Sivil Toplum ve İnsan Hakları Savunuculuğu: Malezya'dan Dersler
Malezya’da, sivil toplum ve insan hakları savunuculuğu alanında devlet gücü ve halk arasındaki denge karmaşık bir tartışma konusu oluşturuyor. Öyle ki ülkedeki demokratik gerileme son dönemde önemli bir boyuta ulaştı (Bünte & Weiss, 2023). Nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Malezya’da insan haklarına yaklaşım; dinî, kültürel, ekonomik ve siyasi etkenlerin bir araya gelmesiyle şekilleniyor. Bu da hem zorlukların hem de ilerlemelerin bir arada yaşanmasına zemin oluşturuyor. Siyasi baskılar, sivil toplum kuruluşlarının (STK'lar) hassas konuları gündeme getirmesini ve hükümet politikalarını eleştirmesini zorlaştırıyor. Aktivistlerin izlenmesi ve taciz edilmesi ise korku ve oto-sansür ortamı yaratarak zorlukları daha da artırıyor. Bu durum, STK’ların eşitlik ve tarafsızlık için etkili çalışmasını engelliyor ve onları, bağımsızlıklarını zayıflatan kısıtlayıcı bir ortamda faaliyet göstermeye zorluyor. Bu ülkede aynı zamanda kooptasyon ve direnişin STK'laştırılmasını deneyimleyen ve sivil toplumun sivil olmayan tarafına ilişkin soruları gündeme getiren kuruluşlar da var (Syed Annuar & Ismail, 2023).
Bu zorluklara rağmen Malezyalı STK’lar, iş yapabilirliklerini ve uyum sağlama yeteneklerini gösterebildiler. İfade özgürlüğü, azınlık hakları, çevre koruma, yerli hakları ve sosyal adalet gibi konuları savunmada aktif olarak çalışıyorlar (Lim, 2017). Malezyalı STK’ların bu çabaları; halk desteğini harekete geçirmeleri, uluslararası ağları genişletmeleri ve savundukları konuları güçlendirmeleri açısından çok değerlidir. Gerçekten de bazı kuruluşlar, hükümet değişikliklerini teşvik etme ve halkın siyasi farkındalığı ile katılımını artırma rollerinden dolayı tanınıyorlar. Malezyalı STK’ların önemli başarılarından biri de BERSIH (The Coalition for Clean and Fair Elections) hareketi aracılığıyla seçim reformlarını savunmalarıdır. BERSIH, Malezya'nın seçim sisteminde daha fazla şeffaflık sağlamak için etkili bir şekilde çalışmış ve demokratik uygulamaları iyileştirmeye yönelik önemli reformların yapılmasına öncülük etmiştir (Khoo, 2024).
Southeast Asia Globe, 2016
İslami Değerler ve Sivil Katılımı Yönlendirmek
Malezya’nın 10. Başbakanı Enver İbrahim, ülkenin yönetimi ve kamu politikasına rehberlik etmek amacıyla “Malaysia MADANI” kavramını hayata geçirdi. Bu kavram, kapsayıcılık ve sivil bilinci temel alarak siyasi, ekonomik ve kültürel güçlendirmeyi vurgular. Adaleti, devlet felsefesinin temel ilkesi olarak ön planda tutar ve İslam’ı merkezi bir konuma yerleştirir (Azman & Abdul Rahman, 2023). MADANI’nin temelinde altı ana ilke bulunur: Sürdürülebilirlik, refah, yenilik, saygı, güven, özen ve merhamet. Ayrıca “Makâsıdü’ş-Şerîa”yı (şeriatın amaçları) temel yönetim ilkesi olarak vurgular. Özellikle bu kavram sivil toplum, demokrasi ve insan hakları hedefleriyle yakından örtüşür. Dolayısıyla bu durum göz önüne alındığında, Enver’in en büyük açmazı, bu kavramı somut eyleme dönüştürmektir (Musa, 2023).
Buna karşın, Enver İbrahim'den reform bekleyen birçok sivil toplum kuruluşu ve aktivist, mevcut hükümetin seçim reformlarını hâlâ gerçekleştirmemesi ve antidemokratik yasaları kullanmaya devam etmesi nedeniyle onu eleştiriyor. Örneğin, BERSIH, Enver İbrahim'in yönetimine seçim reformlarını hayata geçiremediği için "F" notu verdi. Örgüt, hükümetin şeffaflık, dürüstlük ve demokrasi için hayati öneme sahip reform taleplerinde dikkate değer bir ilerleme kaydetmemesinden duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi (Focus Malaysia, 2024). Ayrıca, endişe duyulan diğer konular arasında; hükümeti veya monarşiyi eleştiren konuşmaları yasaklayan İsyan Yasası, iletişim ve multimedya faaliyetlerini kontrol eden İletişim ve Multimedya Yasası, üniversitelerde öğrenci faaliyetlerini sınırlayan Üniversiteler ve Üniversite Kolejleri Yasası, kamuya açık toplantıları düzenleyen Barışçıl Toplantılar Yasası ve basın ve yayını kontrol eden Matbaalar ve Yayınlar Yasası yer alıyor (MalaysiaNow, 2024). Bu yüzden STK'lar bu yasaları; ifade özgürlüğünü, medya bağımsızlığını, akademik özgürlüğü ve barışçıl toplanma hakkını kısıtladığı için demokrasiye engel oluşturan unsurlar olarak görüyor.
Aynı zamanda, bireysel özgürlükler, insan hakları ve sekülarizmi öne çıkaran liberalizm kavramı; Malezya'daki yaygın toplumsal normlarla ve din ve hükümet normlarıyla sık sık çatışıyor. Liberal değerleri savunan STK'lar; muhafazakar ve sınırlayıcı yasalara, politikalara ve normlara karşı durabilirler. Örneğin, toplumsal cinsiyet eşitliği veya LGBTQ+ haklarını destekleme girişimleri, geleneksel değerlerin ve dinî normların kamuoyunu ve siyaseti güçlü bir şekilde etkilediği bir bağlamda provokatif olabilir. Öte yandan, toplum da küreselleşmenin etkisiyle ve dezavantajlı gruplara yönelik artan farkındalıkla birlikte kozmopolit zorluklarla karşılaşıyor (Muniandy, 2012).
Bu nedenle, Malezya’daki STK’lar, İslami değerler ve sivil katılımı yönlendirme konusunda topluma rehberlik edebilirler. Bu, diyalog ve kapsayıcı tartışmaların teşvik edilmesiyle geleneksel değerler ve insan hakları arasındaki farkın kapatılmasını içerebilir. Öyle ki STK’lar, sosyal sorunları İslami bir bağlamda ele alarak insan hakları ve sosyal adalet konularda olumlu değişikler yapabilir, toplumsal ve siyasi hayata daha aktif katılımı artırabilirler (Malik vd., 2018). Dikkate alınabilecek ilkeler arasında merhamet, eşitlik, adalet, topluluk (ümmet) ve istişare ve katılım (şura) bulunur. Ancak insan haklarının temelde İslami prensiplerle uyumlu olmasına rağmen, Batı ve İslam yorumları arasında farklılıklar olabileceğini unutmamak önemlidir (Mohamed Adil & Ahmad, 2014). Bu, STK’ların aktivizmlerini geliştirmek istediklerinde incelemeleri gereken alanlardır.
Küresel İnsan Hakları Söylemini Şekillendirmek
Malezya’nın küresel topluma yavaş yavaş entegre olmasıyla birlikte STK’lar; adalet, eşitlik ve insan onuru için mücadele ederken hem evrensel insan hakları ilkeleriyle hem de ülkenin dinî ve kültürel bağlamlarıyla uyum içinde hareket ediyor. Uluslararası forumlarda ve insan hakları kuruluşlarında aktif rol alarak savunuculuk yapıyor, politika önerileri sunuyor, küresel insan hakları kampanyalarına katılıyor ve çeşitli ortaklarla işbirliği yapıyorlar (Chaney, 2023). Birçok akademisyen, bu tür organizasyonların ülkelerinin dış politikalarını önemli ölçüde etkilediğini kabul ediyor. Malezya’da liderlerin, aktivistlerin ve halkın Filistinlilere duyduğu sempati ve destek; Müslüman STK’ların artmasına katkıda bulunmuştur. Ancak yine de Filistin davasını savunan STK’ların kapsayıcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiği ve bu konunun dinî boyutların ötesinde, temel bir evrensel insani endişe olduğu kabul edilmelidir (Nazri, 2022).
Middle East Monitor, 2018
Malezya’daki STK'ların Evrensel Dönemsel İnceleme (Universal Periodic Review-UPR) hakkındaki tartışmaları da küresel insan hakları tartışmalarında ilginç bir konudur. UPR, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi tarafından oluşturulmuş bir mekanizma olup üye ülkelerin insan hakları kayıtlarını gözden geçirir. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde insan haklarını teşvik etmek ve politika reformlarını etkilemek için önemli bir platform sağlar. Müslüman dünyası için, UPR, İslami değerleri korurken evrensel insan hakları konularını kapsayan bir diyaloğu teşvik etmesi açısından son derece önemlidir. Malezya’daki STK’lar, ülkenin ilk inceleme döngüsünden bu yana UPR sürecine aktif bir şekilde katılmış ve bu katılım zamanla artmıştır. Ancak, aktif katılımlarına rağmen, süreç genellikle prosedürel bir demokratik çerçevede sınırlı kalmıştır. Tartışmalı konular ve asli demokrasiyle ilgili meseleler, toplumda ve devlette tam olarak kabul edilmediğinden bu konular genellikle kaçınılan ve ele alınması zor olan konulardır (Beh vd., 2020). Ayrıca, UPR'yi savunan organizasyonlar, bu sürecin liberal bir ajanda olarak algılanabileceğinden ve bu durumun Malezya’daki İslam’ın konumunu potansiyel olarak etkileyebileceğinden endişe duymaktadır.
Ayrıca Malezya, ASEAN Sivil Toplum Konferansı/ASEAN Halklar Forumu (ACSC/APF) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (OIC) gibi birçok uluslararası kuruluşun üyesidir. Bu ağlara katılarak, Malezya’daki STK’lar uluslararası platformlara, kaynaklara ve ittifaklara daha iyi erişim sağlayabilir, böylece etkinliklerini artırabilir ve yetkinliklerini geliştirebilirler. Ayrıca bu ağlar, STK’lar arasında en iyi uygulamaların paylaşımı için fırsatlar sunar. Sonuç olarak, bu katılım, hem yerel sorunları ele alma yeteneklerini geliştirir hem de bölgesel ve uluslararası düzeyde etkilerini güçlendirerek daha etkili ve yaygın sonuçlara yol açar.
Sonuç
Malezya’daki sivil toplum kuruluşlarının deneyimi, yerel savunuculuğun insan hakları tartışmalarını ulusal ve uluslararası düzeyde şekillendirmede ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Büyük engellere rağmen, Malezya’daki STK’lar uluslararası işbirliklerinden ve etkili savunuculuk yöntemlerinden faydalanarak önemli değişiklikler yapmışlardır. Bu grupların çabaları, toplumsal hareketlerin devlet politikalarına karşı durma ve insan hakları konularını geliştirme yeteneğini ortaya koymuştur. Çalışmaları, STK’ların dayanıklılığının ve uyum sağlama yeteneğinin önemini vurgular ve benzer hareketler için dersler sunar. Bu yüzden Malezya’daki STK’lar, işbirliklerini sürdürerek ve çeşitli paydaşlarla çalışarak ulusal ilerlemeye katkıda bulunur ve uluslararası insan hakları savunuculuğuna örnek oluşturur
Sharifah Nursyahidah Syed Annuar
Sharifah Nursyahidah Syed Annuar, Malezya Ulusal Üniversitesi'nde (UKM) Siyaset Bilimi bölümünde öğretim üyesidir. Çalışma alanları kültürel politika, emek hareketi ve demokratikleşmedir. Mevcut çalışması, özellikle kooperatifleşme ve sendikalaşma ol...