Medyada Göründüğü Gibi Müslüman Özneden Komplocu Olur mu?
Komplo teorileri, istenmeyen bir olayın birileri tarafından tezgâhlandığını iddia eder. Şayet bir olayı rutin dışı görüyorsanız, yani kolayca açıklayamıyorsanız ve aslında bu olayın göründüğü gibi olmadığını düşünmeye başladıysanız, muhtemelen zihniniz komplo teorilerini üretmeye başlayacaktır (Barkun, 2003). Bu zihinsel kurgunun sizi doğru yere götürmesi pekâlâ mümkündür. Ama şehir efsanelerini biraz fazla ciddiye alıyorsanız, o zaman yanılmanız daha da mümkün olur. Çünkü komplo teorileri psiko-sosyal ve siyasal koşullarınızı suiistimal ederek bir günah keçisi yaratmanıza yardım edebilir.
Tarihsel süreç içerisinde çeşitli topluluklar komplocu olarak suçlanmış ve onlardan günah keçileri yaratılmıştır. Bazen dişi bir domuz, bazen yumurtlayan bir horoz, bazen de masonlar, Yahudiler ve İllimunati günah keçisi olarak ilan edilmiştir (Campbell, 2020). Bu konuda özellikle Yahudilere yöneltilen ithamlar, yer yer akademik metinlerde bile örtülü bir şekilde kabul edilmiştir (Sombart, 2017). Yahudiler, bu teorilerde komplocu bir özne olarak kadim zamanlardan beri işlenmektedir. Mesela Orta Çağ’da Yahudi erkeklerin kuyrukları olduğuna, hatta regl gördüklerine inanılıyordu. Üstelik kan kaybına uğrayan Yahudi erkeklerin, kan kaybının telafisi için, Hristiyan çocuklarının kanını içtikleri düşünülüyordu. Tarihte cadılar, kadınlar, masonlar, azınlıklar, hayvanlar, Yahudiler veya Müslümanlar; yani toplumun en değersiz görülen üyeleri, zamana ve zemine göre suçlanmış ve günah keçisi ilan edilmiştir.
Modern komplo teorilerinin içerisine 11 Eylül’den sonra yeni bir özne daha eklendi. Bilhassa Batı dünyasının popüler komplocusu, artık Müslümanlardır. Akademik çalışmalarda genelde Müslümanların inandığı komplo teorileri ele alınsa da Müslümanların komplocu olarak işlendiği komplo teorileri de vardır. Ne var ki ana akım literatürde bu konu genelde dikkate alınmamaktadır. Müslüman dünyanın paranormal inanç biçimleri üzerinde titizlikle durulurken gayrimüslimlerin inandığı teorilerde Müslümanların nasıl temsil edildiği önemsenmemektedir. Bu yazıda 11 Eylül’den sonra komplo teorilerinin içerisinde, komplocu bir aktör olarak sunulan Müslüman özneyi ele alacağım. Bilhassa medyada aktarıldığı biçimiyle Müslüman öznenin nasıl temsil edildiğini anlamaya çalışacağım ve Müslüman aktörden komplocu bir özne olup olmayacağını belirterek yazıyı sonlandıracağım.
Batı dünyasındaki kötücül Müslüman imgesi o kadar ekonomik bir söylem haline geldi ki 11 Eylül’den sonra pek çok ABD seçimi, bunun üzerine inşa edildi.
11 Eylül’den Sonra Dönüşen Müslüman İmgesi
11 Eylül saldırılarından sonra Batı dünyasında şeytani Müslüman imgesinin şekillendiğini biliyoruz. Bu tarihten sonra Müslümanlar, Batı dünyasında istenmeyen pek çok olayın faili olarak işaret edilmeye başlandı. Yapılan güncel çalışmalar, Avrupa’da faşistler veya neo-Naziler nezdinde en sevilmeyen grubun Müslümanlar olduğunu gösteriyor (Stoeckel ve Ceka, 2023). Öyle ki artık Müslümanların temsil edilmesine bile razı gelinmiyor. Yine başka çalışmalarda bu hoşgörüsüzlük ve komplo inancı arasında yakın ilişkilerin tespit edildiğini görüyoruz (Yendell & Herbert, 2022).
Hâkim anlatıya göre Müslüman özne, Batı dünyasını gizlice İslamlaştırma misyonunu taşıyan bir komplonun içindedir (Byford, 2011). Burada Müslümanlar işbirlikçi, ajan, yasakçı, saldırgan, kötücül elitlerle ve hainlerle iş çeviren aktörler olarak takdim edilmektedir. Dolayısıyla Müslümanlara; noel ışıklarını yasaklattığı, gayrimüslim öğrencileri Allah’a dua için zorladığı, put olarak gördüğü için kardan adam yapılmasını yasaklattığı, domuz etinin yenmesine engel olduğu ve hassaten Hristiyan mirasını yok etmeye çalıştığı gibi ithamlar yöneltilir. Batılı komplocu zihin, bunlar için sözde belgeler bile üretir. Siyaset yapıcıların Müslümanlara verdiği hemen her türlü hak, İslamlaşma projesinin gizli bir ürünü olarak okunur (Astapova & vd., 2021). Ama yine de bu senaryolar büyük oranda medya ve siyasal aktörler tarafından inşa edilmektedir. Sokaktaki insanın Müslüman imgesi, bunlar tarafından oluşturulur.
Batı dünyasındaki kötücül Müslüman imgesi o kadar ekonomik bir söylem haline geldi ki 11 Eylül’den sonra pek çok ABD seçimi, bunun üzerine inşa edildi. Müslümanların şeytani varlıklar olduğunu ve onların icabına bakılacağını bildiren liderler, ciddi bir oy potansiyelini kendi lehine döndürebiliyordu. Hatta bu şeytani Müslüman imgesi zaman zaman rakip adaylar için de kullanılıyordu. Bilhassa Obama’nın Müslüman olduğu iddiası, zaman zaman muhalefet etmenin en kullanışlı enstrümanı haline dönüşmüştü (Uscinski & Parent, 2014).
Müslümanların şeytani varlıklar olduğunu ve onların icabına bakılacağını bildiren liderler, ciddi bir oy potansiyelini kendi lehine döndürebiliyordu.
Medyadaki Şeytani Müslüman İmgesi
Trump seçmenleri bir adayın, hayatının çoğunu Amerika’da geçirmesini ve Hristiyan olmasını “gerçek bir Amerikalılık” için en önemli kriterler olarak düşünüyordu. Yine aynı kitlenin yarısı, Obama’nın Müslüman olduğuna inanıyordu (Hellinger, 2019). Trump da medya aracılığı ile bunu bol bol suistimal ediyordu. Ne var ki Trump, Müslümanlara ilişkin tevatürleri yayarken sadece Obama’yı kullanmadı. Ona göre New Jersey’deki 11 Eylül terör saldırıları, binlerce Müslüman tarafından keyifle kutlanmıştı (Fuchs, 2021). Üstelik kimsenin görmediği bu kutlamaları, Trump görmüştü. Hatta bu türden şeylerin Obama tarafından neden eleştirilmediğini de yadırgamıştı (Thalmann, 2019).
Washington Post’un bir haberine göre Trump günde 23 kere yalan söylüyordu. Bir başka haberine göre de sadece 2018 yılında günde ortalama 15 yalan söylemişti. Öte yandan 3 yılda yaklaşık 16 bin kez, seçildiği ilk 35 günde ise 133 kez yalan söylediği tespit edilmişti (Akçakaya, 2020). Gerek sosyal medyanın gerekse de konvansiyonel medyanın, bu türden bir ortamı beslemesi, komplo teorilerinin dillendirilmesi için inanılmaz imkânlar üretmişti. Böylece aşırı sağ nezdinde Müslümanlar; komünistler, anarşistler, eşcinseller ve bazen de Yahudilerle eş tutulmuştur. Batı dünyasındaki komplocu imgesi tıpkı Türkiye’de olduğu gibi paranormal boyutlara ulaşmıştır.
COVID-19 ile beraber yaşanan belirsizlikler, şeytani Müslüman imgesine can suyu vermiştir. Artık olan bitenlerden Müslümanlar daha çok sorumlu tutulmaya başlanmıştır. Türkiye’de salgının sorumlusu olarak nasıl Batı dünyasına ve Yahudilere işaret edilmişse (Akçakaya, 2023; Sayın & Bozkurt, 2021; Bozkurt, 2022), Batı’da da Müslümanlar bu işin sorumlusu olarak gösterilmiştir. Sosyal medya hem salgın için hem de salgından sonra yükselen enflasyon için Müslümanların sorumlu tutulması adına verimli bir platforma dönüştürülmüştür. Müslüman karşıtlığı ve “salgın komplosu” şeklindeki bir inanç, eş zamanlı yürümüştür (Fuchs, 2021).
Müslümanların komplo potansiyeli sadece Batılı özne tarafından dile getirilmemiştir. Benzer bir tutumun Türkiye’de de olduğunu söylemek gerekir. Nitekim doktora tezimde Türkiye çapında 12 ilde ampirik olarak soruşturduğum bu konuda, ilginç sonuçlar ortaya çıkmıştır. Buna göre Türkiye’de bazı katılımcıların, “Müslümanların Türkiye’nin huzurunu bozduğuna dair” belirgin bir inancı söz konusudur. Yani Türkiye’deki bazı Müslümanlar, belki de kendileri gibi başka Müslümanların huzur bozduğuna veya dolaylı olarak komplo kurguladıklarına inanmaktadır. Üstelik bu inanç, medya platformlarını takip etme sıklığı ile ciddi anlamlılık ilişkileri sunmuştur.
Medya Platformlarını Takip Etme Sıklığı |
Müslümanların Türkiye’nin Huzurunu Bozduğu İnancı |
TRT |
-,312** |
A Haber |
-,306** |
TGRT Haber |
-,232** |
Beyaz TV |
-,202** |
Kanal D |
-,176** |
Show TV |
-,176** |
Ülke TV |
-,146** |
Kanal 24 |
-,125** |
CNN Türk TV |
-,114** |
NTV |
-,111** |
Habertürk Gazetesi/TV |
-,107** |
Sabah Gazetesi |
-,107** |
Yeni Akit Gazetesi |
-,062* |
TV 5 |
-,057 |
Milli Gazete |
-,055 |
Milliyet Gazetesi |
-,003 |
Hürriyet Gazetesi |
,004 |
Yurt Gazetesi |
,013 |
Ulusal Kanal |
,017 |
BengüTürk |
,025 |
YeniÇağ Gazetesi |
,040 |
TELE 1 |
,059* |
Aydınlık Gazetesi |
,109** |
Fox TV |
,110** |
KRT |
,117** |
Halk TV |
,172** |
Cumhuriyet Gazetesi/TV |
,205** |
Sözcü Gazetesi/TV |
,217** |
Tablo 1. Geleneksel Kanalları Takip Etme ve Müslümanların Türkiye’nin Huzurunu Bozduğuna Dair İnanç
Kutuplaşmanın yaratmış olduğu kötücül sağcı imgesi, Müslüman imgesiyle özdeşleşmiş, bu da yerli bir İslamafobik söylemin yükselişe geçmesine hizmet etmiştir.
Tablo 1’e bakıldığında, sol eğilimli kanalları izleme eğilimi taşıyanlar, Müslümanların Türkiye’nin huzurunu bozduğuna, yani komplo düzenleme potansiyeli olduğuna dair örtülü bir inanca sahiptir. Merkez kanalları izleyenler bir anlamlılık ilişkisi sunmazken, sağ eğilimli kanalları izleyenlerin de Müslümanların huzur bozmadığına dair belirgin bir inancı söz konusudur. Bu durum Türkiye’nin siyasal kutuplaşmasının bir ürünü olarak görülebilecek niteliktedir (Akçakaya, 2023). Nitekim kutuplaşmanın yaratmış olduğu kötücül sağcı imgesi, Müslüman imgesiyle özdeşleşmiş, bu da yerli bir İslamafobik söylemin yükselişe geçmesine hizmet etmiştir. Öte yandan benzer durumun sosyal medya platformlarını takip etme sıklıklarında da olduğu anlaşılmaktadır. Bilhassa Youtube ve Twitter kullanıcılarının Müslümanların Türkiye’nin huzurunu bozduğuna dair bir inancı söz konusudur. Üstelik geleneksel medya platformları negatif anlamlı korelasyonlar da sunabilirken, sosyal medya platformlarının hiç birisi negatif korelasyon ilişkilerini tetiklememektedir. Bu durum sosyal medyanın, hemen her platformda, Müslümanları komplocu görmek için imkân yarattığını ortaya koymaktadır.
Medya Platformlarını Kullanma Sıklığı |
Müslümanların Türkiye’nin Huzurunu Bozduğu İnancı |
|
,019 |
TikTok |
,048 |
|
,104** |
Youtube |
,118** |
|
,192** |
Tablo 2. Sosyal Medya Kullanım Sıklığı ve Müslümanların Türkiye’nin Huzurunu Bozduğuna Dair İnanç
Peki, Müslüman Özneden Komplocu Olur mu?
Bütün bunlardan sonra, yazının en başında, Müslüman özneden komplocu olur mu? şeklinde gündeme aldığım soruya tekrardan dönmek istiyorum. Bu soruyu birkaç farklı şekilde cevaplamak gerekiyor. Öncelikle, Müslüman özneden elbette ki komplocu olur. En az diğer türden öznelerin olmak isteyeceği kadar, diğer öznelerin olmak isteyeceği yerde ve olmak isteyeceği zamanda, Müslüman özne de komplocu olmak isteyebilir. Nitekim İ'lâ-yi Kelimetullah, ittihad-ı İslam, Yeni Osmanlıcılık, Turan gibi şu veya bu şekilde ifade ettiğimiz teolojik veya siyasal anlamları haiz pek çok ajanda, birileri için en basit ifade ile komplodur. Bu türden kavramların oluşturduğu pek çok eylem soğuk ya da sıcak bir savaşa girmenizi; savaşı kazanmak için de komplo kurmanızı gerektirir. En nihayetinde, “savaş hiledir” (Buhârî, 157; Müslim, 18; Tirmizî, 5) şeklindeki bir öğreti, Müslüman için bir meşruiyet kaynağı olabiliyorsa, Müslümandan komplocu olur. Çünkü sizin için makul ve meşru olan bir eylem biçimi, bir başkası için şeytani bir komplo olarak görülebilir.
Buna rağmen, akademik bir çalışmada asıl sorulması gereken anlamlı soru “Müslüman özneden komplocu olur mu” şeklinde değil; “Müslüman öznenin komplocu olacak gücü var mıdır?” veya “Müslüman öznenin komplocu olmak için bir gerekçesi var mıdır? şeklinde dile getirilmelidir. Müslümanlar bir komplo tertip etmek istese bile onların ellerindeki güç, bu hedefin gerçekleşmesi için yeterli midir? Diğer bir ifadeyle, Batının korktuğu şey olan İslamlaşmayı gerçekleştirecek bir Müslüman gücünden söz etmek mümkün müdür? Veya Müslümanlar COVID-19’u üretecek bir iradeye sahip midir? Hatta, Müslümanlar COVID-19’u neden üretsinler ki? Dünyayı terörize etmek Müslümanlara ne gibi pratik bir fayda sağlar? Herhalde hepimiz reel politik düzlemde böyle bir Müslüman gücünün ve çoğu zaman amacının olmadığını biliyoruz. Dolayısıyla güç ve kötülük arasında her zaman doğrudan bir bağlantı olmasa da küresel bir kötülüğün büyük bir güç gerektirdiğini biliriz ve bunu hissederiz. 11 Eylül’den sonra, özellikle medyada Müslümanlara atfedilen paranormal eylemlerin pek çoğu için Müslümanların ne gücü vardır ne de bunları yapmak için ciddiye aldıkları bir amacı. Müslümandan komplocu olur, ancak Batı medyasında temsil edildiği gibi olamaz. Bugün ne kadar zorlasak da Müslümanlardan Batıyı tahakküm altına alacak bir Kazıklı Voyvoda çıkmaz görünüyor.
Kaynakça
Akçakaya, N. (2020). Hakikat sonrası kavramsallaştırması üzerine sosyolojik bir soruşturma. Sosyoloji Divanı, (16), 271-296.
Akçakaya, N. (2023). Türkiye'de komplo zihniyeti: söylemler, aktörler ve eğilimler üzerine bir araştırma. (Doktora Tezi). Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Astapova, A., & vd. (2021). Conspiracy theories and the Nordic countries. New York: Routledge.
Barkun, M. (2003). A culture of conspiracy: apocalyptic visions contemporary America. Berkeley/Los Angeles/London: University of California Press.
Byford, J. (2011). Conspiracy Theories a critical introduction. New York: Palgrave Macmillan.
Campbell, C. (2020). Günah keçisi başkalarını suçlamanın tarihi. (G. Kastamonulu, Çev.) İstanbul: İthaki Yayınları.
Fuchs, C. (2021). Communicating COVID-19: Everyday life, digital capitalism, and conspiracy theories in pandemic times. Emerald Publishing Limited.
Hellinger, D. C. (2019). Conspiracies and conspiracy theories in the age of Trump. Cham: Palgrave Macmillan.
Sombart, W. (2017). The Jews and modern capitalism. London: Routledge.
Stoeckel, F., & Ceka, B. (2023). Political tolerance in Europe: The role of conspiratorial thinking and cosmopolitanism. European Journal of Political Research, 63(3), 699-722.
Thalmann, K. (2019). The stigmatization of conspiracy theory since the 1950s “A plot to make us look Ffolish”. New York: Routledge.
Uscinski, J. E., & Parent, J. M. (2014). American conspiracy theories. New York: Oxford University Press.
Yendell, A., & Herbert, D. (2022). Religion, conspiracy thinking, and the rejection of democracy: Evidence from the UK. Politics and Governance, 10(4), 229-242.
Tablolar “Türkiye'de Komplo Zihniyeti: Söylemler, Aktörler ve Eğilimler Üzerine Bir Araştırma” (Bkz. Akçakaya, 2023) adlı doktora tezinin verilerinden türetilmiştir.
Nuh Akçakaya
Nuh Akçakaya, lisans ve lisansüstü eğitimini Selçuk Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Halen aynı üniversitede Arş. Gör. Dr. olarak çalışmaktadır. Temel ilgi alanları bilgi, kültür ve siyaset sosyolojisidir. Ulusal ve uluslararası platformlarda makale, ...