Ortadoğu Kuzey Afrika ve Güney Asya’da Siyasi Katılım
Siyasi süreçlere ve karar mekanizmalarına etkide bulunabilmek olarak tanımlanan siyasi katılım, konvansiyonel olarak doğrudan seçimlerde oy kullanma ile ilişkilendirilmektedir. Kolaylıkla ölçülebilmesi ve üzerinde yorumlar yapılabilmesi hasebiyle seçimlerde konvansiyonel siyasi katılım tanımlaması kullanışlı olsa da yeterli bir tanım değildir. Metinde siyasi katılımın literatürde tanımlanmasına ilişkin açıklamalar yapılacak ardından Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Güney Asya bölgelerinin siyasi katılımları incelenecektir. Güney Asya bölgesindeki odak nokta Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı ve Müslüman Toplumlarda Düşünce ve Hareket projesi kapsamında takip edilen ülkelerdir. Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü (International Institute for Democracy and Electoral Assistance/IDEA), Economic Intelligence ve Arab Barometer indekslerinin verilerine dayanarak yaptığımız bu analizde Güney Asya ülkelerinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya göre yüksek siyasi katılım ve demokrasi skoruna sahip olduğu görülmektedir. Aynı şekilde Güney Asya’da seçimlere katılım oranlarının genel bir yükselişte olduğu görülürken Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeyse genel bir düşüş gözlenmektedir.
Siyasi Katılım ve Seçimler
Literatürde seçimler dışında siyasi katılımı ölçen alternatif, kurumsal ya da konvansiyonel olmayan çeşitli siyasi katılım tanımlarına rastlanmaktadır. Münci Kapani, siyasi süreçlere dair meraktan eyleme kadar olan tüm tutumları siyasi katılım olarak değerlendirmektedir (Tosun ve Tepeciklioğlu, 2015, s. 497). Vatandaşlar seçimlerde oy kullanmasa dahi siyasi süreçlere ilişkin edinilen bilgiler, bunların yorumlanıp tartışılması ve sözlü ya da filli olarak eyleme dökülmesi siyasi katılım tanımının içine girmektedir. Sidney Verba ve Norman H. Nie’a göre dört farklı siyasi katılım formu mevcuttur: seçimler, seçim kampanyaları, siyasilerle iletişim, topluluk faaliyetleri (Potgieter, 2013, s. 23). Russel J. Dalton bu sınıflandırmaya protestolar ve internet aktivizmini de ekleyerek daha kapsamlı bir siyasi katılım yelpazesi sunmaktadır (Potgieter, 2013, s. 26). Ancak elbette bu katılım formları birbirinden farklı düzeylere sahiptir. Robert Dahl’ın ilgi, önemseme, bilgi ve eylem düzeylerinde ele aldığı siyasal katılım ülkeler ve bölgeler düzeyinde farklılaşmaktadır.
Literatürde siyasi katılımın ana akım ve alternatif tanımlamalarından hareketle incelenmesi, beraberinde çeşitli zorluklar getirmektedir. Siyasi katılımın demokrasi ile doğrudan ilişkilendirilerek demokratik ülkelerde görülmesinin beklenmesi, örneğin Ortadoğu bölgesinde siyasi katılım aramayı olanaksız kılmaktadır. Ancak siyasi katılım literatüründe seçimlerin ötesinde geniş tanımlamaların yapılışı Güney Asya ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde siyasi katılımın izini sürmeye imkân tanımaktadır. Bununla birlikte Körfez bölgesinde olduğu gibi otoriter ülkelerde de seçimler gerçekleşmekte, bu seçimlerin amacı demokratik bir katılım sağlamak olmasa da halkın seçimlere katıldığı gözlenmektedir.
Gelişmekte olan ülkelerde katılımın ne derecede olduğunu analiz etmek için konvansiyonel siyasi katılımı işaret eden oy kullanma pratikleri dışında boykot, gösteriler, dilekçe ve mektuplar, protestolar, sosyal medyada siyasi içerik paylaşımlarının hepsini hesaba katmak gerekmektedir. Kapsamlı bir siyasi katılım tanımı oluşturulsa da ülkelerin siyasi kültürleri ve sosyoekonomik yapıları siyasal katılım düzeylerini farklılaştıran etmenler arasında yer almaktadır. Ortadoğu ve Kuzey Afrika (Middle East and North Africa/MENA) bölgesinde otoriter rejimlerin bulunması, Körfez bölgesinde ekonomik gelirin yüksek olması, Güney Asya bölgesinde demokratik yönetim sisteminin varlığı siyasi katılım düzeylerinin farklılaşmasında etkili olmuştur.
Ortadoğu Kuzey Afrika Bölgesi’nde Siyasi Katılım
Ülkelerin demokratikleşme oranları, meydana gelen seçimlere katılım oranını önemli ölçüde etkilemektedir. Economic Intelligence verilerine göre dünya çapında demokrasi katsayıları incelendiğinde 2020 yılı, 2006 yılından bu yana en düşük skorlara sahip yıl olarak karşımıza çıkmaktadır (The Economist, 2021, s. 4). Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde Arap ayaklanmaları dönemindeki dinamikler yerini monarşik ve otoriteryen devletlere bırakmış ve böylece bölge devletleri dünya sıralamasında aşağılarda yer almıştır. 2020 yılı siyasi katılım verilerine bakıldığında halihazırda iç savaşın yaşandığı Suriye 2.78 katsayısıyla siyasi katılımın en az olduğu ülke olurken en yüksek katılım oranı Filistin (7.78), Tunus (7.22) ve ardından Irak’ta (6.67) görülmektedir (The Economist, 2021, s. 10-13). Bölge devletlerinin ekseriyetinin siyasi katılımı 3.0 katsayısı etrafında seyrederken Körfez ülkelerinde bu katsayı 2.0’ye düşmektedir. Körfez bölgesinde devletler birtakım anayasal reformlarla seçimler düzenlese de bölgede çok sınırlı bir katılım gözlenmektedir.
Siyasi katılımın doğrudan ölçülebildiği yollardan en önemlisi seçimlere katılım oranlarıdır. Arap Ayaklanmaları döneminde (2011) bölgesel düzeyde seçimlere katılım oranı %46 iken 2013 yıllında %56’ya yükselmiş ancak 2016 yılında yeniden %46’ya düşmüştür (Thomas, 2018, s. 7). Ülkesel düzeyde incelediğimizde en yüksek katılım %77 oranla Filistin’de ve ardından Yemen’de (%75) görülürken Ürdün (%29) en az katılım gösteren ülke konumundadır. Bölge devletlerinin seçimlerde oy kullanma pratikleri dışında siyasi katılımın diğer ölçütlerini de incelemek daha gerçekçi bir tablo görmek için elzemdir.
Arap Barometresi 2016 verilerine göre Ortadoğu bölgesinde siyasi parti özgürlüğü en yüksek Ürdün’de (%86) ardından Fas’ta görülürken Mısır’ın (%35) siyasi parti özgürlüğünün en az bulunduğu ülke olduğu gözlenmektedir. Protesto özgürlüğüne ilişkin verilere bakıldığında Lübnanlıların üçte ikisi (%74) protesto özgürlüğünün olduğunu ifade ederken Tunusluların %65’i protestolara katılmakta özgür olduğunu belirtmiştir. Filistin ve Cezayir protesto özgürlüğünde en az yüzdeye sahip (%43 ve %37) iki ülke olarak karşımıza çıkmaktadır (Thomas 2018:8). Hükümetleri eleştirme özgürlüğüne ilişkin veriler dikkate alındığında Arap ayaklanmaları döneminde %56 olan oran 2013 yılında %67 çıkarken 2016 yılında %64’e düşmüştür. Bölgede en yüksek hükümeti eleştirebilme özgürlüğü oranına sahip olan ülke Tunus (%80) ve Lübnan olmuşken Mısır ve Filistin’de bu oranın %35’lere düştüğü görülmektedir (Thomas 2018:6). Siyasi partilere üyelik oranlarına bakıldığında en yüksek oran Filistin’de (%13), ardından Lübnan’da görülürken en az üyeliğin Ürdün’de bulunduğu gözlenmektedir. Sivil toplum örgütlerine üyeliğin de siyasi katılımı etkilediği göz önüne alındığında siyasi parti üyeliğinin nisbeten daha yüksek seyrettiği söylenebilir. Sivil toplum üyeliğinde Fas en yüksek orana sahipken en az üyelik yine Ürdün’de gerçekleşmiştir. Protestolara katılım oranlarına baktığımızda 2011 yılında %15’lerde seyreden oranlar 2013 yılında %19’a yükselse de 2016 yılında %13’e düşmüştür. Sonuç itibariyle Arap Ayaklanmalarından bu yana resmi seçimler gibi alternatif katılımın çok düşük oranlarda seyrettiği görülmektedir.
İnternet kullanım oranlarının artmasıyla siyasi katılım da çevrimiçi mecralara taşınmış, siyasi süreçlere dair bilgi alma ve yorumlarda bulunma internet aracılığıyla gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Arap Barometre verilerine göre %37’ye tekabül eden her on internet kullanıcısından dördü siyasi faaliyetlerle ilgili bilgiye internetten ulaşım sağlamaktadır. Özellikle gençlerin internet kullanma oranları hayli yüksekken interneti siyasi süreçlere katılım için kullanan yaş grubu 36 ve üzeridir. Ülkeler düzeyinde incelediğimizde internet aracılığıyla siyasi fikirlerin ifade edildiği en yüksek orana sahip ülke %34 oranla Filistin ve ardından Tunus’tur (Thomas, 2018, s. 10). Ancak Tunus’ta gençlerin siyasi görüşlerini internet aracılığıyla aktarma oranı diğer ülkelerdeki genç nüfus oranına göre daha yüksektir.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’nde siyasi süreçlere katılımın pek parlak olmadığını ifade edilebilir. Bunun nedenlerinden biri vatandaşların siyasi süreçlere etki edebilme yönündeki iyimser tavırlarının olup olmadığıyla ilgilidir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika söz konusu olduğunda kamuoyunun siyasi mekanizma ve karar alma süreçlerine etki etme noktasındaki inançsızlığı düşük siyasi katılım oranlarını karşımıza çıkarmaktadır. Seçim sonuçlarına ilişkin verileri incelediğimizdeyse genel bir düşüşün hakim olduğu gözlenmektedir. Seçim dışındaki protestolar, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarına üyelik gibi alternatif siyasi katılım formlarında da düşük oranlar göze çarpmaktadır. Ancak internet aracılığıyla siyasi süreçlere ilişkin bilgi alma ve siyasi fikirlerini paylaşmanın yüksek olduğu görülmektedir.
Güney Asya’da Siyasi Katılım
Güney Asya ülkelerinde demokratikleşme katsayısı Ortadoğu’ya nispeten daha yüksek seyretmektedir. Demokratikleşme ile siyasi katılım arasında doğru orantı önermesini kabul ettiğimizde konvansiyonel siyasi katılımın bu bölgede daha fazla olduğu görülmektedir. Economic Intelligence verilerine göre Güney Asya bölgesinde demokrasi katsayısı en yüksek olan ülke (7.19) skorla Malezya’dır. Demokratikleşme oranında Malezya’nın Hindistan’ı (6.61) geride bıraktığı gözlense de iki ülkenin de siyasi katılımın oranı 6.67’dir. Görüldüğü üzere Hindistan ve Malezya’da seçimlere katılım oranı eşittir. Hindistan’da sosyo-ekonomik yapı ve gelir düzeyi bölgelere göre değişiklik gösterse de seçimlere katılımın her bölgede yüksek olduğu görülmektedir. En fazla siyasi katılımın görüldüğü bu iki ülkenin ardından Endonezya ve Bangladeş (6.11) siyasi katılımın yüksek olduğu ülkeler arasında yer almaktadır. Bölgede en düşük siyasi katılım 3.33 katsayıyla Pakistan’a aittir (The Economist, 2021). Bu oranı dikkate aldığımızda Güney Asya bölgesinde Ortadoğu’daki siyasi katılıma benzerlik gösteren ülkelerden birinin Pakistan olduğu ifade edilebilir. Pakistan’da siyasi istikrarsızlık, darbeler, kısa süreli koalisyon hükümetlerinden kaynaklı olarak seçimlere katılımın düşük olduğu görülmektedir. Katılımın düşük olması bir yandan yapısal ve kurumsal zayıflıkla açıklanabilirken diğer yandan kadınların seçimlere katılımındaki sınırlılıklarla açıklanabilmektedir (Wolf, 2017, s. 350).
En son yapılan seçim sonuçlarını önceki seçimlerle karşılaştırdığımızda genel bir yükselişin görüldüğü açıktır. Bu açıdan en büyük artışın Bangladeş’te gerçekleştiği gözlenmektedir. 2014 seçimlerinde %51.37 oranındaki seçimlere katılım 2018 yılında %80’e ulaşmıştır. Bangladeş’in geçmişten gelen yüksek siyasi katılım karakteri siyasi partilerin sayısına da yansımıştır. Ancak iki parti sisteminin yer aldığı ülkede parti içi hiyerarşileşme vatandaşların siyasi partilere katılımını güçlendirmektedir (Wolf, 2017, s. 349). Endonezya’da ise seçimlere katılım oranı %14 lük artışla %75.57’e ulaşmıştır. Afganistan’da seçimlere katılım oranı düşük olsa da bir önceki seçime göre %10 artış göstermiştir. Bölgede düşüş yaşayan tek ülkenin İran İslam Cumhuriyeti olduğu göze çarpmaktadır. 2016 seçimlerinde %60.09 oranındaki katılım 2020 seçimlerinde %42’ ye gerilemiştir (IDEA, 2020).
Asya’da internet kullanımı Ganious’un ifadesine göre alternatif siyasi katılım formlarını geliştirmiştir (Lee, 2016, s. 3). İnternetin doğrudan siyasi katılımı güçlendirdiğine ilişkin yorumda bulunmak pek gerçekçi olmayacaktır. Bu sebeple daha sağlıklı bir perspektiften bakıldığında internetin elit odaklı siyasete alternatif olabilecek temel unsurlardan biri olduğu söylenebilir. İnternet aracılığıyla dahi olsa siyasi katılımın ortaya çıkması için belli özgürlüklerin sağlanmış olması gerekir. Ülkelerin rejim yapıları çevrimiçi siyasi katılımın sağlanması için önemli unsurlardan biridir. Otoriteryen hükümetler internete erişimi engelleyebilir ve bu konuda bazı platformlara giriş yasağı getirebilir. Bunun dışında şehirde ve kırsal kesimde yaşayan grupların internete erişim ve kullanım pratikleri de farklılık gösterecektir. Alt yapı imkanlarının elverdiği ölçüde internete erişim ülkelerin ekonomik gelişmişliğine göre farklılık göstermektedir.
Siyasi katılımın farklı oranlarda gerçekleşmesinin sebeplerinden biri de vatandaşların sahip olduğu farklı motivasyonlardır. Oy kullandığında siyasi süreçlerde kendini temsil edebileceğini bilmek ve oy kullanmanın değişim yaratabilme potansiyelini öngörebilmek önemli motivasyonlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde otoriter yönetimlerde seçimler yönetimlerin bir şekilde devamlılığını sürdürmesine hizmet ettiği için vatandaşların düşük motivasyon ve oranla siyasi katılım gerçekleştirdiği söylenebilir. Körfez ülkelerinde meydana gelen seçimler otoriteryen yönetimlerin hayatta kalma stratejisi olarak değerlendirildiğinden (Donno, 2013, s. 704) manipüle edilen seçim süreci adil işlemediği için bütünlük (electoral integrity) sağlanamamaktadır (Homolková, 2019).
Siyasi katılım resmi seçimlerde oy kullanma anlamında konvansiyonel katılımı içerirken bunun yanında protestolar, siyasi partilere ve sivil toplum kuruluşlarına üyelik, çevrimiçi etkileşim gibi çeşitli alternatif katılım formlarını da içermektedir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi Arap ayaklanmaları döneminde demokratikleşme dinamikleriyle gündeme gelse de halihazırdaki durum bu dinamiklerin sarsıldığını göstermektedir. Körfez bölgesindeki otoriteryen rejimler ve bölgedeki hibrit rejimler siyasi katılımın düşük oranlarda seyretmesindeki etmenlerden biridir. Güney Asya bölgesinde demokratikleşme oranının Ortadoğu’ya nispeten daha yüksek oluşu beraberinde yüksek siyasi katılımı da getirmektedir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki siyasi katılım tablosunda genel bir düşüş görülürken Güney Asya ülkelerinde genel bir yükseliş yaşanmaktadır. IDEA verileri göz önüne alındığında bölge ülkelerinin son seçimlerinde bir önceki seçimlere göre daha fazla katılımın olduğu tespiti yapılabilir.
Büşra İnce
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden 2021 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Ara...