Kitap Değerlendirmesi: Postnormal Zamanlarda Müslüman Toplumlar
Sardar, Z., Serra, J., & Jordan, S. (2019). Muslim Societies in Postnormal Times: Foresights for Trends, Emerging Issues and Scenarios. UK: International Institute of Islamic Thought (IIIT).
21.yüzyılın ilk çeyreğinin bitmeye yaklaştığı günümüzde geçen 25 yılda hem dünyada hem de Müslüman toplumlarda ciddi değişiklikler meydana gelmiştir. Teknolojik ve bilimsel gelişmelerin yanı sıra küresel ısınma, iklim değişikliği, hava ve çevre kirliliği, su kıtlığı, uluslararası göç krizi, insan hakları ihlalleri gibi bütün insanlığı ilgilendiren bir değişim süreci hâlen devam etmektedir. Bu yazıda değerlendireceğimiz Ziyaüddin Serdar, Jordi Serra ve Scott Jordan tarafından kaleme alınan Muslim Societies in Postnormal Times: Foresight for Trends, Emerging Issues and Scenarios başlıklı kitap, Müslüman toplumların şimdiki durumlarını ve gelecek tasavvurlarını gelecek çalışmaları kapsamında inceleyen bir eserdir.
Çalışmanın ana odak noktasını Müslüman toplumlar oluşturmaktadır. Gelecek çalışmaları bağlamında Müslüman toplumların mevcut durumlarının analizinin yanı sıra yakın-orta-uzak gelecekteki olası konumları hakkında analizler yapan çalışma, esasen “Neden gelecek hakkında düşünmeliyiz veya endişe duymalıyız?” sorusuna cevap aramaktadır. Çalışmanın odak noktası Müslüman toplumlar olduğu için “Müslümanlar olarak kendimiz ve diğer toplumlar için yaşanabilir bir geleceği nasıl inşa edebiliriz veya gelecekteki olası senaryolara karşı nasıl tedbirler almalıyız?” sorusu da ana sorulardan biri olarak ortaya çıkmaktadır. Gelecek hakkında düşünmek veya geleceği şekillendirmeye çalışmak güncel çalışmalara bağlı olduğu gibi gelecekte karşılaşılabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olmak için olası senaryoları tahayyül etmek de önem arz etmektedir. Çünkü günümüz dünyası hiç olmadığı kadar hızlı değişmekte ve bu değişim düzen ve kararlılıktan ziyade kaos, düzensizlik ve kompleks ilişkilerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
Çalışma amaç olarak sadece Müslümanların değil aynı zamanda bütün insanlığın refah ve mutluluğu için Müslümanların gelecekleri üzerinde düşünmesini sağlamayı, güncel sorunlar, tehditler ve zorluklar karşısında çözüm önerileri geliştirerek gelecek nesillere daha güzel bir miras bırakılmasına katkı sunmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda günümüz dünyasının nereye gittiğinin farkına vararak, seçimlerimizin, toplu veya bireysel kararlarımızın güncel durumumuzu etkilediği kadar geleceğimizi de inşa ettiğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Çalışmada vurgulanan bu hedefleri gerçekleştirebilmek için herkesin “gelecek okuryazarı” olması gerektiği belirtilmektedir (s. viii). Çalışmada belirtildiği üzere Müslüman toplulukların eğitim müfredatlarında gelecek çalışmaları ya hiç bulunmamakta ya da kendine çok az yer bulabilmektedir. Bu sebeple çalışmanın yazarları Müslüman toplumların alternatif gelecek tasavvurlarını analiz etmesini sağlayacak gerçekçi ve pratik bir kılavuzu karar alıcılar, öğrenciler ve akademisyenler için hazırlama amacını taşıdığını da belirtmektedir.
Çalışmada teorik çerçeve olarak kavramsallaştırılan Postnormal Zamanlar Teorisi, Ziyaüddin Serdar ve çalışma arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Postnormal Zamanlar Teorisi, birden fazla değişkenin çok sayıda etkileşime girmesiyle karmaşık, kaotik ve çelişkili ilişkilerle şekillenen bir zamanı analiz etmektedir. Postnormal zaman belirsiz ve karmaşık doğası sebebiyle olayların belirsiz hale gelmesine ve normallik fikrinin yıkılmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda Postnormal Zaman Teorisi, ilerleyen bölümlerde yakın, orta ve uzak geleceklerdeki tutarsız ve girift görülebilecek ilişkileri kuramsal bir zemine oturtması sebebiyle önem arz etmektedir. Yazarların ifadesiyle Postnormal Zaman Teorisi “eski ortodoksilerin öldüğü, henüz yeni olanların doğmadığı ve çok az şeyin anlamlı göründüğü bir ara dönemi” ifade eder (s. xv). Normal zamanlarda olaylar, durumlar veya fikirler karşısında öne sürülen kesin yargı, çözüm önerisi veya yorumlar yerlerini Postnormal zamanlarda problemlerin birbirine bağlanmış ve iç içe geçmiş doğasına, sürekli değişime açık, karmaşıklık ve belirsizliğin baskın olduğu bir ilişki ağına bırakmaktadır.
Çalışma önsözden sonra “Genel Değerlendirme”, “Trendler”, “Yeni Meseleler”, “Senaryolar” ve “Son Söz” olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. “Genel Değerlendirme” başlığında gelecek çalışmalarına kısaca giriş ve Müslüman toplumların neden gelecek çalışmalarına önem vermesi gerektiği tartışılmaktadır.
“Trendler” başlığında değişen faktörlerin durumları genel olarak ele alınmakta ve her başlıkta Müslüman toplumlar için çıkarımlar yapılmaktadır. Nitel veya nicel verilere dayanarak oluşturulan “Trendler” dünya içindeki faktörlerin değişken yapısını ele aldığı için gelecek projeksiyonlarının öngörülerine katkı sağlamaktadır. Yazarlar “Trendler” başlığında nüfus ve gençlik, çevre ve yaşanabilirlik, kirlilik ve tehlikede olan şehirler, göç ve mülteciler, ekonomi ve enerji, bilim ve teknoloji, silahlı çatışmalar ve terörizm, siber saldırılar ve siber savaşlar, eğitim ve yaratıcılık, sağlık ve refah, cinsiyet eşitsizliği, din ve kültür, eğlence ve spor, İslamofobi ve aşırı sağın yükselişi, sosyal medya ve yapay zeka, İslam ve dinî düşünce, belirsizlik ve cehalet, kaygı ve gariplik alt başlıklarında Müslüman toplumlardaki mevcut durumu, olumsuzlukları ve olası çözüm önerilerini tartışmaktadır. Her bölümün sonunda eklenen “Çıkarımlar” başlığı ile Müslümanların karşılaşabileceği olumlu veya olumsuz durumlar hakkında yorum yapılmaktadır. Bu bölümde vurgulanan temalar Müslümanların güncel ve gelecekteki problemlerini anlamak için oldukça önemlidir. Trendler yakın ve uzak gelecekteki gelişmelerin yapıtaşını oluşturacağı için, Müslüman toplulukların mevzubahis trendleri analiz edip çözüm önerileri geliştirmesi gerekmektedir. Bunun olmadığı durumlarda çalışmanın birçok çıkarımında belirtildiği üzere Müslümanlar nasıl ki günümüzde terör, iç savaş ve işgal, eşitsizlik, adaletsizlik, ekonomik kriz, cehalet ve kaygı gibi kronik sorunlar yaşıyorsa gelecek senaryolarında daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacaklardır. Ayrıca çalışmada vurgulandığı üzere Müslüman toplumların genç nüfus, yüksek doğurganlık, enerji kaynaklarının bolluğu, dünya genelinde artan Müslüman nüfus ve gelişime dönük potansiyel fırsatları içermesi sebebiyle mevzubahis sorunlara çözüm önerisi getirme potansiyeline sahip olduğu görülmektedir.
“Yeni Meseleler” başlığında gelecek çalışmalarına temel oluşturabilecek olası durumlar ele alınmaktadır. “Yeni Meseleler” gelecek tasavvurlarında çeşitli senaryoların meydana gelebilme ihtimalini birtakım güncel veriler ışığında ortaya koyması sebebiyle gelecek çalışmalarında önemli yer tutmaktadır. Çalışmada “Yeni Meseleler” üç hayvan metaforuyla incelenmektedir. Bunlar “Siyah Filler”, “Siyah Kuğular” ve “Siyah Denizanalarıdır”. Siyah Filler metaforu yüksek olasılıklı ancak düşük güvenirliğe sahip gelecek tasavvurlarındaki olayları ve bir olayın sonucuna ilişkin nasıl ve neden inandığımızı değerlendirme kapasitemizi içerir. Siyah Kuğular alternatif seçenekleri önleyerek gelecekte ortaya çıkacak bir durumun belirli şekilde olacağına ve davranacağına göre inandırılmayı ifade eden önyargılar şeklinde anlaşılmaktadır. Buna göre beklenmedik bir durumda ortaya çıkabilecek bir durumun öngörüyle tespit edilmesi zor olsa da kaos, süreksizlik ve karmaşıklardan yansıyan verilerle gelecek tasavvurları hakkında yorum yapılabilir. Siyah Denizanası küçük ve dikkatsiz görülen ancak belirli koşullar meydana geldiğinde ortaya çıkabilecek durumları öngörmemizi sağlar. Birbirinden alakasız gördüğümüz durumların şartlar olgunlaştığında ortaya çıkması, gelecek tasavvurlarının öngörülmesi zor meselelerini anlamamızda yardımcı olur. Bu bağlamda her bölümde alt başlık olarak dikkat çekilmesi gereken etmenlerin analizinden sonra olası çatışma ve çözümler için spesifik çıkarımlar yapılmaktadır. Bu bölümde seçilen gelecek senaryoları karşısında üretilen olası çözüm önerileri, çok katmanlı olması sebebiyle girift bir mesele olarak ortaya çıkmakta ve gelecek senaryosunun Müslümanlar için nasıl şekilleneceği belirli şart ve durumlara göre ele alınmaktadır.
Siyah Filler bölümünde Avrupa Birliği’nin dağılması, Batı üstünlüğünün çöküşü, demokrasinin metaformozu, Müslüman diasporalardaki sosyal refah krizi, robotların yükselişi, bilgisayar sistemlerindeki çatışmalar, gıda devrimi, Müslüman kadınların bağımsızlık mücadelesi, Müslüman aile yapısının yeniden inşası başlıklarıyla güncel tartışmalarda emareleri görülen olası çatışma ve çözüm önerilerinin yakın gelecekteki durumları ele alınmaktadır.
Siyah Kuğu bölümünde potansiyel ABD-Çin Savaşı, füzyon gücü, disiplinlerin sonu, suç için web tabanlı uygulamalar, asteroid madenciliği, kompleks beynin haritalanması, sanal gerçeklik yoluyla sosyal bozulma gibi başlıklarla gelecekteki Siyah Filler bölümünde emareleri görülen olası gelecek tasavvurlarına örnek oluşturabilecek meseleler ele alınmaktadır.
Siyah Denizanası bölümünde post-kapitalizm, genetik modifikasyonlar, akıllı yaşam, algoritmalar tarafından yönetim, şehir ve korporatif devlet, yeni antibiyotiklere dirençli bakteriler, kuantum bilgisayarları ve mega data, Balkan hayaletlerinin dönüşü, savaş sonrası Müslüman toplumların dejenerasyonu gibi başlıklar ele alınmaktadır. Özellikle daha uzak gelecekte oluşabilecek problemlere karşı çıkarımların yapıldığı bu başlıkta Müslümanların yeni teknolojiler ve çatışmalar karşısındaki konumu irdelenmektedir.
“Senaryolar” başlığında olası gelecek senaryoları “Genişletilmiş Şimdiki Zaman”, “Tanıdık Gelecekler” ve “Düşünülmemiş Gelecekler” şeklinde üç farklı perspektiften ele alınmaktadır. “Genişletilmiş Şimdiki Zaman” gelecek on yılı etkileyebilecek gelişme ve trendleri ele alan ancak kaos ve karmaşıklıklarla değişiklik de gösterebilecek gelecek tasavvurunu, “Tanıdık Gelecekler” ağırlıklı olarak bilim kurgu roman, film, imge ve imajlardan etkilenen, popüler bilim ve fütürolojinin kavramlarından etkilenerek oluşturulan gelecek tasavvurunu ve “Düşünülmemiş Gelecekler” ise hayal edilmesi daha güç olan, mevcut gelenek, düşünce ve paradigmaların ötesine geçerek alternatif idealler ve imajlardan beslenen gelecek tasavvurları olarak ele alınmaktadır. “Senaryolar” alternatif gelecekler için oluşturulan bir dizi olasılıkları içeren alt başlıklardan oluşmaktadır. Bu bölümde yazarlar olası gelecek senaryolarının ana hatlarına ve birden fazla gelecek olasılığına odaklanarak, Postnormal zamanlarda artan belirsizlik ve kaosun sebep olabileceği durumları incelemektedir.
Yazarlar “Genişletilmiş Şimdiki Zaman” bölümünde yakın gelecekte oluşabilecek bazı senaryoları ele almışlardır. Müslümanların iklim değişikliği, su kıtlığı, mezhep savaşları yaşayabileceği senaryo, güneş enerjisi paneli gibi çalışan şehirlerin kurgulandığı Pil Şehirler senaryosu, yapay zeka, robot işçiler ve dronlar neticesinde yükselen işsizlik, yapay zeka botları neticesinde üretilen yalan ve sahte haberlerle yükselen aşırı sağ, İslamofobi ve ayrımcılığın artması senaryosu, Müslüman toplumlarda ortaya çıkacak girişimci Akıllı Gençlik senaryosu, hiper-sanayileşmiş Çin’in Müslüman ülkeler atılımı ve işbirliği senaryosu, Müslüman ülkeler arasında ortaya çıkabilecek siber savaş senaryosu, büyük bir ticaret ve eğlence merkezi kurularak oluşturulan Sınırsız Dubai senaryosu, DAİŞ gibi terör örgütlerinin eylemlerini fiziksel alandan siber alana taşıyarak yol açtığı uluslararası krizler senaryosu gibi olası senaryolar tartışılmaktadır.
“Tanıdık Gelecekler” bölümünde “Genişletilmiş Şimdiki Zaman” senaryolarını değiştirebilecek veya devam ettirebilecek olası senaryolar ele alınmaktadır. Bölümde Batı’nın çökmesinden sonra ortaya çıkan yeni küresel güçler senaryosu, Mekke ve Medine’nin saldırı altında kalmasıyla Müslümanların kutsal topraklardan koparılarak siber ve radyoaktif saldırılarla Arap coğrafyasının alt yapısının yok edilmesi senaryosu, bu saldırılarla sarsılan Müslümanların canlanarak iş birliği içinde sorunların üstesinden gelip kendi aralarındaki mezhep ve geleneklerdeki tüm farklılıkları giderip uluslararası bir Müslüman hareketi başlatacağı senaryosu, Kolonizasyon 3.0 ile birlikte çip teknolojisi sayesinde bireyin beynine herhangi bir bilginin kolayca yüklenerek bireylerin sömürgeleştirilebileceği senaryosu, Transİslam kavramsallaştırmasıyla Müslümanların kendi aralarındaki içtihat tartışmaları ve reform talepleri sonrasında farklılıkların ötesine geçerek Şeriat’ın “makasıdı” bağlamında çeşitliliğin sağlanması senaryosu, Batı’da yükselecek kutsal savaş mantalitesiyle Müslümanlara karşı yeni bir Haçlı seferinin başlayacağı, aşırı sağ, Evanjelik Hristiyanlar ve diğer aşırı dinî grupların ABD ve Avrupa’da yönetime geleceği, Kudüs meselesinde kilise ve politikacıların işbirliğiyle işgal girişimlerinin oluşacağı hatta bu saldırıları yapacak yapay zeka ve robotların kilise tarafından vaftiz edileceği senaryosu tartışılmaktadır. Bu senaryoların yanı sıra asteroid madenciliğindeki gelişmelerle Müslümanların bu teknolojiyi elde edeceği ve Müslüman ülkeler iş birliğiyle yeni teknoloji, girişim ve şirketlerin kurulacağı ve Mars’ta ilk Müslüman kolonilerinin inşası gibi olası senaryolar da tartışılmaktadır. Çalışmada tartışılan senaryoların gelecek öngörüsü şeklinde spekülatif tartışmalar olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle yazarların bir senaryoyu ele alırken kurguladığı şirket isimleri, kurulacak örgütler, ülkeler arası olası iş birlikleri gibi tahayyüller, senaryoları daha ilgi çekici hale getirmektedir. Mesela Kolonizasyon 3.0 başlığında ortaya çıkacak olan yeni sömürgeciliğin işleyiş mekanizmasını somutlaştırmak için CorteDisk adlı bir şirketin tahayyül edilmesi veya asteroid madenciliğinde Zafar 8734 adlı asteroidin Küresel İslam Yatırım Bankası tarafından fonlanacak girişimlerle ticari amaç için maden çalışmasında kullanılması gibi örnekler kitabın senaryo yorumunu güçlendirmekte, okuyucuya gelecek öngörüsünü zihninde somutlaştırabilme imkânı vermektedir.
Son olarak “Düşünülmemiş Gelecek” senaryolarında “Genişletilmiş Şimdiki Zaman” ve “Tanıdık Gelecekler” başlıklarının ötesine geçerek Postnormal perspektiften gelecek tasavvurları ele alınmaktadır. Bu bölümde artık kimsenin kendisini Müslüman olarak isimlendirmediği, İslam’ın artık tarih kitaplarında kaldığı Müslümansız İslam ve yeni neslin kendini ifade edebilmesi ve kabul görebilmesi için İslamofobik Müslüman tutumu sergilemesi gerektiği şeklindeki olumsuzluk senaryosu, Müslüman toplumların yaşam tarzlarının uluslararası moda haline geldiği “Helal Dünya” senaryosu, dünyanın çeşitli bölgelerine göç eden genç, eğitimli ve yetenekli Müslüman toplulukların nüfusu yaşlanan ve ekonomisi gerilemeye başlayan ülkeleri tekrar kalkındırdığı ve Müslüman kimliğinin meslek ve iş hayatında üstünlük, teknolojide öncülük, sanat ve edebiyatta orijinallik gibi yeniden tanımlanmış bir kimlikle şekillendiği “Hümanite’ye” nazire olacak şekilde “Ummanite Çağı” senaryosu, kendi kendine öğrenme robotu gibi çalışarak klasik ve modern dönemdeki tüm İslami yorum ve içtihatları içinde barındıran ve herhangi bir alimin edinebileceği bilgi birikiminden çok daha fazlasına sahip olabilecek bir yapay zeka botunun İslami meselelerde tek hakem olmak isteyeceği ve ayrıca bu durumun kendisine otoriter bir şahsiyet kazandıracağı “Siber İslam” senaryosu tartışılmaktadır.
Çalışmanın en kısa bölümü olan “Son Söz” kısmında yazarlar Müslümanlara güncel ve gelecek sorunlarını göz önünde bulundururken pusula olacak sadece bir ayet ve bir hadis paylaşmaktadır:
“Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Kur’an-ı Kerim, 13:11)
“Deveni bağla sonra Allah’a tevekkül et.” (Hadis-i Şerif)
Sonuç olarak Ziyaüddin Serdar, Jordi Serra ve Scott Jordan gelecek çalışmalarına önemli katkı sundukları bu çalışmalarında 21. yüzyılda Müslümanların karşılaşacağı olası trend, senaryo ve gelişmeleri analiz etmektedir. İlk çeyreğini bitirmeye yaklaştığımız 21. yüzyılın Müslümanlar açısından sıkıntılı ve acı tecrübelerle başladığı aşikardır. Müslüman devletlerin ve toplumların karşılaştığı işgaller, kendi içlerinde uzun yıllardır devam eden iç çatışmalar, mülteci krizleri, eğitim ve sağlık alanındaki zafiyetler, yetişmiş iş gücünün ve kalifiye bireylerin beyin göçü, eşitliksizlik, adalette bozulma ve ekonomik kriz gibi kronik sorunların yanında küresel ısınma, su kıtlığı, iklim değişikliği, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının bilinçsize kullanılması, çevre, hava ve su kirliliği, çarpık kentleşme gibi küresel sorunlar da Müslümanların önümüzdeki yıllarda göz önünde bulundurması gereken meselelerdir. Çalışmada yazarların ele aldığı senaryolarda görüldüğü üzere Müslümanlar için ütopya veya distopya şeklinde sonuçlanabilecek durumlar söz konusudur. Dünyaya rol model olabilecek bir Müslüman toplumu idealinin yanı sıra olabilecek en kötü senaryoları yaşayabilecek veya yaşatabilecek bir Müslüman toplumu distopyası da gelecek tasavvurlarında bulunmaktadır. Bu senaryolardan hangisinin “gerçekleşeceği” ise Müslümanların “şimdi” ne yaptıkları ve “gelecekte” ne yapacaklarına bağlı olduğu açık gözükmektedir.
Ömer Faruk Uğurlu
Çankırı Karatekin Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nde araştırma görevlisi olan Uğurlu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde doktora eğitimine devam etmektedir....