İslami Çevreciliğe Endonezya’dan Bakmak
Çevre hareketleri 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünyada ve Türkiye’de gelişen toplumsal hareketler arasında yer almıştır. Çevresel bozulmanın sebepleri ve sonuçlarına dikkat çekmek amacıyla çeşitli organizasyonlar kurulmuş, pek çok kampanya düzenlenmiştir. Dinlerin çevreye yaklaşımları ve çevre sorunlarına yönelik çözüm önerileri de yine aynı yıllardan itibaren tartışılmaya başlanmıştır.
Çevre sorunlarına, İslam’ın çevreye bakışından yola çıkarak çözüm önerileri sunan İslami çevre hareketleri dünyanın farklı bölgelerinde faaliyetlerine devam etmektedir. Temel olarak halife, mizan, ahiret, emanet gibi kavramlar etrafında şekillenmiş olan İslami çevreciliğin çıkış noktası insanların Allah tarafından yeryüzüne halife olarak gönderilmiş olduğu ayeti (Kur’ân, 2:30) olmuştur. Buna göre kendi türü de dahil bütün canlıların koruyuculuğu vazifesi kendisine tevdi edilmiş olan insanoğlu ekolojik dengeyi gözetmeli, her türlü bitki ve hayvan soyunun devamlılığını sağlamalıdır. Bu amaçlara binaen dünyanın çeşitli bölgelerinde teşekkül etmiş olan İslami çevre organizasyonları, Müslümanların dikkatini çevre sorunlarına çekebilmek için farklı kampanyalar düzenlemekte, muhataplarını bilgilendirmeye ve çevre sorunlarının çözümüne yönelik projeler üretmeye çalışmaktadır (Keskin, 2023).
İslami Çevrecilik
İslami çevrecilik, en yalın haliyle İslam’ın temel kaynaklarından yola çıkılarak ortaya konulan çevrecilik faaliyetleri ve tutumlar olarak tanımlanabilir. İslami çevreciliği bu şekilde temellendirmek, Müslümanların aktif olarak katıldığı çevre hareketleri ile İslami çevre hareketleri arasına bir çizgi çekmeyi gerektirir. Çünkü Hamed’in de ifade ettiği üzere Müslümanların yürüttüğü ya da bir parçası olduğu çevre hareketleri sadece İslam’dan değil; pek çok başka kaynaktan da esinlenerek faaliyetlerini tanımlamakta ve yürütmektedir (Hamed, 1993). Hatta denebilir ki Müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı coğrafyalarda ortaya çıkan çevre hareketleri İslami referanslardan ziyade Batı kökenli, seküler modeller örnekliğinde teşekkül ederek aynı minvalde çalışmaya devam etmektedir (Foltz, 2006). Fakat İslami çevrecilik, seküler çevre hareketlerinden farklı bir temele sahiptir. İlhamını ve motivasyon kaynağını İslam dininin çevre ile ilgili öğretilerinden alan, İslam’a dayalı bir çevre anlayışı tesis etmeye çalışan ve bu amaçla yapılan her türlü faaliyeti kapsayan bir hareket olması en ayırıcı özelliğidir. Bir hareketi İslami yapan şey tam da budur; İslam’ı çevreciliğin temeline oturtması, kavramlarını ve ilkelerini İslam’dan esinlenerek tesis etmesi ve katılımcılarının her türlü çevreci faaliyeti tıpkı bir dinî vazifeyi yerine getiriyormuşçasına adanmışlıkla ifa etmesi, Müslüman ve çevreci olmanın birbirini besleyen simbiyotik bir ilişkiye dönüşmesi İslami çevreciliğin mümeyyiz vasıflarıdır.
İslam’ın çevreye ve çevre sorunlarına bakışını ele alan farklı çalışmaların yıldan yıla artmasına rağmen, dünyaya çevreci bir bakışın Müslümanlar arasında hala marjinal bir endişe olduğunu tespit eden araştırmalar da mevcuttur (Hancock, 2018). Bu tip çalışmalardan, Batı’da azınlık olarak yaşayan Müslümanların ülkelerindeki müesses çevre uygulamalarına destek olarak ve çevreciliğin İslam tarafından da destekleniyor olduğunu göstermeye çalışarak “yaşadıkları toplumda meşruiyetlerini yükseltmeye ve dini inançlarının farklılığına rağmen o ülkeye entegre olmakta başarılı olduklarına dikkat çekmeye çalıştıkları” düşünülebilir (Keskin, 2022a). Müslümanların çoğunluk olduğu ülkelerde ise çevrecilik faaliyetlerine Batı’ya oranla daha mesafeli yaklaşılmasının altında yatan sebeplerse ilgili ülkelerdeki ekonomik gelişmişlik düzeyinden sivil toplumun işlerlik derecesine kadar uzanan geniş bir alana yayılmaktadır.
Yaşadıkları ülkede çoğunluk ya da azınlık olmalarından bağımsız olarak; müntesipleri ne şekilde düşünürse düşünsün, dinlerin insanların tutumlarını yönlendirmede sahip olduğu etki, dünya çapında faaliyet gösteren çevre organizasyonları tarafından fark edildi ve inanç ilkelerine dayalı bir söyleme sahip olan çevre kuruluşları pek çok ülkede artış gösterme eğilimine girdi. İslam penceresinden bakılacak olursa, Müslümanlar tarafından kurulan ve İslami öğretileri kullanarak muhatap aldıkları kitleleri çevre sorunları karşısında daha duyarlı olmaya davet eden, bu amaçla çeşitli eğitimler, seminerler, kampanyalar düzenleyen bir İslami çevre hareketi ortaya çıktı. Bu organizasyonlar arasında, diğerlerinden daha önce faaliyete geçmiş olan ve çalışmalarıyla geniş kitlelere ulaşmış olan IFEES (Islamic Foundation for Ecology and Environmental Sciences) hakkında bir değerlendirme yapmıştık (Keskin, 2022b). Yazının kalan kısmında Endonezya’daki İslami çevrecilik faaliyetleri ve Nehdatü’l-Ulemâ bünyesinde 2015 yılından beri faaliyet gösteren Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Enstitüsü (LPBI-NU) tanıtılacaktır.
Endonezya’da İslami Çevrecilik
Endonezya, 2023 itibariyle tahmini olarak 277 milyon nüfusa sahiptir ve bu nüfusun da yüzde doksanına yakınının Müslüman olması açısından dünyadaki en yoğun Müslüman nüfusa sahip ülke konumundadır. Ekvatorun iki yanında uzanan ülkenin bitki örtüsü zengindir ve yağmur ormanları pek çok hayvan türlerine ev sahipliği yapmaktadır. Bu zenginlikle beraber, tüm dünyayı etkisi altına alan çevre sorunlarından Endonezya da yoğun olarak etkilenmektedir. Ülke çapında faaliyet gösteren dinî oluşumlar çevre sorunlarına karşı mücadeleye yardımcı olabilmek için çeşitli adımlar atmaktadır.
Ülkedeki en büyük İslami kuruluşlardan birisi Nahdatü’l-Ulemâ, diğeri ise Muhammediyye’dir. İlki geleneksel İslam ve yerel kültür üzerine odaklanırken ikincisi eğitim ve toplumsal meseleler hakkında daha reformist bir bakışa sahiptir. Her iki grup da çevre sorunlarına İslam penceresinden çözümler bulunabilmesi için faaliyetler düzenlemekte, Müslümanları çevre meselelerine dair bilinçlendirmeye çalışmaktadır. Dewayanti ve Saat’in tasnifine göre Nahdatü’l-Ulemâ bünyesinde Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Enstitüsü (LPBI-NU), Çevre İçin Ulusal Hareket (GNKL-NU), Doğal Kaynakların Egemenliği İçin Nahda Cephesi (FNKSDA) grupları yer almaktadır. Muhammediyye bünyesinde ise Muhammediyye Çevre Konseyi (MLHM), Yeşil Kadrolar (KHM) grupları faaliyet göstermektedir (Dewayanti ve Saat, 2020).
Endonezya Ulema Meclisi (Majelis Ulama Indonesia) 2010 yılında su kullanımı, 2011 yılında madencilik faaliyetleri, 2014 yılında yaban hayatının korunması ve atıkların yönetilmesi, 2015 yılında infak gelirlerinin suya ulaşım için harcanması, 2016 yılında arazi ve orman yakmanın dinî hükmü konularında fetvalar yayınlamıştır (Mangunjaya ve Praharawati, 2019). Bu fetvalar çevre sorunlarına yönelik hazırladıkları kampanyalarda yerel çevreci örgütlere bir hayli yardımcı olmuştur. Bir örnek vermek gerekirse, Jakarta’da nesli tükenmekte olan hayvanlarla ilgili olarak çevreci örgütlerle Ulusal Üniversite’nin (Universitas Nasional-UNAS) İslami Araştırmalar Merkezinde çalışan hocaların işbirliğiyle hazırlanan ve soyları tükenmekte olan hayvanların avlanmasının zararlarına yönelik hazırlanan fetvalar Ujung Kulon’daki Cava gergedanlarının ve Batı Sumatra’daki Sumatra kaplanlarının yaşam alanlarının korunmasına yönelik farkındalığı artırmış ve köylüleri daha dikkatli bir şekilde davranmaya yöneltmiştir. "Bu fetva gelmeden önce hayvanların neden korunması ve Müslümanların neden onların korunmasına teşvik edilmesi gerektiğine dair net bir açıklama yoktu” (Rochmyaningsih, 2020) diyen aktivist, bu iş birliğinin önemini vurgulamıştır. Aynı iş birliğine bir diğer örnek de yine Ulusal Üniversite ile Turbalıkları İyileştirme Ajansı (Badan Restorasi Gambut-BRG) arasında gerçekleşen turbalık* arazileri ihya etme çalışmasıdır. Bölgede akşam namazından sonra köylülerle toplantılar yapılmış, imamların ve dini önderlerin de katıldığı bu toplantılarda toprağı kendi kişisel çıkarları için ateşe vermenin günah olduğunun altı çizilerek köylüler bilinçlendirilmiştir. Daha öncesinde köylüler kendilerine tarım alanı açmak için turbalıkları restore etmek yerine yakmayı tercih ediyorlardı. Bu yüzden Endonezya’nın yıllık karbon emisyonu artmaktaydı çünkü bu toprak türü karbondioksit tutmasıyla bilinmektedir. “Toprağı yaktığımızda sadece ağaçları değil, gördüğümüz ve göremediğimiz küçük hayvanları da yakıyoruz… Bu yaratıkların hepsi Allah'ın kullarındandır.” (Rochmyaningsih, 2020) diyerek cemaatinin çevreye özen göstermesini, toprağı ıslah ederken başka camlıların da haklarına riayet etmeleri gerektiğini vaaz eden imam çevre hareketlerinin dini referansları kullandığı zaman başarılı sonuçlara ulaşabildiklerinin bir diğer örneğidir.
Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Enstitüsü (LPBI-NU)
Endonezya’da Cava merkezli bir oluşum olan Nahdatü’l-Ulemâ, ehl-i Sünnet çizgisindeki dört fıkhî mezhebe bağlılığını vurgulayan ve geleneksel dinî anlayışı korumayı hedefleyen bir harekettir. Temel amaçları dinî eğitimi yaygınlaştırmak, geleneksel kültürü geliştirmek, fakir ve yetimleri koruyarak toplumsal sosyal adaleti sağlamak olan hareket çevre sorunlarıyla da ilgilenmektedir (Göksoy, 2006). Nahdatü’l-Ulemâ, yasadışı avlanmanın zararları, balıkçı teknelerinin yakılmasının ve batırılmasının çevrede yarattığı tahribat, doğanın ölçüsüz şekilde tahrip edilmesi, arazi dönüşümlerinde ekolojik dengenin korunması, hayvanların ithalat ve ihracatında dinî kuralların gözetilmesi, plastik atıklarla mücadele edilmesi, yenilenebilir enerjinin üretiminin ve kullanımının teşvik edilmesi gibi farklı konularda “yeşil fetvalar” yayınlamıştır (Mufid, 2020).
2015 yılında Nahdatü’l-Ulemâ bünyesinde Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Enstitüsü (LPBI-NU) adında bir yan kuruluş ihdas edildi. Amacı Endonezya genelinde çevre sorunlarına İslamî bir bakış açısından yola çıkarak çözümler üretmek ve mensuplarını kirlenme sebepleri ve çözüm önerileri hakkında bilgilendirmek olan kuruluş, bu amaçla seminer ve paneller düzenlemekte, halkı bilinçlendirmeye yönelik toplantılar tertip etmektedirler. Nehdatü’l-Ulemâ gibi geleneksel dinî eğitimi önemseyen bir kuruluşun çevre sorunları için harekete geçmesi, bireylerin çevreye zarar veren eylemlerinin dini açıdan da yanlış olduğuna dair fetvalar yayınlaması İslami çevreciliğin pratik alandaki işlevini gösteren güzel bir örnektir.
Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Enstitüsü Çevre Aktivistleri
LPBI-NU, 18 Ocak 2022 tarihinde Tegal’de düzenledi. Toplantıda ağaçlandırma faaliyetlerinin artırılması, iklim değişikliği ile mücadele edilmesi, afetlere acil müdahale edilmesi gibi konular üzerine istişarelerde bulunuldu (Ryan SR, 2022). Yine 2-4 Haziran 2023 tarihlerinde Depok’ta “Manevi Ekolojinin Sürücüsü Olarak Yeni Afet ve İklim Değişikliği Paradigması” ismiyle bir koordinasyon toplantısı düzenledi. Toplantıya ev sahipliği yapan okuldaki öğrencilerin çevre sorunlarına yönelik çözüm yollarında sorumluluk almasının, ayrıca kâinatı korumanın bütün Müslümanlar tarafından dini bir görev olarak addedilmesinin öneminin altı çizildi (Kajis, 2023).
Sonuç
İslami çevrecilik, dinin temel kaynaklarından yola çıkılarak temellendirilmiştir. Onu seküler çevre hareketlerinden ayıran fark tam da burada başlar. Müslümanların, içinde bulundukları toplumsal, ekonomik, siyasi şartlardan bağımsız olarak, kendilerine Allah tarafından emanet edilmiş olan dünyayı bir emanet bilinciyle korumalarını sağlamak için çalışır. Bu amaca binaen sahip olduğu potansiyel STK’lar, seküler çevre kuruluşları, bu alanla ilgilenen devlet görevlileri tarafından henüz tam anlaşılmış değildir. İslami çevreciliğin bu potansiyelinin değerlendirilebilmesi halinde çevre sorunlarına hem bireysel hem de küresel düzeyde daha farklı ve daha kalıcı çözümler üretileceği muhakkaktır.
Müslümanların, içinde bulundukları toplumsal, ekonomik, siyasi şartlardan bağımsız olarak, kendilerine Allah tarafından emanet edilmiş olan dünyayı bir emanet bilinciyle korumalarını sağlamak için çalışır.
Endonezya, dünya üzerinde en fazla Müslüman nüfusa sahip olması ve zengin yeraltı kaynakları, doğal hayat çeşitliliği, coğrafi olarak stratejik öneme sahip bir konumda bulunması gibi özellikleriyle Müslüman dünyası için önemli bir ülkedir. Çevreye duyarlı bir kalkınma modeli geliştirebilmesi, ülkesindeki Müslümanların çevreye yönelik farkındalıklarını artırabilmesi halinde bu alanlarda diğer Müslüman ülkelerine de örnek olma imkanına sahip olacaktır. Nahdatü’l-Ulemâ ve bünyesinde kurulan Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Enstitüsü (LPBI-NU), Müslümanları kendi eylemleri üzerine düşünmeye davet etme, çevre sorunlarının çözümü için adım atmaya bir Müslüman olarak kendi hayatından başlama gibi çabalarıyla Müslüman STK’lar için de örnek olma potansiyeline sahiptir.
* Turbalık, asidik torf toprağından oluşan ve ölmüş bitkilerden meydana gelen verimli sulak arazilere verilen genel bir addır.
Kaynakça
Dewayati, Aninda ve Norshahril Saat. (2020). Islamic Organizations and Environmentalism in Indonesia. Iseas Perspective. 117(2020), 1-9. Erişim adresi: https://www.iseas.edu.sg/wp-content/uploads/2020/09/ISEAS_Perspective_2020_117.pdf
Foltz, R. C. (2006). Islam, Roger S. Gottlieb (ed.), The Oxford Handbook of Religion and Ecology içinde, 207-220. New York: Oxford University Press.
Göksoy, İ. H. (2006). Nehdatü’l-Ulemâ, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi içinde, (Cilt: 32), İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
Hamed, S. (1993). Seeing the environment through Islamic eyes: Application of Shariah to natural resources planning and management. Journal of Agricultural and Environmental Ethics. 6(2), 145-164. Erişim adresi: https://link.springer.com/article/10.1007/BF01965481
Hancock, R. (2018). Islamic environmentalism: Activism in the United States and Great Britain. New York: Routledge.
Kajis Oleh. (2023). Gelar Rapat Koordinasi Nasional, LPBI NU, Jadikan al-Hamidiyah Sebagai Tuan Rumah, Yayasan Islam Al-Hamidiyah, Erişim adresi: https://www.al-hamidiyah.sch.id/read/news/2023/06/gelar-rapat-koordinasi-nasional-lpbi-nu-jadikan-al-hamidiyah-sebagai-tuan-rumah.html
Keskin, N. (2022a). Yeni toplumsal hareketler bağlamında din ve çevrecilik: İslami çevre hareketleri, (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Üniversitesi, İstanbul.
Keskin, N. (2022b). Toplumsal Hareket Olarak İslamî Çevreciliğe Genel Bir Bakış ve “Islamic Foundation for Ecology and Environmental Sciences (IFEES)” Örneği. Müslüman Dünyadan Fikrî Birikimler (22). Erişim adresi: https://ilke.org.tr/images/yayin/mdfb_22_yayin.pdf Erişim Tarihi (24/07/2023).
Keskin, N. (2023). Temel kavramları ve önemli kampanyalarıyla İslamî çevrecilik. Sürdürülebilir Çevre Dergisi. 3(1), 13-23. Erişim adresi: https://dergipark.org.tr/tr/pub/cevder/issue/78365/1309680
Mangunjaya, F. M. ve Gugah Praharawati. (2019). Fatwas on boosting environmental conservation in Indonesia. Religions. 10(570), 1-14. https://doi.org/10.3390/rel10100570
Mufid, M. (2020). Green fatwas in Bahtsul Masa’il: Nahdlatul Ulama’s response to the discourse of environmental crisis in Indonesia. Al-Ihkam Jurnal Hukum dan Pranata Sosial. 15(2), 173-200. https://doi.org/10.19105/al-lhkam.v15i2.3956
Rochmyaningsih, Dyna. The Muslim cleric preaching for Indonesia’s peat, Future Planet, Erişim adresi: https://www.bbc.com/future/article/20200311-can-green-islams-environmental-fatwas-help-climate-change
Ryan, S.R. (2022). LPBPI Nu Kabupaten Tegal, Satuka Komitmen Untuk Pengabdian Masyarakat, Nutegal, Erişim adresi: https://nutegal.or.id/lpbpi-nu-kabupaten-tegal-satuka-komitmen-untuk-pengabdian-masyarakat/
Nimet Keskin
...