![](/uploads/2024/05/psikososyal-perspektiften-goc-analiz-poster.jpg)
Psikososyal Perspektiften Göç
İç savaşlar, terör saldırıları, doğal afetler, iklim değişikliği ve bölgesel istikrarsızlıklardan kaynaklı sosyo-ekonomik etkiler dünya genelinde hem zorunlu hem de gönüllü göçü hızlandırır (Meladze, 2022).
Göç ekonomik büyümeyi teşvik eder, işgücü piyasalarını düzenler ve sosyal etkileşimi pekiştirir. Bununla birlikte, göçmenleri bir rahatsızlık olarak algılama eğilimi de giderek artar. Psikososyal bir bakış açısıyla göç, göçmenlerin ruh sağlığı, kimliği, sosyal ağları ve toplumla bütünleşmesinin yanı sıra yaşamlarını etkileyen toplumsal tutumlar, politikalar ve uygulamaları da dikkate alarak, bireysel psikolojik deneyimlerle bu deneyimlerin meydana geldiği daha geniş sosyal bağlam arasındaki karmaşık etkileşimi anlamayı gerektirir. Bunu anlamak için göçü psikososyal bir perspektiften derinlemesine incelemek, göçün psikolojik etkilerinden başlayarak toplumsal sonuçlara ve olumsuz etkileri en aza indirmek için kullanılabilecek faktörlere kadar devam etmek ve göçü psikososyal bir perspektiften analiz etmenin neticesinde sürdürülebilir göç için tavsiyelerle sonlandırmak gerekir.
Göçün Psikolojik Etkisi
Zorunlu göç, çocukların ruh sağlığını ve aile bağlarını kısa ve uzun vadede etkileyebilir. Göçmenler, aileden ayrılma, sosyal statü kaybı, dil engelleri, ayrımcılık ve gelecekleriyle ilgili belirsizlik gibi çeşitli stres faktörleri yaşayabilir. Bu stres faktörleri, psikososyal müdahale yöntemleriyle tedavi edilebilen anksiyete, depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi ruh sağlığı sorunlarının ortaya çıkma olasılığını artırabilir (Tonkuş ve Kalın, 2022). Bu sorunların anlaşılması, kültürel açıdan uygun ruh sağlığı destek hizmetlerinin önemini açığa çıkarmaktadır. Zorluklara rağmen, birçok göçmen inanılmaz bir dayanıklılık göstermekte ve yeni hayatlarını yönetmelerine yardımcı olacak güçlü mücadele stratejileri geliştirmektedir. Dayanıklı bir toplum duygusu, olumlu sosyal ilişkiler ve kaynaklara erişim gibi esnekliği teşvik eden değişkenlerin anlaşılması, destekleyici davranışların ve politikaların şekillendirilmesine yardımcı olabilir (Valtolina ve Barachetti, 2020).
Zorluklara rağmen, birçok göçmen inanılmaz bir dayanıklılık göstermekte ve yeni hayatlarını yönetmelerine yardımcı olacak güçlü mücadele stratejileri geliştirmektedir.
Göçün Toplumsal Etkisi
Göç, sıklıkla farklı kültürel kimlikler arasında gezinmenin yanı sıra insanların eski kültürlerini korurken yeni bir kültüre uyum sağladıkları kültürleşme sürecini de beraberinde getirmektedir. Bu süreç öz kimliği, aile dinamiklerini ve topluluk bağlantılarını etkileyerek bireyin deneyimlerine ve dayanıklılığına bağlı olarak potansiyel olarak stres veya psikolojik gelişimle sonuçlanabilir. Göçmenlerin psikolojik iyilik hali büyük ölçüde sosyal destek ağlarına bağlıdır. Bu ağlar duygusal destek, pratik yardım ve aidiyet duygusu sunmaktadır. Ancak, göçmenler sıklıkla bu ağları yeni bir ülkede yeniden kurmakla karşı karşıya kalmakta ve bu da önemli bir stres ve izolasyon kaynağı olabilmektedir. Ön yargı ve sosyal izolasyon deneyimleri, göçmenlerin psikolojik refahı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bu tür deneyimler, marjinalleşme ve düşük öz saygı duygularına neden olarak ev sahibi topluma uygun şekilde entegrasyonu engeller (Boland, 2020). Bu zorlukların ele alınması, kapsayıcılığı teşvik etmek ve ayrımcılığı ortadan kaldırmak için bireysel destek ve daha kapsamlı toplumsal önlemlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Göçmenlerin psikolojik iyilik hali büyük ölçüde sosyal destek ağlarına bağlıdır. Bu ağlar duygusal destek, pratik yardım ve aidiyet duygusu sunmaktadır.
Ulusötesi bağlantıları veya kişinin kendi ülkesiyle olan bağlantılarını sürdürmesi, göçmenlerin psiko-sosyal uyumu için çok önemlidir. Bu bağlantılar duygusal destek, aidiyet duygusu ve pratik avantajlar sağlayabilir. Bununla birlikte, uzun mesafeli aile ilişkilerini yönetme stresi gibi zorluklar da sağlayabilirler.
Uluslararası göç, etnik ve kültürel çeşitliliği zenginleştirirken yenilikçiliği, iş ortamını, patentleri ve ekonomik büyümeyi teşvik ediyor; bunun yanı sıra tüketici fiyat endeksini, rekabeti, işsizliği ve kamu bütçelerini etkileyebiliyor.
Göçmen ergenler dini, kültürel ve etnik bileşenleri yeni anavatanlarına olan bağlarıyla birleştiren melez bir kimlik oluşturmaktadır. Çeşitli kültürel uygulamalar aracılığıyla dahil olma ve aidiyet konularını müzakere etmektedirler (Kóczán vd., 2021).
Göç Sürecinde Karşılaşılan Zorlukların Üstesinden Gelmek için Etmenler
Politika ve kurumsal destek, göçmenlerin psikososyal deneyimlerini belirlemede çok önemlidir. Eğitim, istihdam, sağlık hizmetleri ve yasal hizmetlere erişimi teşvik eden politikalar stresi önemli ölçüde azaltabilir ve genel refahı iyileştirebilir. Diğer taraftan kısıtlayıcı politikalar kırılganlıkları daha da artırabilir ve entegrasyonu sınırlayabilir. Göç sorunlarının ele alınması hem bireysel hem de toplumsal çok çeşitli unsurların dikkate alınmasını gerektirir. Bunlardan bazıları şunlardır:
- Göç, iltica, mültecilerin yeniden yerleştirilmesi ve uyumla ilgili mevzuat da dahil olmak üzere etkili politika ve yasal çerçeveler göç meselelerinin ele alınmasında kritik öneme sahiptir. Şeffaf ve adil politikalar, güvenlik sorunlarını ele alırken göçmenlerin haklarına saygı gösterilmesine katkıda bulunabilir.
- Göçmenlerin refahı ve entegrasyonu gıda, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlıdır. Bu hizmetlere erişim, göçmenlerin saygınlıklarını korumalarına ve topluma katkıda bulunmalarına imkân sağlar.
- Kültürlerarası yeterlilik göçmenlere yönelik psikolojik ve sosyal destek hizmetlerinin verimliliğini önemli ölçüde artırır. Buna göre göçmenlerin kültürel geçmişlerini tanımasını, bireysel deneyimlerinin değer görmesini, erişilebilir ve ihtiyaçlarına uygun hizmetler sunulmasını sağlar.
- Sosyal entegrasyonun teşvik edilmesi, göçmenler ve ev sahibi toplum arasındaki ilişkilerin kolaylaştırılmasını sağlar. Dil ve kültürel oryantasyon programları, topluluk etkinlikleri ve kültürlerarası anlayış ve kabulü teşvik eden projeler bunlara örnektir.
- İşlere ve ekonomik fırsatlara erişim, sürdürülebilir geçim kaynakları oluşturmak ve yeni yaşadıkları toplumlara katkıda bulunmak isteyen göçmenler için kritik öneme sahiptir. Göçmenlerin yeteneklerini geliştirmelerini, işe yerleştirilmelerini ve girişimciliklerini teşvik eden politikalar ve programlar, ekonomik engellerin üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir.
- Dil eğitimi ve mesleki programlar da dahil olmak üzere göçmenlerin eğitim ve beceri gelişimine yatırım yapmak, onların yeni çevrelerine uyum sağlama ve iş gücü piyasasına katılma becerilerini geliştirir.
- Göçmenlerin göç ve yerinden edilme stresiyle başa çıkmalarına yardımcı olmak için danışmanlık, travma odaklı rehabilitasyon ve destek gruplarını içeren psikososyal destek hizmetlerinin sağlanması, göçmenlerin ruh sağlığını ve refahını iyileştirmek için kritik öneme sahiptir.
- Yerel toplulukları göç yönetimine entegre eden gönüllü programlar ve kültürel değişim etkinlikleri, göçmenlerin ve ev sahibi toplumların bağlantı kurmasını sağlayacaktır ve bu toplum merkezli girişimler anlayış, empati ve iş birliğini teşvik edecektir.
- Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engellilerin hepsi korunmalı ve güvenlikleri garanti altına alınmalı, gerekli kaynaklara erişimleri sağlanmalı, sömürü ve istismardan korunmalıdır.
- Göç veren ülkeler şiddet, yoksulluk ve çevresel bozulma gibi göçün altında yatan nedenlerle mücadele etmek de dâhil olmak üzere göçle ilgili zorlukları ele almalıdır.
Bu hususlar kapsamlı ve bütüncül bir şekilde ele alınırsa; politika yapıcılar, uygulayıcılar ve toplumlar etkin bir şekilde göçün getirdiği zorlukları yönetmek ve göçmenler katılımcı ve misafirperver kültürler sunmak için iş birliği yapabilirler. Ev sahibi ülkedeki göçmenler her iki kültürü de tanıyarak entegrasyonlarının sorumluluğunu kabul ederken esnek hareket edebilmelidir. Asimilasyondan da ev sahibi kültürden uzaklaşmaktan da kendilerini sakınarak kendi miras kültürlerine sahip çıkmalıdırlar.
Uyumlu Göç için Öneriler
Uyumlu göç (adaptable migration) (Kononov ve Ledeneva, 2021), göçmenlerin ev sahibi ülkenin yasal sistemini, kültürünü, dilini ve kaynak erişimini anlayarak yeni bir ulusa ve koşullara başarılı bir şekilde uyum sağlama becerisini ifade eder.
Göçmenlerin, göçmenlik prosedürlerinde yollarını bulmalarına, yasal endişelerini gidermelerine ve haklarını savunmalarına yardımcı olacak savunuculuk ve hukuki yardım hizmetlerine erişim imkânlarına sahip olmalarının sağlanması şiddetle önerilir. Böylece yasal güçlendirme yoluyla, göçmenler haklarını savunabilir ve gerektiğinde adalete kavuşabilirler.
Göçmenlere eğitim, iş ve sosyal hizmetlerle ilgili erişim için gerekli olan dil yeterliliğinin sağlanması göçmenlerin daha fazla katkı sağlayabilecekleri işler bulmalarına, yerel ekonominin gelişmesine ve göçmenlerin daha fazla aidiyet ve kendi kendine yeterlilik duygusu kazanmasına olanak tanıyacaktır.
Göçmenlerin akran grupları, toplum örgütleri ve dini veya kültürel kurumlar gibi sosyal destek ağlarının önemi, uyumlu göç için esastır. Toplumsal ilişkiler duygusal destek, pratik yardım ve sosyal entegrasyon için fırsatlar sunuyor.
Göçmenlik statüsüne bakılmaksızın tüm göçmenlerin yüksek kaliteli eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini sağlayın. Eğitim, göçmenlerin yeni beceriler ve sosyal hareketlilik olanakları kazanmalarını sağlarken, sağlık hizmetleri de fiziksel ve duygusal sağlıklarını iyileştirir.
Göçmenler, yeni toplumlarına entegre olabilmek ve uzun süreli bir gelecek kurabilmek için istikrarlı bir barınma ve gelire sahip olmaları gereken güvenli ve uygun fiyatlı evler bulmalı ve geçim kaynağı beklentileri oluşturmalıdır.
Göçmenler ve ev sahibi toplumlar arasında bağlar oluşturmak karşılıklı anlayış, empati ve sosyal bütünlüğü teşvik edecektir. Bu nedenle, göçmenler ve ev sahibi toplum arasındaki ilişkilerin, toplumsal katılım faaliyetleri, kültürel değişim programları ve gönüllü fırsatlar düzenlenerek kolaylaştırılması önerilmektedir. Dayanıklılığı teşvik etmek ve yeni çevreye etkili bir şekilde uyum sağlamayı kolaylaştırmak için ruh sağlığı hizmetlerinin sağlanmasına öncelik verilmesi kritik önem taşımaktadır.
Göç meselesine psikososyal bir bakış açısı, göçmenlerin deneyimlerini anlamada iç psikolojik süreçleri ve dış sosyal çevreyi dikkate almanın önemini ortaya koyuyor. Bireysel ve sistemik faktörleri ele alan bütüncül bir destek yaklaşımına duyulan ihtiyacın altını çizer.
Kaynakça
Boland, C. (2020). Hybrid identity and practices to negotiate belonging: Madrid’s Muslim youth of migrant origin. Comparative Migration Studies, 8, 26. https://doi.org/10.1186/s40878-020-00185-2.
Kóczán, Z., Peri, G., Pinat, M., & Rozhkov, D. (2021). The impact of international migration on inclusive growth: A review. IMF Working Papers. https://doi.org/10.5089/9781513571966.001
Kononov, L., & Ledeneva, V. (2021). Adaptation and integration of international migrants: Theoretical and methodological problems. World Economy and International Relations, 65, 103-112. https://doi.org/10.20542/0131-2227-2021-65-4-103-112
Meladze, E. (2022). Migration and globalization in the context of a new world. Journal in Humanities, 11 (2). https://doi.org/10.31578/hum.v11i2.502 .
Tonkuş, M., & Kalın, Z. (2022). Migration, how does it affect mental health? Hakkari Review, 6 (1), 1-13. https://doi.org/10.31457/hr.1073528.
Valtolina, G., & Barachetti, P. 2020). Religious belonging and (forced) migration: A study on migrant coptic minors in Italy. Laura Zanfrini (Ed.) Migrants and Religion: Paths, Issues, and Lenses içinde. https://doi.org/10.1163/9789004429604_021.
Dujana Baroudi
Travma Sonrası Büyüme alanında uzmanlaşmış bir klinik psikolog olan Dujana Baroudi, Danimarka'da eğitim psikolojisi alanında yüksek lisans ve psikoterapi alanında ikinci yüksek lisans derecesi kazanmıştır. Şu anda Kuzeybatı Suriye ve Türkiye'deki sa...