Müslüman Dünyada Kadının Siyasal Katılımına Bir Bakış
Konvansiyonel ve alternatif siyasi katılım olarak ikiye ayrılan siyasi katılımda seçimlerde oy kullanma konvansiyonel olarak isimlendirilirken; protestolar, boykot, sosyal medyada siyasi tartışmalar alternatif siyasi katılım formu olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar siyasi katılım demokrasi ile ilişkilendirilse de toplumların kültürlerinin de etkisiyle siyasi süreçlere katılım davranışları, toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Yine de ölçülüp analiz edilebilir olması hasebiyle, ana akım siyasi katılım türlerinden “seçimlerde oy kullanmaya” odaklanmak daha kullanışlı ve yararlı olmaktadır. Bu analiz metninde “Müslüman Dünya” olarak ifade ettiğimiz ve genel olarak Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya bölgelerinde Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı ülkelerde, kadınların farklı düzeylerde siyasi süreçlere katılımı ve bu katılımın önündeki en önemli engeller değerlendirilecektir. Dünya genelinde siyasi katılım oranlarında düşüş yaşansa da kadının siyasi süreçlere katılımında ilerleme görülmektedir. İstatistiksel verilere bakıldığında Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde kadının siyasi katılımının, dünya ülkeleriyle kıyaslandığında en düşük orana sahip olduğu görülmektedir. Kadın siyasi yöneticilerin bulunduğu Güney ve Güney Doğu Asya bölgelerindeyse kadının siyasi katılımı çok daha yüksek bir düzeyde seyretmektedir.
Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde, Tunus dışında, demokratik sayılmayan Müslüman devletlerde konvansiyonel siyasi katılımın (seçimler) otoriteryanizmi hayatta tutan hatta güçlendiren bir unsur olarak görülmesi, siyasi katılımı ve özelde kadının siyasi katılımını ikincil plana indirgeyen bir yaklaşımı beraberinde getirmektedir. Oysa Müslüman Dünyadan Fikri Birikimler Bülteni’nin sağladığı veriler ışığında Orta Doğu ve Kuzey Afrika, Güney- Doğu Asya bölgelerinde kadınların siyasi katılımını teşvik eden çeşitli çalıştay, eğitim programları ve seminerler düzenlendiği görülmektedir. Kadının siyasi katılımının ve sivil toplumdaki yerinin önemsenmeye başlanması tespitinden hareketle metnin amacı V-Dem, The Economist, IPU Parline, Women’s Power Index verilerine dayanılarak kadının siyasi alandaki etkinliğinin ne durumda olduğunu analiz etmektir.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesinde Kadının Siyasi Katılımı
Siyasi süreç ve mekanizmalara dolaylı veya doğrudan dahil olmak olarak tanımlayabileceğimiz siyasi katılım, seçimlerde oy kullanmaktan protestolara kadar geniş bir anlam yelpazesine sahiptir. Ana akım siyasi katılımın dünya trendine dair bir değerlendirme ortaya koyduğumuzda seçimlere katılımın Soğuk Savaş sonrasında en yüksek seviyede olduğu görülmektedir. Ancak demokrasinin temel yapıtaşlarından biri olan siyasi katılımın dünya genelinde özellikle Batı demokrasilerinde 1990’lı yıllardan 2020 yılına kadar aşamalı olarak düştüğü gözlenmektedir (Solijonov, 2016, s. 23). Siyasi katılımı cinsiyetlerin dağılımına göre incelediğimizdeyse dünya çapında bir trend olarak erkeklerin kadınlara göre çok daha aktif bir siyasi katılım gösterdiği görülmektedir. Literatüre cinsiyet boşluğu (gender gap) olarak geçen terime dair yapılan çalışmalar Batı demokrasilerinde siyasi katılım alanında cinsiyet boşluğunun daraldığını ifade etmektedir.
1990 yılından bu yana seçimlerin yapıldığı ülkelerin sayılarında ve dünya nüfusundaki artış seçimlere katılımın da yüksek oranlarda seyretmesiyle sonuçlanmıştır. Dünya çapında Suudi Arabistan, Brunei Darusselam, Çin, Eritre ve Vatikan dışında tüm ülkelerin ulusal seçimleri gerçekleştiriyor olması siyasi katılım trendini önemli kılmaktadır. 1940 ve 1980 yıllarında stabil ve yüksek olan seçimler 1990 yılından itibaren ciddi bir düşüşe geçmiştir (Solijonov, 2016, s. 24). Bu düşüş cinsiyetlerin siyasi katılımındaki oranına yansımış olsa da kadının siyasi katılımı dünya çapında ilerleme kaydetmiştir. Dünya ortalamalarına bakıldığında kadın erkeğin eşit bir şekilde katılımının Arjantin ve Avustralya'da gerçekleştiği görülürken en düşük kadın katılımının Pakistan'da olduğu görülmektedir. Bölgesel olarak değerlendirildiğinde ise siyasi katılımda cinsiyet boşluğunun Orta Doğu bölgesinde yüksek olduğu görülmektedir (Solijonov, 2016, s. 31). Meclislerde ve senatolarda kadının temsil durumu dikkate alındığında MENA %16.8 oranında temsil edilirken bu oran Asya'da %20.7'e yükselmektedir. En yüksek kadın siyasi katılımının görüldüğü Amerika'da ise bu oran %33.9 olarak kendini göstermektedir (Global and regional averages of women in national parliaments, 2022).
Ulusal Meclislerde Kadın Milletvekili Yüzdesi (2021)
Kaynak: IPU Parline
Arap Barometer anketlerine göre, Orta Doğu'da kadınların erkekler ile aynı oranda haklara sahip olması gerektiği ifade edilmiş ve kadınların siyasi pozisyonlarda olması gerektiği düşüncesi %62 oranında destek bulmuştur. Kadınların siyasete olan ilgisi siyasi katılımı etkileyen sebeplerden biridir. Bu noktada Orta Doğu Bölgesinde siyasete en çok ilgi duyan kadınların Filistinli kadınlar (%37) olduğu gözlenirken %32 oy oranı ile ardından Tunus gelmektedir. En az siyasi ilginin ise Cezayir’de yer aldığı (%17) gözlenmiştir (Robbins ve Thomas, 2018, s. 7). Ancak anketlerden bölgesel bir tespit yapıldığında bölgedeki kadınların yarısından fazlasının siyasete ilgi duymadığı sonucuna ulaşılmaktadır. 2006'dan bu yana kadınların siyasi katılıma ilgisinin düştüğü görülmektedir ancak bu durum cinsiyet ile alakalı olmaktan çok dünyadaki genel siyasi trend ile ilgilidir. Dünyada düşüşe geçen seçimlere katılım, dolaylı olarak kadınların da seçimlere katılım oranlarında düşüşle sonuçlanmıştır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde kadınların devlet başkanı ya da başbakan olabilme durumu ile ilgili yapılan ankette kadınların devlet başkanı olabileceklerine dair inancın en yüksek (%77) oranla Lübnan'da gerçekleştiği görülürken ikinci sırada Fas gelmektedir. Tunus bu noktada %63 oranında kalmış ve en az yüzdeye ise Cezayir’de ulaşılmıştır. Arap Barometer verilerine bakıldığında tüm kategorilerde yapılan anketlerde eğitim seviyesi yüksek olan katılımcıların kadın erkek arasında daha eşitlikçi bir yaklaşım izlediği görülmüştür. Bu noktada eğitim seviyesinin siyasi katılım gibi daha birçok alanda etkisinin olduğu ifade edilebilir (Robbins ve Thomas, 2018, s. 15).
Arap ülkelerinde kadınların vekil olarak seçimlerde temsil edilmesi düşük oranlarda seyretse de atamalar sonucunda kadınların siyasi pozisyonlarda görev almasında artış gözlenmektedir (Sabbagh, 2007, s. 9). Devlet feminizmi (state feminism) çalışmaları, devlet tarafından atanan kadınların kadın hareketlerini baltalayacağını öne sürse de Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde bu durum kadının siyasi katılımını artıran önemli bir girişim olarak karşımıza çıkmaktadır. Mecliste yalnızca kadınlara ayrılan sandalye sayısı olarak ifade edebileceğimiz kota politikası Ürdün'de 2003 yılında uygulamaya konmuş ve kadınların siyasi katılımını önemli ölçüde artırmıştır. 170 sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren Lübnan Kadın Konseyi, kadınların sivil toplumdaki rolünü artırmaya yönelik çalışan önemli kurumlardan biridir (Osseiran, 2007, s. 87). Kadınların sivil toplumdaki rolünün yükselişe geçmesiyle siyasi alandaki etkinliğinin de artması beklenmektedir.
Güney ve Güneydoğu Bölgesinde Kadının Siyasal Katılımı
Güney ve Güneydoğu Asya bölgesi, Orta Doğu’dan farklı olarak Bangladeş, Pakistan, Hindistan, Malezya, Endonezya gibi Müslüman nüfusun yoğun olarak yaşadığı ve aynı zamanda demokratik olan ülkelerin bulunduğu bir coğrafyadır. Siyasi katılım ve demokrasinin -zorunlu olmayan- yakın ilişkisi dikkate alındığında bu bölgelerde kadının siyasi katılımının daha yüksek olduğu görülmektedir. Inter-Parliamentary Union (IPU) verilerine göre, Güneydoğu Asya bölgesinde kadınların %20.6 oranında bir siyasi katılımı görülürken Güney Asya’da bu oran %17.8’dir (IPU Parline, 2022). Bölgedeki Müslüman ülkelerin hepsi kadın bir başkan, başbakan ya da siyasi parti liderine sahip olmuştur. Bu noktada kadınların seçimlerde oy kullanmasının ötesinde doğrudan önemli siyasi pozisyonlarda yer alması bölgede kadının siyasi katılımın önemsendiğini göstermektedir.
Güneydoğu Asya bölgesinde kadınların siyasi katılım formlarından en çok oy kullanmaya yöneldikleri görülmektedir. Bölgede görece yüksek olan oy kullanma oranları Malezya’da %82, Endonezya'da ise %71.9'dır. Güneydoğu Asya bölgesinde kadınların kabinelerdeki pozisyonlarına bakıldığında en yüksek oranın (%22.22) Timor Leste'de olduğu görülürken ikinci en yüksek oran Endonezya’da görülmektedir. Malezya bu sıralamada %12.5 oranla 5. sırada yer almaktadır (Welsh, 2020, s. 128). Güneydoğu Asya bölgesinde kadınların meclislerde yer alma oranının (%21.9) yüksek bir seviyede olduğu görülmektedir. Dünyada bu katılımın %20 oranında seyrettiği dikkate alındığında bölgenin dünya ortalamasının üstünde bir siyasal katılıma sahip olduğu söylenebilir. Malezya ve Endonezya gibi ülkelerde görülen kadının siyasi katılımının yüksek oluşu bölgesel trendle yakın ilişki içerisindedir. Zira 2015 yılından 2020 yılına kadar bölgede kadının siyasi katılımının arttığı gözlenmektedir (Welsh, 2020, s. 123). İstatistiksel veriler böyle bir görünüm sunarken Asya Barometer anket sonuçlarına bakıldığında, vatandaşların çoğunluğu kadınların siyasi pozisyonlarda erkeklerle aynı oranda katılım göstermesini desteklememektedir (Welsh, 2020, s. 126). Ancak yine de kadına yönelik en fazla desteğin Malezya'dan geldiği görülmektedir.
Nepal, Butan ve Maldivler dışında diğer tüm Güney Asya ülkelerinde Güneydoğu Asya bölgesine benzer bir şekilde kadın başbakan, başkan ya da siyasi parti liderleri görev yapmıştır. Güney Asya bölgesinde ulusal meclislerde kadınların oranının -Pakistan hariç- %10 civarında olduğu görülmektedir. Bangladeş, Pakistan, Nepal ve Hindistan'da seçim sisteminde politika değişikliğine gidilerek kadınların siyasi katılımına daha çok alan açılmıştır. Yerel hükümetlere kadının katılımını yükselten “kota” ya da kadın temsilcilere "rezerve edilmiş sandalyeler" olarak bilinen politikalar nihai noktada kadının siyasi arenada söz sahibi olması ile sonuçlanmıştır. Ancak kotanın kadın erkek arasındaki ayrımı azaltmasına yönelik tartışmalara bakıldığında bir grup, kadınların siyasi katılımının artması için kotayı olumlu bir uygulama olarak görürken bir diğer grupsa bu pozitif ayrımcılığın özü itibariyle rekabetçi eşitliği zayıflattığını ileri sürerek kotanın uzun vadedeki olumsuz etkisini vurgulamaktadır (Kumari, 2012, s. 87).
2021 Yılı Meclislerde Kadınlara Ayrılan Sandalye Oranı (%)
Kaynak: International Institute for Democracy and Electoral Asistance (IDEA)
Asya bölgesinde siyasi katılım da kadınların siyasetteki rolü de çok daha aktiftir. Dünyada en fazla Müslüman nüfusa sahip Endonezya’da Megawati Sukarnoputri kadın bir lider olarak ülkeyi yönetmiştir. 2018 yılında Malezya'da Wan Azizah Wan İsmail, başbakan yardımcısı olmuştur. Kadınların Endonezya ve Malezya'da siyasal hayatta önemli siyasal pozisyonlarda bulunması dikkate alınması gereken bir olgudur. Ancak bu gelişimin arkasında yatan faktörler “hanımlar ve kız çocukları sendromu” olarak ifade edilen, siyasi hayatta babalarının ya da eşlerinin yerini alan kadınların siyasi hayata katılımıdır (Welsh, 2020, s. 121). Bu noktada siyasi aile bağları kuvvetli olan kadınların seçilmesi büyük bir olasılık olarak görüldüğü için kadınların siyasi hayatta aktifliği aile bağlarıyla yakından ilişkilidir. Güney Asya bölgesi söz konusu olduğunda kültürel kodlarda kendine yer bulan kast sisteminin siyasi katılımda etkisinin olduğu ifade edilmektedir. Kumari, yüksek kast seviyesine sahip ailelerin siyasi katılımının daha sınırlı olduğu bunun aksine düşük kast seviyesinde olan aile mensuplarının ise hareket özgürlüğünün daha fazla olduğunu ve dolayısıyla siyasi katılımının daha yüksek olduğunu belirtmiştir (Kumari, 2012, s. 91).
Müslüman Dünyada Kadının Siyasi Katılımının Önündeki Temel Engeller
Müslüman nüfusun yoğun olduğu ülkelerde kadının siyasi katılımı hem bölgesel hem de ülkesel düzeyde farklılıklar göstermektedir. Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde kadının siyasi katılımının artması noktasında çalışmalar gerçekleştirilse de bölgenin etnik, siyasi ve askeri çatışmalara ev sahipliği yapması, kadınları siyasi arenadan uzak tutan önemli nedenler arasında yer almaktadır. Bu toplumlarda egemen olan patriarkal yaşam tarzı düşük siyasi katılımın başat sebeplerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyaset de dahil olmak üzere aile dışı alanlarda erkeğin söz sahibi oluşu kadının siyasal katılımının düşük olmasının sebeplerinden biridir. Bir diğer neden olarak kadının erkeğe nispeten eğitime ulaşmakta güçlük çekmesi ve bunun sonucunda kadınların eğitim seviyelerinin daha düşük olması sayılabilir. Her ne kadar birtakım politikalarla kadının sosyoekonomik alanda konumu iyileştirilmeye çalışılsa da kadınların okuma yazma oranı erkeklere oranla daha düşük seyretmektedir (Sabbagh, 2007, s. 13). Halihazırdaki durum böyle olsa da Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde sosyoekonomik gelişmeler siyasi katılıma dolaylı bir etkide bulunmuştur. Öyle ki, kadınların seçimlerde oy kullanma oranlarının yıllara göre dağılımına bakıldığında siyasi katılımın arttığı kaydedilmektedir. Bölgede kadınların sivil toplum kuruluşlarında daha aktif bir rol üstlenmesi amacıyla yapılan çeşitli çalışmalar, kadının siyasi katılımdaki rolünü de artıracaktır.
Güney Asya bölgesinde Orta Doğu’dan farklı olarak kadınların siyasi katılımlarının önündeki engeller arasında siyasi kadınlara yönelik şiddet, ekonomik ve siyasi kaynaklara ulaşımdaki eşitsizlik sayılabilir (True vd., 2014, s. 22). Hindistan’da Indıra Gandi, Pakistan’dan Butto, Bangladeş’ten Sheikh Hasina’nın suikasta uğramaları siyasi kadınlara yönelik şiddetin örnekleri olarak kadınlar üzerinde olumsuz izlenimler bırakmıştır. Bunun dışında kadının siyasi katılımındaki düşük ya da yüksek oran bahsi geçen Müslüman ülkelerin Müslüman olmalarından kaynaklı bir durum değildir.
Coffe ve Dilli'nin 13 Müslüman ülke üzerinde yaptığı kantatif çalışmada Müslüman nüfusun yoğunlukta yaşadığı ülkelerde siyasi katılımda cinsiyet boşluğunun sebepleri araştırılmıştır (Coffe ve Dilli, 2015). Sosyoekonomik kaynakların cinsiyetler arasında dağılımı, kadın ve erkekler arasında siyasi meselelere ilgi yönündeki farklıklar, Müslüman ülkeler arasında farklı seviyelerdeki modernleşme, cinsiyet eşitliği ve İslam'ın rolü bağımsız değişkenlerinin cinsiyetler arasındaki siyasi katılıma olan etkisi araştırılmıştır. Sonuçlara göre kadınların düşük sosyoekonomik seviyeleri beraberinde düşük siyasi katılım getirmektedir. Ancak Müslüman ülkelerde siyasi katılımdaki cinsiyet boşluğunun ülkenin modernleşme seviyesi, cinsiyet eşitliği ve İslami yönetim ile ilişkisi bulunmamaktadır (Coffe ve Dilli, 2015, s. 538). Buradan hareketle Müslüman ülkelerde İslam ve siyasi katılımda cinsiyet boşluğu arasında negatif bir korelasyon bulunmamaktadır.
Sonuç
Dünya genelinde rejim türüne bakılmaksızın seçimlerin gerçekleştiriliyor olması ve vatandaşların siyasi görüşlerini seçim dışında farklı formlar aracılığıyla da ortaya koyuyor olması, siyasi katılım konusunu önemli kılmaktadır. Müslüman dünyada kadının siyasi katılımına odaklanıldığında Güney ve Güneydoğu Asya bölgesinde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine nispeten çok daha yüksek bir siyasi katılım görünmektedir. Özellikle Güneydoğu Asya bölgesinde kadının siyasi katılımı dünya ortalamasının üzerinde bir oranda karşımıza çıkmaktadır. Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde düşük bir katılım görülse de kadının siyasi katılımının yıllara göre bir artış içerisinde olduğunu görülmektedir. Kadının yüksek bir oranda siyasi katılımının önündeki temel engeller patriarkal yaşam tarzı, eğitim seviyesi, sosyoekonomik eşitsizlikler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak Müslüman dünyada sivil topluma entegrasyon çalışmaları kadının toplumsal rolünü artırmakta ve bu da dolaylı olarak siyasi katılıma yansımaktadır.
Kaynakça
Aliba, A. (2021). هل تشكل المبادرة الخليجية الثانية مخرجاً من مأزق الحرب في اليمن؟ https://acpss.ahram.org.eg/News/17438.aspx#
Coffe, H., Dilli, S. (2015). The gender gap in political participation in Muslim-majority countries. International Political Science Review, 36(5), 526-544.
Global and regional averages of women in national parliaments. (2022, Mart 1). İPU Parline. https://data.ipu.org/women-averages
Kumari, R. (2012). Creating Political Space for Women in South Asia. İçinde J. H. Bayes (Ed.), Gender and Politics: The State of the Discipline. Barbara Budrich.
Osseiran, L. (2007). The Political Participation of Women in Lebanon. İçinde The Arab Quota Report: Selected Case Studies. International Institute for Democracy and Electoral Assistance.
Robbins, M., Thomas, K. (2018). Women in the Middle East and North Africa: A Divide between Rights and Roles (Arab Barometer – Wave IV). Arab Barometer.
Sabbagh, A. (20007). Overview of Women’s Political Representation in the Arab Region: Opportunities and Challenges. İçinde The Arab Quota Report: Selected Case Studies. International Institute for Democracy and Electoral Assistance.
Solijonov, A. (2016). Voter Turnout Trends around the World. 6 International Institute for Democracy and Electoral Assistance.
True, J., George, N., Niner, S., Parashar, S. (2014). Women’s Political Participation in Asia and The Pasific (Sy 3; Conflict Prevention And Peace Forum CPPF Working Papers on Women in Politics:). Social Science Research Council.
Welsh, B. (2020). Worrying Flattening Curve: Women’s Political Participation in Southeast Asia. İçinde C. Echle & M. Sarmah (Ed.), Women, Policy and Political Leadership Regional Perspectives (ss. 119-131). Konrad-Adenauer-Stiftung.
Büşra İnce
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden 2021 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Ara...