Mülteci Kampı ve İsrail Hapishaneleri Arasında Bir Hayat: Hamas’ın Yeni Lideri Yahya Sinvar
İsmail Heniye’nin suikast sonucunda öldürülmesinin ardından Hamas’ın liderliğine kimin getirileceği tartışılmaya başlandı. Kamuoyunda genel kanı diasporadaki yöneticilerden eski lider Halid Meşal üzerinde yoğunlaşırken Hamas’ın Şura Meclisi, tercihini Yahya Sinvar’dan yana kullandı. Sinvar’ın uzun yıllar İsrail hapishanelerinde kalması, nadiren kamuoyunda görünür olması ve en önemlisi görevini Gazze içinden ve askeri kanatla yakın iletişim halinde sürdürmesi onunla ilgili gizemi ve merakı artırdı.
Diğer taraftan Sinvar’ın İsrail’e meydan okuyan tutumu ve 7 Ekim’de başlayan Aksa Tufanı Operasyonu’nu planlayan beyin olarak gösterilmesi; onun liderliğinde İsrail’le müzakere süreçlerinin sonunun geldiği ve İsrail’in saldırılarını daha da yoğunlaştıracağı, Hamas’ın İran’a daha da yakınlaşacağı hatta İran’ın bölgedeki vekil aktörlerinden biri haline geleceği gibi yorumların yapılmasına neden oldu. Fakat bu yorumların bir kısmının İsrail’in desteklediği algı operasyonunun bir parçası olduğu bir kısmının da Sinvar ve Hamas’ın iç işleyişinin yeterince tanınmamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu yazıda Hamas’ın yeni lideri Yahya Sinvar’ın yaşamı üç döneme ayrılarak incelenecek ve Filistin’in gelecek yıllardaki kaderinde etkili olacak zihin dünyası anlaşılmaya çalışılacaktır.
Mülteci Kampından Hapishane Yıllarına (1962-1988)
“Ebu İbrahim” olarak da bilinen Yahya Sinvar’ın kişiliğini ve direnişe bakış açısını şekillendiren üç dönem olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki Sinvar’ın bir mülteci kampında doğup büyüdüğü dönemdir. Ailesi o doğmadan 14 yıl önce Nekbe’de günümüzde Aşkelon olarak bilinen el-Mecdel bölgesinden Gazze’ye İsrail tarafından zorla göç ettirildi. Sinvar, Gazze’nin güneyindeki Han Yunus mülteci kampında 29 Ekim 1962’de dünyaya geldi.
Mülteci kampları, 1920’lerden itibaren Siyonist çetelerin yağma faaliyetlerine maruz kalarak nihayetinde topraklarını terk etmek zorunda kalan ve nesiller boyunca bu yerinden edilmenin sonuçlarını yaşayan insanların bulunduğu yerlerdir. Düzensiz yapılaşma, yoksulluk ve UNRWA’nın yardımlarına bağımlı kalma, işgal güçlerinin şiddetine ve tacizlerine maruz kalma gibi durumlar kamp sakinlerinin günlük olarak karşılaştıkları durumlar. Bu durumların ortaya çıkardığı psikoloji ve bilinç düzeyi kamplarda direniş gündeminin devamlı sıcak tutulduğu bir ortam oluşturmuş, birçok ayaklanma buralardan başlamış ve yine Şeyh Ahmet Yasin, İsmail Heniye ve Sinvar gibi birçok lider buralardan gelmiştir.
Sinvar’ın İsrail hapishanelerindeyken kaleme aldığı ve 2004 yılında basılan otobiyografik romanı “Diken ve Karanfil”, onun yetiştiği kamp ortamını, Filistinlilerin düşünce dünyasını şekillendiren olayları ayrıntılı bir şekilde ortaya koymaktadır. 1967’deki Altı Gün Savaşı’nda alınan yenilginin hayal kırıklığıyla başlayan kitapta İsrail’in işgalini genişletmesiyle hem Sinvar’ın ailesinde hem de Filistin toplumunda etkisi günümüze kadar sürecek bölünmeler yaşandığına dikkat çekilmektedir. Artık Lübnan’da, Batı Şeria’da veya Filistinlilerin yaşadığı diğer bölgelerde yaşanan bir gerginlik doğrudan kamp sakinlerini etkiliyor, akrabaları ve ailelerinden haber almak için uğraşıyorlardı. Kitap boyunca tutuklamalar, işkence, açlık grevleri, işgal güçlerini hedef alan “feda eylemleri”, toplu infazlar, çatışmalar, kuşatmalar, Filistin Kurtuluş Örgütü fraksiyonları ve İslamcı gruplar arasındaki tartışmalar anlatılmaktadır. Özellikle yazarın İsrail güçleriyle iş birliği yapan casuslarla ilgili hassasiyeti dikkat çekmekte, onları toplumu her anlamda ifsat eden unsurlar olarak görmektedir ki Sinvar, hayatını bu casuslarla mücadele ederek geçirecektir.
Doğduğu bölgeden uzun süre uzak kalmak istemeyen Sinvar, eğitimini kamplardaki okullarda tamamlamış; daha sonra Gazze İslam Üniversitesinin Arap Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olmuştur. Üniversitede Şeyh Ahmet Yasin’le birlikte Müslüman Kardeşler’in faaliyetlerinde aktif bir şekilde yer almıştır. Bu çalışmalar sebebiyle ilk defa 1982 yılında 20 yaşındayken tutuklanmış, 4 ay sonra bırakılmıştır. Daha sonra 1988 yılına kadar birkaç defa daha tutuklanmıştır. Aynı dönemde “el-Mecd” isminde bir birim kurarak casusların izlenmesi ve sorgulanması gibi birçok istihbarat faaliyeti gerçekleştirmiştir. Sinvar, Birinci İntifada’nın akabinde 1988 yılında tutuklanmış ve İsraille iş birliği yapan 12 Filistinliyi öldürme suçundan dört kez ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır.
Hapishaneden Hamas Liderliğine (1988-2011)
Yahya Sinvar, hapishaneyi bir okul olarak değerlendirmiştir. 426 yıl hapis cezası almasına rağmen zamanını dil öğrenmeye, kitap yazmaya ve tercüme etmeye, diğer mahkumlara eğitim vermeye ayırmıştır. 23 yıllık hapishane sürecinde İbraniceyi iyi derecede öğrenmiş, İbranice yayın yapan gazeteleri ve radyoları çok yakından takip ederek İsrail basınını kendi dilinden izlemiş, İsrailli liderlerin yazdığı kitapları ve hayat hikayelerini birincil kaynaklardan okumuştur. Hem kendisi bazı eserler kaleme almış hem de İbranice eserleri Arapçaya çevirmiştir. Ayrıca diğer mahkumlarla birlikte önemli bir ücret karşılığında yüksek öğrenim derslerini uzaktan almıştır. Birçok mahkûma İbranice ve Arapça dersleri, Kur’an eğitimi ve güvenlikle ilgili farklı eğitimler düzenleyerek onların da okumasına imkân sağlamıştır.
Sinvar, tutukluluk sürecinde Hamas’ın hapishanedeki üyelerine liderlik eden isimlerden biri olmuştur. Mahkumların durumlarının iyileştirilmesi için grevler tertip etmiştir. Bununla birlikte farklı fraksiyonların liderleriyle de hapishanede ilişkiler kurmuştur. 2017 yılında Yedioth Ahronoth gazetesi, Sinvar’ın Fetih hareketinin liderlerinden Mervan Bergusi ve Batı Şeria’daki Kassam komutanlarından Abbas es-Seyyid’le birlikte çekilmiş bir hapishane fotoğrafını yayınlamıştır. Sinvar, hapishane döneminde 2004 yılında ciddi bir sağlık sorunu yaşamış, bir beyin ameliyatı geçirmiştir. İsrail’in, ömür boyu hapis cezası aldığı için zaten hapishaneden sağ çıkması beklenmeyen bir mahkûmun tıbbi ihmal sebebiyle ölmesinin yaratacağı huzursuzluktan endişe ederek bu operasyona izin verdiği tahmin ediliyor.
Ameliyattan sonra İsrailli gazeteci Yoram Binur’a hapishanede bir röportaj vermiş ve İbraniceyi akıcı bir şekilde konuştuğu bu röportajda ılımlı bir yaklaşım ortaya koymuştur. İsrail’in askeri gücünün farkında olduklarını ve uzun süreli bir ateşkes yapabileceklerini söylemiştir. Sinvar’ın röportajda çizdiği profil İsrail’e serbest bırakılmasının kendileri için çok fazla sorun teşkil etmeyeceği izlenimi vermiştir.
Hamas’ın 2006 yılında İsrail askeri Gilad Şalit’i esir almasının ardından Sinvar, Hamas adına müzakere sürecini yürüten isimlerden biri olmuştur. 23 yıllık hapishane sürecinin ardından 2011 yılında gerçekleşen esir takasında 1.027 Filistinli esirle birlikte serbest bırakılmış ve Gazze’ye geri dönmüştür.
Yeniden Doğuş: Hapishaneden Çıkış ve Hamas’ta Yeni Dönem (2011 Sonrası)
Artık İsrail siyasetini ve toplumunu yakından tanıyan Sinvar, Gazze’ye döndüğünde Hamas içinde önemli görevler aldı. 2012’de Hamas siyasi bürosuna üye olarak seçildi ve İzzeddin el-Kassam Tugayları’yla yakın temasta bulunarak siyasi büro ve askerî kanat arasında köprü görevi gördü. 2015 yılında İsrailli rehinelerden sorumlu tayin edildi ve müzakerelere liderlik etti. Aynı yıl ABD, onu “uluslararası teröristler” listesine ekledi. Ayrıca Muhammed Dayf’la birlikte İsrail’in en çok aradığı isimler listesinde yer aldı. 2017’de Heniye’nin yerine Gazze’deki siyasi büro başkanlığına getirildi. Nihayetinde 6 Ağustos’ta Hamas Şura Meclisi, oy birliği ile onu İsmail Heniye’nin yerine Hamas Siyasi Büro Başkanlığı’na seçti.
Sinvar, 2017’de göreve geldikten sonra Filistinli farklı fraksiyonlarla görüşmeler yaparak iş birliğinin yollarını aramıştı. Fakat bu girişimleri sonuçsuz kaldı. Bununla birlikte İsrail’le yapılan müzakerelerin de merkezinde yer aldı. Hamas, 2021 yılına kadar barışçıl eylemler destekledi ve daha ılımlı bir politika güttü. Fakat İsrail bu girişimlere her seferinde şiddetin dozunu daha fazla artırarak karşılık verdi. En son Hamas adına müzakerelerin yürütücüsü olan Heniye’nin şehit edilmesi İsrail’in yaklaşımını net bir şekilde ortaya koydu. Son durumda; İsrail ve Hamas arasındaki ateşkes görüşmelerini baltalayan Sinvar’ın sert tutumu değil Netanyahu’nun savaşı bütün bir bölgeye yayma isteğidir. İsrail sivillere yönelik saldırıları durdurmadan görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkması beklenmemelidir. Hamas şimdiye dek her ne kadar diplomatik çözümleri öncelese de Sinvar’ın sert karşılıklar vermekten çekinmediği de bilinmektedir.
Sinvar’ın politik duruşunda pragmatist eğilim dikkat çekmektedir. Filistin’i ve kendi topraklarında işgal güçlerine karşı yürüttüğü mücadeleyi merkeze alarak diğer ülkelerle ilişkisini sürdürmektedir. Bu bağlamda birçok ülke ile iletişim kanallarını açık tutmaktadır. İran’la yakın ilişkiler içinde olması da bu bağlamda değerlendirilebilir. Hamas’ın ihtiyaç duyduğu desteği tarihsel bağları olan Suudi Arabistan ve Mısır gibi ülkelerden alamaması ve İran’ın bölgeyle ilgili siyasi ajandasının kesişmesi Hamas ve İran arasındaki ilişkilerin gelişmesine zemin hazırladı.
Özetle; Yahya Sinvar, milyonlarca Filistinli gibi gözlerini dünyaya bir mülteci kampında açtı ve buranın çetin günlük yaşam şartları, siyasi tartışmaları ve işgal güçlerinin tehditleri arasında ilk gençliğini geçirdi. Burada Filistin toprakları ile ilgili bilinç düzeyi gelişti, Şeyh Ahmet Yasin’in rehberliğinde işgalle mücadele etmenin yollarını aradı. 1988’de girdiği İsrail hapishanelerinde 23 yıl boyunca İsrail’i çok yakından takip ederek toplumun yapısını anlama fırsatı buldu. Aynı zamanda burayı hem kendisi hem de hapishanedeki diğer mahkumlar için bir fırsata çevirdi. 2011’de hapishaneden çıktığında artık hem kendi toplumunu hem de İsrail’i yakından tanıyan biri olarak önemli görevler aldı. Böylece 7 Ekim’deki operasyonu etkili bir şekilde yürüterek İsrail’i hazırlıksız yakalayabildi. Sinvar, geçen sürede müzakere masasına gitmekten çekinmeyen ama İsrail’in saldırılarına da karşılık vermekten geri durmayan bir profil çizdi. Onun Filistin toplumu üzerindeki etkisi de göz önünde bulundurulduğunda bölgenin geleceğinde etkili olacağı tahmin edilebilir. Fakat, İsrail’in Gazze’deki saldırılarında bir numaralı hedef olması onun bir süre daha kamuoyundan uzak bir şekilde Hamas liderliğini sürdürmesine sebep olacaktır.
Kaynakça
Sinvar, Y. (2024). Diken ve karanfil: Filistin’in bilinmeyen hikayesi. İstanbul: Ekin Yayınları.
Remnick, D. (Ağustos 2024). Notes from Underground, The New Yorker. https://www.newyorker.com/magazine/2024/08/12/yahya-sinwar-profile-hamas-gaza-war-israel?utm_source=twitter&mbid=social_twitter&utm_medium=social&utm_brand=tny&utm_social-type=owned adresinden erişildi.
Ed-Duveyri, İ. (Ağustos 2024). "خاوة" العالم كما يراه يحيى السنوار, Al Jazeera. https://www.aljazeera.net/politics/longform/2024/5/6/%d8%ae%d8%a7%d9%88%d8%a9-%d8%a7%d9%84%d8%b9%d8%a7%d9%84%d9%85-%d9%83%d9%85%d8%a7-%d9%8a%d8%b1%d8%a7%d9%87-%d9%8a%d8%ad%d9%8a%d9%89-%d8%a7%d9%84%d8%b3%d9%86%d9%88%d8%a7%d8%b1 adresinden erişildi.
Kadriye Sınmaz
İstanbul Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Aynı bölümde yüksek lisans yaptı. 2018-2023 yılları arasında İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nde (İNSAMER) Ortadoğu araştırmacısı olarak çalı...