İran ve Yemen’deki Şii İslami Hareketlerin Sivil Toplumdaki Çalışmaları
İran ve Yemen’deki Şii İslami hareketler hakkında kısa bir metin yazmak çeşitli nedenlerle zordur. Çünkü bu iki ülke nüfus, alan, çağdaş tarih ve mezhep açısından temelden farklıdır. Ancak bu özette bu iki ülkedeki Şii İslami hareketlerin en önemli özelliklerine değinmeye çalışacağım. Bu notta benim vurgum, bu iki ülkenin tarihi meseleleri değil, hali hazırdaki meseleler üzerinedir.
İran
İran nüfusunun yaklaşık %90’ı İmamiyye’den (İsnâ’aşer’îyye) oluşan bir Şii toplumudur. Bu mezhep, İslam’ın ilk asırlarından itibaren İran’da birçok kültür ve toplumda etkili olmuş ve son 4 yüzyılda İran’ın resmi mezhebi olarak bilinmektedir. Son yüzyılda İran’da Şiilik, siyasete daha yakın olmuştur ve 1979’dan itibaren Şiilikte siyasete özel vurgu yapan bir eğilim siyasi sisteme yön vermiştir.
O zamandan beri İran’da iki Şii yaklaşım ve akım bulunur. Bir yanda resmi Şiilik ve başında “Fakihin Liderliği” olan bir hükümet vardır. Bu yaklaşım, iktidar kaynakları üzerinde tam bir kontrole sahiptir. Kararları, ülkenin resmi ve idari yapısında devrimin liderinden toplumun alt seviyelerine kadar bir güç hiyerarşisine göre uygulanır. Bunun yanında “geleneksel-kimliksel” söylem, Şii inançlarını referans alarak dini bir devletin kurulmasını, dini yönetimi peygamber ve imamların münhasır hakkı olarak gören klasik Şii görüşünden bir sapma olarak görmektedir. Bu eğilime göre, dini hükümet gelecekte ve şu anda hayatta olan ancak aynı zamanda reform planını gerçekleştirmek için Allah tarafından görevlendirilen On İkinci İmam tarafından kurulacaktır.
Dini vizyondaki bu farklılık, son on yılda “Siyasi-Hükümetçi Şiilik” ile “Geleneksel-Kimliksel Şiilik” arasındaki çatışma, İran’daki Şii İslamcı hareketlerin durumunun en iyi açıklamasıdır. Ancak öte yandan İran’da Şiiliğin dini faaliyetlerle sınırlandırılmasının yanıltıcı göründüğünü de gözden kaçırmamak gerekir. İran’daki Şiilik, yüzyıllar boyunca bu toplumun kültürüne ve sosyal unsurlarına nüfuz etmiştir. Bu nedenle, İran’da dini ve dini olmayan sivil faaliyet alanlarını ayırmak çok zordur. Buna iyi bir örnek, İran’daki hayırseverlik faaliyetlerinin karmaşıklığıdır. İran’da hayır işleri, dini olmayan konularda da olsa Şiilikten çeşitli şekillerde etkilenmektedir.
İran’da son yıllardaki Şii İslami hareketin özelliklerini incelemek ve aynı zamanda geleceğin kısa bir portresini vermek istiyorsak, en özlü durumda şundan bahsetmemiz gerekir:
İran bugün hala devrim sonrası (post-revolutionary) ve savaş sonrası (post-war) bir toplumdur. Bu nedenle, Şii ideolojisinin iç kesimlerinden herhangi birine mensup olan dindar İranlılar (“Siyasi-Hükümetçi Şiilik” ya da “Geleneksel-Kimliksel Şiilik”), toplumlarının yakın geçmişini bir şekilde yorumlamalıdır. Geçmişin bugün üzerindeki bu güçlü baskısı, günümüz İran toplumunda dini hareketi oluşturan ana unsurlardan biridir.
Öte yandan, son yıllarda İran, uluslararası yaptırımlar, negatif ekonomik büyüme, artan yoksulluk ve gençlerin dinden uzaklaşması şeklinde artan bir baskı altındadır. Bu arada, İran’daki Şii “siyasi-hükümetçi hareketi” kendisini “direniş ekseni” adlandırarak örgütledi. Bu dönemdeki esas çaba, Şiiliği İran’da ve yurtdışında toplum olarak siyasal İslam’a ulaşmanın bir yolu olarak tanımlamaktı. Buna karşılık, geleneksel-kimliksel yaklaşımıyla Şii hareketi, kentsel ritüelleri (Aşure Günü gibi) kullanarak diğer yaşam biçimleriyle birlikte kendisini bir tür demokratik yaşam biçimi olarak tanımlamaya çalışmıştır. Bu hareket, dijital teknolojiler ve medya gibi modern araçları her zamankinden daha fazla kullanarak mesajını diğer Şiilere ve Şii olmayanlara yaymak için çalışmalar yapmıştır.
Bu alandaki bir diğer konu da İran’daki kuşak değişimidir. İran’daki mevcut nesil, diğer toplumlardan ve kamusal alanı etkileyen küresel akımlardan ve değerlerden büyük ölçüde etkilenir. Dolayısıyla günümüzde pek çok dini faaliyetin sivil toplum kuruluşu şeklinde ve start-up (girişimci dernekler) şeklinde sivil bir anlayışla yürütüldüğüne tanık oluyoruz. Son olarak, bu tür değişikliklerin sadece İran toplumundaki dini pratikleri değil, aynı zamanda dini otoritenin doğasını ve dini metinlerin yorumlarını da etkilediği ve dini düşüncenin yeniden inşasına zemin hazırladığı belirtilmelidir. Buna bir örnek, din adamlarının toplumsal değişimdeki ve İran’daki Şii hareketi içindeki yeridir.
Yüzyıllar boyunca dinin yorumlanmasının ve dine dayalı eylemlerin temel kaynağının din adamları olmasına rağmen, son yıllarda dini uygulamaların gençler tarafından gerçekleştirildiği yeni yapı nedeniyle din adamlarının otoritesi azalmaktadır. Çoğu kişi bunu, din adamlarının egemen olduğu İran’daki siyasal İslam’ın verimsizliğine bağlasa da, burada, siyasal yetersizlik meselesinin ötesinde, dini sosyal sistemdeki temel değişikliklerin gözden kaçırılmaması gerektiği gerçeği de unutulmamalıdır. Başka bir deyişle, İran’da İslam Devrimi olmasaydı ya da bu ruhani hükümet etkili olmasaydı, toplumsal değişimin İran’daki İslami hareket içinde din adamlarının konumunu korumasını zorlaştıracağı düşünülebilir.
İran toplumuna yeni değerlerin girmesi ve bunun dindar gençlere nüfuz etmesi, onların dini geleneğe eleştirel bir yaklaşım benimsemelerine ve benim “hocalık sisteminin dışında dini hareket” olarak adlandırdığım Şii din adamlarından bağımsız şekilde dini eylemde bulunmaya çalışmalarına yol açmıştır. Bunun bir örneği, geçmişte ağırlıklı olarak din adamlarına ödenen İran Şiilerinde şeriat vergileri meselesidir, ancak son yıllarda bu vergilerin ağırlıklı olarak dindar genç kurum ve gruplara ulaşması yönünde büyük bir eğilim olmuştur. Çünkü bu kurum ve gruplar kendilerini din adamlarının geleneksel otoritesi içinde tanımlamaktan ziyade şeffaflık ve gözetim gibi modern değerler sunarak izleyicilerinin güvenini kazanmaya çalışmaktadırlar.
Yemen’de Şiilik
Yemen’deki durum İran’dakinden temelde farklıdır. İki toplum Şii olduğu halde, tarih boyunca da fırka farklılığından dolayı iki ülkenin anlamlı bir ilişki ve anlayışı bulunmamaktadır. İranlıların çoğunluğu On İki İmam (İsnâ’aşer’îyye) Şii mezhebine mensup iken, Yemen nüfusunun %25’i Şii’dir. Ülkenin Şiileri de ağırlıklı olarak Zeydi ve bunların bir azınlığı da İsmailli fırkasını takip etmektedir. İran’daki Şii ve sivil hareketin çalışmasında bahsettiğimiz gibi, bu hareketin çerçevesi Şiiliğin faaliyet gösterdiği alanın bilinmesine bağlıdır. Yıllarca iç savaş yaşaması, yetersiz gelişmişlik ve genel yoksulluk nedeniyle Yemen’de çok fazla sivil faaliyet eksikliği, ayrıca verimli altyapı ve insan gücü eksikliği vardır. Bu ülkedeki sivil faaliyetler de esas olarak Yemen toplumunda sınırlı ölçüde restore edilmiş geleneksel türlerdendir. Diğer bir deyişle, Yemen toplumu çok geleneksel ve önceki yüzyıllara benzer olduğu için ülkedeki Şiilerin dini güdümlü sivil faaliyetleri aslında o toplumda yüzyıllar boyunca gerçekleştirilen hayırseverlik faaliyetlerinin kentsel bir versiyonudur.
Peyman Eshagi
Peyman Eshaghi, Almanya, Berlin Özgür Üniversitesi, Berlin Müslüman Kültürleri ve Toplumları Enstitüsü'nde (BGSMCS) İslam Çalışmaları doktora öğrencisidir. Daha önce Chicago Üniversitesi, Ankara Üniversitesi ve Tahran Üniversitesi'nde antropoloji ve ...