayatını kaybetmiştir (“Israeli forces attacked”, 2024).

Bu saldırıların en çarpıcı örneklerinden biri, 15 yardım ve sivil savunma görevlisinin görev başındayken hayatını kaybetmesi ve daha sonra bir toplu mezarda bulunmasıdır (Conkar, 2025). Saldırının kasıtlı doğası, uluslararası hukukun ve insani koruma mekanizmalarının fiilen işlemez hâle geldiğini ortaya koymaktadır. BM Genel Sekreteri António Guterres, Gazze’de hayatını kaybeden BM personeli sayısının kurum tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştığını açıklamış; BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) bünyesindeki kayıpların, her 50 çalışandan birinden fazlasına karşılık geldiğini ifade etmiştir (“Number of aid”, 2025).

Fiziksel yıkım ve can kayıplarına ek olarak, İsrail güçleri, aralarında doktor, hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının da bulunduğu en az 185 Filistinli sağlık personelini hastanelerden ve hasta müdahaleleri sırasında zorla alıkoyarak keyfi şekilde gözaltına almıştır. Gözaltına alınan bu kişilerin önemli bir kısmının nerede ve hangi koşullarda tutulduğu hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Sağlık çalışanlarına yönelik bu uygulamalar, yaklaşık 700 ayrı saldırı ile hedef alınan sağlık altyapısı ile birlikte ele alındığında, Gazze’deki sağlık sistemine yönelik kasıtlı ve kapsamlı bir saldırı stratejisini işaret etmektedir (Human Rights Watch, 2025).

Yardım Arayışının Ölümcül Hale Gelmesi

Gazze’de yalnızca insani yardım çalışanları değil; yardım almak üzere dağıtım merkezlerine giden siviller de İsrail güçlerinin sistematik saldırılarının doğrudan hedefi hâline gelmektedir. Gazze’de insani yardım dağıtım noktaları, yardım bekleyen siviller açısından ölümcül risk alanlarına dönüşmüştür. Belirtilen verilere göre, bu sistematik saldırılar sonucunda yalnızca yardım dağıtım alanlarında yaşamını yitirenlerin sayısı 1132’ye, yaralananların sayısı ise 7 bin 521’e ulaşmıştır (“İsrail'in Gazze”, 2025). Söz konusu çaresizlik, yardım almak için yola çıkan bir sivilin ifadelerinde açıkça yansımaktadır: “Eğer (yardım almaya) gidersek, ölebiliriz ama çocuklarımıza bir şeyler getirme ihtimalimiz de var” (“‘Death or food’”, 2025).

Gazze’deki saldırılar, Filistinli sivillerin fiziksel varlığını hedef alan kasıtlı bir stratejinin parçasıdır. Bu strateji doğrultusunda, İsrail güçlerinin son günlerde aileleri için yiyecek temin etmeye çalışan Filistinlileri ateş açarak öldürdüğü rapor edilmiştir. Bu rapor, İsrail’in “açlığı bir savaş silahı olarak kullanma” yönündeki uygulamaları, sivilleri kasıtlı olarak aç bırakmanın, savaşçıları zayıflatma amacıyla dahi gerçekleştirilmiş olsa, uluslararası hukuk açısından açık bir savaş suçu teşkil ettiğini ortaya koymaktadır (Shakir & Hammouri, 2025). Yardım merkezlerinin dahi güvenli alanlar olmaktan çıkması, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından “dehşet verici” olarak değerlendirilmiş; İsrail’in sivilleri koruma yükümlülüğünü asgari düzeyde dahi yerine getirmediği belirtilmiştir (“UN rights Office”, 2025).

Gazze’de insani yardımın engellenmesi sonucunda ortaya çıkan açlık kaynaklı ölümler, çatışmayı farklı bir boyuta taşımaktadır. Nitekim yalnızca 24 saatlik bir zaman diliminde 2'si çocuk 5 Filistinlinin daha açlıktan hayatını kaybettiği; yetersiz beslenme ve sıvı kaybına bağlı ölümlerde 27 Temmuz itibariyle toplam can kaybının 127'ye ulaştığı bildirilmiştir. (“İsrail'in açlık”, 2025). UNRWA’nın güncel raporuna göre, Gazze’deki derinleşen kıtlık koşulları, özellikle çocukları kalıcı sağlık sorunları riskiyle karşı karşıya bırakmaktadır. Mart ile haziran ayları arasında beş yaş altı çocuklarda akut yetersiz beslenme oranı iki katından fazla artmış; Temmuz ayı içerisinde bu nedenle yaşamını yitiren çocuk sayısı 13’e ulaşmıştır. Her on çocuktan biri klinik düzeyde yetersiz beslenme belirtileri göstermektedir. 22 Temmuz itibarıyla Gazze Sağlık Bakanlığı, yetersiz beslenmeye bağlı ölümlerin 80’inin çocuk olduğunu bildirmiştir. Bu tablo, ablukanın ağırlaştırdığı yaşam koşullarında açlığın siviller için ölümcül bir tehdide dönüştüğünü açıkça ortaya koymaktadır (UNRWA, 2025).

Uluslararası Hukukun ve Mekanizmaların Çöküşü

Gazze’de yaşananlar, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokoller’le güvence altına alınan insani yardım personelinin dokunulmazlığına yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır (Yamaner vd., 2009). BM Güvenlik Konseyinin 2286 sayılı kararı, sağlık ve insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların uluslararası hukuk ihlali sayıldığını; bu eylemlerin kasıtlı gerçekleştirilmesi hâlinde savaş suçu kapsamına girdiğini hükme bağlamaktadır (United Nations, 2016). Ancak Gazze örneğinde, bu normatif çerçevenin sahada büyük ölçüde işlevsiz hâle geldiği görülmektedir. BM Güvenlik Konseyi üyeleri dahi, Gazze'de öldürülen yardım çalışanı sayısının "herhangi bir çatışmada bir yılda öldürülen insani yardım çalışanı sayısının üç katı" olduğuna dikkat çekerek durumu kınamış ve tam şeffaflıkla hesap verilmesini talep etmiştir (“BMGK üyelerinden”, 2024).

BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisinin (UNOCHA) güncel verileri, Gazze’deki insani yardım sisteminin çökme noktasına geldiğini ortaya koymaktadır. Ekim 2023’ten bu yana en az 479 yardım çalışanı yaşamını yitirmiş; bunların 326’sını BM personeli oluşturmuştur. Sadece 2025 yılı içinde ise ölen yardım çalışanı sayısı 107’ye ulaşmıştır. 25 Haziran - 1 Temmuz tarihleri arasında planlanan insani yardım operasyonlarının yaklaşık %27’si İsrail makamlarınca reddedilmiş, %14’ü ise sahada çeşitli engellerle karşılaşmış; yardım misyonlarının yalnızca yarısından azının eksiksiz şekilde gerçekleştirilebildiğini göstermektedir (UNOCHA, 2025).

Bu hukuki ve operasyonel çöküş, “insani yardım” kavramının sahada araçsallaştırıldığı yönündeki eleştirileri daha da güçlendirmektedir. Eski İsrail Başbakanı Ehud Olmert, Refah’ta kurulması planlanan “insani yardım kenti”ni bir “toplama kampı”na benzetmiş; bunun, sivillerin zorla yerinden edilmesini meşrulaştıran bir tür “etnik temizlik” pratiğine dönüşeceği uyarısında bulunmuştur (“Eski İsrail”, 2025). Bu eleştirilere rağmen, Netanyahu’nun bu planı uygulamaya geçirmek üzere orduya doğrudan talimat verdiği ve bu girişimin Filistinlilerin zorla yerinden edilmesinin ilk adımı olarak değerlendirildiği aktarılmıştır (“Netanyahu'dan orduya”, 2025). Tüm bu gelişmeler, yalnızca sahadaki insani yardım faaliyetlerinin değil, uluslararası hukukun temel normlarının da sistematik biçimde askıya alındığını ve meşruiyet krizine sürüklendiğini göstermektedir.

Toplumsal Direniş Dinamikleri ve Askeri Baskının Siyasi Yansımaları

Çok boyutlu insani güvensizlik hali, yalnızca uluslararası koruma mekanizmalarının sahada fiilen geçersizleştiğini göstermekle kalmaz, aynı zamanda İsrail'in kendi ilan ettiği "Hamas'ı yok etme" hedefine ulaşmasını engelleyen derin bir stratejik yanılgıya da işaret etmektedir. Siyaset bilimci Robert Pape, bir isyancı grubun asıl gücü, öldürülen savaşçıların sayısından çok, yerel halktan sürdürülebilir destek alma ve yeni üyeler kazanabilme kapasitesinde yattığını belirtmektedir (Pape, 2024). İsrail'in Gazze'ye uyguladığı bu yoğun askeri baskı ise, tam tersine, bu toplumsal desteği pekiştiren bir işlev görmektedir. Filistin Politika ve Anket Araştırmaları Merkezinin bulgularına göre, Haziran 2024 itibarıyla Gazze’deki Filistinlilerin %60’ı ailesinden birini savaşta kaybetmiş, %90’ı ise evlerinin ya da mahallelerinin yıkıma uğradığını belirtmiştir. Aynı dönemde, Filistin genelinde Hamas’a verilen siyasi destek %40’a yükselmiş, Fetih’e verilen destek ise %20’ye düşmüştür. Bu, bir yıl öncesine kıyasla Hamas’ın desteğini ikiye katladığını göstermektedir. (Pape, 2024). Dolayısıyla, yardım kuyruğunda bekleyen sivillerin ve görev başındaki personelin öldürülmesi, sadece birer savaş suçu değil, aynı zamanda Hamas'ı besleyen toplumsal öfkeyi derinleştirerek İsrail'in düşmanını stratejik olarak daha da güçlendiren eylemlerdir.

Sonuç

Gazze’de insani yardım çalışanları ve altyapısının sistematik biçimde hedef alınması, insani güvenliğin üç temel boyutunu -yoksunluktan azade olma, korkudan azade olma ve onurlu bir yaşam sürme özgürlüğü- ve BM tarafından tanımlanan yedi temel güvensizlik türünü aynı anda ve birbirini tetikleyerek derinleştiren çok boyutlu bir çöküşe yol açmıştır. Sağlık tesislerine yönelik saldırılar sağlık güvensizliğini; yardım konvoylarının vurulması ve açlık kaynaklı ölümler gıda güvensizliğini; kitlesel yerinden edilmeler toplumsal güvensizliği, hukukun üstünlüğünün ortadan kalkması ise siyasi güvensizliği keskin biçimde derinleştirmiştir. Bu tablo, Gazze'nin yalnızca bir insani kriz sahası değil, aynı zamanda çağdaş insani güvenlik anlayışının sınandığı bir vaka hâline geldiğini göstermektedir.

İnsani sistemin işlemez hâle gelmesi, yalnızca bireylerin korkudan, yoksunluktan ve insan onuruna yakışır biçimde yaşama hakkını fiilen ortadan kaldırmakla kalmamış; aynı zamanda uluslararası hukuk normlarının ve insani ilke rejiminin sistematik biçimde ihlal edildiği derin bir meşruiyet krizini açığa çıkarmıştır. Bu durum, insani, ahlaki ve stratejik düzeyde yaşanan çöküşün ne denli vahim ve çok katmanlı bir tabloya dönüştüğünü ortaya koymaktadır.

Yaşananlar, yalnızca silahlı çatışma hukukuna aykırı münferit ihlaller zinciri olarak değil; uluslararası toplumun temel değer sistemine yönelmiş yapısal ve süreklilik taşıyan bir saldırı olarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda Gazze, bir insani felaket sahasından öte, uluslararası düzenin normatif meşruiyetiyle sınandığı tarihsel bir kırılma noktasıdır.

Kaynakça

‘Death or food’: The Palestinians killed by Israel at Gaza’s aid centres. (2025, 2 Temmuz). Al Jazeera. https://www.aljazeera.com/news/2025/7/2/death-or-food-the-palestinians-killed-by-israel-at-gazas-aid-centres

BMGK üyelerinden Gazze'de insani yardım çalışanlarının hedef alınmasına tepki. (2024, 11 Nisan). Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/bmgk-uyelerinden-gazzede-insani-yardim-calisanlarinin-hedef-alinmasina-tepki/3188713

Conkar, Z. (2025, 4 Nisan). Aid workers in mass graves: Israeli brutality in Gaza spares none. TRT World. https://trt.global/world/article/3f280f165eea

Eski İsrail Başbakanı, Refah'ta planlanan "insani yardım kentini "toplama kampına benzetti. (2025, 14 Temmuz). Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/eski-israil-basbakani-refahta-planlanan-insani-yardim-kentini-toplama-kampina-benzetti/3630198

Human Rights Watch (HRW). (2025, 30 Haziran). Release the Doctors: NGOs Call for the Release of Unlawfully Detained Health Workers in Gaza and the West Bank. https://www.hrw.org/news/2025/06/30/release-the-doctors-ngos-call-for-the-release-of-unlawfully-detained-health-workers

Israeli forces attacked ‘known aid worker locations’ in Gaza: Rights group. (2024, 14 Mayıs).  Al Jazeera. https://www.aljazeera.com/news/2024/5/14/israeli-forces-attacked-known-aid-worker-locations-in-gaza-rights-group

İsrail'in açlık ve kıtlığı dayattığı Gazze Şeridi'nde açlıktan hayatını kaybedenlerin sayısı 127'ye yükseldi. (2025, 27 Temmuz). Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israilin-aclik-ve-kitligi-dayattigi-gazze-seridinde-acliktan-hayatini-kaybedenlerin-sayisi-127ye-yukseldi/3642539

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 26 kişi hayatını kaybetti. (2025, 27 Temmuz). Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/israilin-gazze-seridine-duzenledigi-saldirilarda-en-az-26-kisi-hayatini-kaybetti/3643167

King, G., & Murray, C. J. L. (2002). Rethinking human security. Political Science Quarterly, 116(4), 585–610.

Netanyahu'dan orduya Filistinlileri sürgün için Refah'ta "toplama kampı" planını hızlandırın talimatı. (2025, 14 Temmuz). Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/netanyahudan-orduya-filistinlileri-surgun-icin-refahta-toplama-kampi-planini-hizlandirin-talimati/3630208

Newman, E. (2010). Critical human security studies. Review of International Studies, 36(1), 77–94. https://doi.org/10.1017/S0260210509990519

Number of aid workers killed in Gaza conflict, highest in UN history: Guterres. (2025, 5 Haziran). United Nations News. https://news.un.org/en/story/2025/06/1164086

Ovalı, A. Ş. (2006). Ütopya ile pratik arasında: Uluslararası ilişkilerde insan güvenliği kavramsallaştırması. Uluslararası İlişkiler, 3(10), 3–52.

Pape, R. A. (2024, Haziran 21). Hamas is winning: Why Israel's failing strategy makes its enemy stronger. Foreign Affairs. https://www.foreignaffairs.com/israel/middle-east-robert-pape

Paris, R. (2001). Human security: Paradigm shift or hot air?. International Security, 26(2), 87–102.

Shakir, O. & Hammouri, S. (2025, 13 Haziran). Getting Food Shouldn’t Be Deadly. Human Rights Watch. https://www.hrw.org/news/2025/06/13/getting-food-shouldnt-be-deadly

UN rights office ‘horrified’ by deadly violence at Gaza food distribution sites. (2025, 18 Haziran). United Nations News. https://news.un.org/en/story/2025/06/1164551

United Nations Office for the Coordination of Humanitarian Affairs (UNOCHA). (2025, 2 Temmuz). Humanitarian Situation Update #302 | Gaza Strip. https://www.unocha.org/publications/report/occupied-palestinian-territory/humanitarian-situation-update-302-gaza-strip

United Nations Relief and Works Agency for Palestine Refugees in the Near East (UNRWA). (2025, 25 Temmuz). UNRWA Situation Report #181 on the Humanitarian Crisis in the Gaza Strip and the West Bank, including East Jerusalem. https://www.unrwa.org/resources/reports/unrwa-situation-report-181-situation-gaza-strip-and-west-bank-including-east-jerusalem

United Nations Trust Fund for Human Security (UNTFHS). (2016, Ocak). Human Security Handbook. https://www.un.org/humansecurity/wp-content/uploads/2017/10/h2.pdf

United Nations Trust Fund for Human Security (UNTFHS). (t.y.). What is human security?. https://www.un.org/humansecurity/what-is-human-security/

United Nations. (2016). Resolution 2286 (2016) / adopted by the Security Council at its 7685th meeting, on 3 May 2016. https://digitallibrary.un.org/record/827916?v=pdf#files

Yamaner, M. B., Öktem, A. E., Kurtdarcan, B., & Uzun, M. C. (Haz.). (2009). 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ve Ek Protokolleri. Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları. https://www.ceidizleme.org/ekutuphaneresim/dosya/569_1.pdf

Paylaş

Muhammed Oruç

Muhammed Oruç: Lisans eğitimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde, yüksek lisans eğitimini ise Milli Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri ve Milli Güvenlik Enstitüsünde tamamladı. Ankara Yıldı...

Son İçerikler
Temel Hak ve Özgürlükler
Gazze'de İnsani Güvenliğin Çöküşü: Sistematik Hedef Alma ve Meşruiyet Krizi
06 Ağustos 2025
Temel Hak ve Özgürlükler
Savaşta İnsan Unsurunun Silinmesi: Otonom Sistemler ve Ayrım Gözetme İlkesinin Krizi
05 Ağustos 2025
Toplumsal Meseleler
İran'ın Casuslukla Mücadele Yasası
05 Ağustos 2025
Temel Hak ve Özgürlükler
Global March to Gaza: Vicdanın Ayak Sesleri
29 Temmuz 2025
Temel Hak ve Özgürlükler
Dalga Dalga Umut: Madleen Gemisi
17 Temmuz 2025
Çok Okunanlar
Toplumsal Meseleler
Güney Kore Müslüman Topluluğu Üzerine Kısa Bir Analiz
20 Ekim 2022
Ekonomi
İsrail Boykotunun Ön Sonuçları
17 Ocak 2024
Kültür ve Sanat
Yeniden Eskiye Bakmak: Yeni Mardin’de Geleneğin İcadı ve Canlandırmacı Mimarlık
17 Kasım 2023
Kültür ve Sanat
Farha: Sinemanın Nekbe’ye Şahitliği
21 Kasım 2023
Düşünce
Filistin’de Bir Hayat Tarzı Olarak Direniş
16 Eylül 2024
logo

Platform: Müslüman Dünyanın Gündemi, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

  • SAYILAR
  • Analizler
  • İNFOGRAFİK
  • Müslüman Dünyadan Sesler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • İLKE ANASAYFA
  • platform@ilke.org.tr
  • (0216) 310 43 18
  • Aziz Mahmut Hüdayi Mah.Türbe Kapısı Sk. No: 13Üsküdar, İstanbul

Copyright © by NG. Bütün Hakları Saklıdır