Yeryüzünde İzzetli Bir Direnişçi: İzzeddin el-Kassam
Tarihte devrimciler arasındaki en çarpıcı benzerlik, şartsız ve sınırsız hak ve özgürlük için verdikleri sarsılmaz mücadeledir. Öğretmen, vaiz, savaşçı, şeyh, aktivist ve şehit olan El Kassam'ın durumu da böyleydi: O daimi olarak özgürlük arayışında, sömürgeciliği yenmek isteyen ve özgürlük arzusunu anavatanının sınırlarının ötesine taşıyan biriydi.
Muhammed İzzeddin bin Abdülkadir bin Mustafa bin Yusuf bin Muhammed el-Kassam, 1882 yılında Suriye'nin Lazkiye vilayetine bağlı Ceble köyünde, fıkıh ve İslami ilimlere önem veren dindar bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunda matematik ve İslami ilimlerin temellerini öğrendi. On dört yaşındayken babası onu saygın bir üniversite olan El-Ezher'e eğitim alması için gönderdi. Yaklaşık sekiz yılını geçirdiği Mısır'da Batı işgaline karşı direnişi savunan reformist ekolle tanıştı. İmam Muhammed Abdu ve Şeyh Cemaleddin el-Afgani gibi isimlerden eğitim aldı; İngiliz sömürgeciliğine karşı direniş ve vatanı savunma ruhunu onlardan öğrendi. Mısır Arap sokağında (Arab Street) Ahmed Orabi ve Mustafa Kamil gibi isimler tarafından yayılan devrimci coşkuya tanık oldu. El-Ezher eğitimli İmam daha sonra şeyh ve vaiz olarak Ceble'ye döndü ve günümüze kadar uzanan uzun devrimci bir yolculuğa çıktı.
İzzeddin el-Kassam, o dönemde çiftçilerden vergi alan ve haklarını vermeyen Ceble'deki feodal sistemden nefret ediyordu. Bir imam ve öğretmen olarak, feodal sistemin dayattığı adaletsizliği gidermek amacıyla halk arasında farkındalık oluşturmak için çalışmaya başladı. Ceble'deki bazı beyler kendilerini tehdit altında hissederek onu İzmir'e sürmeye kalkışınca, genç adam daha sonra hilafet şehri İstanbul'a gitti. Orada bir süre eğitim sistemlerini öğrenmekle vakit geçirdi ancak kısa süre sonra Ceble'ye dönerek 1913 yılında bir okul açtı. Gündüzleri çocuklara, geceleri de yetişkinlere eğitim veren modern bir sistem getirmiş, İbrahim bin Adham Camii'nde Hadis ve Tefsir dersleri vermiş ve Mansuri Camii'nde Cuma vaazları vermiştir.
Devrimci Kişiliği
İzzeddin el-Kassam'ı konuşurken tarihçiler ve eleştirmenler onun yetişme biçimi, kimliği ve devrimci yolculuğunun başlangıcına dair anlatılarında farklılık gösterirler. Onu "Devrim ve Direniş Şeyhi" yapan şeyin ne olduğuna dair çok sayıda tanımlama, farklı nedenler ve spekülasyonlara rağmen, onun istisnai bir devrimci Arap figürü olduğu konusunda bir fikir birliği vardır.
Onu "Devrim ve Direniş Şeyhi" yapan şeyin ne olduğuna dair çok sayıda tanımlama, farklı nedenler ve spekülasyonlara rağmen, onun istisnai bir devrimci Arap figürü olduğu konusunda bir fikir birliği vardır.
Bugün El-Kassam’ı anlamak için El Kassam'ın devrimci kişiliğinin derinlerine inmeliyiz. Ancak, şeyhin devrimci yolculuğuna göz atmak, tarihsel olayları anlatmaktan ibaret değil; direnişin ve Filistin'in özgürlük yolculuğunun bir sembolü hâline gelen Suriyeli şeyhin karakterini anlama isteğidir. İzzeddin el-Kassam'ın biyografisini okumak, Filistin'de Siyonist devletin doğuşuna, silahlı direnişe, Filistin devrimine ve o dönemdeki Filistin toplumu ile İngiliz sömürgeciliğine dair bir fikir edinmek demektir.
Toprak ve milliyetin şeyhin özgürlük çağrısında bulunması için hiçbir zaman motive edici olmadığını söylediğimizde, İzzeddin el-Kassam'ın Libya'nın Trablus kentine yönelik İtalyan saldırısını püskürtme girişiminden bahsetmemiz gerekir. Bu haberi duyduktan sonra İtalyan işgalini kınayan protestolara katıldı ve erkekleri Müslüman Arap topraklarını savunmaya çağırdı. Gönüllülerin İskenderun limanı üzerinden Trablus'a nakledilmesi için Türk hükümetiyle koordinasyon kurarak savaş için adam seferber etti ve halktan bağış topladı. Ancak gemi Trablus'a ulaşmadı ve bazı anlatılara göre topladığı paraları daha sonra bir yetimhane inşa etmek için kullandı, bazılarına göre ise Libya'ya sızarak Şeyh Ömer el-Muhtar'la görüştü ve sömürgeciliğe karşı mücadelesini finanse etmek için topladığı paraları ona verdi.
Birinci Dünya Savaşı ve 1920'de bölgeyi Fransız ve İngiliz sömürgeciler arasında paylaştıran Sykes-Picot Anlaşması'ndan sonra Fransız sömürge filoları Lazkiye ve Suriye kıyılarını işgal etti. İzzeddin el-Kassam sömürgecilere karşı savaşmakta tereddüt etmedi ve Fransızlara direnmek için evini satarak 24 tüfek satın aldı. O dönemde, etkili konuşmaları ve akıllı askerî taktikleriyle işgalcileri kovmak için çiftçiler ve sıradan insanlar arasında direniş ruhunu aşılayarak devrimcileri bir araya getirdi. Suriye'deki bazı bölgeler işgalcilere karşı baskınların düzenlendiği merkezler haline geldi ve Fransızlara karşı silahlanan, onlara meydan okuyan ve her türlü uzlaşma girişimini reddeden ilk kişi oldu. Dağlardaki adamlarını silah taşımaları ve düşmanla yüzleşmeleri için eğitmeye başladı. El Kassam ve adamları çatışmayı tırmandırınca, Fransız işgalciler onu güç ve zenginlik vaatleriyle caydırmaya çalışsa da o bunu reddetti. Bunun üzerine Fransız işgalciler onun ve bazı arkadaşlarının gıyabında ölüm kararı çıkarıp ve onları bulana ödül vermeyi teklif ettiler. Bu durumda şeyh, altı arkadaşıyla birlikte Suriye'yi terk ederek Filistin'e gitmekten başka çare bulamadı ve bu İzzeddin el-Kassam'ın hayatında çok önemli bir noktaya işaret etti.
Hayfa ve Şeyh İzzeddin el Kassam
Filistin'in İngiliz mandası altında olduğu 1911 yılının başında Şeyh El-Kassam Hayfa'ya sığındı. Hayfa'yı seçmesinin, o dönemde çok çeşitli bir yapıya sahip bir kültür merkezi olması gibi çeşitli sebepleri vardı. Ayrıca Hayfa, özellikle köylerine el konulan çadırlarda yaşayan yoksul erkekler için bir merkezdi. Dahası, Hayfa İngiliz deniz filosu için bir üs konumundaydı.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, İzzeddin el-Kassam'ın Filistin'e özellikle İngiliz işgaline ve daha sonra da Siyonist projeye karşı koymak amacıyla gittiği söylenebilir mi?
Filistin'e vardığında Şeyh'in zihninde geleceğe yönelik niyetler açısından neler olup bittiğini tam olarak bilmiyoruz. Ancak Libya'da, Suriye'de veya Filistin'de; işgalcileri ya da istilacıları topraklarından kovma konusunda tereddüt etmeyeceğini, zalimlere karşı direnmeye ve onlarla yüzleşmeye kararlı olduğunu biliyoruz. Hayfa'ya yerleştikten sonra İzzeddin el-Kassam, bugün hâlâ işgal altındaki Hayfa'da bulunan İstiklal Camiinde vaizlik görevini üstlendi. Şeyh, şehadet gününe kadar camide vaiz olarak çalıştı.
İzzeddin el-Kassam ve İstiklal Camii
Şeyh'in Filistin topraklarında Siyonist devletin kurulacağını ilk tahmin eden kişi olması şaşırtıcı değildi. İngilizlerin bir Filistinliyi idam etmesinin ardından yaptığı bir konuşmada "Siyonizm, Amerika'daki kızılderilileri katlettiği gibi sizi de katletmek istiyor" demişti. Çünkü Şeyh İzzeddin el-Kassam sadece bir din adamı ya da vaiz değildi; sadece bir savaşçı da değildi. O aynı zamanda olayları algılayıp analiz eden, önceden plan yapan ve Siyonist projeyle yüzleşebilecek keskin bir zekaya sahip devrimci bir düşünürdü. İşgalci İngilizlerle mücadele etmek için kürsüsünden çağrı yapmaya başladı.
İstiklal Camiinin öncüleri çoğunlukla çiftçiler ve sıradan insanlardı, ancak Şeyh El Kassam etkili konuşmalarıyla tanınıyordu. Onun hakkında "Sıradan bir adamı gerçek bir savaşçıya dönüştürebilir" denirdi. Şeyh açıkça cihadın temel olduğunu ve düşmana karşı silah taşımanın her Müslüman için farz olduğunu ilan etti.
Daha sonra Şeyh'in halk arasındaki popülaritesi artmış, çeşitli sınıflarla, devrimcilerle ve hatta o dönemde Filistin'deki bazı politikacılarla geniş ilişkileri olmuştur. İnsanlar ona güveniyor ve konuşmalarını dinlemek için her yerden geliyorlardı, çünkü dinî duruşu insanları ona yaklaştırıyordu. Şeyh'in Müslüman Gençlik Derneği ve Bağımsızlık Partisi'nde siyasi deneyimi vardı. Ancak onun halkla olan ilişkisi özeldi. Siyasetin sadece cihada hizmet etmesi gerektiğine inandığı için siyasi faaliyetlerde bulunmayı sevmezdi.
El Kassam'ın askeri faaliyetlerinin ve uzmanlık eğitiminin başlangıcı, Batı Duvarı çevresinde Müslümanlar ve Yahudiler arasındaki çatışmalarda çeşitli operasyonlarla birlikte başladı. Daha sonra, 1925 yılında El Kassam, “Kassamlılar” ya da kendi deyimiyle "El Cihadiye" olarak bilinen grubu kurdu. Cihadiye’yi askerî liderlik ve olağanüstü bir seferberlik sistemi ile bizzat denetledi. Bu gizli örgütün çekirdeği saf cihatçı İslam kavramına dayanıyordu. El Kassam, cihadın sömürge altındaki her Müslüman için zorunlu bir görev olduğuna inanıyor, silahlanmanın Mescid-i Aksa bile olsa camileri süslemekten daha öncelikli olduğunu vurguluyordu. Cihadiye, El Kassam 1935 yılında İstiklal Camii minberinden söylediği ünlü sloganla devrimini ilan edene kadar gizli kaldı: "Bu bir cihattır. Ya zafer ya da şehitlik."
El Kassam'ın takipçilerinin çoğu çiftçi ve yüksek eğitim sahibi olmayan insanlar olmasına rağmen, İstiklal Camii'nin öncüleri oldular. El Kassam tarafından eğitilen ve yönlendirilen bu kişiler daha sonra son derece yetenekli savaşçılar olarak ortaya çıktılar. El Kassam, kendilerine reform getireceğine inandığı için hiçkimseyi cihadın dışında bırakmadı. Aynı zamanda onların ahlaki ve entelektüel gelişimleri için çalıştı.
El Kassam'ın lider kişiliğine gelince, tarihçiler onu modern anlamda bir "sosyal etkileyici" (social influencer) olarak tanımlamaktadır. O dönemde Filistin'deki aileler, politikacılar entelektüellerle güçlü ve yakın ilişkileri vardı. Toplumsal yapıyı anlamasına ve kişisel bağlantıları olmasına rağmen, her zaman sıradan insanlara veya çiftçilere daha yakın durdu. Herhangi bir siyasi partiye katılmaktan sürekli olarak kaçınmış, önceliğinin cihad ve toprakların özgürleştirilmesi olduğunu vurgulamıştır. Bu, eşiyle arasında geçen bir diyalog gibi hayatındaki pek çok örnekten çıkarılabilir. Eşine hayata karşı mı yoksa hayatla birlikte mi olacağını sorduğunda, eşi cihad yolunda hayata karşı onunla birlikte olacağını söylemiştir. Hatta kocasının isteği üzerine Filistin'deki direniş için silah ve teçhizat almak üzere tüm altınlarını sattığını da biliyoruz.
Şeyh ve Büyük Filistin Devrimi'nin Tohumları
Burak (Batı Duvarı) olayları ya da 14 Ağustos 1929'da Burak Devrimi olarak bilinen olay, daha sonra Büyük Filistin Devrimi'ne dönüşecek olan sürecin ilk kıvılcımı olarak kabul edilir. Bu, Şeyh El Kassam ve adamlarının karşı karşıya kaldığı ilk çatışmaydı. Sonraki yıllarda Şeyh El Kassam ve Kassamlılar grubu İngiliz ordusuna ve Siyonist çetelere karşı operasyonlar düzenlemeye devam etti. Tam bir gizlilik içinde hareket ederek İngilizlerin bu operasyonların faillerini tespit etmesini başarıyla engellediler. Şeyh El Kassam, Ekim 1935'te Hayfa'daki İstiklal Camiinde verdiği son vaazında toprakların kurtuluşu için düşmana karşı devrimini ilan etti. "Ey insanlar, her biriniz bilgi sahibi oluncaya kadar sizi dinî konularda eğittim. Ayrıca size cihadın farz olduğunu söyleyerek vatanınızın meseleleri hakkında da bilgi verdim. Allah'ım, şahit ol ki ben tebliğ ettim. Müslümanlar cihada, Müslümanlar, cihada."
İzzeddin El Kassam neden ölmedi?
El Kassam'ın öldürülmesinin üzerinden seksen yıl geçmesine rağmen, Filistin ya da direniş tarihi tartışılırken adı en sık duyulanlardan biri olmaya devam ediyor. Direniş derken, bu terimi "direnmek" fiilinden türetilen gerçek anlamıyla kullanıyorum. Ancak şöyle dediğimizde
Özellikle Arapça'da "direniş" denince akla Şehit İzzeddin el-Kassam gibi kişilerin eylemleri gelir. Şeyh bu terime derin ve işlevsel bir anlam katarak "direnişçiler" ifadesini topraklarını savunan silahlı adamlarla eş anlamlı hâle getirmiştir.
Bu da önemli bir soruyu gündeme getirmektedir: Ölen bir adam nasıl olur da bir milleti yeniden bir araya getirebilir, onları yürekten birbirine bağlayabilir ve özelde Filistin'in, genelde ise tüm ümmetin kurtuluşunu, onunla hiç tanışmamış ya da onun topraklarına ayak basmamış nesiller ve bireyler için ortak bir hedef haline getirebilir? Seksen yıl önce Hayfa'da bir cami minberinde söylenen sözler nasıl olur da şu anda Gazze'de direnen insanların resmî söyleminin bir parçası hâline gelir ve TikTok'taki bir videoda Z kuşağı tarafından paylaşılır? Onları sonsuza dek canlı tutan kelimelerdeki samimiyet mi, yoksa sözlerini sonsuza dek canlı tutan şehadet mi?
Ölen bir adam nasıl olur da bir milleti yeniden bir araya getirebilir, onları yürekten birbirine bağlayabilir ve özelde Filistin'in, genelde ise tüm ümmetin kurtuluşunu, onunla hiç tanışmamış ya da onun topraklarına ayak basmamış nesiller ve bireyler için ortak bir hedef haline getirebilir?
Kesin bir şey söyleyemem ama bildiğim bir şey var ki o da El Kassam'ı anlatmak için ne sayfalar yeter ne de kelimeler onun kapsamlı hayatını ve derin karakterini özetlemeye yeter. Onun hayatını uzun uzadıya incelemeye ihtiyacımız olduğunu söylediğimizde, bu, onun izinden yürüyerek aradığı şeyi elde etmek için olmalıdır: vatanın ve insanların özgürlüğü.
Safiya Farokh
Safiya Farokh, Sakarya Üniversitesi'nde Sosyoloji lisans eğitimini tamamlamıştır....