Toplumsal Hareket Olarak İslami Çevreciliğe Genel Bir Bakış ve Islamic Foundation for Ecology and Environmental Sciences (IFEES) Örneği
İlk kez Alman sosyolog Lorenz Von Stein tarafından kullanılan “toplumsal hareket” kavramı, günümüzde çokça araştırılan sosyal bilim konularından birisidir. İnsanların sorun olarak tanımladıkları bir meselenin etrafında buluşmaları ve bu sorunu çözmek için birtakım faaliyetlerde bulunmaları sosyal değişimi gerçekleştiren önemli süreçlerden birisidir. Bu değişimi açıklamak için 19. yüzyılın başlarında, insanların bir araya geldiklerinde kolektif bir şuur oluşturdukları ve birlikte hareket ettikleri şeklinde görüşler yaygındı. Marksizmin üretim ilişkilerine dayanan ve sınıf temeli üzerine inşa edilen toplumsal analizi, hareket çalışmalarını da farklı bir boyuta taşınmıştır. 1968 öğrenci olaylarına kadar sınıf mücadelesi ve işçi devrimi tartışmaları ekseninde ilerleyen toplumsal hareket tartışmaları bu tarihten itibaren bir kırılma yaşamıştır. Ekonomik taleplerden ziyade kimlik temeline dayanan hak arayışlarının hâkim olduğu toplumsal hareketler günümüzde demokratikleşme, sivil toplum gibi alanlarla birlikte tartışılmaktadır. Habermas, yeni çatışmaların bölüşüm sorunlarından değil, “yaşam biçimlerinin grameri sorunlarından” doğduğunu (Habermas, 2001, s. 849) ifade ederek bu ayrışmayı veciz bir şekilde ortaya koyar.
19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren özellikle Rachel Carson’ın meşhur Silent Spring (1962) isimli kitabıyla birlikte çevre sorunları dünyanın her yerinde tartışılmaya başlanmıştır. Küresel ısınma, bazı canlı türlerinin neslinin tükenmesi, ozon tabakasının delinmesi, yerkürenin ortalama sıcaklıklarının yıldan yıla artması, plastik atıkların deniz ve okyanuslardaki yaşamı tehdit eder hale gelmesi, şehirlerde artan hava ve partikül kirliliği gibi pek çok gözlemlenebilir ve ölçülebilir bozulma dünya çapında çeşitli bilim dallarından araştırmacıları kirlenmenin boyutlarını, sebep ve sonuçlarını kendi perspektiflerinden yola çıkarak ortaya koymaya sevk etmiştir. Dinlerin çevreye yaklaşımları ve çevre sorunlarına yönelik çözüm önerileri de yine aynı yıllardan itibaren tartışılmaya başlanmıştır. Lynn White’ın Historical Roots of Our Ecological Crisis (1967) isimli makalesi bu alandaki ilk çalışmadır. Çevre sorunlarının kökenini, Batı kültürünü yoğuran Hristiyanlığın antroposentrik kozmoloji anlayışında bulan White’ın makalesi, Hristiyanlık başta olmak üzere yaşayan tüm dinlerin çevre anlayışlarını ortaya koymaları noktasında adeta bir işaret fişeği görevi görmüştür. 1970’lerden itibaren dinlerin çevreye bakışlarını araştıran eserler neşredilmeye başlanmıştır.
İslami Çevrecilik
İslam’ın çevre anlayışı bilimsel bir merakla akademik araştırmalara konu olsa da onu bir harekete dönüştüren esas muharrik Müslümanların, İslam’ın çevre anlayışını salt okunarak öğrenilen bir bilgi olarak değil; öğrendiklerini icraata döküp değişime yönelik eylemlerini inşa ederken kullandıkları ana malzeme olarak görmeleridir. Dolayısıyla, bu yazıda “İslami çevrecilik” ile kastettiğimiz şey, İslam’ın temel kaynaklarından yola çıkılarak ortaya konulan çevrecilik faaliyetleri ve tutumlardır. İslami çevreciliği bu şekilde temellendirmek, Müslümanların aktif olarak katıldığı çevre hareketleri ile İslami çevre hareketleri arasına bir çizgi çekmeyi gerektirir. Çünkü Hamed’in de altını çizdiği üzere Müslümanların yürüttüğü ya da bir parçası olduğu çevre hareketleri sadece İslam’dan değil; pek çok başka kaynaktan da esinlenerek faaliyetlerini tanımlamakta ve yürütmektedir (Hamed, 1993, s. 146). Hatta denebilir ki Müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı coğrafyalarda ortaya çıkan çevre hareketleri İslami referanslardan ziyade Batı kökenli seküler modeller örnekliğinde teşekkül ederek aynı minvalde çalışmaya devam etmektedir (Foltz, 2006, s. 208). Fakat İslami çevrecilik, seküler çevre hareketlerinden farklı bir temele sahiptir. İlhamını ve motivasyon kaynağını İslam dininin çevre ile ilgili öğretilerinden alan, İslam’a dayalı bir çevre anlayışı tesis etmeye çalışan ve bu amaçla yapılan her türlü faaliyeti kapsayan bir hareket olarak bugün dünyanın farklı yerlerinde aktif durumdadır. Bir hareketi İslami yapan şey sadece Müslümanlar tarafından icra ediliyor olması değildir. İslam’ı, çevreciliğin temeline oturtması, kavramlarını ve ilkelerini İslam’dan esinlenerek tesis etmesi ve katılımcılarının her türlü çevreci faaliyeti tıpkı bir dinî vazifeyi yerine getiriyormuşçasına adanmışlıkla ifa etmesi, Müslüman ve çevreci olmanın birbirini besleyen simbiyotik bir ilişkiye dönüşmesi İslami çevreciliğin mümeyyiz vasıflarıdır.
İslami çevreciliği seküler çevrecilikten ayıran birtakım özellikleri vardır. İslami çevrecilik bütüncüldür ve biri idealist diğer pragmatik olmak üzere iki temele sahiptir. İdealist temelde bütün doğal unsurlar arasında temel bir bağ ve karşılıklı bağımlılık ilişkisi vardır. Buna göre çevre mükemmel bir düzene sahiptir ve yıkıcı bir zarara uğramaması için her yönüyle koruma altına alınmalıdır. Pragmatik temelde ise kamu yararını tesis etme amacı yer alır. Dünyadaki doğal kaynaklar sınırlı olduğu için tüm bireyler, topluluklar, türler ve gelecek nesiller için korunmalıdır. Kısaca İslami çevrecilik, çevre sorunlarının ortaya çıkmasını önlemek için pragmatik bir amaçla toplumsal bir norm olarak tesis edilmiştir (Yıldırım, 2016, s. 217-218).
Bu teorik tartışmaların yanında İslami çevreciliğin bir de pratik boyutu vardır. Çevre sorunlarına ilgi duyan Müslümanların, ülkelerindeki toplam Müslüman nüfusa olan oranını ortaya koyan istatiksel bir çalışma olmamasına rağmen, çevreci bakışın Müslümanlar arasında marjinal bir endişe olduğunu tespit eden araştırmalar mevcuttur (Hancock, 2018, s. 64). Bu tip çalışmalardan, Batı’da azınlık olarak yaşayan Müslümanların ülkelerindeki müesses çevre uygulamalarına destek olarak ve çevreciliğin İslam tarafından da destekleniyor olduğunu göstererek “yaşadıkları toplumda meşruiyetlerini yükseltmeye ve dini inançlarının farklılığına rağmen o ülkeye entegre olmakta başarılı olduklarına dikkat çekmeye çalıştıkları” tesipitinde bulunulabilir (Keskin, 2022, s. 267). Müslümanların çoğunluk olduğu ülkelerde çevrecilik faaliyetlerine Batı’ya oranla daha mesafeli yaklaşılmasının temelinde yatan sebepler ise ilgili ülkelerdeki ekonomik gelişmişlik düzeyinden sivil toplumun işlerlik derecesine kadar uzanan geniş bir alana yayılmaktadır.
İslam’dan mülhem bir çevre anlayışı geliştiren dernekleri Müslümanların azınlık olarak yaşadığı ve çoğunluk olarak yaşadığı ülkeler şeklinde iki başlık altında gruplandırmak yerinde olacaktır. İlk grup ülkelerde yer alan dernekler arasında en bilinenleri Islamic Foundation for Ecology and Environmental Sciences (IFEES) (İngiltere), Green Muslims (ABD), Groene Moslims (Hollanda), Wisdom In Nature (İngiltere), Green Initiative by ISNA /Islamic Society of North America (ABD), ShINE / Sheffield Islamic Network for the Environment (İngiltere) olarak listelenebilir. İkinci grupta yer alan ülkelerde bu tip derneklere verilebilecek örnek sayısı kısıtlı olsa da Türkiye’de faaliyet gösteren ÇEKÜD ve Çevre Vakfı, Endonezya’daki Nahdatü’l-Ulema bünyesinde kurulmuş olan Afet Yönetimi ve İklim Değişikliği Enstitüsü (LPBI-NU) bu başlık altında sayılabilir. Yazının kalan kısmında bu kuruluşlar arasından, diğerlerinden daha önce faaliyete geçmiş olduğu ve kendisinden sonra kurulmuş dernekleri de etkilediği için IFEES hakkında genel bir çerçeve çizilecektir.
IFEES (Islamic Foundation for Ecology and Environmental Sciences)
İsmi İslam Ekoloji ve Çevre Bilimleri Vakfı olarak tercüme edilebilecek olan kuruluş, 1994 yılında Birmingham’da faaliyete geçmiştir ve bu tarihten itibaren dünya çapında çeşitli faaliyetler organize ederek Müslümanların çevreye ve çevre sorunlarına daha duyarlı hâle gelmeleri için çalışmaktadır. En temel amaçlarını “İslami esaslara dayalı uygulamalı ve teorik konularda bir eğitim kurumu olarak hizmet verecek bir koruma pratiği araştırma merkezi kurmak” olarak belirtmişlerdir (IFEES, t.y.). IFEEs Müslüman nüfusu çevre sorunları hakkında bilinçlendirmek, dünyanın çeşitli bölgelerinde Müslüman bir çevre ahlakının uygulanabilmesi için zemin çalışmaları yapmak maksadıyla eğitimler, kampanyalar düzenlemektedir. Kurucuları İslami çevre hareketi içinde önemli isimlerden birisi olan Fazlun Khalid’dir. Kuruluş aynı zamanda 2006-2011 yılları arasında Eco-Islam adında bir dergi de çıkarmıştır. Kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olduğu için varlığını dünyanın çeşitli bölgelerinden vakıfların bağışlarıyla idame ettirmektedir. Sitelerinde Fazlun Khalid başta olmak üzere IFEES ile birlikte çalışan pek çok ismin İslam ve çevre ilişkisi hakkındaki yazılarına da yer verilmiştir. Bu yazılar sadece Müslümanları çevreyi korumaları için teşvik etmeye yönelik değildir. IFEES ilkesel olarak fosil yakıt kullanımına, faize dayalı küresel ekonomik sisteme karşı bir duruşa sahiptir. Bu yüzden sitelerinde yer alan yazılarda zenginliğini petrolden edinen Arap ülkeleri, günümüz ekonomik düzenini oluşturan faiz sistemi de sıklıkla eleştirilmektedir.
IFEES gönüllüleri İklim Adaleti kampanyasına katılım sağladı.
IFEES sadece İslami bir çevre bakışı oluşturmaya değil aynı zamanda çevre kirliliğine yol açtığını düşündüğü sebeplere de odaklanmasıyla diğer kuruluşlardan ayrılmaktadır. Richard Foltz IFEES’i “dünya çapında İslami bir çevreciliği teşvik etmek için bugüne kadarki en önemli çaba” olarak tanımlar. Tanzanya, Madagaskar, Endonezya ve Suudi Arabistan'daki projeler de dahil olmak üzere, Müslüman dünyasındaki kırsal ve köy topluluklarında eğitim programları ve faaliyet gösterdikleri alanlarda Kur’an-ı Kerim temelli bir çevre koruma anlayışını teşvik etmede etkileyici bir başarı elde ettiklerini ifade eder. Finansman sınırlılıklarının, IFEES’in girişimlerinin tam potansiyeline ulaşmasına engel olduğunu düşündüğünü de ekler (Foltz, 2006, s. 217).
Bugün itibarıyla IFEES, İslam ve çevre hakkında seminerler; plastik kullanımının azaltılması, evlerde enerji tasarrufunu sağlamanın yolları gibi pratik konularda eğitimler düzenlemektedir. 2020 yılından beri Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın sponsorluğunda yürütülen ve çevreciliğin “İslam’ın damarlarının derinine yerleşmiş” (Al-Mizan: A Covenant for the Earth, t.y.) bir bakış açısı olduğunu savunan Al-Mizan: A Covenant for the Earth kampanyasının paydaşlarından da birisidir.
Al-Mizan projesi, dünyanın farklı bölgelerinden araştırmacıların faaliyetleriyle sürdürülmektedir. Kampanya kapsamında aylık bülten yayınlanmakta, farklı üniversitelerde atölye ve toplantılar düzenlenmektedir. Birkaç örnek vermek gerekirse, İstanbul’daki Üsküdar Üniversitesi’nde 2022 yılının Şubat ayında bir atölye, Ekim ayında bilimsel bir toplantı tertip edilmiştir. Yine 2022’nin haziran ayında Endonezya’da bir eco-pesantren[1] ziyaret edilmiş, Eylül ayında Doha’da İslam ve İklim Değişikliği Eğitimi adında iki günlük bir atölye düzenlenmiştir.
Sonuç
Günümüzde İslami çevrecilik bir toplumsal hareket olarak henüz sınırlı bir kapsama alanına sahip olsa da İslam’dan mülhem çevreci uygulamaların kökünün uzak bir geçmişe dayandığı pek çok araştırmayla sabittir. İslami çevreciler tarafından düzenlenen tüm kampanyalar, projeler, seminerler nihayetinde Müslümanların çevre hakkında bilinçlenmesini; çevreyi, Kur’an-ı Kerim’deki insanın halifeliği ayetinden (Kur’an-ı Kerim 2:30) mülhem bir emanet hassasiyetiyle korumalarını sağlamayı hedeflemektedir. Aynı zamanda İslami çevre hareketlerini, çevre sorunlarının sebepleri ve çözüm yolları hakkında Müslümanların da söyleyecek sözlerinin bulunduğunu gösterme çabasının bir sonucu olarak değerlendirmek de mümkündür. Bugün IFEES başta olmak üzere Müslümanların azınlık olarak yaşadığı ülkelerde faaliyet gösteren İslami çevre kuruluşlarının Müslümanları çevre sorunları hakkında bilinçlendirmeyi hedeflediği kadar, yaşadıkları ülkelere entegrasyon sürecine katkı sağlamayı da hedeflediği dikkat çekmektedir. IFEES, İngiltere merkezli bir kuruluş olmasına rağmen tamamen gönüllü çalışanlarıyla beraber pek çok ülkede Müslümanların dikkatini çevre sorunlarına çekmeye çalışan, bu alandaki ilk ve en geniş organizasyon olarak varlığını sürdürmektedir. Müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı ülkelerdeki organizasyonlarda ise çevre sorunlarına karşı Müslümanları bilinçlendirme amacının yanına ekonomik kalkınmayı destekleyen bir çevre söylemi inşa etme amacı da eklenmiş olduğu söylenebilir. Bugün itibarıyla İslami çevrecilik kimin bozduğundan bağımsız olarak ekolojik düzenin yeniden tesis edilmesi amacına binaen Müslümanları mobilize etmeye çalışmaktadır. İslami çevreciliğin geleceği ise Müslümanların uluslararası ilişkiler, küreselleşme, ekonomi, sivil toplum gibi pek çok alanla arasında kurduğu ilişkinin geleceğine göre şekillenecektir.
KAYNAKÇA
Foltz, R. C. (2006). Islam. R.S. Gottlieb (Ed.), The Oxford handbook of religion and ecology (ss. 207-220). New York: Oxford University Press.
Hancock, R. (2018). Islamic environmentalism: Activism in the United States and Great Britain. New York: Routledge.
Habermas, J. (2001). İletişimsel eylem kuramı. 2. Cilt: İşlevselci aklın eleştirisi Üzerine. Çev: Mustafa Tüzel. İstanbul: Kabalcı Yayınevi.
Hamed, S. (1993). Seeing the environment through Islamic eyes: Application of shariah to natural resources planning and management. Journal of Agricultural and Environmental Ethics. 6(2), 145-164. 15 Haziran 2022 tarihinde https://link.springer.com/article/10.1007/BF01965481 adresinden erişilmiştir.
IFEES (t.y.). The Islamic Foundation for Ecology and Environmental Sciences (IFEES) is a Multi-Dimensional Organisation, 25 Haziran 2022 tarihinde https://www.ifees.org.uk/about/our-story/ adresinden erişilmiştir.
Keskin, N. (2022). Yeni Toplumsal Hareketler Bağlamında Din ve Çevrecilik: İslami Çevre Hareketleri, Yayınlanmamış Doktora Tezi. İstanbul: Marmara Üniversitesi.
United Nations Environment Programme (t.y.). Al-Mizan: A Covenant for the Earth, 25 Haziran 2022 tarihinde https://www.unep.org/al-mizan-covenant-earth adresinden erişilmiştir.
Yildirim, A.K. (2016). Between anti-Westernism and development: Political Islam and environmentalism. Middle Eastern Studies. 52(2), 215-232. 21 Haziran 2022 https://doi.org/10.1080/00263206.2015.1124414 adresinden erişilmiştir.
[1] Endonezya’da İslami ilimler eğitimi verilen geleneksel okullara “pesantren” ismi verilir. Eco-pesanten ise bu okulların çevre eğitimi de verilen versiyonlarıdır.
Nimet Keskin
...