Kuzey Makedonya’da Sivil Alanın Sivilleşmesi: Devlet, Uluslararası Ağlar ve Kültürel Var Olma
Avrupa merkezci dünya ve düşünce tarihi siyaset, devlet, toplum, birey gibi konularda Antik Yunan-Roma-Aydınlanma ve modern dönemi bir izlek etrafında inceler. Sivil toplum literatürü de bundan ayrı bir kader izlemeyerek literatürü Aristo’ya kadar dayandırmıştır. Ancak 17. yüzyıldan itibaren Batı Avrupa’da gelişen modern devlet ve burjuvazinin modern sivil toplum düşüncesini ve olgusunu geliştirdiği ve 2000’lerde demokratik rejimlerin olmazsa olmaz bir parçası olduğunu söylemek mümkündür. Sivil topluma dair herkesin uzlaştığı bir tanımın varlığı mümkün gözükmese de kabaca sivil toplumun, ortak hedef ve çıkarları desteklemeyi amaçlayan, aile, iş sektörü, siyasi partiler ve devlet arasındaki alanda yer alan tüm sivil dernek, örgüt ve ağ biçimlerini kapsadığı ifade edilebilir. (Kacarska, 2011, s. 72)
Balkanlar, Batı Avrupa dışı toplumlar gibi, sivil toplumu büyük oranda jakoben bir yaklaşımla inşa etmeye çalıştı. Uzun 19. yüzyıl, savaşlarla dolu 20. yüzyıl, krallıklar, meşruti monarşiler, komünist devletler ve en nihayetinde demokratik rejimlere dönüşen 11 farklı ulus-devlet, birçok farklı yapı üreterek çeşitli sivil toplum formları ortaya koydu. Sivil toplumun inşası, özellikle 1990 sonrası bölgenin demokratikleşmesiyle birlikte en önemli gündemlerden biri haline dönüştü. Bu de facto durum, 2000’li yıllardaki Avrupalılaşma süreciyle zirveye ulaştı. Bölge, geçiş sürecini yönetmeye çalışırken devlet dışı örgütlenmelerle sivil toplum alanını da oluşturmaya çalıştı. Ancak geç modernleşme, etkin olmayan piyasa, verimli çalışamayan bürokrasinin ürettiği devlet, toplum ve birey modelinin güçlü bir sivil toplum alanını tepeden inme bir şekilde gelebilmesi pek mümkün görünmüyordu. Demokratikleşme ve Avrupalılaşma gibi çağdaş değerlere pusula olarak sarılan Balkan toplumlarının bu süreçte siyasal partilere bağımlı, uluslararası örgütlere angaje, toplumsal cemaatlere içkin sivil toplum formlar ürettiği ve sivil alanı sivilleştirmede büyük zorluklar yaşadığı söylemek mümkündür.
Kuzey Makedonya'da çeşitli sivil toplumların kurulmasında, Hırvatistan, Bosna ve Kosova'da olduğu gibi, 1990-2001 arasında bölgede yaşanan savaşların ve silahlı çatışmaların etkisi büyüktür.
Kuzey Makedonya’da Sivil Toplum Tecrübesi
Nüfusun yapısı, stratejik konumu, tarihi ve ihtilaflarıyla Balkanları en güzel resmeden ülkelerin başında Kuzey Makedonya gelir. 1918 sonrası Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı, 1945 sonrası Sosyalist Yugoslavya Cumhuriyeti olan ve 1991 yılında bağımsızlığını elden eden ülke, demokratikleşme ve AB süreciyle Batı Avrupa devlet, toplum, siyaset, birey modelini benimsemiştir. Ülkenin etnik, dinî ve kültürel çeşitlilik içeren heterojen nüfus yapısı çatışma, istikrarsızlık ve başarısız devlet formunu üretirken, 2001 ve 2017’deki anayasal reformlar ve AB normlarının baskısıyla kararlı ve düzenli bir yapıya doğru ilerlemiştir. Sivil toplum alanın inşa edilmesi, düzenlenmesi ve organize edilmesi tüm bu sınırlılıklar ve çözümler çerçevesinde gerçekleşebilmiştir.
Kuzey Makedonya tarihinde ilk sivil toplum örgütü 1941 yılında bir spor derneği olarak tescil edilmiştir. Merkezi sicilin kamuya açık listesine göre, mayıs 2023'e kadar Kuzey Makedonya Cumhuriyeti'nde toplam 14.985 sivil kuruluş veya sivil topluluk kayıtlıdır. Bunların %53,72'si aktiftir ve aktif kuruluşların en büyük yüzdesi, yani %41,59'u, faaliyetlerini Üsküp şehrinde yürütmektedir. Kuzey Makedonya'da çeşitli sivil toplumların kurulmasında, Hırvatistan, Bosna ve Kosova'da olduğu gibi, 1990-2001 arasında bölgede yaşanan savaşların ve silahlı çatışmaların etkisi büyüktür. Bu dönemde birçok insani yardım kuruluşunun kurulması, bu etkiyi daha belirgin hale getirmiştir.
Tablo 1. Kuzey Makedonya’da Yasal Yapılarına Göre Kayıtlı Sivil Toplum Kuruluşlarının Toplam Sayısı
YIL |
Sosyal -insani dernekler |
Spor Derneği |
Kültür Derneği |
Meslek Birliği |
Ekoloji Derneği |
Vakıflar |
Diğer sosyal kuruluşlar, vakıflar ve |
TOPLAM DERNEK Sayısı |
2013 |
2 |
7 |
9 |
1 |
4 |
4 |
202 |
229 |
2014 |
2 |
9 |
6 |
1 |
1 |
8 |
225 |
252 |
2015 |
0 |
11 |
8 |
1 |
1 |
3 |
173 |
197 |
2016 |
2 |
3 |
3 |
2 |
1 |
1 |
204 |
216 |
2017 |
0 |
3 |
5 |
5 |
0 |
8 |
263 |
284 |
2018 |
1 |
11 |
3 |
3 |
3 |
4 |
282 |
307 |
2019 |
1 |
2 |
4 |
1 |
1 |
8 |
329 |
346 |
2020 |
1 |
3 |
3 |
0 |
1 |
2 |
250 |
260 |
2021 |
3 |
5 |
3 |
0 |
1 |
7 |
271 |
290 |
2022 |
3 |
4 |
8 |
2 |
3 |
11 |
355 |
386 |
2023 |
0 |
5 |
1 |
3 |
2 |
3 |
178 |
192 |
TOPAM |
15 |
63 |
53 |
19 |
18 |
59 |
2732 |
2959 |
Kaynak: Kajoli Bujar & Rama Ariton, 2024, s.13
Kuzey Makedonya modern devletin zorunlu kıldığı egemen bir etnik grubun devlet iktidarını yönetmesi sürecine sahip olmadığından, 21. yüzyılın ilk çeyreğine kadar düzenli ve kararlı bir devlet ve toplum modeli üretememiştir. Bu sistemik kriz, sivil toplumu da büyük oranda etkilemiştir. Modern devletin inşa edilememesi, kamusal alana dair bilincin yerleşememesi, sivil toplumun özerkliği, finansmanı ve uluslararası ağlarla irtibatlarının sağlıklı bir zeminde gelişememesine neden olmuştur. Bu bağlamda, sivil alanın sivilleşememesi; siyasal partiler tarafından yönlendirilen, uluslararası ağlar ve örgütler tarafından çeşitli amaç ve hedefler doğrultusunda şekillendirilen, kapalı cemaatlere hukuki çerçeve sağlayan birçok çarpık formun ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Trajkovski, 1990 sonrası Kuzey Makedonya'daki sivil toplum algısını iki döneme ayırmaktadır. İlk dönem olan 1990'dan 2001'e kadar sivil toplum, devlet karşıtı bir unsur olarak algılanırken, 2001'den günümüze kadar olan ikinci dönemde sivil toplum devletle işbirliği yapan bir unsur olarak algılanmaktadır. Trajkovski, ikinci dönemi ise 2001-2008, 2008-2017 ve 2017'den günümüze olmak üzere üç alt döneme ayırmaktadır. İlk alt dönemin özelliği, devletin sivil toplum sektörünü kamu politikalarının tasarlanması ve uygulanmasında bir ortak olarak görmeye başlamasıdır. Bu dönemde, devletin sivil toplum kuruluşlarına sağladığı mali, yasal ve kurumsal yardımlar artmıştır. Giderek daha fazla sivil toplum kuruluşu, devletten mali destek almaya başlamış; sosyal bakım ve hizmetler, yolsuzlukla mücadele, çevre sorunları, insan ve azınlık haklarının korunması, cinsiyet eşitliği, mülteciler, insani yardım faaliyetleri ve ademi merkeziyetçilik sürecine destek alanlarında kaydedilmiştir. 2008-2017 arası dönemde ise iktidarda bulunan siyasal partinin, sivil toplum örgütlerine bağımlılığını artırması ve uluslararası ağlardan biri olan Açık Toplum ve Soros Vakıflarının mevcut iktidara karşı protestoları organize etmesi, farklı bir dönem üretmiştir. “De-Soroslaştırma” olarak da adlandırılan dönemde, mevcut iktidarın yenik düşmesiyle 2017 sonrası dönemde sivil toplum örgütlenmesinin merkezinde AB ve uluslararası örgütlerin etkisi ve fonlaması yer almış; demokrasi, insan hakları, kadın hakları, çevre ve iklim değişikliği, dijitalleşme gibi alanlar öne çıkmıştır.
Kuzey Makedonya Müslümanlarının sivil toplum alanında var olması ve örgütlenmesi, Balkan Müslümalarının süreçlerine benzerken, ülkedeki hakim grup olan Makedon sivil toplumların gelişim süreçlerinden farklılık göstermektedir.
Müslümanlar, Sivil Toplumun İmkanları ve Formları
Balkan Müslümanları, 1918-1930’ların ilk yarısı dışarda tutulursa, 2000’lere kadar kamusal alan ve örgütlenmelerin dışında kalmışlardı. Osmanlı sonrası meşruti monarşi dönemlerinde örgütlenmeler görülmekteyken, meclislerin feshedilmesiyle birlikte baskı artmış;1945-1990 arasında ise komünist rejimlerde kamusal hayatın dışında evlere hapsedildiklerini ve büyük bir gözetim altında varlıklarını sürdürdüklerini gözlemliyoruz. 1990’lar demokratikleşmeyi getirmiş olsa da bölge Müslümanları 2001’e kadar savaşın ve silahlı çatışmaların gölgesinde, sivil toplum fikrini ancak insani yardım kuruluşlarıyla özdeşleştirebilmişlerdir. 2001 sonrası, ülkelerin AB süreci, kamusal alanda örgütlenmeyi, görünür olmayı ve kamusal yarara dair bilinç geliştirmeyi mümkün kılmıştır. Büyük bir motivasyon ve hevesle kültür, sanat, eğitim, insani yardım ve dinî eğitim gibi alanlarda sivil toplum örgütlenmeleri ortaya çıkmıştır. Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan, Kosova ve Yunanistan örnekleri, birbirinden farklı deneyimler üretmiş olsa da ortak izlekler olarak; devletle ilişkilerin yönetimi, kaynak oluşturma stratejilerinde tecrübesizlik, hesap verilebilir kurumsal yapıların ve kültürlerin oluşturulmasında yetersizlik gibi süreçlerle karşı karşıya kalmışlardır. Aynı şekilde, nitelikli insan gücünün eksikliği ve ulus devletlerin büyük oranda “öteki” olarak kurguladıkları toplumsal gruba ait olan Müslümanlar, üst kültüre ait sorunlar ve çözümlerle ilgilenen örgütlenmelerden ziyade, devletin bu gruba dair hizmet sunmadığı eğitim, kültür, insani yardım gibi temel alanlarda örgütlenebilmişlerdir. Demokratikleşmeyle birlikte dinin kamusal alanda var olması, cemaatlerin STK’laşmasına neden olduğu gibi, dünya cari kültürü ve açık toplum süreci sonucunda İslam dünyasından gelen birçok cemaati de bu alanda örgütlenebilmesine olanak sağlamıştır.
Kuzey Makedonya Müslümanlarının sivil toplum alanında var olması ve örgütlenmesi, Balkan Müslümalarının süreçlerine benzerken, ülkedeki hakim grup olan Makedon sivil toplumların gelişim süreçlerinden farklılık göstermektedir. Makedon Ortodoks Hristiyan gruplar, seküler Arnavutlar ve diğer etnik gruplar, AB ve devlet iktidarının fonları ve desteğiyle kurumsallaşmayı gerçekleştirmişlerdir. Uzun yıllar devletin kayıtsız kaldığı toplumsal grupların başında gelen ve sistemin dışında kalmanın getirdiği alt gelir grubunda yer alan Müslümanlar ise yüksek eğitimden uzak kalma, kültür ve dilin yok olma tehdidi gibi sorunları çözebilmek için örgütlenmişlerdir. Bu bağlamda, Müslüman sivil toplum örgütleri, devletin veya hükümetin kamusal alanda tüm vatandaşlarını etkileyen ekonomi, dış politika, sağlık ve eğitim politikalarını etkileme, eleştirme ve politika savunuculuğa yapma gibi sivil alandan beklenen eylemlerden doğal olarak uzak kalmışlardır.
Ülkenin siyasal gündemini etnik sorunlar şekillendirdiği gibi, sivil alanı da büyük oranda biçimlendirmiştir. Uluslararası ağların dışında kalan sivil toplum örgütlerinin ekseriyeti; etnisite, kimlik, kültür ve gelenek gibi aidiyetler üzerinden sivil toplum örgütleri inşa etmişlerdir. Müslümanların sorunlarına çözüm üreten sivil toplum örgütleri olarak bilinen Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği, İslam Gençlik Forumu, Merhamet, Adeksam, El-Hilal Derneği gibi kuruluşlar, büyük oranda devlet tarafından desteklenmedikleri gibi, devletin hizmet sunmadığı veya yetersiz imkanlarla sorunları çözmeye çalıştığı alanlarda var olmaya ve hizmet sunmaya çalışmışlardır. Türk, Arnavut ve diğer birçok sivil toplum örgütü; eğitim, kültür ve insani yardım alanlarında, ülke içi diasporadan ve özellikle Türkiye başta olmak üzere birçok İslam ülkesinden temin ettiği fonlarla ilgili konular için projeler yürütmüşlerdir.
Son 35 yılda Kuzey Makedonya’nın ürettiği devlet ve toplum modelinin sivil alanı, gelişmiş demokrasilerin sivil alanına yeterince yaklaşamadı. Bu sürecin gedikleri, ülkenin siyasal partilere, uluslararası ağlara ve dini yapılara gereğinden fazla bağımlılığı üretmiştir.
Kaynakça
Bujar, K. & Ariton, R. (2024). The role of cıvıl socıety in cultural herıtage: Republic of North Macedonia as a case study. South East European Journal of Sustainable Development, 8(1), 8-17.
Ilo, T. (2018). The civil sector in the Republic of Macedonia in recent decades. Civil society and social change: inclusion and influence içinde. Donevska Maria, Mojanchevska Katerina, Ilijevska Klimentina, Iloska Aleksandra, Trajkovski Ilo, Rahik Bisera (Ed.). Skopje: Citizens Association For Research, Communications And Development Public.
Simonida, K. (2011). Has the strategy contributed to improving the dialogue between government and civil society?. Civic Practices. (13).
Sevba Abdula
Sevba Abdula 1984 yılında Üsküp'te doğdu. 2008 yılında Ankara Üniversitesi İktisat Bölümü'nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde "Din ve Milliyetçilik: Sırp Ortodoks Kilisesi...