Husna Ahmad’ın Çevre Etiği Perspektifi
Gelişmiş olan ülkelerin yarattığı bir sorun olarak iklim krizi gelişmekte veya az gelişmekte olan ülkeleri büyük ölçüde etkilemektedir. Her yıl gelişmekte olan ülkelerin iklim krizi kaynaklı zararlarının karşılanması adına bütçe tartışmaları, iklim değişikliğine uyum ya da teknoloji transferi meselelerini tartışılmaktadır.
1990’lardan beri süren bu tartışmalarda “sürdürülebilir kalkınma” ve bugünkü çevre meseleleri adalet anlayışını temel alan “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar ve göreceli kabiliyetler” ilkesi benimsenmiştir. Çevre adaletinin sağlanması adına üretilmeye kavramlar üretilmeye devam ederken Müslüman toplumların çevre etiği ve adaletine nasıl yaklaştığı çok önemli bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Dr. Husna Ahmad, Müslüman toplumlarda çevre etiğine inanç ve kadını merkeze alarak yeni perspektifler getirerek İslam ve ekoloji çalışmalarına önemli katkılar sunmaktadır. Global One adlı sivil toplum kuruluşunun kurucusu ve Dünya Müslüman Liderlik Forumu Genel Sekreteri olan Husna Ahmad, BM’nin Güney-Güney İşbirliği Ofisi (United Nations South-South Cooperation) UNOSSC) ile işbirliği hâlinde olan Güney-Güney İşbirliği STK'lar İttifakı’nın (The Alliance of NGOs-ANSSC) koordinatörüdür. Sivil toplum kuruluşlarında çeşitli görevlerde bulunan Dr. Ahmad, BM Kurumlar Arası Din ve Kalkınma Görev Gücü'nün Çok İnançlı Danışma Konseyi'nin eş başkanı olmanın yanı sıra “Faith In Water, Faith for the Climate ve Palmers Green Mosque” (The MCEC) yönetim kurulu üyesidir.
Husna Ahmad’in çalışmalarını diğer ekolojik yazılardan ayıran en önemli fark “inanç merkezli” bir yaklaşım benimsemesidir. Sadece inanç merkezli bir çevre etiği yerine inanç ve kadını harmanlayan bir yaklaşımı savunmaktadır. Bu bağlamda kendi kurucusu olduğu Global One adlı kuruluşta kadınları ve çocukların karşı karşıya kaldığı krizler için kampanyalar yürütmektedir.
Husna Ahmad’e göre çevre ve ekoloji tartışmalarında kendine önemli bir yer bulan kalkınma eko-bilinç, arınma ve rızık prensiplerinden oluşmaktadır. İslam geleneğinden beslenerek çevreye olan bakışı inşa etmeye çalışan Ahmad, bu üç prensibi dikkate alarak Hz. Hatice’nin suya erişimindeki mücadelesi ve Hz. Yusuf’un kıtlığa karşı çözümünü çağdaş meselelerimizle ilişkilendirmektedir. Dr. Ahmad “eko-bilinç” perspektifini rızık ve arınma kavramları üzerinden inşa etmektedir. Bu perspektifle Müslüman toplulukların güvenlik anlayışını ve çevresel meselelere bakış açısını yeniden oluşturmayı amaçlamaktadır.
İmanın Sürekliliği ve Arınma: Su ve İslam
Yazarı en iyi anlatan kelime farkındalıktır. Su ve İslam ilişkisinin önemini, İslami öğretide nerede konumlandığını anlatan yazar suyun öncelikle maddi ve manevi olarak arınma ihtiyacı için gerekli olduğunu söylemektedir. Müslümanın ibadet olmak üzere yaşamının temelinde olan suya Hz. Hacer metaforu ile dikkat çekilmesi dikkat çekilmesi kadınların iklim değişikliği ve su kıtlığı meselelerinde bir farkındalık kazanmalarını amaçlamaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda Dr. Husna Ahmad İslam ve Su: Hacer (ra) Hikâyesi ve Rehberi (Islam and Water: The Hajjar (ra) Story and Guide) adlı tanıtım kitapçığı yazmıştır. Hz. Hacer’in çölde kalma sürecini ve bu süreçteki Allah’a olan teslimiyetine dikkat çekmektedirve Hz. Hacer’in çölde teslimiyet fikrini temel alarak Müslüman kadınlara seslenmektedir. Ona göre farkındalık Hz. Hacer’den hareketle “Allah’ın eylemlerine razı olmak”tır.
Hz. Hacer’in hikayesinde üç önemli nokta olduğuna dikkat çekmektedir ve bu kıssanın “imanın sürekliliğinin hikayesi” olduğunu belirtmektedir. Ahmad’a göre razı olmak süreklilik ile ilişkilidir. Gerçekleştirilecek eylemin geçmişi, bugünü ya da geleceği kapsamasından ziyade o eylem “imanın sürekliliğinde” gerçekleşmelidir. İmanın sürekliliğinin getirdiği bir zaman bütünselliği vardır. Bu sebeple yazar Müslüman toplumların bu kıssaları merkeze alarak insan toplumsal yaşamının her evresinde bir şekilde bağ kurabileceğini göstermektedir.
Su kıtlığı ile ilişkili olarak suyun muhafazasının gerekliliğinden bahsetmektedir. Günümüzde 1.1 milyar insanın temiz suya erişemediğini ve her yıl 1.5 milyon çocuğun temiz suya ve hijyene ulaşamadığından dolayı hayatını kaybettiğini vurgulayan yazar, güvenli suya erişimi sağlamanın Müslümanların sorumluluğu olduğuna dikkat çekmektedir. Bununla birlikte Hz. Hacer’in zemzem suyuna ulaşırken ki mücadelesini sadece Müslüman kadınların değil tüm dünyadaki kadınların bu kıssayı öğrenmeye ihtiyacı olduğunu ifade etmektedir. Dr. Husna Ahmad, Hz. Hacer ve su anlatısında kadınların ekolojik problemlere inancı merkeze alarak neden ve nasıl karşılık vermesi gerektiğini vurgulayarak çevre sorunlarına farklı bir bakış açısı sunmaktadır.
Rızık: İslami Ziraat ve Korumacı Tarım
Dr. Husna Ahmad bugün sürdürdüğümüz tarım pratiklerini İslami anlayış perspektifiyle yeniden nasıl anlaşılabileceğini irdelemektedir. Böylece günümüzde etkin bir yaklaşım olan sürdürülebilir kalkınmanın Müslümanca bir açıdan yeniden düşünülmesini sağlamaktadır. Bu bağlamda The Alliance of Religions and Conservation Question (ARC) ve Global One ortaklığında “İslami Ziraat Korumacı Tarım için Bir Araç Seti” adlı çalışma hazırlamış ve bu çalışmada İslami tarımın normlarını ve pratiklerini ele almıştır.
Günümüzdeki sürdürülebilir tarımdaki birçok pratiğin kökenlerinin İslami tarım devriminde yer aldığını ancak Müslüman toplumlarda bu pratiklerin kaybolduğunu belirten Ahmad, yaşadığımız dünyada inancı merkeze alan bir tarım perspektifine neden ihtiyacımız olduğunu sorgulamaktadır. Husna Ahmad, İslami tarım devriminin başarılı olmasında dört yaklaşımın etkili olduğunu savunmaktadır: toprak yönetiminin İslami kurallara göre düzenlenmesi, sulama yöntemleri, geliştirilmiş tarım teknikleri ve yeni ürünlerin tanıtımı. Bu pratiklerin merkezindeyse rızık kavramı yatmaktadır. Yazara göre rızık kavramının hiba (hediye) kavramından farklı olduğu ve bu kavramın insanın eylemleri ve Allah’a teslimiyetle ilişkisi olduğunu vurgulamaktadır.
Müslüman toplumlarda bu pratiklerin kaybolduğunu belirten Ahmad, yaşadığımız dünyada inancı merkeze alan bir tarım perspektifine neden ihtiyacımız olduğunu sorgulamaktadır.
Yazar Hz. Yusuf’un kıtlığın ve bolluğun yönetme biçiminin bir tarımsal yönetim modeli olduğuna işaret etmektedir. Bu tarımsal yönetim modelinde rızık kavramı başlıca bir norm olarak kendini göstermiştir. Bu kıssada kıtlık ve bolluk zamanının geleceği ve buna göre bir razı olma fiilinin yanı sıra muhafaza etme, adil dağıtma ve paylaşma eylemleri ön plana çıkmaktadır. Yazar bu kıssadan hareketle Allah’ın toplumları rızıklandırırken insanın beş eylemde bulunmasını istediğini anlatmaktadır: takva, tevekkül, namaz, tövbe ve infak. Bu ilkeleri temel alarak İslami ziraat pratiklerini geliştirilmesini önermektedir. “İslami Ziraat Korumacı Tarım için Bir Araç Seti” adlı çalışmasında tarımsal sürecin planlanmasından ürünün piyasaya sunulana kadar geçen sürece dair izlenebilecek yollardan bahsetmektedir.
Ekobilinç Zamanı: Yeşil Hac
Müslümanların eylemlerinde ekolojiye olan hassasiyetinin önemini vurgulayan Dr. Husna Ahmad yeşil hacca yönelik adımların atılması gerektiğini düşünmektedir. Yazara göre hacıları, hac vaktinde ulaşım, atık sorunu ve tüketim gibi konularda bilinçlendirerek haccın anlamının idrak edilmesine katkı sunulmalıdır. Buradan hareketle Dr. Ahmad, hac ve umre seyahatlerine yönelik “Yeşil Hac Kılavuzu (Green Guide to the Hajj)” adlı çalışma hazırlamıştır. Ahmad, haccı ekobilinç zamanı olarak tanımlayarak hac zamanının insanın çevre ile ilişki kurmasında en ideal zaman olduğunu vurgulamaktadır. Hacca gidildiği vakit Hz. Hacer’in hikayesinin hatırlanmasını tavsiye eden yazar Müslüman toplumların inanç ve çevre ilişkisini kurarken “farkındalık” merkezli bir sorumluluk yaklaşımı oluşturmasını önceliklendirmiştir.
Ceyda Bostancı
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden 2017 yılında mezun oldu. 2022 yılında İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler yüksek lisans eğitimini tamamladı. 2023 yılından beri İst...