İnsanî Yardım Yemen’deki İnsanî Krize Bir Çözüm Mü?
İnsani kriz, büyük bir grup insanın sağlığını, güvenliğini veya refahını tehdit eden bir olay veya olaylar olarak kabul edilmektedir. Bu sene olduğu gibi, geçtiğimiz on senenin her birinde Yemen, dünyanın en kötü insanî krizleri sıralamasında ilk sıralarda bulunmaktadır. Bölgenin kaynakları kalkınma için yeterli olmayınca tek çare küresel çapta yapılan insanî müdahaleler olmaktadır. Yemen de bu ülkelerden biridir. 2014’te Yemen’de kurulan Sana'a Stratejik Araştırmalar Merkezi, bölgede bilgi üretimi yoluyla değişimi amaçlayan bağımsız bir düşünce kuruluşudur. Bu yazıda, Sana’a Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin insanî yardım raporuna dair nitelikli bir analiz yapılacak olup, Yemen’de insani yardımın derinliklerine inilecek, karşılaşılan zorluklar ve engellerin bir değerlendirmesi yapılacaktır. Veri güvenliği ve sağlamlığı gibi problemlerin üzerinde durulacak ve bu meselelerin siyasi arka planları tartışılacaktır. Bölgedeki insanî kriz için yeni çözümler ve girişimlerden de ayrıca bahsedilecektir.
2021’de ivme kazanan Yemen insanî krizi, uzun bir geçmişe dayanan olayların mirası olan yerel, bölgesel ve uluslararası mücadelelerin kötü bir meyvesi durumundadır. Son yıllarda, cephe hatları büyük ölçüde durağan hale gelse de silahlı Husi hareketi, ana yerleşim bölgeleri de dahil olmak üzere kuzey ve orta Yemen'in yaklaşık yüzde 75'ini kontrol etmektedir (Vuylsteke, 2021). Askeri zafer elde edilmesi zaten güç bir durumken, siyasi bir çözüm için de umut gözükmemektedir. Sana’a Stratejik Araştırmalar Merkezi raporuna (2021) göre, barış görüşmeleri şimdiye kadar başarısız olmuş ve son zamanlarda Marib vilayetinde çatışmalar artmıştır. BM tarafından desteklenen ve Aralık 2018'de savaşan taraflarca imzalanan Stockholm Anlaşması da büyük ölçüde uygulanmamıştır (Vuylsteke, 2021). Dolayısıyla savaşı durdurmak bu krizin mağdurları olan sivil halk için birincil ve en etkili çözüm olmasa da yeni gelişmelere şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.
Yemen'deki ilk insanî müdahale, 2004 ve 2010 yılları arasında Yemen ordusu ve Husi güçleri arasında Sa'ada vilayetinde yaşanan çatışma nedeniyle yüz binlerce insanın yerinden edilmesinin ardından gerçekleşmiştir. (Vuylsteke, 2021). 2011'de Yemen'de yaşanan halk ayaklanması ve ardından Sana'a ve diğer kuzey vilayetlerinde yaşanan çatışmalar ve Arap Yarımadası'nda El Kaide'nin yeniden canlanması, yerel nüfusun yer değiştirmesine yol açmış olup daha fazla insani müdahaleyi gerekli kılmıştır (Vuylsteke, 2021). Aslında mevcut savaştan önce bile Yemen, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) İnsani Gelişme Endeksinde 187 ülke arasında 154. sırada yer alarak Orta Doğu'nun en yoksul ülkesi olarak belirlenmiştir (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, 2011). Ne yazık ki kalkınma; sürekli çatışma patlamaları, siyasi iktidarsızlık, yolsuzluk, zayıf devlet kurumları, sınırlı eğitim fırsatları ve gelişmeye direnen siyasi aktörler nedeniyle kısıtlanmıştır (Vuylsteke, 2021).
Yemen’de vaziyet böyleyken, dünya da böylesi bir krize sessiz kalmamış ve çeşitli müdahalelere kalkışmıştır. Bugünlerde Yemen’de sürekli olarak devam eden bir insani yardımdan söz edilebilmektedir. Bu bağlamda, BM personellerinin bölgede aktif rol aldığı da bilinmektedir. Başlangıçta insani müdahale, acil durum ihtiyaçlarının uzun vadeli kalkınmaya da katkı sağlayacak şekilde gerçekleşmesi yönünde erken iyileşmeye odaklanmıştır (Vuylsteke, 2021). Fakat git gide büyüyen kriz, hızla bozulan siyasi ve güvenli ortam, insanî yardım personelinin ilk kadrolarının ve diplomatik topluluğun çoğunun Yemen’den tahliye edilmesine sebep olmuştur (Vuylsteke, 2021). Böylece, yardım personeli bölgeyi terk etmiş ve büyükelçilikler güvenli bölgelere hatta ülkelere – bazıları Riyad’a (Suudi Arabistan) – gönderilmiştir (Klaauw, 2019). 2015 yılında uluslararası insani yardım kuruluşlarının Yemen'den tahliye edilmesinden altı hafta sonra, sınırlı sayıda personel tekrardan Sana'a dönmüştür (Vuylsteke, 2021). Bu sırada şehir dışında hiçbir harekete izin verilmemiştir. Buna ek olarak, ne yazık ki Sana'a dışındaki yardım ağı ve personel çok az olduğundan; ağır çatışmalar, hava saldırıları ve riskli yollar gibi mevcut güvenlik durumu göz önüne alındığında, nitelikli bir ihtiyaç değerlendirmesi yapmak imkânsız hale gelmiştir. (Vuylsteke, 2021).
İnsani Yardım Meselesine Genel Bakış
“İnsani yardım”ın altında yatan temel dayanak şudur: Çatışma ve doğal afetlere yakalanmış sivillerin ihtiyaçlarına odaklanarak, insanî ihtiyacın ortaya çıktığı yer ve zamanda ele alınması; çatışmalarda sivillerin korunmasını sağlamak ve yerinden edilmenin sonuçlarını ele almak (Vuylsteke, 2021). Bu kabul gören bir tanım olsa da insanî müdahale için tek bir tanım söz konusu değildir. Tanımın ortak olmaması yorumlanabilirliğe kapı açarken aynı zamanda tarafsızlık ilkesi bağlamında şüphe uyandırmaktadır. Bunun yanı sıra, gözlemlerini ve değerlendirmelerini yapacak olan yardım personellerinin içinde bulunduğu mevcut durum göz önüne alındığında sağlam ve güvenilir verilerin elde edilmesi konusundaki şüpheler artmaktadır. 2015 yılında bir BM görevlisine göre, kendisi dahil olmak üzere hiçbir arkadaşı şehir merkezinden çıkamadığı için, çatışmanın ana merkezlerinde ve çevre bölgelerde neler olup bittiğine dair bir bilgileri bulunmamaktadır (Vuylsteke, 2021). Yardımın devam edip etmediği, kimlere ulaştığı konusunda itimat edilebilecek veriler oluşturulmamıştır. Bu nedenle diğer veri setlerinin temelini oluşturacak olan 2015-2016 ihtiyaç değerlendirmesi sistematik olmayan ve metodolojik bir analiz içermeyen bir rapora dayanmaktadır (Vuylsteke, 2021). 2018'de Yemen'in çoğu bölgesinde Çok Kümeli Konum Değerlendirmesinin (MCLA) kullanıma sunulması ile verilerin kalitesini artırmak için ortak bir çaba gösterilmesine rağmen 2019'da bu değerlendirmelerde yüzde 60'lık bir azalma görülmüştür (Vuylsteke, 2021). Ülke çapında yapılan önemli değerlendirme anketlerinden biri olan MCLA (Çok Kümeli Konum Değerlendirmesi) Husi yetkililerinin koyduğu engeller nedeniyle 2019'da tamamlanamamıştır. 2020 ve 2021 verilerinin çoğu 2018 MCLA anketine dayanmaktadır. Bu nedenle, 2020 ve 2021 verilerinin kullanışlılığı ve uygulanabilirliği de şüpheli konumdadır. Aynı zamanda bu durum data setlerinde sürekli karşılaşılan “veri yok” ibaresini de açıklamaktadır.
Verilerin Güvenilirliği Neden Önemli
Bölgenin dışındaki aktörler eylem planı yaparken belli verilere dayanarak bu planı şekillendirmektedirler. Dolayısıyla, bölgedeki durumu gözlemlemiş ve değerlendirmiş güvenilir veriye ihtiyaç duymaktadırlar. Bölgeye dair ulaşabildikleri tek bilgiler bu veriler olduğundan, verilerin güvenilirliği ve kalitesi müdahale planları için oldukça önem atfetmektedir. Örneğin, 2019 UİO (Uluslararası İnsani Ortaklık) yıl sonu raporunda, yıl içinde 13,7 milyon kişiye ulaşıldığını belirtmiştir (Vuylsteke, 2021). Bu sayı, bazı kilit bilgilere göre, en yaygın dağıtılan hizmet olan gıda dağıtımını alan kişilerin, o yıldaki en yüksek aylık toplamı kullanılarak oluşturulmuştur (Vuylsteke, 2021). Yıl sonu raporu, 2019'da 13,3 milyon kişinin acil gıda yardımı aldığını belirtmiş ve toplam 13,7 milyon kişiye erişim belirlenirken kümeler arası erişimin de dikkate alındığı belirtilmiştir (Vuylsteke, 2021). Buradaki gıda yardımı almayan ancak başka yardım alan 400.000 kişinin nasıl belirlendiği netlik kazanmamıştır. Buna ek olarak, aynı yıl içerisindeki Dünya Gıda Programı (World Food Programme/WFP) verileri bu sayıyla çelişmiş olup, bir ayda gıda yardımı ile ulaşılan en yüksek insan sayısının Kasım 2019'da 12,73 milyon olduğu belirtilmiştir (Dünya Gıda Programı, 2019). Dahası, 2018'in sonundan bu yana hem içeride hem de dışarıda gıda yardımının yaygın bir şekilde saptırıldığı bildirilmiştir. Bütün bunların akabinde, verilerin güvensizliği Haziran 2019'da Sana’a’da gıda dağıtımının askıya alınmasıyla sonuçlanmıştır (Vuylsteke, 2021).
Bölgedeki siyasi durum düşünüldüğünde bu şüpheli verilerin varlığına çok da şaşırılmamaktadır. Husilerin bölgede aktif olmasının, önderlik ettikleri bazı bakanlıkların -rapora (2020) göre Millî Eğitim Bakanlığı bunlardan biri- yönlendirilmiş belgeleri ve yardımların bölgeye geldikten sonra takibinin mümkün olmaması gibi etkenler düşünüldüğünde yardımın tamamının, hatta çoğunun hedeflenen bölgelere ulaştığına inanmak oldukça mantıksız gözükmektedir. Aslında, bu yardımın doğru bir şekilde teslim edildiğini doğrulayacak güvenilir bir veri de bulunmamaktadır.
Yemen'de verilerin çoğu, hem silahlı Husi hareketinin kontrol ettiği bölgelerde hem de uluslararası destekli Yemen hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerde yetkililer tarafından toplanmaktadır (Vuylsteke, 2021). Bu yetkililer, tüm ihtiyaç değerlendirmeleri ve veri toplama üzerinde kontrol sahibidir. Ne var ki, yapılan değerlendirmeler ve hazırlanan listelerin doğrulama süreci genellikle müdahalelerle gölgelenmekte olup, hatalar göz ardı edilmektedir. Raporda (2021), insanî yardım kuruluşlarındaki program personeli ihtiyaç değerlendirmeleri yürütürken bile, onlara sıklıkla bölgedeki yetkililerin eşlik ettiği belirtilmektedir. Dolayısıyla bu durum, bağımsız veri toplamayı son derece zorlaştırmıştır. Husi kuvvetlerinin çoğunun, ülke dışına veri çıkarılmasına izin vermediği ve ne kadar bilginin paylaşılıp paylaşılmayacağına dair sınırlamalar koyduğu saptanmıştır. Nasıl toplandığı, kim tarafından ve hangi sınırlamalarla değerlendirildiği bilinmeyen hatalı veriler, müdahale için şeffaflığı sağlayamadığından yardım ivmesini düşürmektedir.
İnsani Yardım Bir Çözüm Mü?
İnsani yardım daha çok hayat kurtarıcı olan acil yardımları kapsamaktadır. Fakat uzun vadede sorunlara çözüm oluşturduğu söylenemez. Yemen’de yerinden edilme, sel, kuraklık veya gıda güvenliği gibi birçok zor koşul açısından insani müdahale gerekmektedir. Bunların çoğu acil müdahalelerle karşılanmaktadır. Ne yazık ki, mevcut savaştan önce bile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı İnsani Gelişme Endeksi'nde (UNDP, 2011) 187 ülke arasında 154. sırada yer alan Yemen’de artık daha uzun vadeli önlemler alınması ve eylemlerin harekete geçmesi önem teşkil etmektedir. Bu uzun vadeli değişim için daha yapılandırılmış, etkili ve sürdürülebilir müdahaleler gerekmektedir. Fakat başta silahlı Husi hareketi olmak üzere birçok etken bu müdahalelerin önünde ciddi engel teşkil etmektedir. Husi hareketinin sınırlayıcı ve denetleyici müdahaleleri, veri ortamının şeffaflığını ve güvenilirliğini azaltmaktadır. Böylece bölge ve yardım kuruluşları arasında sağlıklı ve açık bir iletişim kurulamamış olmaktadır. Bu kusurlu veri durumu, yardımların ya da yatırımların alanını daraltıp gelişme yollarını kapatmaktadır.
Bütün bunlar ışığında varılan sonuç, Yemen’deki mevcut durum ve çözülmesi gereken problemlerin çoğunun politik olduğudur. O nedenle, insani yardım az da olsa çok da olsa bu krizin çözüme ulaşacağına ve gelecek neslin kurtarılmasına dair kesinlik vadetmemektedir.
Yemen İnsani Yardım Verileri 2015-2019
Kaynak: UNOCHA, Yemen’de İnsani Yardım Yıl Sonu Raporu (2019)
Var olan Çözümler Nelerdir?
Bölge için aktif çalışmaları olan Mısır menşeli Al-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’ne (ACPSS, 2022) göre, Yemen’de İkinci Körfez Girişimiyle çözüm oluşturmak mümkün gözükmektedir. 2011 Nisan’ında başlatılan İlk körfez Girişimiyle, Yemen Cumhurbaşkanıyla ortak bir süreç izlenmiş ve Yemen için daha sakin denebilecek siyasi bir ortam elde edilmiştir (Aliba, 2022). Ne yazık ki çok geçmeden yeni gelişen sorunlar Yemen hükümetince çözülememiştir. Seçilen cumhurbaşkanının ülkeden ayrılmasıyla ortaya çıkan siyasi boşluk, Husi hareketinin yayılmasına ve kontrolü ele geçirmesine neden olmuştur (Aliba, 2022). Başta geçmişe dair bilgilerin hatırlatılması önemlidir, çünkü 10 yıl sonra da Yemen’de pek bir değişiklik gözlenmemektedir. Bu durum, civardaki ülkeleri ve özellikle bölgede aktif rol oynayan Mısır’ı, Yemen’deki bu krizi çözmek için birleşmeye itmiştir. Körfez İşbirliği konseyi, ikinci bir Körfez Girişimini planladıklarını duyurmuş olup Husi Hareketinin bu çağrıya dahil olmayı reddettiğini belirtmiştir (Aliba, 2022).
Yöntem olarak, Körfez girişimi, Husileri konumlarını gözden geçirmeye teşvik etmektedir. Buna paralel olarak, BM'nin Yemen misyonu, girişimi desteklemek için çaba sarf etmektedir (Aliba, 2022). Geçtiğimiz haftalarda BM'nin Yemen elçisi Hans Grundberg, girişime hazırlanmak için Yemen siyasi güçleri ve partileriyle kapsamlı görüşmeler yapmış ve bir ateşkes taslağı sunmuştur (Aliba, 2022). Burada Körfez Girişimine gelen uluslararası destek, Yemen’deki savaşın sona ermesine çok daha farklı bir boyut kazandırmaktadır. Hatta genel bir bakış yapılırsa, Ortadoğu’da savaşları sona erdirmek için uluslararası bir eğilim olduğunu da söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu vesileyle, yeni bir Körfez girişiminin başarısının, Yemen saflarını birleştirmeyi ve siyasi reform süreciyle sınırlı kalmamayı içeren bir formülü elinde barındırmasına bağlı olduğu düşünülebilir. Bununla birlikte, Körfez Girişimi Husi birliklerinin kontrolü dışındaki alanlarda bir kalkınma modelinin etkinleştirilmesinin yanı sıra askeri sistemin geliştirilmesi ve profesyonel siyasi kurumların inşa edilmesini hedeflemektedir. Yemen'deki güç dengelerini başka bir seviyeye getirecek olan bu sonuçlar, zamanla Husi hareketini baltalayacak olup onu gerçek bir çıkmaza sokacaktır.
Bu durumun Yemen’deki insani krize de oldukça faydası olacaktır. Bir çözümü sunabilmenin yolu sorunu saptamaktan geçer. Politik zeminin bu denli karışık ve yıpratıcı olması hem sosyal hem ekonomik birçok alanda krizi tetiklemekte ve çözümsüz bırakmaktadır. Yukarıda belirtildiği gibi gıda güvensizliği gibi hiç politik olmayan bir konu bile politik problemler yüzünden çözümsüz kalmaktadır. Siyasi faktörler Yemen’de verilerin sağlamlığını şüphede bıraktığından müdahalelerin önü kesilmektedir.
Sonuç olarak Yemen, yıllardır süren bir krizin içinde bulunmaktadır. Bu yazıda bu sürecin arka planına ve karşılaştığı engellere dair bilgiler paylaşılmış ve katmanlı bir analiz yapılmıştır. Veri toplayıcılığının oldukça kötü şartlar altında gerçekleşiyor olması güvenirliği zedelemektedir. Bu şartların çoğunun siyasi ortama dayanıyor olması ise şaşırtıcı değildir. Yapılacak olan müdahalelerin artık politik bağlam göz önüne alınarak gerçekleşmesi bu bölgede birçok taşı yerinden oynatıp, Yemen’in kalkınmasına sebep olabilir. Bu nedenle, Körfez girişimi Yemen’deki insani kriz için oldukça büyük bir umut vadetmektedir.
Kaynakça
Aliba, A. (2021). هل تشكل المبادرة الخليجية الثانية مخرجاً من مأزق الحرب في اليمن؟
Klaauw, J. van D. (2019, Aralık 16). Yemen: Exotic and utterly war-torn : Diplomat Magazine. Diplomat Magazine. https://diplomatonline.com/mag/2016/12/yemen-exotic-and-utterly-war-torn/
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP). (2011). Human Development Report 2011 Sustainability and Equity: A Better Future for All. https://hdr.undp.org/sites/default/files/hdr_2011_en_summary.pdf
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (UN OCHA). (2019, Aralık 1). Consolidated Appeals Process (CAP): Humanitarian Response Plan 2010 for Yemen - Yemen. ReliefWeb. https://reliefweb.int/report/yemen/consolidated-appeals-process-cap-humanitarian-response-plan-2010-yemen
Vuylsteke, S. (2021, Ekim 27). The Myth of Data in Yemen. Sana’a Center for Strategic Studies. https://sanaacenter.org/reports/humanitarian-aid/15353
Vuylsteke, S. (2021, Ekim 27). Challenging the Narratives: Is Yemen Really the Worst Humanitarian Crisis in the World? Sana’a Center for Strategic Studies. https://sanaacenter.org/reports/humanitarian-aid/15352
World Food Programme. (2019, Ekim 30). Emergency Dashboard- Yemen | World Food Programme. Wfp.org. https://www.wfp.org/publications/yemen
Beyza Karabulut
2016 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümüne kaydoldu. Buradaki eğitimine ara vererek 2018 yılında Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji bölümüne başladı. Halen lisans eğitimine devam etmekte olup, İLKE Vakfı bünyesindeki Toplumsal D...