Güneydoğu Asya’daki STK’ların ve İslami Hareketlerin Toplumsal ve Siyasal Alandaki Çalışmaları
Güneydoğu Asya Filipinler, Brunei, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Tayland, Vietnam, Kamboçya ve Singapur’un dâhil olduğu adalardan oluşan çok kültürlü ve etnik bir bölgedir. “Müslüman Dünyada Fikrî Birikimler” adlı bültenler aracılığıyla Endonezya ve Malezya üzerine bir değerlendirme gerçekleştirilecektir. Bu analizde Endonezya ve Malezya’nın hem tarihsel bağlamlarından hareketle hem de hem de ürettikleri çalışmalarından yola çıkılarak Malezya ve Endonezya toplumunun pratiklerini açıklamak amaçlanmaktadır. İlk olarak Güneydoğu Asya’da STK’lar ve İslami Hareketlerin siyasal ve toplumsal alanda kimliklerini nasıl şekillendirdiği sorusuna yanıt aranacaktır. Bu bağlamda Güneydoğu Asya bölgesinde yaşayan toplumların hem siyasal hem de sosyal açıdan dönüşüm geçirmelerini sağlayan üç olaya odaklanılacaktır. İlk olarak Endonezya ve Malezya’nın sömürgecilik deneyimi yaşaması ve bu duruma bağlı olarak ilerleyen süreçlerde kimliksel çatışmalar ortaya çıkmıştır. İkinci olarak 1997’de yaşanan Asya mali kriziyle Güneydoğu Asya’da yaşanan ekonomik kriz ideolojik açıdan dönüşümünü ve kimliksel çatışmaları hızlandırmıştır. Son olarak çevresel problemler toplumun hem ekonomik hem sosyal açıdan etkilemiştir.
Güneydoğu Asya’da dinî çeşitliliğin en yüksek olduğu ülke Singapur iken ardından Malezya gelmektedir. Malezya dinî çeşitlilik açısından Endonezya’da daha geniş bir yelpazeye sahip olmasına rağmen resmi din olarak sadece İslam’ı benimserken, Endonezya İslam, Protestanlık, Katoliklik, Budizm dâhil olmak üzere 6 dini resmî din olarak kabul etmektedir. Malezya’da Malay kimliği ile özdeşleşen bir İslam görülürken, Endonezya radikal tutumları önleyici yaklaşımıyla İslam’ı öğretilere yakınlaşmaktadır. Bununla birlikte Endonezya’daki İslami hareketlerde de bu tutumu sergilemektedir. Bu yaklaşımların oluşmasında yaşanan kimliksel çatışmalar ve siyasal rejimler etkili olmuştur.
Güneydoğu Asya’da Dini Çeşitlilik
Kaynak: Pew Araştırma Merkezi (2014)
Din, Güneydoğu Asya’da yaşayan toplumların kimliğini şekillendirmiştir. Endonezya ve Malezya ikisi de Müslüman yoğunluğu fazla olan toplumlardır. Ancak İslam, toplumsal ve siyasal alanda farklı tezahür etmiştir. İslami kimlik Endonezya’da “dini çoğulculuk” kavramı ile şekillenirken Malezya’da “medeniyet” kavramı etrafından şekillenmiştir.
Endonezya’da “Dini Çoğulculuk”
Hollanda’nın işgaline uğrayan Endonezya 1945’te bağımsızlığını kazanmıştır. Sukarno, ülkenin resmî görüşü olarak beş ilke anlamına gelen “Pancasila” yı benimsemiştir ve bu beş ilke: “milliyetçilik, insanseverlik, demokrasi, sosyal adalet ve Allah'ın birliğine iman”dır (Turan, 2018). Pancasila’nın kabulü bağımsızlığının da bir sembolü olduğu için bugün hâlâ Pancasila düşüncesini devam ettirilmektedir. Endonezya başkanı Suharto, 1968’de “Yeni Düzen” adlı bir sistem inşa etmiştir (İsmail, 2017, s.3) ve 1998’e kadar inşa ettiği otoriter rejimi sürdürmüştür. Suharto ile kurulan bu yeni düzende İslamcı hareketler Suharto’nun yönetimini desteklemelerine rağmen yeni siyasal düzlemde kendilerine yer bulamamıştır (İmga, 2003, s.120).
Suharto özellikle ekonomik büyümeye ve gelişmeye odaklanmış ve kimliksel çatışmaları göz ardı etmeye başlamıştır. Soğuk Savaş döneminde Sukarno, komünist politikalarının aksine ABD’yi desteklemeye ve dış yardımlardan faydalanmaya başlamış ve 1970’lerde petrol gelirlerinin artmasıyla ülke büyük bir oranda gelişim sağlamıştır (Suner, 1998). 1997’de yaşanan Doğu Asya kriziyle ve orman yangınlarına bağlı olarak ortaya çıkan çevre kirliliğiyle (Suner, 1998) Endonezya ekonomik ve sosyal anlamda kırılganlaşmıştır. Bu kırılganlaşma ile kimlik çatışmalarına yönelmiştir. Suharto dönemi bittikten sonra kimlik çatışmaları daha fazla derinleşmiştir. 1999- 2002 döneminde Ambon kentinde Müslümanlar ve Hristiyanlar arasında gerilim artmış ve 9000 kişi hayatını kaybetmiştir. Sukarto’nun “Pancasila” ideolojisini benimsemesinde ve Suharto’nun otoriter rejime yönelmesinde Endonezya toplumunun kimliksel kırılganlıklar etkili olduğu söylenebilir. Endonezya’da 145’ten fazla etnik grup bulunmakta ve dinler arasında her ne kadar büyük çoğunluğu Müslümanlar oluştursa da Müslümanlar Endonezya hükûmetiyle sorunlar yaşamıştır. Bu durumun nedenleri arasında adil bölüşümün olmaması sayılabilir. Örneğin 1953-1962 dönemindeki Darü’l-İslam Hareketi ve ardından 1976-2005 döneminde “Özgür Açe Hareketi” adını alan hareket doğal ve ekonomik kaynaklar adil bölüşülmemesini öne sürmüş ve birçok insan hakkı ihlali yaşamıştır (Köksoy, 2020, s. 2011).
Endonezya’da yaşanan kimlik gerilimlerinden sonra İslami hareketler “ılımlı İslam” düşüncesine yönelmiştir. Muhammeddiye hareketinin lideri olan Nasir “kozmopolitan İslam” düşüncesini savunmaktadır. Bölgedeki diğer önemli hareket olan Nahdlatul Ulama ise Endonezya Başbakanı Abdurrahman Wahid ile “dinî çoğulculuk” kavramını benimsemiştir. Wahid’in dini çoğulculuk anlayışına göre çok kültürlü toplumlarda İslam’ı “baskın” bir unsur olarak değerlendirmek yerine, “tamamlayıcı bir unsur” olarak değerlendirmek gerekmektedir (İsmail, 2017, s. 86). Bununla birlikte Endonezya’da yaşayan halk Pancasila ideolojisini kabul ederek yasa önünde eşit bir konuma gelmiştir (s. 87). Wahid bu yaklaşımıyla Pancasila ideolojisinin ve İslam’ın ilkelerinden bir “evrensellik” inşa etmeyi amaçlamaktadır.
Malezya’da İslam Medeniyeti Kavramsallaştırması
1969 yılında bağımsızlığını kazanan Malezya kimliğinin şekillenmesinde 13 Mayıs 1969 dinî çatışma olayı etkili olmuştur. Yerel seçimlerin öncesinde sömürgecilik döneminde getirilen Çinli ve Hintli kesimin talepleri yerine getirilmeye çalışılsa da bir sonuca ulaşılamaması bu olayın gerçekleşmesinin nedenlerinden biridir (Sözalmaz, 2014, s. 32). Seçimin sonucunda Kuala Lumpur’da Çinlilerin galip gelmesi Malayları öfkelendirmiş ve yaşanan çatışmada 196 kişi ölmüş ve 409 kişi yaralanmıştır (s. 32-34). Yaşanan olaylar sonrası hükûmet Malay toplumunu eğitim ve ekonomik açıdan geliştirmek için “Yeni Ekonomi Politikası” programını benimsemiştir. Bu programla yurt dışında eğitim görme hakkı kazanan Malay öğrenci kesimi İslami hareketlerle yurt dışı bağlantılarını güçlendirmiştir (Sözalmaz, 2014, s. 37). Malezya’da bu hareketlerin etkisi görülmeye başlanmıştır. 1971 yılında kurulan Malezya Müslüman Gençlik hareketi Malay ve İslam kimliğinin birleşmesinde etkili olmuştur. Hareketin gelişmesinde önemli bir rolü olan Enver İbrahim Birleşik Malay Ulusal Örgütü (UMNO)’nün lideri Mahathir’in teklifiyle UMNO’ya katılmıştır (Azak, 2019, s. 8).
1983-2003 yılları arasında iktidarda kalan Mahathir Muhammed hem ekonomik hem de toplumsal açıdan kurumları İslamileştirme politikaları uygulamıştır. Bu politikalara eğitim sistemine dinî ve ahlaki değerlerin dâhil edilmesi, faizsiz kredi verilmesi, 1983'te Uluslararası İslam Üniversitesi, 1987'de Uluslararası İslam Düşüncesi ve Medeniyeti Enstitüsü kurulması örnek verilebilir (Azak, 2019, s. 11). 2003-2009 döneminde iktidarda kalan Abdullah Ahmad Bahdawi “İslam Hadari” projesini uygulamıştır. Bahdawi İslam Hadari düşüncesini takva, adalet, kalkınma, kültürel uyum, özgür bir halk, doğal kaynakların ve çevrenin korunması olmak üzerine birçok ilkenin gerçekleştirilmesi olarak tanıtmaktadır (Aktaran: Sözalmaz, 2014, s. 84). Uzun süre bu politikalardan sonra İslam ve Malay kimliği özdeşleşmiştir.
Güneydoğu Asya STK’ları ve İslami Hareketlerin Toplumsal ve Siyasal Alandaki Çalışmaları
Asya mali krizi, kimliksel sorunlar ve çevresel felaketlerden etkilenen Güneydoğu Asya’daki STK’lar ve İslami hareketler 2021 yılında toplumsal ve siyasal alanda sürdürülebilir kalkınma ve “ılımlı İslam” düşüncesi üzerinden bir perspektif çizmiştir. Sürdürülebilir kalkınma ile bağlantılı olarak Endonezya’da gıda güvenliği, tarım politikaları, yoksulluk ve İslami hareketlerin dijitalleşme politikalarına yer verilirken Malezya’da döngüsel ekonomi, geri dönüşüm ve yoksulluk konuları üzerine çalışmalar yapılmıştır.
İklim değişikliğinden etkilenen Malezya ve Endonezya COP 26 konferansını değerlendiren çalışmalarda bulunmuştur. Özellikle bu konferans aracılığıyla Malezya iklim finansmanı ve küresel Güney’in sorunlarını dile getirmiştir. Bununla birlikte Malezya İleri İslami Araştırmalar Kurumu, 2021 Kasım ayında “Uluslararası İslam, Sürdürülebilirlik ve Dayanıklılık Konferansı”nı düzenlemiştir. Bu konferansla İslam ve etik ilkelerden hareketle iklim değişikliği, kalkınma, sürdürülebilir dayanıklılık meseleleri irdelenmiştir.
İklim değişikliğinin de bir yansıması olan bölgede yaşanan doğal afetler ve sellerden dolayı STK’lar özellikle insani yardım çalışmaları yapmaktadır. Örneğin Malezya’da ABIM hareketi insani yardım çalışmalarını yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirmektedir. Diğer taraftan iklim değişikliği ve salgından dolayı bölgede yoksullaşma artmıştır. Malezya Asya Mali krizinden beri ilk defa salgınla GSYİH ciddi bir daralma yaşamıştır (Cheng, 2021). Endonezya’da yer alan Stratejik ve Uluslararası İlişkiler Merkezi salgın döneminde yoksullar ve orta sınıfın ekonomik kırılganlığını değerlendiren çalışma yapmıştır. Bu çalışmaya göre Eylül 2020’deki verilerde Endonezya’da yoksul insan sayısı yaklaşık 2,8 milyon kişi artmıştır.
Endonezya’da gıda güvenliği ve tarım politikaları ile ilgili sorunlar yaşanmaya devam etmektedir. Bu bağlamda bu senenin önemli konferanslardan Nahdlatul Ulama’nın (NU) düzenlemiş olduğu 34. NU Konferansında tarım sorunları dile getirilmiştir. Tarım toprakların adil bölüştürülmemesi, halkın tarım ve ormancılık alanlarında NU’ya bağlı olan kurumlarla ve şirketlerle anlaşmazlık yaşamaları, devletin yürüttüğü serbestleşme politikası Endonezya’da yaşanan tarım sorunlarının nedenleridir (NU Online, 2021).
1998 sonrası Endonezya’da yaşananlar sonrası dinî topluluklar ve düşünürler “diyalog” merkezli bir anlayışa yönelmiştir (İsmail, 2017, s.3). Endonezya İslami Davet Enstitüsü tarafından düzenlenen Ulusal İçgörüler ve Dini Denetleme Çalıştayı’nda “dini ılımlılık” teması üzerine bir tartışma gerçekleştirmiştir. Çalıştaya katılan Syamsuri Anang dinî liderlerin ara buluculuk rolünün önemli olduğuna işaret etmiştir (LDII, 2021). Nahdlatul Ulama “ılımlı İslam”ı destekleyen İslami hareketlerle ortak projelere katılmaktadır. Bu durumun bir örneği olarak 2016 yılında Endonezya İslami Davet Enstitüsü Nahdlatul Ulama ile radikalleşmeyi azaltmaya yönelik iş birliğinde bulunmuşlardır (Purnama ve Sulistiyono, 2020, s. 81).
Endonezya ve Malezya STK’larında ve İslami hareketlerde “kültürel ayrımcılık” üzerine çalışmalar ve raporlar kısıtlıdır. Endonezya merkezli bir kuruluş olan SETARA din-inanç özgürlüğü üzerine bir rapor yayımlamıştır. Bu raporda devlet dışı aktörlerin inançlara hoşgörüyle yaklaşmaması, inanca küfretmesi, ibadet yerinin kurulmasını reddetmesi ve ibadet faaliyetlerini yasaklaması olmak üzere dört insan hakkı ihlalini gerçekleştirdiğinden bahsedilmektedir (Sigit ve Hasan, 2020, s. 31).
Endonezya ve Malezya’da yer alan STK’lar ve İslami hareketler uluslararası göç çalışmalarına neredeyse sınırlı bir şekilde odaklanmaktadır. Buna karşın Güneydoğu Asya’da özellikle işçiler düzensiz göçmen statülerinden dolayı insan hakkı ihlalleri yaşamaktadır (IOM, 2020, s. 73). Diğer taraftan insan hakkı ihlallerinden dolayı bölgede göç yaşanmaktadır. Malezya 2018 yılında 120.000’in üzerinde Rohingyalı’ya ev sahipliği yapmıştır (Aktaran: IOM, 2020, s. 73). Malezya 2021 yılında özellikle Myanmar’da yaşanan insan hakkı ihlallerine değinmiştir. Ancak Malezya’daki Rohingyalılar hakkında çalışma bulunamamıştır.
Sonuç
Endonezya ve Malezya’nın bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından devlet-din arasında kurduğu bağlar farklı şekillenmiştir. Ancak Endonezya “Pancasila” ideolojisini benimseyerek “inançlı olmayı” bir ilke haline getirmiştir. Malezya ise “İslam”ı bir ideoloji haline getirerek toplumsal yapıları şekillendirmiştir. Bunun sonucunda Malay kimliği İslam’dan bağımsız düşünülemez perspektifi oluşturulmuştur. Endonezya’da “pancasila” düşüncesiyle her bireyin eşit olduğu bir devlet anlayışı oluşturulmaya çalışılırken, Malezya’da vatandaşlar arasında hiyerarşik yapı inşa edilmiştir. Bu kimlik inşası metotları Endonezya ve Malezya’nın problemlerini çözmekte yeterli olmamaktadır.
Toplumun kültürel bağlamı ve sosyal yapısı yaşanan problemlerden bağımsız düşünülemez. Bu bağlamda her iki ülkenin STK’ları ve İslami hareketleri “diyalog” kavramına odaklansa da çok kültürlü toplumların asıl problemlerini göz ardı etmektedir. Buna karşın İslami hareketler ve STK’lar “kimliksel sorunlar” hakkında bir tartışma yürütememektedir. Böylece bir diyalog süreci gerçekleşememektedir. Bu yaşanan toplumsal problemlerin temelinde geçmişten beri yaşanan ekonomik eşitsizlikler ve salgın dönemiyle artan yoksullaşma yatmaktadır. Asya Mali Krizinin ardından Endonezya ve Malezya salgınla ekonomik daralma yaşamaktadır. Bölgenin tarım politikaları ile ilgili sorunları çözememesi dikkate değer bir sorundur. Doğal afetlerden etkilenen bölgede insani yardım çalışmaları yapılsa da bu konudaki devlet politikaları hakkında bir çalışmaya rastlanmamıştır. Yoksulluk ve çevresel sorunların artması Güneydoğu Asya’nın öncelikli çözmesi gereken sorunları arasındadır. Bu sorunların çözülememesi yeni kimlik çatışmalarına da yol açabilir.
Kaynakça
Anadolu Ajansı (2011, 12 Eylül). “Endonezya'da korkutan çatışma” Erişim tarihi: 17.05.2022, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/endonezyada-korkutan-catisma/413254
Anadolu Ajansı (2016, 2 Aralık). “Protest against the Jakarta Governor who is accused of insulting Islam in Indonesia” Erişim tarihi: 17.05.2022, https://www.aa.com.tr/tr/pg/foto-galeri/endonezyada-cakarta-valisi-ahok-karsiti-gosteri/0
Azak, H. (2019). “Malezya ve Malezya’daki İslami Hareketler”, Strateji ve Düşünce Analiz Merkezi
Cheng, C. (2021, 20 Eylül). “How will Malaysia survive the Covid-19 economic crisis? The answer may be from lessons learned in the past.”, Instute of Strategic and International Relations Studies Malaysia. Erişim tarihi: 17.05.2022, https://www.isis.org.my/2021/09/20/how-will-malaysia-survive-the-covid-19-economic-crisis-the-answer-may-be-from-lessons-learned-in-the-past/
CSIS (2021). “Krisis COVID-19 dan Digitalisasi Pemberdayaan Ekonomi Penduduk Rentan Miskin dan Aspiring Middle Class”, Centre for Strategic and International Studies.
IOM (2020). Dünya Göç Raporu.
İsmail, T. (2017). Endonezya'da dinî çoğulculuk (Abdurrahman Wahid örneği),( Doktora Tezi) Uludağ Üniversitesi.
Köksoy, F. (2020). Uyuşmazlıktan çözüme giden yol: Endonezya'nın Açe Eyaletindeki Barış Süreci. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (44), 209-221.
LDII (2021, 14 Kasım). Moderasi Beragama Konsep Penguatan Kesatuan dan Persatuan Bangsa https://ldii.or.id/moderasi-beragama-konsep-penguatan-kesatuan-dan-persatuan-bangsa/
NU Online (2021, 11 Aralık). NU dan Konstitusionalisme Agraria
Orçun, İ. M. G. A. Endonezya’da Siyaset: Bağımsızlık Sonrası Dönemde Siyasi Yaşam ve Kurumlar. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 8(8-9-10-11), 115-129.
Pew Research Center (2014, 4 Nisan). “Religious Diversity Index Scores by Country” https://www.pewresearch.org/religion/2014/04/04/religious-diversity-index-scores-by-country/
Purnama, A. N., ve Sulistiyono, S. T. (2020). Dari Ancaman Menuju Kekuatan: Perkembangan Lembaga Dakwah Islam Indonesia (LDII) Kota Semarang, 1970–2016. Historiografi, 1(1), 81-88.
Sigit, K.A. ve Hasani İ. (2020). “Intoleransi Semasa Pandemi”, SETARA Erişim tarihi: 17.05.2022, https://setara-institute.org/laporan-kondisi-kebebasan-beragamaberkeyakinan-di-indonesia-tahun-2020/
Sözalmaz, E. (2014). İslam medeniyetinin yaşadığı krizlere Malezyalı Müslümanlardan tepkiler (Yüksek Lisans Tezi). Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi
Suner, A. (1998). “Endonezya: Rejimin Sonu (mu?)”, Birikim Dergisi https://birikimdergisi.com/dergiler/birikim/1/sayi-111-112-temmuz-agustos-1998-sayi-111-112-temmuz-agustos-1998/2306/endonezya-rejimin-sonu-mu/4693
Turan, A. (2018). “Endonezya’daki İslami Hareketler”, Strateji ve Düşünce Analiz Merkezi http://www.sdam.org.tr/haber/149-endonezyadaki-islami-hareketler/
Ceyda Bostancı
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden 2017 yılında mezun oldu. 2022 yılında İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2023 yılından beri İst...