TR EN
logo
  • SAYILAR
  • ANALİZLER
  • İNFOGRAFİK
  • SÖYLEŞİLER
  • VERİTABANI
  • MÜSLÜMAN DÜNYADAN SESLER
  • HABERLER
  1. ANASAYFA
  2. ANALİZLER
  3. Trump’ın Yaptırımları Kaldırma Kararı, Yeni Suriye ve İsrail

Trump’ın Yaptırımları Kaldırma Kararı, Yeni Suriye ve İsrail

Ahmet Arda Şensoy
78
27 Haziran 2025 Cuma
Paylaş
"Şimdi onların parıldama zamanı. Hepsini kaldırıyoruz. İyi şanslar Suriye, bize çok özel bir şey göster."

Bu sözler ABD Başkanı Trump’ın Körfez ülkeleri gezisi sırasında 13 Mayıs’ta Suudi Arabistan'da yaptığı bir konuşmadan alıntı. Trump’ın Suriye'ye yönelik Amerikan ekonomik yaptırımlarını kaldırma kararı her ne kadar tartışılan bir konu olsa da kimse ABD'den kısa vadede böyle bir adım beklemiyordu. 13 yıllık iç savaşın meydana getirdiği yıkımın etkileri bir yana, çöken devlet otoritesi de düşünülünce yeni Şam yönetiminin ekonomik alanda kısa vadede üstesinden gelmesi gereken sayısız mesele yer alıyordu. Dolayısıyla Amerikan yaptırımlarının kaldırılması bu meselelere doğrudan etki oluşturacak önemli bir konu olarak incelenmeyi hak etmektedir.

Bu yazıda Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların tarihten günümüze mahiyeti, Trump yönetiminin şekillenmeye başlayan yeni Suriye politikasının temelleri, yaptırımları kaldırma kararına giden süreç üzerinden yeni Suriye'nin yeni dış politika prensipleri ve İsrail’in Suriye’ye karşı Trump’ın politikalarıyla çelişen yaklaşımı ele alınacaktır. Tüm bu maddelerin bir araya gelmesi sonucunda yeni Suriye hakkında daha bütünlüklü bir çerçevenin ortaya çıkması hedeflenmektedir.

 

Suriye'ye Yönelik Yaptırımların İçeriği

Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımlar özellikle 2011'de başlayan iç savaşta Esed rejiminin sivillere yönelik sistematik şiddet ve katliam politikalarının sonucu uygulamaya geçmiş birçok karardan oluşmaktadır. Birleşmiş Milletler (BM)'in yaptırım kararlarının yanı sıra Avrupa Birliği (AB) ve ABD'nin yaptırımları hem bireysel olarak Esed rejimi unsurlarını hem de Suriye devletini hedef almaktadır. Dolayısıyla Suriye'ye yönelik yaptırımları, Esed rejimine yönelik ve Suriye devletine yönelik yaptırımlar olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bu yazının konusu olan Amerikan ekonomik yaptırımları ise 1979'da ABD'nin Suriye'yi "teröre destek veren ülkeler" listesine almasıyla başlamıştır (“From Assad to,” 2025). Dolayısıyla ABD'nin yaptırımlarının diğer yaptırımlardan farklılaşan birinci özelliği, iç savaştan önceye de dayanması sebebiyle ABD'nin Suriye'yi uluslararası sistemde izole etmeye çalışan politikasına işaret etmesidir. Bu yüzden, Trump'ın yaptırımları kaldırma kararı ekonomik etkilerinin yanı sıra politik olarak da ABD'nin değişen yaklaşımına bir işaret olarak yorumlanabilir. İkinci olarak ise ABD'nin ekonomik yaptırımlarından en öne çıkanı olan Sezar Yasası, diğer yaptırımlardan farklı olarak sadece rejimi ve Suriye'yi değil, yaptırımlara konu olan isim ve kurumlarla ekonomik ilişkiye giren ülkeler ve uluslararası şirketleri de hedef alıyordu (Tabler & Zweig, 2023). Bu da ABD yaptırımlarına muhatap olmaktan çekinen ülkeler ve şirketlerin Sezar Yasası sebebiyle Esed rejimiyle ekonomik bir ilişki kurmasını engelliyordu. Ancak Esed rejiminin devrilmesi ve yeni Şam yönetiminin kurulması sonrası bu yaptırımlar Suriye'nin ekonomik kalkınması ve yeniden inşasının önünde bir engele dönüşmüş oldu. Diğer bir deyişle, Esed rejiminin ortadan kalkmasıyla birlikte rejim unsurlarına yönelik yaptırımlar boşa düşerken, doğrudan Suriye devlet kurumlarını hedef alan yaptırımlar yeni Suriye'yi olumsuz etkileyen bir karaktere dönüşmüştür. Trump’ın ekonomik yaptırımları kaldırma kararı da bu politik ve ekonomik ortam sonucunda ortaya çıkmış olmasının ve Suriye'nin yeniden inşası ve diplomatik izolasyondan kurtulması için büyük anlamlar taşımasının yanı sıra Trump yönetiminin Suriye politikası hakkında da ipuçları vermektedir.

 

Esed rejiminin ortadan kalkmasıyla birlikte rejim unsurlarına yönelik yaptırımlar boşa düşerken, doğrudan Suriye devlet kurumlarını hedef alan yaptırımlar yeni Suriye'yi olumsuz etkileyen bir karaktere dönüşmüştür. 

 

Trump’ın Dünyasında Suriye'nin Yeri

Trump yönetiminin yeni şekillenen Suriye politikasının, Donald Trump’ın dış politikaya ve dünyaya bakışı ile yeni başkanlık döneminde ABD'nin askeri gücünü ülke dışında kullanmaya yönelik yaklaşımıyla paralellik gösterdiği söylenebilir. Kasım ayındaki zafer konuşmasında Çin'le rekabet, Ukrayna savaşı ve Avrupa ile ilişkiler gibi konularda yaptığı çıkışların yanı sıra Trump, "savaş başlatan değil, bitiren bir başkan" (Nicholls, 2024) olacağını vurgulamıştır. Bu fikirleri bir pasifist veya barış yanlısı ideolojik duruştan öte Amerikan askeri gücünün gereksiz kullanılmasının ABD'ye ciddi ekonomik ve politik maliyetler doğurduğunu savunan bir yaklaşıma işaret etmektedir. Buna göre Trump yönetiminde ABD, NATO gibi Soğuk Savaştan kalan ve Avrupa'nın güvenliğini ABD'nin üstlendiği geleneksel ittifaklardan ve Irak işgali gibi Orta Doğu'da rejim değişikliği ve bölgede ABD hakimiyetinin askeri güçle sağlanmasını içeren yaklaşımlardan uzaklaşmalıdır. Bu da Trump'ın Ukrayna savaşını bitirme vaadi, NATO üyesi ülkelere askeri harcamaları artırma uyarısı ve Orta Doğu'da İsrail'in Gazze'deki savaşı bitirmesi talebi gibi konularda tezahür etmektedir. Bu fikrin temel amacı ise ABD'yi gereksiz askeri müdahalelerden ve önemsiz bölgelere müdahil olmanın maliyetinden kurtararak Asya Pasifik'e odaklanması ve nihayetinde Çin'le rekabete yönelebilmesidir. Dolayısıyla Trump için Suriye'nin önemi (veya önemsizliği) de buradan ortaya çıkmaktadır.

Trump’ın genel Amerikan askeri müdahaleciliğine, özelde ise Orta Doğu ve Suriye politikalarına karşı tutumu; Amerikan siyasi elitleri arasında yaygın olan ve “Neoconservatism”[1] gibi şahin ve müdahaleci yaklaşımlarla bir mücadele içerisinde olduğunu gösteren birkaç örnekle desteklenebilir. Suudi Arabistan ziyaretinde ABD'nin artık bölge ülkelerine nasıl yaşayacakları konusunda nutuk çekmeyeceğini açıklaması (Nereim, 2025) ve Ankara büyükelçisi olarak atadığı Barrack'ın ise Sykes-Picot anlaşması üzerinden bölge dışı müdahalelerin bölgeyi nasıl istikrarsızlaştırdığına yönelik vurguları (“ABD Büyükelçisi,” 2025) Trump yönetiminin müdahale karşıtı bir politika benimsediklerini göstermektedir. Bunun yanı sıra Trump'ın İran'a askeri müdahalede bulunmak için Netanyahu’yla yakın çalıştığı için Waltz'u ve dış politika ekibinden “şahin” veya “neocon” denilebilecek isimleri görevden alması (Mathews, 2025a) da bu fikirleri hayata geçirdiğini göstermektedir. Son olarak, Trump’a Suudi Arabistan ziyareti öncesinde Suriye devlet başkanı Şara'ya suikast düzenlemeyi önermeleri (Mathews, 2025b) ancak Trump’ın bunun tam tersi bir şekilde Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırması ve Şara ile yüz yüze görüşmesi, geleneksel Amerikan politikalarından kopuşu simgeleyen önemli göstergelerdendir. Ayrıca Doğu-Batı arasındaki büyük güç mücadelesi de muhtemelen Trump’ın yaptırımları kaldırma kararında etkili oldu (Cafiero, 2025). Rusya ve Çin’in Suriye’nin yeniden inşasında rol kapma riski, Trump’ın yaptırımları kaldırma adımı atmasına katkı sağlamış olabilir.

Öte yandan Trump’ın ABD'yi müdahale karşıtı bir çizgiye çekmesi ve Amerikan siyasi elitleriyle girdiği mücadelede karşı durduğu isimlerin bir yandan da İsrail yanlısı olmaları ABD-İsrail ilişkilerinde bir gerilim biriktiriyor. Buna bir de Trump ile Netanyahu’nun ikili ilişkilerde de yaşanan sorunların eklenmesi, ABD'nin Orta Doğu ve Suriye politikasının İsrail'in geleneksel olarak konfor bulduğu noktadan uzaklaşmasına sebep oluyor. Ancak bu kopuşun sınırlarını kestirmek şimdilik pek mümkün görünmüyor. ABD'nin İsrail'le olan özel ilişkisini terk ettiği gibi abartılı sonuçlar çıkarmak mümkün olmasa da Trump'ın dünya ve bölge vizyonunun İsrail ve Netanyahu’yla çatıştığını söylemek uygun olacaktır.

 

İsrail Yeni Gerçekliğe Adapte Olmamakta Direniyor

Bir yandan Suriye Devrimi diğer yandan Trump'ın geleneksel Amerikan Orta Doğu politikalarından farklı uygulamaları hem Suriye iç savaşından hem de ABD'nin geleneksel politikalarından faydalanan İsrail'i görece daha rahatsız olduğu bir noktaya itmiştir. İsrail için Amerikan Orta Doğu politikasında ideal senaryo, Amerikan askerlerinin bir yandan bölgede var olarak İsrail’in güvenliğini sağlarken diğer yandan İsrail'in tehdit algıladığı rejimve ülkelere yönelik askeri müdahalelerde bulunmasıdır. İsrail için ideal Suriye ise zayıf bir Şam yönetimi sebebiyle bölünmüş, devlet otoritesi sağlanamamış, askeri kabiliyetleri düşük ve dolayısıyla İsrail'e askeri bir tehdit oluşturamayacak bir Suriye'dir. Trump’ın bir önceki bölümde açıklanan dış politika vizyonu ve Orta Doğu politikası ile Suriye'de Esed rejiminin sona ermesi ve Trump’ın Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırması tam da bu yüzden İsrail için bir yenilgi halini almıştır. Buna, geçtiğimiz aylarda İsrail'in Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılmaması için ABD’de lobi yaptığı haberlerini (Gebeily & Pamuk, 2025) de eklediğimizde İsrail için idealden oldukça uzak gelişmelerin yaşandığı söylenebilir.

 

İsrail'in çarpık tehdit algılamaları, Suriye'de YPG terörünü destekleyerek üniter yapının bölünmesi, Esed rejiminden kalan ve geçmişte kendisi için bir tehdit oluşturmayan askeri kabiliyetlerin yok edilmesi ve Golan çevresindeki işgalin çeşitli bahanelerle genişletilmesi şeklinde ortaya çıkmıştır.

 

Ancak İsrail'in bu yeni denkleme adapte olmamak için direttiği, bu sebeple Suriye'nin istikrarı ve toprak bütünlüğüne yönelik saldırılarına devam ettiği de görülmektedir. Bu doğrultuda İsrail'in çarpık tehdit algılamaları, Suriye'de YPG terörünü destekleyerek üniter yapının bölünmesi, Esed rejiminden kalan ve geçmişte kendisi için bir tehdit oluşturmayan askeri kabiliyetlerin yok edilmesi ve Golan çevresindeki işgalin çeşitli bahanelerle genişletilmesi şeklinde ortaya çıkmıştır. Ancak Türkiye’nin Şam yönetimine verdiği destek, Şam'ın SDG ile yaptığı müzakereler, ABD'nin Suriye'deki askeri varlığını kademeli olarak çekmesi ve son olarak Türkiye, Suriye, Irak, Ürdün ve Lübnan ortaklığında DEAŞ'a karşı koalisyonun kurulması; İsrail'in Suriye'deki konfor alanını azaltan gelişmelerdir. ABD'nin asker çekme süreci, SDG'nin müzakerelerde elini zayıflatan bir gelişme olduğu gibi İsrail'in bölünmüş bir Suriye vizyonu çerçevesinde SDG’ye tek başına desteğini devam ettirmesini de olanaksız kılmaktadır. DEAŞ'a karşı kurulan koalisyon ise bölge ülkelerinin terörle mücadelede Şam'a desteğinin yanı sıra Suriye'de özellikle Türkiye’nin Şam çevresinde askeri varlığına olanak sağladığı için İsrail'in alanını azaltmıştır. Ancak Netanyahu hükümetinin bu yeni realiteye adapte olmamakta diretmesi, hem Suriye’nin istikrarını tehdit etmekte hem de Türkiye-İsrail mücadelesini kızıştırmaktadır. Kısacası İsrail’in bir yandan Suriye’den kendisine yönelik terör tehdidinden kaygı duyduğunu iddia etmesi, öte yandan her fırsatta Suriye’ye yönelik hava ve kara saldırılarını sürdürmesi “kendini gerçekleştiren bir kehanet politikası” (Lister, 2025) olarak adlandırılabilir.

 

Yeni Suriye, Yeni Dış Politika

ABD'nin yaptırımları kaldırma kararı şüphesiz ki Suriye için büyük bir anlam taşıyor. Daha önce de vurgulandığı gibi, ABD'nin yaptırımlarının diğerlerinden farklı olarak Suriye ile ekonomik ilişkiye giren devletleri ve şirketleri de tehdit etmesi sebebiyle devrim sonrası Suriye'de ilk altı ayda ekonomik kalkınma açısından ciddi bir gelişme yaşanmamıştır. Dolayısıyla yaptırımlar sonrası bu noktada büyük gelişmeler yaşanacaktır. Bunun ilk sinyallerinden birisi ise Türk ve Amerikan şirketlerinin de dahil olduğu Katar merkezli bir konsorsiyumla imzalanan 7 milyar dolar değerindeki anlaşmadır (Alkousaa, 2025). Bu anlaşmaya göre, Suriye'ye yapılacak yatırımla ülkenin elektrik ihtiyacının önemli oranda giderilmesi hedeflenmektedir. Buna benzer anlaşmaların önümüzdeki süreçte de hızla hayata geçeceği söylenebilir. Ancak yaptırımların kalkması Suriye'nin ekonomik ve siyasi olarak ABD ve Avrupa etkisi altına gireceğini değil, uluslararası ekonomiye ve siyasete entegre olacağını göstermektedir. Yani yaptırımların kaldırılmasının Suriye'nin yeniden inşasına yapacağı katkının yanı sıra Şam yönetiminin iç ve dış politikadaki otoritesine de büyük bir destek olacağı söylenebilir. ABD'den sonra AB'nin de yaptırımları kaldırması, Eylül ayında ise Şara'nın New York'ta BM genel kurulunda bir konuşma yapacağı iddiası düşünüldüğünde Suriye'nin uluslararası sisteme hızlı bir şekilde entegre olma trendine girdiği görülmektedir. Yeni Suriye'nin dış politikasında her aktörle ilişki tesis edilmesi ve uluslararası tanınma ön planda olsa da iç savaştaki politikaları ve devrim sürecindeki desteği göz önünde bulundurularak Türkiye ve Katar'ın öne çıktığı söylenebilir. Şam yönetimi için, 1970’lerden beri Esed rejiminin en büyük destekçisi olan, iç savaşta muhaliflere yönelik sayısız askeri saldırıda bulunan Rusya ile ilişkilerin bile tesis edilmesi yönündeki çabalar düşünüldüğünde; Şara'nın Trump ve Avrupalı liderlerle görüşmesi, Batı etkisinin artması olarak değil, yeni Suriye'nin Esed rejimi dış politikasının sınırlarından kurtulma arayışı olarak okunmalıdır.

 

Trump’ın yaptırımları kaldırma kararı, politik olarak ABD’nin yaptırımları yeni Şam yönetimine karşı İbrahim Anlaşmaları veya SDG konularında bir pazarlık unsuru olarak kullanmayacağı anlamına gelmektedir.

 

Tüm bunlara ek olarak, Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırma kararının uygulanmasının da bir süre alacağı unutulmamalıdır. Sezar yaptırımlarının Amerikan kongresinden geçen bir yasa olması sebebiyle bu yaptırımların kaldırılması, Trump’ın imzalayacağı bir kararname sonrası kongreden onay gelmesiyle mümkün olacaktır. Ancak bu onay işlemleri sürecinde ise, Trump yönetiminin yaptırımlara yönelik ilan ettiği istisnalar ve ertelemeler sayesinde yaptırımların uygulanması durdurulacaktır. Dolayısıyla her ne kadar hukuki süreç belirli bir vakit alacak olsa da Trump’ın açıklamaları ve kararnamesi sonrası yaptırımların kaldırıldığı söylenebilir. ABD yönetiminin Suriye’nin İbrahim Anlaşmaları’na dahil olması talebi ise bu yaptırımların kaldırılma sürecinden ziyade, yaptırımlar sonrası Şam yönetimiyle yapılacak müzakereler ve tesis edilecek ilişkilerin bir konusu olacaktır. Kısacası, Trump’ın yaptırımları kaldırma kararı, politik olarak ABD’nin yaptırımları yeni Şam yönetimine karşı İbrahim Anlaşmaları veya SDG konularında bir pazarlık unsuru olarak kullanmayacağı anlamına gelmektedir. Bu yüzden bu konulardaki müzakereler, süreç içerisinde Şam yönetiminin göstereceği performans sonucunda nihayete kavuşacaktır.

Sonuç olarak Trump’ın Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırma kararı Suriye ve başta Türkiye olmak üzere müttefikleri için büyük bir zafer olduğu söylenebilir (Şensoy, 2025). Öte yandan bu karar, kararın arkasındaki Trump’ın Orta Doğu politikasına yaklaşımı ve İsrail'le çelişen öncelikleri düşünüldüğünde Suriye'yi aşan gelişmeleri de işaret etmektedir. Trump yönetimi Suriye'de iç savaş sırasında vekalet savaşının bir unsuru olarak kullandığı PKK/YPG'den, Orta Doğu'da istikrar üretecek bir ilişki modeli olarak Şam'la yerel müttefiklik ilişkisi kurma yoluna gitmiştir. Suriye’nin Trump’ın belirttiği gibi “çok özel bir şey göstermesinin” önündeki en büyük engel olarak ise yayılmacılığı ve istikrarsızlaştırıcı müdahaleleriyle İsrail'in öne çıkmaya devam edeceği görülmektedir.

 

Kaynakça

Alkousaa, R. (2025, Mayıs 29). Syria signs $7 billion power deal with Qatar's UCC Holding-led consortium. Reuters. https://www.reuters.com/business/energy/syria-signs-7-billion-power-deal-with-qatars-ucc-holding-led-consortium-2025-05-29/

Cafiero, G. (2025, Mayıs 14). Trump's wise, bold Syria reset. Responsible Statecraft. https://responsiblestatecraft.org/trump-syria/

Gebeily, M., & Pamuk, H. (2025, Şubat 28). Israel lobbies US to keep Russian bases in a 'weak' Syria, sources say. Reuters. https://www.reuters.com/world/israel-lobbies-us-keep-russian-bases-weak-syria-sources-say-2025-02-28/

Lister, C. (2025, Haziran 4). Rocket attack triggers Israeli retaliation in Syria & fears of self-fulfilling prophecies. Syria Weekly. https://www.syriaweekly.com/p/rocket-attack-triggers-israeli-retaliation

Mathews, S. (2025a, Mayıs 14). Trump fires slew of pro-Israel officials in America First 'course correction'. Middle East Eye. https://www.middleeasteye.net/news/trump-fires-slew-pro-israel-officials-america-first-course-correction

Mathews, S. (2025b, Mayıs 14). Jordan's King warned US against assassinating Syria's Sharaa before Trump meeting. Middle East Eye. https://www.middleeasteye.net/news/jordans-king-warned-us-against-assassinating-syrias-sharaa-trump-meeting

Nereim, V. (2025, Mayıs 14). Trump's pledge to the Middle East: No more 'lectures on how to live'. The New York Times. https://www.nytimes.com/2025/05/14/world/middleeast/trump-middle-east-nation-building.html

Nicholls, Flynn. (2024, Kasım 6). Donald Trump's victory speech in full: Transcript. Newsweek. https://www.newsweek.com/donald-trump-victory-speech-full-transcript-1981234

 ABD Büyükelçisi Barrack: Suriye bölünmeyecek (Sykes-Picot anlaşması nedir?) (2025, Mayıs 26). NTV. https://www.ntv.com.tr/dunya/abd-buyukelcisi-barrack-suriye-bolunmeyecek-sykes-picot-anlasmasi-nedir,ZmGnkTOKQ0mIMmQY2SIDjg adresinden erişildi.

Şensoy, A. A. (2025, Mayıs 15). Suriye'de yaptırımların kalkması neden önemli? Anadolu Ajansı. https://www.aa.com.tr/tr/analiz/suriyede-yaptirimlarin-kalkmasi-neden-onemli/3568598

Tabler, A. J., & Zweig, M. (2023, Haziran 17). How the Caesar Act restricts normalisation with Syria. The Washington Institute for Near East Policy. https://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/how-caesar-act-restricts-normalisation-syria

From Assad to Alsharaa: Timeline of US sanctions on Syria (2025, Mayıs 14). TRT Global. https://trt.global/world/article/abdcecf7b1af adresinden erişildi.

 

 

[1] Neoconservatism; Türkçeye “yeni muhafazakarlık” olarak çevrilebileceği gibi ABD’de 1960’lı yıllarda ortaya çıkmış bir siyasi ideolojiyi tanımlamaktadır. Bu ideolojiye göre, ABD dünya siyasetinde etkin bir rol oynamalı, askeri gücünü kullanmaktan kaçınmamalı, Orta Doğu özelinde ise İsrail’i desteklemeli ve bölgede “demokrasinin yayılması” amacıyla askeri müdahalelerde bulunmalıdır. Bu politikanın en somut örneği, George W. Bush’un başkanlık döneminde gerçekleşen Irak işgali olmuştur.

 

Paylaş

Ahmet Arda Şensoy

Ahmet Arda Şensoy Nottingham Üniversitesi Uluslararası İlişkiler programında doktora çalışmalarına devam etmektedir. Yüksek lisans derecesini “Rusya’nın Hibrit Savaş Stratejisi ve Suriye Örneği” başlıklı teziyle 2018’de almaya hak kazanan Şensoy’un d...

Son İçerikler
Toplumsal Meseleler
Trump’ın Yaptırımları Kaldırma Kararı, Yeni Suriye ve İsrail
27 Haziran 2025
Toplumsal Meseleler
Trump 2.0: Amerikan Orta Doğu Politikası
25 Haziran 2025
Temel Hak ve Özgürlükler
Uluslararası Özgürlük Filosu Koalisyonu: Vicdan Gemisi ve Madleen
19 Haziran 2025
Güvenlik ve Diplomasi
Libya’da Çatışmalar: Neden, Nasıl ve Ne İçin?
11 Haziran 2025
Toplumsal Meseleler
Trump’ın Baskısı Gazze’yi Nasıl Ana Akımlaştırdı?
02 Haziran 2025
Çok Okunanlar
Toplumsal Meseleler
Güney Kore Müslüman Topluluğu Üzerine Kısa Bir Analiz
20 Ekim 2022
Ekonomi
İsrail Boykotunun Ön Sonuçları
17 Ocak 2024
Kültür ve Sanat
Yeniden Eskiye Bakmak: Yeni Mardin’de Geleneğin İcadı ve Canlandırmacı Mimarlık
17 Kasım 2023
Kültür ve Sanat
Farha: Sinemanın Nekbe’ye Şahitliği
21 Kasım 2023
Düşünce
Filistin’de Bir Hayat Tarzı Olarak Direniş
16 Eylül 2024
logo

Platform, Müslüman toplumların fikrî, siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel gündemlerini takip ve tahlil edip Müslüman dünyaya dair güncel ve özgün perspektifler sunmayı amaçlayan bir yayın organı olarak İLKE İlim Kültür Eğitim Vakfı bünyesinde kurulmuştur.

  • SAYILAR
  • Analizler
  • İNFOGRAFİK
  • Müslüman Dünyadan Sesler
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • İLKE ANASAYFA
  • platform@ilke.org.tr
  • (0216) 310 43 18
  • Aziz Mahmut Hüdayi Mah.Türbe Kapısı Sk. No: 13Üsküdar, İstanbul

Copyright © by NG. Bütün Hakları Saklıdır